Gene bu diafram sayesinde karın ici ile goğus boşluğu birbirinden ayrılmış olur ve karın ici pozitif basınc akciğerlere doğru yansımaz ve karın organları goğus boşluğuna doğru gecemez. Bu sayede goğus boşluğu icindeki akciğerlerimiz baskılanmamış olarak ve şişkin bicimde kalabilir. Coğumuzun merak ettiği “hıckırık” durumu da diaframın ceşitli nedenlerle uyarılması ve ani kasılmasının sonucunda oluşagelen bir durumdur. Normalde diaframda iki tane buyukce delik mevcuttur. Bu deliklerden daha onde olanından yutma borusu aşağıya doğru gecmektedir. Arkadaki diafram deliğinden ise vucudumuzdaki en kalın atar damar olan “aort” gecer.


Yutma borusunun gectiği deliğin ki buna tıpta « hiatus » denilmektedir ; belli bir acıklıkta olması lazımdır. Diafram kası liflerinin bu deliği ve dolayısı ile yutma borusunu sıkı sıkıya cevrelemeleri lazımdır. İşte bazı insanlarda bu delik anormal bicimde genişler ve bu durumda “hiatus” yetmezliği ya da genişliğinden soz edilir. Bu deliğin belli bir genişlikten daha da fazla olduğu durumlarda mide ile yutma borusunun bileşkesi ki bu aslında karın icindedir; yukarı doğru deliğin icinden kayabilir. Burada yukarı doğru kayma olayı cok onemlidir cunku yukarısı aslında goğus boşluğudur. İşte bu duruma halk arasında “mide fıtığı” denmektedir . « Fıtık » aslında arapca bir kelime olup anlamı “yırtık” demektir. Mide fıtığı durumunda bahsedilen yırtık; yutma borusunun diaframı delip gectiği delikteki anormal bir genişlemedir diyebiliriz.
Yani ekstra bir yırtılma olmayıp sadece normalde de var olan bir deliğin iyice genişlemesi soz konusudur. Mide fıtıkları endoskopi ile kolayca saptanabilirler ve değişik tipleri mevcuttur. Eğer yutma borusu ve mide bileşkesi birlikte yukarı doğru goğus icine kaymış ise buna ” kayma tipi ” mide fıtığı denilir ve bu durum sıklıkla reflu hastalığı ile de ilişkilidir. Daha doğrusu reflu hastalarının yaklaşık yuzde 40 ında bu tip mide fıtığı da bulunmaktadır. Kayma tipindeki mide fıtığı bulunan hastaların buyuk bolumunde yutma borusu alt ucundaki daraltıcı mekanizma -ki buna LES (alt yutma borusu buzucusu) diyoruz,- bozulmuştur. Bu da beraberinde reflu hastalığına yol acabilir.
İkinci tip mide fıtıkları ise ” paraosefagal ” fıtıklardır. Bir de hem kayma ve hem de paraosefagal tipin birlikte gozlendiği durumlar vardır. Paraosefagal fıtıklarda mide-yutma borusu bileşkesi yerinde yani karın icinde durmaktadır ve bu bileşke yukarı kaymaz. Ancak diaframdaki genişlemiş delikten midenin “fundus” dediğimiz adeta tavanı goğus boşluğu icine fıtıklaşmıştır. Bu fıtıklar tedavi edilmediklerinde tum midenin goğus boşluğu icine kacmasına varana dek ilerleyebilmektedirler.
Sıklığı nedir ve mide fıtıkları kimlerde daha sık gorulur ?
Coğu ufak mide fıtıkları herhangi bir şikayete yol acmadıkları icin saptanamamaktadırlar. Bu nedenle gercek sıklığı tam bilememekteyiz. Ancak genelde kayma tipinde olanlar “paraosefagal” olanlardan yaklaşık 7 kez daha sık gozlenmektedir. Atmış yaşını gecmiş kişilerin % 50’sinden coğunda kayma tipi mide fıtığının bulunduğunu soylemek bu durumun nedenli sık olduğuna iyi bir ornek olacaktır. Paraosefagal olan tip kadınlarda erkeklere oranla 4 misli fazla gozlenmektedir ve daha ziyade ellili hatta atmışlı yaşların hastalığıdır bunlar. Kayma fıtığı ise nisbeten reflu hastalığının da en cok gozlendiği 40 lı yaşlardan sonra sıklaşmaktadır. Bazen cok genclerde de rastladığımızı soylemek yerinde olacaktır.
Neden olur mide fıtıkları ?
Bazı nadir doğumsal mide fıtıklarını bir kenara bırakırsak, karın ici basıncının surekli etkisi altında kalan diafram deliğini oluşturan kas ve kirişimsi yapıların zaman icinde guclerini kaybetmeleri ve gevşek hal almaları en onemli nedendir. Bazen de genetik etkenlerin rol oynadığını da bilmekteyiz. Karın ici basıncını arttıran tum durumlar da riski arttırabilir. Bunun en guzel ornekleri ileri şişmanlık ve cok sayıda hamileliktir.
Mide fıtıkları ne tip belirtilere yol acabiliyorlar ?
Oncelikle vurgulanması gereken ; daha nadir de gozlense, paraosefagal mide fıtıklarının hayatı tehdit edebilen cok ciddi problemlere yol acabildiğinin bilinmesidir. Bunlarda da reflu hastalığı nadiren gozlenebilir ancak reflu sıklığı kayma tipindeki mide fıtığında cok daha fazladır. Paraosefagal fıtıklarda ; yutkunma gucluğu, yemek yedikten sonra ciddi bir dolgunluk hissi on plandadır. Hastaların ucte birinde ise mide kanamasına ve ağızdan kahve telvesi gibi kan gelmesine yol acabilir paraosefagal tipteki mide fıtıkları. Hatta bazen “anemi” dediğimiz bir kansızlık durumunun araştırılması esnasında bile karşımıza cıkabilir bu tip fıtıklar. Bunun nedeni fıtıklaşmış mide duvarının diaframa yaslanmış kısmında oluşan bir ulserden surekli ve az az kanama olmasıdır. Gene bircok solunum problemine yol acabilir bu fıtıklar. Dolayısı ile cok nadir olan paraosefagal fıtıklar tanı konulduğunda ve hasta ileri yaşta olsa bile mutlaka ameliyat edilmelidirler. Ozellikle erken yakalanılanları gene “laparoskopik” olarak yani karnı kesmeden ameliyat edebilmek mumkundur .
Mide fıtıklarının tedavisine cerrahi diyebilir miyiz ?
Bu sorunun cevabı hem evet ve hem de hayırdır. Cunku hicbir sıkıntıya yol acmayan tesadufen farkedilmiş bir kayma fıtığına hicbirşey yapmak gerekmez. Bunun aksine ; ciddi sıkıntı ( ki bu en cok reflu hastalığı şeklinde ortaya cıkmaktadır) , oluşturan kayma fıtıklarında hem fıtığı laparoskopik olarak ortadan kaldırmak ve hem de “hokka” mekanizması yaparak kişinin hem fıtığını ve hem de şikayetlerini ortadan kaldırmak en kesin cozum olmaktadır. Paraosefagal fıtıklarda ise ameliyat kararını almamız cok daha cabuk olmaktadır. Ciddi cerrahi risk taşımayan herhangi bir kişide paraosefagal fıtık varsa derhal cerrahi onerilmelidir.