Herkesin yarası vardır. Cocukluktan olsun, sonradan olsun, ameliyatla olsun, kaza ile olsun her insan bir kez yaralanmıştır veya yaralanacaktır. Guneş yanığı gibi masumca, sıcak cay dokulmesi yanlışlıkla, oynarken aceleden, yaşlılıkta duşmeyle veya bir ameliyata girdiğinizde kacınılmaz olarak varlığını omur boyu taşıyacağınız "iz" bırakılır, cizilir bedeninize.

Deri renginiz, yaşınız, yaralanmanın derecesi ve iyileşme surecinin nasıl yonetildiği (tedavi) ile bağlantılı olarak az veya cok iz sahibi olarak iyileşir yaralar. Yara izine tıpta "skar" diyoruz. Herhangi bir nedenle oluşan bir skarın (izin) fazla olması, kotu iz olarak adlandırılıyor ve genellikle bu ize yonelik silme, silikleştirme veya azaltma teknikleri uygulanıyor, bu işlemlere de "skar revizyonu" diyoruz.

Skar yani İz, bir yara icin iyileşmenin sonlanarak (ki bu sure yara yerine ve derinliğine bağlı olarak 6-24 ay zaman alabilir) donuştuğu "nihai" sonuctur. İyileşmenin tamamlanmaya devam ettiği ancak bizim gozle gormediğimiz doneme "iyileşme" denir. Kişiden kişiye değişir. Nihai iyileşmesini henuz tamamlamamış bir yaraya "iz" den(e)mez, "iyileşmekte olan yara" denir.

İyileşme, yaranın meydana geldiği beden bolgesinde tum katmanlarda iyileşmenin tamamlaması olduğu icin, sadece derinin dikiş atılan en ust tabakasına bakılarak iyileşme tamamlanmış demek yarayı acele ve erken yargılamak demektir. Bir yaranın kapanması ve/ya yara yerinden dikişlerin alınması, iyileşme surecinin tamamlandığı anlamına gelmez. Ağız ici, burun ici, goz kapağı ici gibi mukoza adı verilen ıslak ve sıcak alanlarda yara iyileşmesi cok daha hızlıdır. Eklem ustu, kemik ustu ve/ya ayak tabanı gibi ağırlık taşıyan alanlarda ve gergin yerlerde yara iyileşmesi hem zor hem zaman alıcıdır.

Yara iyileşmesine etki eden bir diğer onemli faktor, hastanın sahip olduğu ve yara iyileşmesini yavaşlatan kendi sağlık sorunlarıdır. Bunların başında, yara iyileşmesi icin elzem olan bazı protein, aminoasit, vitamin ve mineral eksiklikleri gelir. Beraberinde Şeker hastalığı, bazı damar veya kan hastalıkları gibi, yara yerinde enfeksiyon, yara yerinde yabancı cisim, tedavinin gec başlaması veya yara bakımının eksik olması gibi nedenlerle bazı yaralar gec ve zor iyileşir. Bir yaranın yapılan bakıma rağmen 45 gun iyileşmemesi o yaraya artık "kronik yara" veya direncli yara denmesine neden olur.

Gec yara iyileşmesi veya bir yaraya uygun bir tedaviyle (stratejiyle) yaklaşılmaması, yara yerinde daha fazla ize neden olur. Tedavisi en uygun yaklaşım ve erken zamanda tamamlanan yaralarda oluşacak iz, iyileşme tamamlandığında en az fark edilen izdir. İzsiz iyileşme olmamakla beraber, izin hic fark edilmediği ve saklandığı cerrahi yaklaşımlar da bulunur.

Zorunlu durumlar haric, cerrahi kesiler her zaman iyileşme tamamlandığında en az iz bırakacak şekilde planlanır ve uygulanır. Derinin kırışma ve katlanma bolgelerine denk getirilen, boyu gerektiğinden daha uzun olmayan, kaliteli cerrahi malzeme kullanılan, korunan ve bakımı yapılan cerrahi kesilerde iz belirsiz olur, dikkat cekmez. Bu amacla estetik cerrahide kepce kulak ameliyatları kulak arkasında cok az iz kalacak şekilde ve kulak arkasına gizlenerek, burun ameliyatlarında burun icinden ve 2-3 mm. deriyi icerecek şekilde yine gizlenerek, yuz germe ameliyatlarında saclı deri sınırı ve kulak memesi arkasına denk getirilen yerlerde iz kalacak kesiler gizlenir.

Ust goz kapağı sarkmalarında kesi yeri, goz kapağının katlantısına denk getirilirken, alt goz kapağı icin secilen kesi, kirpik sınırına yakın tutularak olası bir gizlenir. Meme ameliyatlarında kesi, ya meme başı etrafında veya memenin katlantı yaptığı alt bolgede bırakılır. Karın germe operasyonlarında ise, ic camaşır cizgisi altında bırakılan kesi yerinde iz saklanır. Sac ekiminde eskiden dikiş atılarak ve iz bırakarak alınan buyuk parca ile sac toplaması tekniği yerini tek tek sac koklerinin toplanması ve dikişsiz (izi fark edilmeyen) tekniklere bırakmıştır.

Bir yara ile karşılaşıldığında, yaranın kendi lisanında bizden istediği ihtiyacları en uygun yaklaşım, malzeme ve zamanla giderilen yaralarda iyileşme sorunsuz tamamlanır, iyileşen yara izi dikkat cekmez. Bu izlere estetik acıdan kabul edilebilir iz denir. Bu surecte yaranın gerek duyduğu ihtiyaclarının yerine getirilmemesi ve/ya uygun zamanda yerine getirilmemesi veya yara dilinden anlamama bu lisanı bilmeme gibi durumlarda, yara tedavisinin eksik bırakılması, dolayısıyla o oranda gec ve sorunlu iyileşmeye hatta bazen iyileşmemeye ve belirgin bir iz bırakılmasına neden olur.

Guncel, butunsel ve eksiksiz yara yaklaşımı; bu gereklilikleri her yara ve kişi icin en uygun malzeme ve zamanda yerine koyarak uygulamayı ve kontrol ederek sureci (sadece o kişi ve yara icin belirlenmiş) streteji ile yonetebilmeyi şart koşar. Bu iradenin eksik olduğu oranda, sorunlu bir yara ve/ya kotu bir izle karşılaşmamız kacınılmazdır. Bunun icin, (ozellikle estetik) cerrahide "once zarar verme-primum non nocere" ilkesi, en az izle en fazla sonuc alma yaklaşımını ozetleyen "less is more" sloganıyla devam eder. Merak edenler icin, tıpta ve uygulamalı pratiklerinde ucuncu evrensel yaklaşım maddesi ise; yanlış, kotu ve cirkini bulunduğu her ortamdan uzaklaştıran kişiye, sağlığa ve dokuya "saygı" ilkesidir.

Yara iyileşmesi, henuz ilk birkac sayfası keşfedilmiş bir kitap olarak onumuzde duruyor. Serce parmağınızda olan ufak bir kesi icin orneğin siz bir cayınızı icmeye devam ederken sizden izin almadan, haber bile vermeden en kısa surede, en kaliteli malzemeyle, en organize ve yaranın yapısına bağlı olarak en oncelikli yaklaşımla şekillendirilmiş bir yara iyileşmesi yazılımı her insanda calışmaya başlıyor.

Yara iyileşmesi icin keşfedilen ve keşfedilmemiş milyonlarca sayısız buyume iyileşme faktoru ve iletişim şebekesine sahip olan sıradan bir insan bedeni, cozemediği bu lisanın kıymetini sadece yara iyileşirken değil, yaralanma olmadan da bilmeli, korumalı ve saygı duymalı.

Cunku "bedenimiz" bunu hak ediyor.

Doc. Dr. Nedim SARIFAKIOĞLU