Eklemlerinde ağrı yakınması ile gelen hasta once muayene edilir. Muayene bulguları cok onemlidir. Uzman bir hekimin yapacağı dikkatli bir muayene teşhis koyma bakımından birinci derecede oneme sahiptir. Hastayı muayene eden hekim gerek gorurse goruntuleme metotlarından yararlanır. (Klasik rontgen, bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans (Mr)

Bu incelemelerle, eklemde oluşan bozukluklar saptanarak hastalığın derecesine gore tedaviler planlanır. Ozellikle iltihaplı eklem romatizmasını ayırmak icin kan tahlilleri yapmak gerekebilir. Butun bunlara karar verecek olan kişi bu konuda deneyimli olein hekimdir.

Eklem kireclenmelerinden nasıl korunabiliriz?

Eklemlerimizi zedelenmelerden korumalıyız. Duzenli egzersiz yapmalı ve kilomuzu normal duzeylerde tutmalıyız. Eğer fazla kilolu isek bir an once zayıflamalıyız.











En sık etkilenen eklemlerin bel, boyun, kalca, diz ve "Harabiyet geri donuşumsuzdur cunku eklem kıkırdağı dokusunun kendini yenileme yeteneği yoktur. Tedavi amacı, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak ve durdurmak, eklem hareketlerini korumak ve artırmak şeklinde ozetlenebilir. Eklemleri kaplayan kıkırdak okusu dayanıklı ve kaygan yuzeylidir. Bu sayede eklem hareketleri surtunme olmadan gercekleşir. Kıkırdak harabiyeti başladıktan sonra, surtunme ve aşınma giderek artar ve bir kısır dongu oluşur. Rahatsızlığın son aşamalarında kıkırdak hemen tumu ile harap olmuştur ve kimi noktalarda kemik kemiğe surtunur hale gelmiştir"

Cinsiyet (kadınlarda daha sık goruluyor), ileri yaş, kemiklerde doğuştan ya da kotu kaynayan kırıklar sonucu oluşan eğrilikler, eklem kıkırdağının zedelendiği yaralanmalar, obezite (aşırı şişmanlık), hareketsiz hayat tarzı, eklemlere aşırı yuk binen meslekler, diyabet, gut, tiroit bozuklukları ve romatizmal rahatsızlıkların hastalığın gorulme riskini artırıyor

Teşhisin temeli fizik muayenedir. Rahatsızlık olan eklemler ağrı, şişlik, kızarıklık, hareket acıklığı gibi ozellikler icin muayene edilir. Hekim bircok defa rontgen, manyetik rezonans gibi goruntuleme yontemlerine başvurur. Eğer iltihaplı ya da romatizmal hastalıklardan şupheleniliyor ise kan testleri, hatta eklem sıvısı analizleri yapılabilir. Henuz kaybolan eklem kıkırdak kutlesinin yeniden oluşmasını sağlayan bir tedavi yontemi kanıtlanmamıştır.

Klasik tedavilerin amacı ağrıyı azaltmak ve eklemlerin hareket yeteneklerini korumaktır. Ağrı kesiciler ve yangı baskılayıcı ilaclar, ozellikle hastalığın alevlenme donemlerinde rahatlama sağlar. Fizik tedavi yontemi de hastalığın tedavisinde sıkca kullanılmaktadır. Kilo verme, adale guclendirici egzersizler, gerektiğinde baston veya dizlik ve tabanlık gibi cihazlar kullanılması, hastalığın ilerlemesini durdurur ve hastaların gunluk hayatlarını rahat surdurmelerini sağlar.

Tedavide eklem ici iğneler de kullanılmaktadır. Bu amacla iki temel ilac grubu tercih edilir. Kortizon şikayetleri belirli bir sure icin baskılar ancak belirli bir dozdan sonra kıkırdak harabiyetini artırdıkları icin kullanımları sınırlıdır. Kayganlık artırıcı ilaclar (hiyaluronik asit) ise eklem yuzeyinde bir ceşit gecici kayganlık sağlar, ağrıyı azaltıp hareketleri kolaylaştırır. Kullanımlarında kortizon benzeri bir sınırlama yoktur.

Bazı durumlarda cerrahi tedaviye de başvurulur. Eğer OA'nın sebebi kemiklerdeki eğrilikler ise bu bozukluğu duzeltici kemik ameliyatları, hastalığın erken donemlerinde, hatta ilk bulgular ortaya cıkmadan yapılmalıdır. Kıkırdak dokusunun ileri derecede aşındığı durumlarda ise eklem protezi ameliyatları uygulanabilir. Bu girişimler, hastanın hayat konforunu cok olumlu yonde değiştirir. En sık uygulandıkları eklemler kalca ve dizdir. Yeni teknolojiler ile kullanım sureleri 20 seneyi gecebilmektedir.

Ozellikle yurume, yuzme gibi zorlayıcı olmayan, surekli ve uzun sureli yapılabilen egzersizler, OA tedavisinin temel noktasını oluşturur. Ote yandan ozellikle aşırı kilolu hastaların kaybedeceği birkac kilo dahi hastalıklı eklemlerin uzerinden buyuk bir yuk kaldırarak hastanın suratle rahatlamasını sağlar. Yine bu amacla gecici sureler baston kullanılabilir"hastalığın tedavisinde alternatif tıp yontemlerine de başvurulduğunu sozlerine ekleyerek, "Bu amacla kullanılan akupunktur, yoga gibi yontemler ile ağrı gecici olarak kontrol edilebilir. Ağızdan alınan 'glukozamin, kondroitin' haplarının etkinliği ise henuz tartışma konusudur ancak kullanımları cok yaygınlaşmıştır. Hekimlerin, bu maddelere alerjisi olanları, diyabetikleri ve kan sulandırıcı kullananları uyarmaları gerekir