TUVALETİN TARİHCESİ;
—Once tuvalettin gecmişini anlatmak istiyorum. Bunu bir dergide okumuştum. Galiba Ahmet Sarbay adlı bir yazarın araştırması idi. İslam oncesi cahilliye toplumu tuvaleti bilmediği icin, ihtiyacı gelen def-i hacet etmek icin dağ bayır gezermiş. Onları bu sıkıntıdan İslamiyet kurtarmıştır. 1388 yılında İngiltere kralı, gol ve derelere def-i hacet yapılmasını yasaklamış, ama nereye yapılacağını soylemeyi unutunca, zavallı Edinburgh halkı ne yapsın? Evinde urettiği buyuk, kucuk her turlu pisliği camından aşağıya salarmış. Artık herkes aynı şeyi yaptığı icin, gece sokağa cıkma gafletinde bulunan insanlar, başına bir oturağın boşaltılmasını onlemek icin, surekli olarak “beed your hande” (elindekine dikkat et) diye bağırmak zorunda kalırmış.
Fransa da o yıllarda pekiyi durumda değilmiş. “Guneş Kral” denilen XIV. Louis’nin Paris’inde de gece gunduz demeden, pencereden lazımlıklar boşaltılıyormuş. Ancak Fransızlar daha nazik oldukları icin lazımlığı boşaltmadan once, pencereden başlarını uzatıp “suya dikkat et” diye bağırıp, sonra boşaltırlarmış. Daha sonra her şeyi Devletten beklemek olmaz sloganı ile yola cıkan ozel sektor, bu işe el atmış. Ortaya seyyar umumi helÂlar cıkmış. Ellerinde pelerinlerle dolaşanlar, ihtiyacı olanları pelerinlerin altına alarak işlerini gormelerini sağlarlarmış. Bu sayede cok para kazananlar olmuş. O donemin Paris’inde, cevrede insan olup olmadığı hic onemsenmeden, her yerde rahatlama serbestliği varmış. Hatta Louvre Saray’ının merdivenlerinde bile, ihtiyac giderilirmiş. Bu sebeple, bircok saray leş gibi kokarmış. Versay Sarayı kaynaklı “tuy dikme” metodu ise; şoyle uygulanırmış: Koridor koşelerinde, hacetlerin buyuğu giderildiğinde uşaklar, bunları dışarı atmadan once, bir kaz tuyunu icine sokarlarmış. Birkac gun sonra da tuyden tutarak, sertleşmiş olan haceti, pencereden dışarı fırlattıklarında, o anki şanslı kişi kim ise, onun kafasında patlarmış.
Kadınlar hem guluyorlar, hem de mideleri bulanmış, oğuruyorlardı. Nuray Hanım konuşmasına kaldığı yerden devam etti:
—İslamiyet temizliğe cok onem verir. Hatta temizliği imanın şartlarından sayar. Hz. Peygamberimizin de butun hayatında, temizliğin her turlusune cok dikkat ettiği bilinir. Musluman maddi manevi temizliğine dikkat eder. Bildiğimiz gibi, her tur hastalıktan korunmanın ilk şartı, temiz olmak ve temiz ortamlarda yaşamaktır. Bakara suresinin 222. ayetinde de “Allah daima tovbe edenleri sever, temizlenenleri sever” buyurmuştur. Allah bircok ayetinde; ruh ve beden temizliğinden bahseder. Ayrıca hadislerde de, temizlik hakkında bircok bahis vardır.
Ben size once tuvalet adabından bahsetmek istiyorum. Tuvalete girmeden once her işimizde olduğu gibi once besmele cekip sol ayakla girmemiz sunnettir. Cıkarken ise sağ ayakla cıkmamız gerekiyor. Peki, neden bu şekilde giriyoruz diye soracak olursanız? Tuvalete girme esnasında tansiyon bayılma gibi vesaire durumlar olduğu zaman bir bayılma soz konusu olursa tuvaletin icine değil de dışına duşmemiz acısından yararlıdır. Ama ev ve mescitlere girerken tam tersi uygulanmalıdır, yani sağ ayakla girip, sol ayakla cıkmamız gerekiyor. Burada da durum aynıdır. Peygamberimiz; temiz işlerde sağ elimizi, pis işlerde de sol elimizi kullanmamızı, sağlığımız acısından tavsiye ediyor. Def-i hacet yaparken oturarak yapmamız ve asla uzerimize sıcratmamamız gerekiyor. Sıcrayan def-i hacetin, namaza mani olduğunu hatta kabir azabına neden olduğunu Peygamberimiz soyluyor. Oturarak def-i hacet yapmanın sağlık acısından faydalı olduğunu, doktorlar kabul ediyor. Ayakta yapılan idrar, bobreklere ve mesaneye zarar veriyor. Oturarak yapıldığı zaman, bobreklerden gelen taş, kum, bakteri ve ure; oturmanın verdiği baskı ile kolayca dışarı atılır. Taharet ise; icinde bircok şifa ile birlikte gelir.
Vucudumuz sistemli bir makine gibidir, yediğimiz gıdaların yaralı olanını alırız yaramayanını, yÂda fazlalıklarının posasını bağırsak yolu ile sıvı olanını ise mesane yolu ile dışarı atarız. Yani def-i hacette, mide, bağırsak, bobrek, mesane birbirine bağlı olarak calışır. Bu atıkların atılmasından sonra, taharet dediğimiz temizlik cok onemlidir. Taharette mutlaka su kullanmak gerekiyor ve en onemlisi taharetlenirken onden arkaya doğru temizlenmek gerekiyor. Taharetin sağlığımıza ne gibi faydası var derseniz? Su ile temizlikte def-i hacetten sonra gevşeyen kalın bağırsağın toparlanmasına, ıkınma ile bağırsağa hucum eden kanın geri cekilmesine, makatta oluşan kucuk kurtcukların giderilmesine, yoksa oluşumunu engellemeye, basur oluşmasını onlemeye, varsa ilerleyip muzminleşmesini, iltihap oluşmasını engellemeye yardımcı olur. Kabızlığı onler, bazı kadın hastalıklarını onler, prostat hastalığını onler, varsa ilerlemesini onler, tenasul uzuvlarına kuvvet verir. Taharette bircok şifa vardır unutmayın! Su ile yıkadıktan sonra, mutlaka temiz bir bez ile veya tuvalet kÂğıdı ile kurulamak gerekiyor. Kurulamadığımız takdirde ise, mantar hastalığı icin zemin hazırlamış oluştururuz. Ayrıca ic camaşırımızı da sık sık değiştirerek, temiz olmasını sağlamalıyız. Ayrıca tuvalette cok kalmayalım, her ne kadar orası, hayal kurma ve duşunme yeri ise de, tuvaletten cıkan gazların sacları dokup kelliğe neden olduğu soyleniyor.
.Ozel ve genel temizlik; İslamiyet ile hayat buldu.Turkler ise, Akşemsettin sayesinde, mikropların nasıl bulaştığını cok iyi bildiği gibi, hastalıklara karşı aşı bile bulmuştu…
Nuray Hanımın anlattıklarını kadınlar pur dikkat dinliyorlardı. Bu durum Nuray Hanımın cok hoşuna gitmişti. Bir konuyu anlatacağı zaman, once o konuya cemaatin iyice ilgisini cekmesi gerekiyordu, boylelikle anlatacağı konuyu daha iyi anlayıp uygulayacaklarını duşunuyordu.


BU KENDİ KİTABIM OLAN GECE HOCALARINDAN ALINTIDIR UMARIM YARARLI OLUR