Nazofarenks kanserleri değişik etnik gruplarda endemik bir dağılım gosterir ve coğrafik olarak dunyanın bazı bolgelerinde insidansı yuksektir. Guneydoğu Asya ulkelerinde ozellikle Guney Cin’de insidansı yuksek iken (80-120/100.000), Kuzey Amerika ve Avrupa ulkelerinde nadir (0,5-1/600.000) gorulmektedir. Coğrafik olarak yer aldığımız Akdeniz bolgesi ve Kuzey Afrika ulkelerinde insidans oranları orta sıklıkta (4-8/100.000) bildirilmektedir. Ulkemizde guvenilir ve yeterli bir kanser kayıt sistemi olmadığı icin hastalığın gercek insidansına ilişkin veri bulunmamaktadır.


Risk faktorleri nelerdir?
Yapılan calışmalara rağmen kanser gelişiminde rol oynayan genetik değişiklikler iyi anlaşılamamıştır. Cevresel faktorler arasında ise beslenme alışkanlıkları, odun ateşinde yemek pişirilmesi, hava kirliliği, kimyasal buhar ve gecirilmiş nazal (Ebstein Barr virus) infeksiyonları sayılmaktadır. Ancak gırtlak kanseri etiyolojisinde rolu olduğu soylenen her uc faktorle ilgili ayrı kuvvetli deliller olmakla birlikte, karmaşık karsinogenez mekanizmaları ile birden fazla faktorun birlikte rol oynadığını duşundurmektedir.
Hastalığın gorulme sıklığı ergenlik doneminde yavaşca artar ve 40-50 yaşlarda bir dağılım yuksekliğine neden olur. Ergenlik doneminde ise bazı bolgelerde ikinci bir artış olduğu belirtilmektedir. Geniz kanserleri erkeklerde kadınlara gore dort, beş kat fazla gorulmektedir.
Belirtileri nelerdir?
Geniz kanseri olan hastalar genellikle otolojik ve/veya nazal nonspesifik belirtiler, boyunda şişlik veya cift gorme yakınmasıyla hekime başvurmaktadır. Semptomların ozellikli olmaması nedeni ile sistemik kulak burun boğaz ve baş boyun muayenesinin tam ve dikkatle yapılmadığı durumlarda tanıda gecikmeler olabilmektedir. Erken evrelerde tedavi şansı yuksek olduğundan hastalığın erken tanısı onem taşımaktadır. Geniz bolgesi anatomik olarak muayenesi guc bir bolge olduğundan indirekt muayene her zaman yeterli olmamakta, endoskopik muayeneye de gerek duyulmaktadır. Hastalığa biyopsiyle tanı konulması icin bu yontemler yeterli olmakla birlikte, bu bolgedeki tumorun sadece direkt ve indirekt muayenesiyle ancak bir buzdağının su uzerindeki bolumunun gorulmesine benzer olcude kısıtlı bilgi edinilmektedir. Gelişmiş radyolojik yontemlerle tumorun cevre yapılara (parafarengeal bolge, kafa tabanı kemikleri) invazyonunun ortaya konulması ile geniz kanserlerinin tedavisinde ve izlenmesinde bu bolgenin muayene edilmesinin onemi biraz azalmıştır. Hastalığın tedavisinin planlanması ve tedaviye yanıtın değerlendirilmesinde de radyolojik incelemeler onem kazanmıştır.
Erken tanı koymak mumkun mudur?
Duzenli olarak yapılacak yıllık genel sağlık kontrolleri aracılığıyla şupheli lezyonlar ve / veya hastaların şikÂyetleri erken incelenebilir.
Tanı nasıl konur?
Geniz kanserlerinin tanısında ayrıntılı kulak burun boğaz ve baş boyun muayenesi gerekir. Geniz kanserlerinde tedavi oncesi yapılması onerilen araştırma işlemleri şunlardır:
Oyku ve fizik muayene
Nazofarenks (geniz bolgesinin) manyetik rezonans goruntulenmesi veya bilgisayarlı tomografisi (mutlaka koronal ve aksiyel kesitlerin alınması gerekir, aksi takdirde evreleme icin yetersizdir).
Akciğer grafisi
Tam kan sayımı ve rutin biyokimya incelemeleri
Kemik sintigrafisi
Abdominal ultrasonografi veya ust abdomen bilgisayarlı tomografisi
Kuşkulu durumlarda toraks bilgisayarlı tomografisi
Diş ve ağız sağlığının değerlendirilmesi
Hastalığın evreleri nelerdir?
Kuratif veya palyatif tedavi kararı verilmesinde en onemli nokta iyi bir evrelemedir. Mutlaka iyi bir değerlendirme ile uzak metastaz taramalarının yapılması gereklidir. Hastaların %5-10’unda tanı anında uzak metastaz vardır. Bu nedenle ozellikle lokal ve bolgesel hastalığın evresiyle bağıntılı olarak yapılan incelemelerin miktarı artırılabilir. Ozellikle ileri nodal hastalıkta (N3a, N3b) uzak metastaz taramalarının yapılması son derece onemlidir.
Nasıl tedavi edilir?
Cerrahi
Geniz kanserinde, hem primer hem de boyun tedavisi icin kabul edilen tedavi seceneği ışın tedavisidir ve hastaların %70’inde ilk başvuruda servikal lenf nodu metastazı saptanmaktadır. Primer bolge tedavi edilirken boyun da ışın tedavisi alanı icine alınmaktadır. Ancak yine de lenf nodu metastazları tedaviye rağmen devam edebilmekte veya tekrar oluşmaktadır. Bu reziduel veya nuks lenf nodu gorulme insidansının %21’e varan oranlarda olduğu bildirilmektedir. Bu hastalarda tekrar ışın tedavisi verilmesi sıkca uygulanan bir yontemdir, ancak %14 ile%28 arasında değişen oranlarda şifa sağlanmaktadır. Ayrıca bu tip bir ek tedavide oluşan ışın tedavisi komplikasyonları cok daha belirgin bir şekilde ortaya cıkmaktadır.
Işın Tedavisi
Geniz kanseri olan hastalarda standart tedavi yontemi eksternal ışın tedavisidir ve hastaların yaklaşık yarısında başarılı olur. Bazı nadir gorulen histolojik durumlarda (adenokanser gibi) erken evre hastalıkta cerrahi uygulamasını onerenler dışında, geniz kanserlerinin neredeyse tamamında ışın tedavisi standart tedavi yontemidir ve bu kanser turunde ışın tedavisine alternatif tedavi yontemi yoktur. Orneğin erken evre larenks (gırtlak) kanseri hem cerrahi, hem de ışın tedavisiyle başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. İleri evre larenks kanseri de total larenjektomi veya sadece ışın tedavisiyle tedavi edilebilir. Yuksek oranda lenfatik metastaz riski taşıyan bu hastalarda hastalığın lenfatik yayılım yolları da cok iyi bilinmelidir. Evrelemenin bitirilmesinden ve diş kontrollerinin yapılmasından sonra, hasta ışın tedavisi icin hazırlanır.
Standart ışın tedavisiyle elde edilen sonuclar hastalığın evresi ile orantılıdır. Genellikle ışın tedavisi sona erdiğinde tumore endoskopik olarak bakılırsa %90 oranında kaybolduğu gorulur. Ancak, aynı donemde radyolojik goruntuleme yapılırsa bu oran %50’leri gecemez. Dolayısıyla tumorun zaman icinde daha da kuculeceği duşunulerek uc ay beklenmesi uygundur. Genellikle genizdeki hastalık zamanla kuculup kaybolur veya bir asimetrik gorunum, rezidu yumuşak doku şeklinde kalabilir. Radyoterapinin planlanması parafarengeal uzanım, kavernoz sinuse yayılım, optik sinir ve kiazmanın yakınlığı, boyun bolgesindeki alanların cakışması nedeni ile uygun teknik ve dikkatle gercekleştirilmelidir.
Kemoterapi
Geniz kanserini diğer baş boyun malignensilerinden ayıran farklı ozelliklerden biri de lokal ve bolgesel ileri hastalıkta yuksek oranda uzak metastazların gorulmesidir. Lokal ve bolgesel hastalığın sadece ışın tedavisiyle tedavisinde %70-90 arasında lokal ve bolgesel elde edilebilmektedir. İleri lokal ve bolgesel hastalıkta ise olguların %50-70’inde uzak metastaz geliştiği ve beş yıllık sağkalım oranlarının %15-40 arasında olduğu bildirilmektedir. İleri lokal ve bolgesel geniz kanserinin standart tedavisi olan ışın tedavisinin yanı sıra uzak metastazların kontrolunde kemoterapinin kullanılması gundeme gelmiştir.
Tedavi Komplikasyonları
Tedavi komplikasyonları ışın tedavisi ve kemoterapinin komplikasyonları olarak iki bolumde incelenebilir. Radyoterapiye bağlı komplikasyonları akut ve gec komplikasyonlar olarak iki bolumde değerlendirmek mumkundur. Geniz malignensilerinin ışın tedavisi sırasında ve tedaviden sonra uc ay icinde gorulen akut reaksiyonlar, daha cok tedavi alanı icine giren ve hızlı coğalan dokularda (mukoza, deri, kemik iliği gibi) gorulur. Tedaviye ait parametrelerin (fraksiyon dozu, total doz, toplam tedavi suresi ve ışınlama hacmi vs.) yanı sıra, hastanın yaşı, genel durumu, ışın tedavisi veya eş zamanlı kemoterapi ve ışın tedavisi oncesi uygulanan cerrahinin niteliği, akut reaksiyonları etkileyen diğer faktorlerdir.
Korunmak mumkun mu?
Sağlıklı beslenme, yaşam tarzı ve duzenli fizik aktivite bağışıklık sisteminin guclu olmasını sağlayacak ve genel vucut savunmasının etkin olmasını sağlayacaktır.