İstanbul Universitesi Tıp Fakultesi’nin, Araştırmacı İlac Firmaları Derneği’nin (AİFD) desteğiyle surdurduğu “Hasta Okulu” Nisan ayında da yoğun bir program ile devam ediyor. 26 Nisan Perşembe gunu İstanbul Tıp Fakultesi’nde yuksek tansiyon, İstanbul Buyukşehir Belediyesi’nde ergenlik cağı sorunları ve cozumleri, Bahcelievler Belediyesi’nde madde bağımlılığı ve Eyup Belediyesi’nde cocuklarda astım ve alerjik hastalıklar ele alınacak.
25 Nisan 2007, İstanbul- Hastaları ve hasta yakınlarını, en yaygın kronik hastalıklar ve hasta hakları konusunda bilgilendirmeyi amaclayan Hasta Okulu’nda bu hafta İstanbul Tıp Fakultesi’nde yuksek tansiyon, İstanbul Buyukşehir Belediyesi’nde ergenlik cağı sorunları ve cozumleri, Bahcelievler Belediyesi’nde madde bağımlılığı ve Eyup Belediyesi’nde cocuklarda astım ve alerjik ele alınacak.
“Hasta Okulu”nda, konularının uzmanı hekimler, hasta ve hasta yakınlarıyla bir araya gelerek, hastalıklarından kaynaklanan sorunların cozumu icin yardımcı oluyor. Kronik hastaların ve hasta yakınlarının yaşamlarını kolaylaştırmanın yanı sıra, hastalıklar ve tedavileri konusunda toplumsal bilincin gelişmesine katkı sağlanıyor.
Hasta Okulu’na Katılım Ucretsiz!
Katılımın ucretsiz olduğu “Hasta Okulu”nda, hasta ve hasta yakınları, konularının uzmanı hekimler ile bir araya geliyor. Kronik hastaların ve hasta yakınlarının yaşamlarını kolaylaştırmanın yanı sıra, hastalıklar ve tedavileri ile ilgili bilgi ediniyorlar.
İstanbul Tıp Fakultesi (Capa) Kampusu icindeki toplantılar Kemal Atay Amfisi’nde, belediyelerle işbirliği kapsamında duzenlenen toplantılar ilgili belediyelerin toplantı salonlarında, İstanbul İl Sağlık Mudurluğu ile işbirliği kapsamında duzenlenecek toplantılar ise ilgili hastanelerin konferans salonlarında saat 14:00-16:30 arasında yapılacak.
- Yuksek Tansiyon
Sistolik ve diastolik kan basınclarının 140/90 mmHG’nin uzerinde olması olarak tanımlanan hipertansiyon, şiddetine gore 3 evreye ayrılır. Sistolik ve diastolik kan basıncları, Evre I Hipertansiyonda 140-159 mmHg ve 90-99 mmHg, Evre II Hipertansiyonda 160-179 mmHg ve 100-109 mmHG aralıklarında, Evre III Hipertansiyonda ise 180 mmHg ve 110 mmHg değerlerinin uzerindedir.
Yuksek kan basıncının nedenleri genel olarak ikiye ayrılır. Hastaların yuzde 90’ında teşhis edilebilen bir neden bulunmaz. Bu grup hastalar, esansiyel hipertansiyon tanısı alırlar. Geriye kalan yuzde 10’luk kısmı ise, teşhis edilebilen bir hastalık ya da sebeple ilişkili hipertansiyon hastaları oluşturmaktadır.
Hipertansiyon mutlaka tedavi edilmesi gereken bir risk faktorudur. Tedavisi yaşam boyu surer. Tedavi edilmeyen hastaların yuzde 50’sinde koroner kalp hastalıkları / kalp yetersizliği, yuzde 33’unde inme ve yuzde 10-15’inde bobrek yetersizliğinden olume yol acar. Bu risklerin azaltılması icin kan basıncının etkin ve surekli olarak belirli değerlerin altında tutulması onem taşır.
Yuksek tansiyon hastalarının yaşam tarzlarında belirli değişiklikler ve diyet yapmaları onemlidir. Bunların başında, hastanın ideal kilosunu koruması, şişmansa doktor ve diyetisyen kontrolunde ideal kilosuna ulaşması, doymuş yağlardan kacınıp sebze ve meyveden zengin beslenmesi, tuzdan ve sigaradan kacınması gelmektedir. Gunde 30 dakika duzenli yuruyuşler yapılması ve alkol tuketimini hanımlarda 1, erkeklerde 2 icki ile sınırlandırılması da yapılan oneriler arasında yer alıyor.
Hipertansiyonda ilac tedavisinin doktor kontrolunde yapılması, kişinin bir uzmana danışmadan ilac kullanmaması onem taşımaktadır.
- Uyuşturucudan İnternet’e Kadar Bağımlılık
Bağımlılık kişinin kullandığı madde ustunde kontrolunu kaybetmesi ve onsuz bir yaşam surememeye başlamasıdır. Toplumlarda geleneksel olarak ahlaki ve yasal bir sorun olarak gorulen ve kişinin kendi sorumluluğu ya da şanssızlığı olduğuna inanılan madde bağımlılığının etkin tedavisinin olmayacağı şeklinde bir onyargı bulunmaktadır. Ancak, modern anlayışta biyofizyolojik temellere sahip bir hastalık olarak gorulen madde bağımlılığının tedavisi en az şeker hastalığı, yuksek tansiyon gibi diğer kronik hastalıkların tedavileri kadar başarılıdır.
Alkol, sigara, uyuşturucu maddeler ve İnternet’e kadar bircok maddeye bağımlılığı ortak belirtiler gosterir. Bunlar, madde kesildiği ya da azaltıldığında yoksunluk belirtilerinin ortaya cıkması; kullanımı denetlemek ya da bırakmak icin boşa cıkan surekli cabalar; maddeyi sağlamak, kullanmak ya da bırakmak icin buyuk zaman harcamak; sosyal; mesleki ve kişisel etkinliklerin azalması ya da tamamen bırakılması; maddenin tasarlandığından daha uzun sure daha yuksek miktarlarda alınması; ve fiziksel ya da ruhsal sorunların ortaya cıkmasına rağmen, madde kullanımını surdurmek olarak sıralanabilir.
Bağımlıların buyuk coğunluğu kontrol edebileceği duşuncesi ile madde kullanmaya başlar. Ancak, kişi farkına varmadan bağımlı hale gelir. Tedavi ile bağımlılık iyileşmez, duzelir. Zira kişi bağımlı olduğu maddeyi tekrar denemeye kalktığında bağımlılık derhal canlanır ve her şey yeniden başlar. Bağımlılıkta, ailevi, sosyal, kişisel ve genetik risk faktorleri buyuk oneme sahiptir. Ozellikle genclerde, duygusal ve destekleyivi bir aile, anne ve baba ile iyi iletişim, organize okul aktivitelerine katılım ve akademik başarıya onem verilmesi, bağımlılıktan koruyucu faktorlerdi
- Ergenlik Cağı Sorunları ve Cozumleri
Ergenlik cağı belirgin ve hızlı bedensel, ruhsal ve toplumsal gelişimlerin gorulduğu, cocukluktan erişkinliğe geciş donemidir. Bu surenin başlangıcı, devamı ve bitişi sosyal, kulturel ve bireysel olgunlaşma duzeyi ile ilgilidir. Başlangıcın belirleyicisi pubertedir (ikincil seks ozelliklerinin ortaya cıkışı). Normalde pubertenin başlama yaşı ve suresi iki cins arasında farklıdır. Kızlarda 8-18 yaş arası, erkeklerde 9-19 yaş arası başladığı bilinmektedir.
Pek cok araştırmacı artık ergenlik doneminde temelde aileden bağımsızlaşma mucadelesinin olduğunu, bunun sancılı bir surec olabileceğini bilmektedir. Onemli olan, bu donemde sağlıklı ergenliğe ait ozellikleri ruhsal problemli ergenlerden ayırt etmektir. Normal ergenlerde, ergenlik oncesi doneme oranla aileden uzaklaşma eğilimi, arkadaşlarla daha fazla vakit gecirme isteği, anne- babanın onu cocuk gibi algılayıp surekli mudahale etmelerine tepkili olma doğaldır. Bu donemde zaman zaman neşesizlik ve kaygı gorulebilir ancak bu surekli değildir ve hayatı kotu etkilememektedir. Eğer surekliliği olup hayatı kotu etkilerse psikiyatrik yardım gerekebilir.
Ergenlik cağı Erken Ergenlik (12-14 yaş arası), Orta Faz (14-16 yaş arası) ve Ucuncu Donem (16-19 yaş arası) olmak uzere uc fazda gercekleşir.
Uzun suren ders başarısızlığı, konsantrasyon ve dikkat problemleri, sık gorulen ofke nobetleri, kuraldışı eylemlerde bulunma, neşesizlik, umutsuzluk, boşluk duygusu, aşırı endişeli olma, aşırı bicimde imaj ile ilgili olma ve ağır diyet programları uygulama gibi durumlar psikiyatrik yardım gerektirir. Ayrıca alkol ve madde kullanımı, uyku problemleri, uykuya dalmakta gucluk, enerjisizlik, eski işlev duzeyinde, insan ilişkileri, dersler ve hobilerde bariz değişmelerde de psikiyatrik yardıma gerek vardır.
Ergenlik doneminde depresyon, yeme bozuklukları, kaygı bozuklukları gibi psikiyatrik bozukluklar gorulebilir. Eğer bir ergen hayattan tat almıyorsa, ders başarısı iyi değilse, aile ile catışmaları uygun yolla cozulemiyorsa, uyku ve iştahında, arkadaş ilişkilerinde kotuleşme varsa bir an once doktora başvurmak gerekir.
Kronik Hastalığı Olanların Dikkatine!
Sağlık0 Mesaj
●1 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Kronik Hastalığı Olanların Dikkatine!