Anevrizma, damar capının belli bir bolgede %50 den fazla buyumesi olarak tanımlanır. Genellikle nedeni, damar duvarının dayanıklılığını sağlayan kollajen ve elastin gibi liflerin bazı kişilerde az ya da sorunlu olması olarak kabul edilir. Bu nedenle, ailesinde anevrizma olan kişilerde anevrizma gelişme olasılığı daha yuksektir. Bunun yanında, aterosklerozu olan kişilerde damar duvarı zayıfladığından, tansiyonu yuksek olan kişilerde de damar ici basıncı arttığından anevrizma daha sık gorulur.


Aynı şekilde, Ehlers Danlors ve fibromuskuler displazi gibi bazı bağ dokusu hastalıklarında ve Behcet hastalığı, Takayasu hastalığı gibi vaskulitlerde damar duvarının dayanıklılığı azaldığından anevrizmaya daha sık rastlanır. Anevrizma turleri: Anevrizmalar şekil olarak iki tipte olabilir. Birinci tipte, damar duvarında kucuk bir bolgede zayıflık vardır ve anevrizma bu bolgeden damar dışına doğru asimetrik olarak bir kese şeklinde buyur. Keseye benzediği icin "sakkuler" olarak adlandırılan bu anevrizmalar genellikle daha hızlı buyurler ve daha sık kanama yaparlar. Bu tur anevrizmalara en cok kafa icinde rastlanır, ayrıca bobrek, barsak ve dalak gibi ic organların damarlarında da gorulebilir.







İkinci tipte ise, damar duvarında cepecevre bir zayıflama vardır. Bu durumda, anevrizma her yone doğru simetrik olarak buyur. "Fuziform" olarak adlandırılan bu anevrizmalar genellikle daha yavaş buyur ve daha az kanama yaparlar. Fuziform anevrizmalara en cok aortada ve bacak atardamarlarında rastlanır.
Fuziform anevrizmanın ozel bir turu de "dissekan" anevrizmadır. Bu anevrizmalar damarın ic tabakasının damar duvarından ayrışması sonucu oluşurlar. Ayrışma anlamına gelen "diseksiyon" olarak adlandırılan bu olayda, damar icindeki basınclı kan, damar yaprakları arasına ilerler ve incelmiş olan dış damar duvarını genişleterek anevrizma oluşturur. Diseksiyon ilerlerse, bulunduğu damardan ayrılan yan dalları tıkayabilir ve doku beslenmesini bozabilir. Diseksiyon nedeniyle oluştuğu icin "dissekan" olarak adlandırılan bu anevrizma turu, en cok aortada ve kafa ici damarlarda gorulur.


Damar duvarı diseksiyon nedeniyle inceldiğinden, fuziform şekilli olmalarına rağmen bu tip anevrizmalarda da kanama riski yuksektir. Anevrizma yerleşimi: Anevrizmalar vucudun herhangi bir damarında olabilir. En sık kafa icindeki damarlarda ve aortada gorulurler. Kafa icinde en sık Willis poligonu denen ve beyin damarlarının birbirleriyle bağlantısını sağlayan damarlarda yerleşim gosterirler. Bu bolgenin anevrizmaları daha cok sakkuler tiptedir. Aortadaki anevrizmalar en cok karında, bobrek atardamarlarının alt kısmında yerleşim gosterir ve "abdominal aort anevrizması" (AAA) olarak isimlendirilirler. İkinci sıklıkta ise, aortanın goğus kafesi icindeki kısmında yerleşirler ve "torasik aort anevrizması" olarak adlandırılırlar. Aort anevrizmaları nadiren karnın ust kısmında olabilir ve bobrek, barsak ve karaciğer damarlarını da icine alabilir. Aortadaki anevrizmalar daha cok fuziform tiptedir ve bazen diseksiyonla birlikte olabilir.

Bacak damarlarındaki anevrizmalar en cok dizin arkasındaki popliteal atardamarda gorulur. Bunun dışında iliak damarlarda da yerleşebilir. Her iki anevrizma da abdominal aort anevrizmasıyla birlikte olabilir. Bacak damarlarındaki anevrizmalar genellikle fuziform tiptedir. Bobrek, barsak ve dalak gibi karın ic organlarında da nadiren de olsa anevrizma gorulebilir. Daha cok sakkuler tipte olan bu anevrizmalarda fibromuskuler displazi ve vaskulit gibi altta yatan nedenler aranmalıdır. Klinik bulgular: Anevrizmalar genellikle belli bir aşamaya kadar hicbir şikayet yaratmaz. Daha sonra oluşan bulgular 4 olaya bağlı olarak gelişebilir: Kitle etkisi: Anevrizma belli bir boyuta ulaşınca cevredeki dokulara bası yapar ve bazı belirtilere neden olur. Bu belirtiler anevrizmanın yerleşim yerine gore değişir. Orneğin beyindeki bir anevrizma, komşu beyin dokusu ya da sinirlere basarak ağrı ve sinir felclerine neden olabilir.

Aortadaki bir anevrizma ise bası etkisiyle karın ve sırtta ağrı yapabilir. Tromboemboli: Anevrizma icine giren kan birden geniş bir bolgeye girdiğinden yavaş ve turbulan bir akım oluşur. Bu akım, anevrizma duvarında pıhtı oluşumuna zemin hazırlar ve duvardan kopan kucuk pıhtılar daha uctaki kucuk damarları tıkar (emboli). Bunun sonucu olarak orneğin beyinde gecici iskemik atak ya da kalıcı inme oluşabilir. Aorta ve bacak damarlarındaki anevrizmalarda ise kucuk pıhtılar ayak parmaklarına kadar ulaşır ve parmaklarda ağrılı morluklara neden olabilir (blue toe sendromu). Fistul: Gittikce buyuyen anevrizma komşu damar ya da organların duvarını zamanla inceltebilir ve onlara acılabilir. Fistul adı verilen bu olayda, orneğin bir abdominal aorta anevrizması barsağa acılabilir ve ağızdan ya da makattan kanamaya yol acabilir. Ya da, komşu toplardamara acılarak atardamar ve toplardamarlar arasında bir "kısa devre" oluşturabilir.


Arteriovenoz fistul adı verilen bu durum orneğin beyinde olursa gozde ve beyinde şişme, ağrı ve kanama oluşabilir. Kanama: Anevrizmaların en tehlikeli komplikasyonudur. Ne yazık ki, genellikle anevrizmaların ilk bulgusu olarak karşımıza cıkar. Anevrizma duvarının atardamar icindeki kan basıncına dayanamaması ve yırtılması sonucu oluşur. En cok kafa icindeki anevrizmalar kanar ve şiddetli baş ağrısından bilinc kaybına kadar değişen bulgular verebilir. Kafa icinde kanın akacağı fazla boşluk olmadığından kanama bir sure sonra durur. Ancak oluşan kanama beyinde şişme ve atardamarlarda spazm yaratabilir ve gunler icinde tekrar kanayabilir. Sonraki kanamalar daima daha tehlikelidir, bu nedenle beyin anevrizmalarında ilk kanamadan sonra en kısa zamanda tedavi uygulanmalıdır.