Zorlu duşmanı 'beterin beteri var oyunu'yla yenin

'Kanser zor bir duşman' diyen modacı Siren Ertan ekliyor: Ama siz işin puf noktasını yani 'sevgi'yi unutmayın. Mesela 'ben sizi bırakmıyorum, lutfen siz de beni bırakmayın' dediğim saclarım ve kirpiklerim diğer hastalara gore cok daha yavaş dokuluyor.

Sosyetenin en guzel kadınlarından biri olan modacı Siren Ertan, kanserle mucadele eden eşi Gokhan Carmıklı'ya destek olmaya calışırken kendisinin de kanser olduğu haberini aldı. Hastalık, hic belirti vermemişti. Ertan, akciğer tumoru olan eşi Carmıklı'yla birlikte kontrole gittiği sırada, kendisi de kanser taramasına girmişti. Ve unlu modacı gectiğimiz aralık ayında lenf kanseri olduğunu oğrenmişti. Haberi aldıktan sonra tamamen tedavisine odaklanan Siren Ertan, bugune kadar hastalığı konusunda uzun uzadıya acıklamalar yapmadı, sessiz kalmayı tercih etti. Ancak Ertan kanserle ilgili yazı dizimizi okuyunca bize bir mektup gonderdi. Siren Ertan'ın samimi ve sıcak duygularla, ustelik el yazısıyla gonderdiği bu mektup, kanserle savaşan herkese moral kaynağı olacak. Siren Ertan'ın mektubu sağlıklı insanların da dersler cıkarabileceği satırlarla dolu...

"Kendime gore birkac sebepten dolayı hastalığım konusunda gelen roportaj tekliflerini kabul etmiyorum. Ancak kanseri ruhsal ve fiziksel tolerasyon acısından ele aldığınız yazı dizinize, doktorumun da teşvikiyle biraz olsun katılmak istedim. Cunku doktorum Prof. Dr. Yıldız Aydın, surekli bana hastalığa ilk bakışım ve tedavi surecimi tolere edişim konusunda inanılmaz bir hasta olduğumu soyluyor, bunu başkalarıyla da paylaşmamı istiyor... Aslında her işin başı 'sevgi!' Zaten bence bircok hastalık, kendinizi dunyada her şeyden cok sevmeyi unutup, ruhen ve fiziken ihmal ettiğiniz zamanlarda ortaya cıkıyor ya... Ve bu arada sahip olduğunuz herkesi, her şeyi, yaşamın ne kadar guzel bir şey olduğunu, dunyanın guzelliklerini, mucizelerini, Allah'ın bir selamını kuldan esirgememeyi, insanlara sevgi, ilgi ve destek vermeyi de unutmayın. Cunku bir gun hasta olduğunuzda sizi en cok motive eden şeyin, tanıdığınız ya da tanımadığınız yuzlerce insanın sevgisi olduğunu bilin. Siz sağlıklıyken bunları onlara vermezseniz, bir gun kotu gununuzde başınıza gelebilecek en korkunc şeyin 'yalnızlık' olduğunu unutmayın. Tedavi ihtimali, mali sorunlar vs. inanın bundan sonra geliyor. Eğer bir şeye care varsa bilin ki onun yolu sevgiden geciyor.

Bana bir şey olur!
Tabii bir de kendinizi fiziksel sevmeniz var ki bunun icin fazla bir şey soylememe gerek yok. Paketinin bir yuzunde 'oldurur', diğer yuzunde 'oldurmez ise surundurur' yazan bir şeyi insan nasıl icer, hicbir zaman anlamadım! Lutfen sigaradan, uyuşturucudan, aşırı alkolden, sağlıksız beslenmeden, hareketsiz ve asosyal bir yaşamdan uzak durun. 'Bana bir şey olmaz' demeyin; olur! İnanın olur, tum bunlara uyarak yaşayan bana bile bir şey (kanser) olduysa, size haydi haydi olabilir. Gelelim hasta olduğunuzu oğrendiğiniz ana... Evet; doktor 'kansersiniz' dedi. Ama daha olmediniz ki! Biraz ağlamak belki insanı rahatlatabilir ama asla o ağlamayı uzattığınız zaman oluşacak girdaba kapılmayın. Lutfen soğukkanlılıkla sadece tedavinize odaklanın. Tek duşunduğunuz şey 'iyileşmek' olmalı. Hem bu arada iyileşmenize yardımcı olacak insanların da moralini yuksek tutmalısınız. Yani etrafınızdakileri sevmeye devam; kendinizi seviyorsanız eğer!

Başka ne acılar var...
Biliyorum kanser bu... Zor bir duşman! Turu ya da derecesi ne olursa olsun tedavisi insanı cok hırpalayan bir hastalık. Ama ne zaman oleceğiniz belli değil. O yuzden tedavi donemini en iyi şekilde gecirmeye odaklanmalısınız. Gucunuzun yettiği en iyi performansı gostermelisiniz; ruhen ve fiziken. Ben de kemoterapinin verdiği tum yan etkileri ve bircok aksiliği yaşıyorum. Bazen cok kotu biliyorum. Ama kendinizi ve hayatı sevmekten vazgec- meyin. 'Niye ben' diye hic sormayın! Yaşanması gereken bu donemi sukunetle, metanetle kabullenin ve hep 'bu bir donem, bu da gececek' diye duşunun. Hayat geciyor, her şey geciyor. Hem insanlar, zorluklardan ve acılardan kendi ic dunyaları adına cok da karlı cıkıyorlar bence. Zorluklar ve acılar insanlara yeni değerler katıyor; lutfen sizler bunu anlayabilenlerden olun. Zorlu gunlerle başa cıkabilmek icin bir tuyo ister misiniz? Cok basit; 'beterin beteri var' oyunu! Lutfen bunu deneyin. Gercekten işe yarıyor. Dunyada kim bilir ne acılar var diye duşunuyorum ve hala akşam haberlerini izlerken; terore kurban giden bir gencin annesine, doktor hatasından kolu-bacağı kesilmiş insanlara, Afrika'daki AIDS'li ya da aclara ve Guneydoğu seyahatlerimde sokaklarda gorduğum sorumsuzca dunyaya getirilmiş hicbir gelecekleri olmayan yuzlerce cocuğa kendi acım icin ağladığımın binlerce katı kadar ağlıyorum. Hayat zor dostlarım. Ama yaşamak ve yaşayabileceğinizin en iyisini yaşamanız gerekiyor. Kanser; zor hem de cok zor ve cok acımasız. Ama siz işin puf noktasını yani 'sevgi'yi unutmayın. Mesela benim de saclarım ve kirpiklerim dokuluyor ama bircok hastaya gore cok cok daha yavaş... Cunku saclarıma 'ben sizi bırakmıyorum, lutfen siz de beni bırakmayın' diyorum. Tıpkı sevdiğim ve bana inanan hicbir şeyi; eşimi, ailemi, arkadaşlarımı, işimi ve kopeğim Pinkoş'u bırakmayacağım gibi... Bu fırsatla; bana ne olursa olsun, neye benzersem benzeyeyim beni yine cok seveceğinin ve kucaklayacağının guvenini bana hep hissettiren kocama, sabırla ust katta gunlerce başımda bekleyen anneme, ısırganotu corbamı hic eksik etmeyen kayınvalideme, beni bu uzun ve zorlu yolda bir an bile yalnız ve ilgisiz bırakmayan, beni eğlendirmek icin her şeyi yapan arkadaşlarıma, fedakar calışanlarıma, Turkiye'nin her yerinden benim icin uzulup, bana ulaşmaya calışan tanıdığım tanımadığım herkese binlerce teşekkur ederim. Ve tabii doktorum Prof. Dr. Yıldız Aydın'a, ki bu hastalıkta doktorunuzu sevmek cok onemli. Ve beni ciddiye alıp, erken teşhisime yardımcı olan sevgili aile doktorumuz Mustafa İşcan'a...

Kanser sana da teşekkur!
Ama biliyor musunuz her gun teşekkur ettiğim bir şey daha var; hastalığım! Evet, Turkiye'de tedavi edilebilen bir tur olduğu icin her gun, her saat şukrediyorum. Umarım sizin de kanseriniz sizleri evinizden, yurdunuzdan, dostlarınızdan, calışmaktan ve uretmekten, kısacası hayatınızdan uzak kalmaya mecbur bırakmaz. Duşunsenize aylarca tum bunlardan uzak olduğunuzu; bu kemoterapiden de beter olmalı! Ben şanslıyım! Hem de cok. Her zaman, her şeyde, 'iyi bir şey vardır' hasta dostlarım; yeter ki doğru acıdan bakmayı bulun. Umarım siz de benim kadar şanslı olursunuz. Yaşadığımız her gunun kıymetini bilmemiz dileğimle...
ESRA TUZUN