Dokuz Eylul Universitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Oğretim Uyesi Prof. Dr. Omer Kozan, Turkiye'de yılda yaklaşık 160 bin kişinin olumcul kalp krizi yaşadığını, insanların yaptığı en buyuk hatanın ise kendi hastalıklarına kendilerinin tanı koymaları olduğunu soyledi.

Turkiye Kalp ve Sağlık Vakfı tarafından Antalya'da duzenlenen "3. Kardiyoloji ve Kardiyovaskuler Cerrahide Yenilikler Kongresi"ne katılan Prof. Dr. Omer Kozan, Turkiye'de kalp ve damar hastalıklarının oldukca sık gorulduğunu belirtti. Sağlık Bakanlığı'nın verilerine gore ulkemizde yılda yaklaşık 160 bin kişinin olumcul kalp krizi gecirdiğini ifade eden Kozan, "Ayrıca yıllık yaklaşık olarak 200 bin kişi kalp ve damar hastalıklarına bağlı olarak yaşamını yitiriyor. Bu cok ciddi bir rakam. Kalp krizi
genelde şiddetli bir goğus ağrısıyla başlar. Fakat hastaların yuzde 30'unda bulantı, kusma, terleme, cene veya diş ağrısı, sol kol ağrısı şeklinde belirtiler gosterir. Bu tur hastalar boyle durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurması gerekir" dedi.

Sağlıklı gorulen kişilerde de birden bire enfakus gorulebileceğine işaret eden Kozan, "Genelde kalp krizi gelmeden once mutlaka belirtileri olabilir. Fakat kişi sağlıklı olduğu icin kendi tanısını kendi koyar. Herhangi bir kalp rahatsızlığı şuphesinde bulunmaz. Midemi uşuttum, soğukta kaldım, gastritim var şeklinde mazeret uretirler. Hatta kalp krizi gecirdiğinin farkında olmayıp, terlemek icin hamama gidenler dahi oldu. İnsanlar kesinlikle kendi hastalıklarına kendilerine tanı koymamalılar. Bugun
etrafımızda kalp ve damar hastalıklarına mudahale edebilecek hastaneler var. İnsanların bu tur şikayetlerde hastanelere başvurmaları gerekir. Cunku zamanı cok iyi değerlendirmek gerekir, eğer kalp kasları olurse, erken mudahalenin hicbir anlamı kalmıyor" diye konuştu.

Kalp krizi nedeniyle olumlerin yuzde 60'ının krizin gercekleştiği bir saat icinde yaşandığını kaydeden Kozan, şunları soyledi: "Hasta kalp krizinden hemen sonraki ilk 2 saat icinde hastaneye yetiştirilmesi gerekir. Bundan sonraki 6 saat icinde ise hasta olmezse, yaşam şansı tekrar yukseliyor. Yani hasta bu fırtınalı donemi hastanede kontrol altında gecirmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.

Kozan, kalp ve damar hastalıkları tedavisi ile hastaların yaşam bicimlerinin yakından ilişkili olduğunu ifade ederek, "Kalp ve damar hastaları yaşam bicimlerini değiştirmeden hicbir tedavi amacına ulaşamaz. Fakat insanlarımızın yuzde 50'si yaşam standardını değiştirmiyor. Bu da hastalığın ilerlemesine neden oluyor. İlac artı yaşam bicimi değişikliği şart" dedi.