Goz merceğinin bulutlanıp, gormenin bozulmasına halk arasında aksu, akbasma veya goze perde inmesi adı verilir. Coğunlukla 50 yaşından sonra gorulur. Nedeni goz yaralanması, şeker hastalığı, gozun uzun sure ışığa maruz kalması, damar sertliği veya beze hastalığıdır. Bazen doğuştan da olabilir. En cok rastlananı yaşlılığın neden olduğu katarakttır.

Katarakt



Kataraktın kelime anlamı "hızla aşağı doğru akan su" ya da başka bir deyimle "cağlayan" dır. Bu benzetmenin ilk kullanımı 11. yuzyıla kadar dayanmakta olup, arapca aynı anlama gelen “nuzul-el-ma” kelimesinin latince ifade edilmesiyle ortaya cıkmıştır, halkımız arasında da yine aynı benzerlikten dolayı “ak su” ifadesi kullanılmaktadır.
Katarakt hastalığı, saydam olan goz merceğinin bu saydamlığını yitirmesi ve gozbebeğinden normalde alınan siyah reflenin, yerini opak-beyaz refleye bırakması ile karakterizedir. Tarih boyunca, bu beyaz refle, hızla akan suyun aldığı renge benzetilerek “katarakt” terimi kullanılmıştır, halen de tum dunyada aynı ortak bir terim kullanılmaktadır.

Kataraktla birlikte renkler canlılığını kaybeder, gorme azalır : Bulanıklaşan goz merceği, dışarıdan gelen ışıkların goz icine, gorme noktasına ulaşmasını engeller, boylelikle kataraktlı hastalarda gorme bulanıklaşır ve gorme kalitesi duşer. Başlangıcta kataraktlı hastaların gormeleri henuz belirgin olarak azalmasa da dunyayı daha soluk ve cansız gorurler. Başka bir deyişle katarakt gelişimi ile dunyaya acılan pencelerimize yavaş yavaş bulanık bir perde inmektedir. Diğer belirtiler ise ozellikle aydınlık ortamlarda gozlerde kamaşma, gozluk numaralarında hızla değişme şeklinde ozetlenebilir.
Yaşlılık kataraktında bir yandan gorme bulanırken, diğer yandan da ozellikle mavi renkte azalma, sarı renkte artma şeklindeki renk gorme bozukluğunu gormekteyiz

Yaşamının ileri yıllarında, gelişen kataraktına bağlı olarak, unlu ressam Van Gogh'un resimlerinde de sarı hakimiyetini dikkat cekicidir
Diabetik kataraktta ise, loş ortamda normale yakın gormeye karşın ışıklı ortamda azalan ve ışıkların etrafında halolar gormeyle karakterize gorme yakınması belirgindir. Bu kişiler arac kullanırken, otomobil farlarından fazlaca etkilenirler. Bazen bu yakınma, normal oda aydınlatmasında ve loş ortamda iyi gorebilen bir arac surucusu icin ameliyat nedeni olabilir.

Diabetik kataraktta ozellikle ışıklı cisimlere bakarken ortaya cıkan gorme bozukluğu dikkat cekicidir. Katarakt gelişimini onlemek mumkun mu?
Katarakta neden olabilecek pek cok hastalık, ilac ve cevresel faktor mevcuttur. Ancak, katarakt gelişiminin en onemli nedeni yaşın ilerlemesidir. İlerleyen yaş, nasıl bazı insanları diğerlerinden daha erken ve daha fazla etkiliyorsa, katarakt da bazı insanlarda daha erken ve belirgin olarak ortaya cıkar, ama yaşlanma onlenemedikce, kataraktın da onlenmesi mumkun gorunmemektedir. Gunumuzde henuz katarakt gelişimini engelleyecek veya bulanıklaşan lensi tekrar saydamlaştıracak tedavi yontemi bulunamamıştır.

Diabetik kişilerde katarakt iki kat sık gorulur
Bazı hastalıklarda, ozellikle de "Diabet"te katarakt sıklığı artmaktadır. Diabetli hastalarda hem yaşa bağlı katarakt daha erken ortaya cıkmakta, hem de yaşlılık kataraktından cok daha erken yaşlarda diabete bağlı katarakt gorulmektedir. Diabetli hastalarda hastalık suresi, kan şekeri kontrolu ve yaş, katarakt gelişiminde etkilidir. Gelişiminde cok sayıda faktorun etkili olduğu kataraktın, onlenmesi de buna bağlı olarak gucleşmektedir. Ancak, diabet hastalarında iyi kan şekeri kontrolu kataraktın ilerlemesini yavaşlatabilir.

Kataraktın tedavisi ameliyattır
Oldukca sık gorulen bir hastalık olduğundan, katarakt ameliyatının tarihcesi de milattan once 2000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Yani 4.000 yıl once de katarakt ameliyatı yapılıyordu. Tarih kitaplarında ilk katarakt ameliyatının Babil'de, bulanıklaşan goz merceğinin goze uygulanan bir darbe ile goz icine duşurulmesi şeklinde yapıldığı bildirilmektedir. Bulanıklaşan ve bağları gucsuzleşen mercek, gozun icine (vitreusa) duşurulerek, gorme hattında yarattığı bulanıklık ortadan kaldırılıyordu. Yuzyıllarca bu ilkel, ancak başarılı teknik kullanıldıktan sonra 1747'de, yani bilinen ilk katarakt ameliyatından 3750 yıl sonra, daha modern bir teknik geliştirilmiş, bulanıklaşan mercek, gozicine duşurulmek yerine gozun dışına alınmaya başlanmıştır. Alınan merceğin yerine, bir başka mercek konulmadığı icin, katarakt ameliyatı olan hastalar 1950'li yıllara kadar cok kalın camlı (10-13 dioptri) gozluklere ihtiyac duymuşlardır. İkinci dunya savaşında İngiliz savaş ucaklarının golgeliklerinin yapımında kullanılan plastiğin, catışmalar sırasında pilotların gozune kactığı ve gozde yabancı cisim reaksiyonu yaratmadığı gozlenmiş, ilk goz ici merceği fikri bu şekilde doğmuştur. 1990'lı yıllara kadar, sert goz ici mercekleri başarıyla uygulanmış, son yıllarda katlanabilen (yumuşak) merceklerin geliştirilmesiyle gunumuzdeki modern ameliyat tekniklerine ulaşılmıştır. Gozici mercekleri, diğer organ protezlerinin aksine, bir daha değiştirilmesine gerek olmamak uzere, gozicine yerleştirilmekte, kişinin eskitemeyeceği kadar uzun sure yerinde kalmaktadır.
En konforlu ameliyat !
Sadece goz damlası ile sağlanan anesteziyi takiben dikiş gerektirmeyecek kadar kucuk bir kesiden goz icine girilmekte, bulanıklaşan mercek ultrasonik ses dalgaları ile temizlenmekte ve yerine hasta icin uygun goz ici lensi takılmaktadır. Ameliyat oncesi yapılan olcumler sayesinde her bireyin ihtiyacı olan lens gucu belirlenmekte, bu sayede ameliyat sonrası gozluk ihtiyacı da en aza indirilmekte, hastanın beklentileri de goz onune alınarak ideal gozluk numarasının elde edilmesi mumkun olmaktadır. Bu gelişmeler ve elde edilen başarılı sonuclar dikkate alındığında katarakt ameliyatının en konforlu cerrahi girişim olduğu ortaya cıkmaktadır. Her gorme azlığının tek nedeni katarakt olamayacağından, kişinin bu ameliyattan ne kadar yarar goreceği, ameliyat oncesi muayenelerle değerlendirilmektedir. Bu değerlendirme, kataraktı bembeyaz hale gelmemiş, yani henuz gozdibi muayenesi yapılabilen olgularda % 100'e varan guvenilirliktedir.

Ameliyat kalitesinin artması ile paralel olarak, ameliyat zamanlaması da değişmiştir. Bugun katarakt ameliyatının zamanı, hastanın ihtiyac duyduğu andır. Kişinin gunluk aktivitesi, mesleki ozellikleri dikkate alınarak hekim ile hasta birlikte ameliyat zamanını belirlemelidir. Net gormenin onemli olduğu mesleklerde kataraktın cok erken evrelerinde ameliyat yapılarak, gorme kalitesini artırmak mumkundur.

Katarakt tekrar eder mi ?
Başarılı bir katarakt ameliyatından sonra kişide tekrar katarakt gelişmesi mumkun değildir. Cunku kişinin opaklaşan merceği alınmış, yerine yapay bir mercek konulmuştur. Ancak, katarakt ameliyatı gecirmiş kişilerde, yapay merceği yerleştirdiğimiz yer, doğal mercek zarına (kapsulune) ait ceptir. Bu zar (doğal merceğin kapsulu) zamanla opaklaşabilir ve hasta katarakt ameliyatından onceki gibi bulanık-mat gormeye, ışıkların etrafında halolar gormeye başlayabilir. Bu durumda, aynen bir goz muayenesi olur gibi, lazer bağlantılı biomikroskopa yuzunu yerleştiren hasta, tamamen ağrısız olmak uzere, opaklaşmış lens kapsulunun merkezinde yaratılan acıklıkla, onceki iyi gormesine kavuşturulur.

Diabetli hastaların yarısı hayatında bir kez ameliyat olmaktadır ve katarakt ameliyatı yapılan hastaların %10'unu diabetliler oluşturmaktadır. Lokal anestezi, diabetik olguların da sistemik durumlarına bağlı herhangi bir kısıtlama olmaksızın ameliyat olabilmelerine imkan sağlamaktadır. Bazen hastaların gorme ihtiyacları, bazen diabetik retinopatinin takibi ve laser fotokoagulasyon ile tedavisi icin katarakt ameliyatı kacınılmazdır. Ancak modern teknolojinin, tıbba sunduğu imkanlarla, katarakt ameliyatı bugun korkulacak bir girişim olmaktan cıkmış, en konforlu ameliyat haline gelmiştir. Aydınlık ve guzel gunler dileğiyle...