ABD'li psikiyatr Henry A. Nasrallah, her ulkenin toplam nufusunun yuzde 25'nin teşhisi konulabilir ruhsal sorunları olduğunu soyledi.
AA
Guncelleme: 10:54 TSİ 16 Ocak. 2010 Cumartesi
ADANA - ABD'nin Cincinnati Universitesi Oğretim uyesi Prof Dr. Henry A. Nasrallah, her ulkenin toplam nufusunun yuzde 20-25'ide hafif ya da ağır şiddette teşhisi konulabilen ruhsal sorun olduğunu ve bunların hemen hemen tamamının tedavi edilebilir ozelliğine rağmen on yargıların bu sureci geciktirdiğini soyledi.

Adana Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Dr. Bulent Demirbek'i ziyaret eden Prof. Dr Nasrallah, yuzyıllar boyunca akıl hastalıkların tedavisinin olmadığını, oysa gunumuzde en ciddi psikiyatrik hastalıklarda bile erken tanı halinde tedavinin gercekleştirilebileceğini bildirdi.

Nasrallah, ruhsal hastalıkların gorulme sıklığının ulkeler arasında onemli değişim gostermediğini, her ulkenin toplam nufusunun yuzde 20-25'inde tanısı konabilen bir ruhsal sorun olduğunu ifade ederek, ''Bir başka ifadeyle dunyada her 4 kişiden biri ruhsal sorun yaşıyor'' dedi.








Sadece gelir duzeyi duşuk toplumlarda anksiyete (kaygı) bozukluklarının daha yaygın olduğuna dikkati ceken Nasrallah, şunları soyledi:

''Orneğin, şizofrenlerin oranı ABD'de de Turkiye'de de Bangladeş'te de yuzde bir oranında. Yine dunyada her 100 kişiden 4'unde bipolar (iki uclu) bozukluk var. Her 100 kişiden 15'i depresyonda. Anksiyete bozuklukları ise yuzde 20'leri buluyor. Ancak, ruhsal hastalıklarda on yargılar, 'deli' damgası korkusu halen yaygın. Bu durum batıl inanclarla da ozdeşleştiriliyor.''

Nasrallah, dunyadaki yaygın on yargılara rağmen ABD'de bu konuda onemli mesafe alındığına da işaret ederek, ''ABD'de meşhur kişilerin bile ruhsal sorunlarını acıkca dile getirmeleri model oluyor. Bu yuzden de artık bu tur sorunu olanlar dışlanmıyor, yadırganmıyor, utanc kaynağı da olmuyor'' dedi.

ŞİZOFRENLER, BİR GUNLUK BEBEKKEN BELİRTİ VERİYOR
Ruhsal hastalıkların en ağır olanları arasındaki şizofreninin guncel tedavi yontemleriyle ilgili yaptığı calışmalarla da dikkati ceken Prof. Nasrallah, bu konuda onemli mesafe alındığını soyledi.

Duşunuş, duyuş ve davranışlarda onemli bozukluklar gorulen beyin hastalığı olan şizofrenide, kişinin ilişkilerden ve gerceklerden uzaklaşarak kendi dunyasında yaşadığını belirten Nasrallah, şunları kaydetti:

''Bu hastalık coğunlukla buluğ cağının erken safhalarında ya da adolesan cağda kendini gosterse de yapılan son calışmalara gore, şizofrenler, daha bir gunluk bebekken belirti veriyor.

Bu bebeklerde bulgular doğar doğmaz mevcuttur. Mesela şizofreni geni taşıyan bebek fazla uyumaz. Normal bebeklere gore daha az uyur, bu bebekler onemli gelişim safhalarına erişmekte de zorlanır. Yaşıtları gibi oturmakta, yurumekte, konuşmakta da gec kalıyor. Yani, bebeklik doneminin belli başlı donum noktalarına ulaşmakta zorlanıyorlar.

Okul cağında ise cok tedirgin oluyorlar, diğer cocuklarla arkadaşlık edemiyor, tek başlarına kalmayı tercih ediyorlar. Fizyolojik ve norolojik muayenelerde de bu durum tespit ediliyor.''

Nasrallah, dunyada ruhsal hastalıkların azalmadığını ancak tanı yontemleriyle tedavi seceneklerinin arttığını sozlerine ekledi.