yirmi yıl once bir sobaya iki avuc icini, on parmağını yapıştırmayı bile sevmektir. ustunde portakal kabukları kurutulan, kestaneler kızartılan, insana sıcağın ‘’yuva’’ olduğunu oğreten sobanın diyetini vermektir.

sonradan oğrendiğin bir hastalık sebebiyle, cocukken ayaklarının uşumekten acıdığı, soğuktan kesildiği bir gece vakti, ‘’uşuyorum baba’’ dediğinde, caresiz kalan babanın, senin icin doktuğu gozyaşlarını sevmektir.
___________________
__________________