Kizlar yuz kizarmasina bir cozum buldum, konuyu acmak icin dogru yer burasi mi bilmiyorum ama anlatiyim... Bence yuz kizarmasi kendine guvensizlikten ortaya cikan birsey, kendimize biraz daha guvenirsek eger durduk yerde yuzumuz kizarmaz.... Mesela bu yazilari okumakla ise baslayabilirsiniz... (Internetten buldum)

KENDıNE GUVENMEK !


Madem kendinize guvenmek istiyorsunuz size guven verecek tedbirleri almalısınız. Bunun da başında iyi bir hazırlık gelir. Hazırlık kanaatlerimizin, duşuncelerimizin, hukumlerimizin derlenip toparlanmasıdır. His ve fikir dunyamızın urunleri deniz dibindeki cakıllar gibi daima derinlerde dururlar. Hazırlanmak bu derinlere dalıp cakılları cıkarmak, temizlemek cilalamak ve tasnif etmektir.
Bu calışmalar sonunda ortaya cıkacak en kıymetli eser icimizden doğup gelen eserdir. ırademiz dahilindeki davranışlarımızı denetleyerek irademiz dışındaki davranışlarımızı duzenleyebiliriz.

Şahsiyetimize bir şey katmayan davranış, şahsiyetimizden mutlaka bir şey eksiltir. Enerjinizi bağlayabilecek butun engellerden sıyrılmış
olmalısınız. Canlı olmalısınız. Sabah kalktığınızda yeni bir gune başlamanın heyecanını hissetmelisiniz. ışte bu insana enerji verir.
Duzensiz bilgi duşunce dengesini bozar. Plansız calışma yapılamaz. Calışma amacı olan bir seyahattir. Gelişiguzel bir şehir turu değildir. Nereye gideceğini bilmeyen adam olduğu yerde kalır veya dolaşıp dolaşıp başladığı yere geri doner. ınsanın aklı bir bahceye benzetilebilir. O bahce tanzim edilir, o bahceye bakılırsa orada guzel ve faydalı bitkiler yeşerir. Kendi haline bırakılırsa ortalığı yabani otlar kaplar. ınsan bahcıvan gibi aklını tanzim etmekle yukumludur. Bunu yapan sonunda ruhunun da bahcıvanı olduğunu keşfeder. ınsanın başarısı, gayretinin başına kondurulmuş bir tac, duşuncelerinin boynuna gecirilmiş bir celenktir. ınsan hayatında yalnız, emek ve emeğin neticeleri vardır. Neticenin gucu emeğin olcusundedir.

Şans yoktur her kuvvet emek mahsuludur. Hayat bir mucadeledir. Aynı şekilde icinde bulunduğumuz her saniyenin sınavı da bir mucadeledir. Bu mucadelede dovuşenler kazanırlar. Bu şartları beğenmeyebiliriz, onları değiştirmek elimizde değildir zaten. Ancak cesaretli olanlar mucadeleyi kazanacaklardır. Cesaretinizi unutup dovuş sahnesine cıkarsanız, her hamlede mağlup olursunuz ve sahneden eliniz boş inersiniz. Kazanmayı cok istersek calışır, calışınca da başarırız. Calışmaya başladığımızda geri donuşun tum yollarını kapamalıyız. Cunku geri donmeme kararı her işte başarı icin ilk şarttır. Neşeliymiş gibi davranırsak neşeli, korktuğumuz halde cesurmuş gibi davranırsak cesur olabiliriz. Korkularımızdan kacmak yerine onların uzerine gitmeliyiz. MADEM YUZMEK ıSTıYORSUNUZ OYLEYSE SUYA GıRMELıSıNıZ, TARLADA YUZME Oû�RENEMEZSıNıZ. Korkuyu bilgisizlik ve bilgisizliğin verdiği tereddut doğurur. (Robenson)

Ne yapacağımızı bilmemek bizi dağıtır perişan eder. Ancak tecrubeler bizi korkumuzdan uzaklaştırır. Arzularınızın gucunu gorebilseydim adımlarınızın hızını soyleyebilirdim. Cunku alacağınız mesafe yolun başındaki azminize bağlıdır. El attığı işin peşini bırakmayan ve butun gucuyle o işi takip en birisini ic kimse engelleyemez. Kendine guven kazanmanızın en mukemmel yolu başarısızlığa imkan vermeyecek kadar iyi hazırlanmaktır. En buyuk ilham calışmaktır. Karşımızdakinin ne duşunduğunu bilseydik, ne olduğunu da bilirdik. Bizi biz yapan duşuncelerimizdir. Yaşamımızı belirleyen ruhsal yapımızdır. Hepimizin uğraşmak zorunda olduğu en buyuk ve aslında tek sorun; doğru duşunceleri secmektir. Eğer bunu yapabilirsek butun sorunlarımızı cozme yolunda adımlar atarız.

Size kendinizden başka hic kimse kurtuluş getirmez Biz nesnelere ve cevremizdeki kişilere karşı duşuncelerimizi değiştirirsek, nesneler ve kişiler de bize karşı davranışlarını değiştirirler. Duşuncelerimizde koklu değişiklikler yapınca yaşamımızın somut olanaklarının da değiştiğini şaşırarak goruruz. Biz istediklerimizi değil olanaklar cercevesinde elde edebildiklerimizi kazanırız. Kendi benliğimizle sonumuzu belirlemeyi başarabiliriz.
Yalnız bugun icin şoyle duşunursek:
-Mutlu olacağım ve elimdekilere şukredeceğim -Tum olanlara uyum sağlayacağım -Her şeyi kendi isteklerime uygun hale getirmeye calışmayacağım ama hedefimden şaşmayacağım -Ailemi, gorevimi, kaderimi olduğu gibi kabul edeceğim -Bedenimle ilgileneceğim, duzenli besleneceğim. -Zekamı guclendireceğim, yararlı şeyler oğrenip calışma, duşunme ve dikkat isteyen şeyler okuyacağım. -Birilerine iyilik yapacağım -Guler yuzlu olacağım oncelikle iyi gorunecek ve iyi hareket edeceğim -Kusur aramayacak, başkası hakkında kotu konuşmayacağım -Yaşamımın butun sorunlarını değil yalnız bugunu ilgilendirenlerini duşuneceğim -Programlı ve planlı hareket edecek, unutabileceklerimi not alacağım.

Bencil insanlar sizden yararlanmaya kalkarsa onlarla ilginizi kesin ama onlardan intikam almaya .calışmayın. Aksi halde onu yaraladığınızdan daha fazla kendiniz yaralanırsınız. Asıl gorevimiz uzaktaki belirsiz şeylerle uğraşmak değil, elimizdeki belli olanla ilgilenmektir Kendinize bir olayın sonucu hakkında en kotu olasılık nedir diye sorun. Gerekirse bu en kotu olasılığa hazırlanın. Sonra sakince zararı azaltmanın yollarını arayın. ınsan olayı ve olayın ozelliklerini tarafsız olarak kavramaya caba gosterirse bilginin ışığında genellikle uzuntuleri kaybolur. ınsanın sinirlerini yıpratıp cehenneme ceviren şey sorunlar karşısında kararsız kalmaktır, kesin bir karara vardığımda uzuntumun yarısının yok olduğunu gordum yuzde kırkı da kararı uygulamaya başladığım anda yok oluyordu. Uzuntumun yarısı sorunu yeterince anlamadan cozmeye calışmaktan kaynaklanır.

Soğut gibi eğilin meşe gibi direnmeyin. Yani zorluklara katlanın eğilin Direnirseniz kırılmayı ve yıpranmayı kabullenmiş olursunuz. ıdeal insan başkalarına iyilik yapmaktan sevinc duyar ama kendisine yapılan iyiliği de unutmaz. Vermek buyukluk almak ise kucukluk işaretidir. Nankorlukten rahatsız olmayın ona karşı hazırlıklı olun. Anımsayalım ki mutluluğu bulmanın tek yolu minnettarlık beklememek ve yalnızca vermekten sevinc duymaktır. Anımsayalım ki minnettarlık ekilip bicilen bir olgudur. Yaşamdaki en onemli şey kazanmak değildir. Bunu her insan yapabilir. Asıl onemli olan kayıplarımızdan neler kazanabileceğimizdir. Bu da zeka ister. Bir bilgeyle aptalı ayıran da budur. Yaşam bize bir limon verirse ondan limonata yapmaya calışalım. Eğer insan yaşamından bir tat alacaksa, duşunmeli ve yalnız kendi icin değil başkaları icin de iyi olacak şeyler yapmanın planını kurmalıyız. Cunku kendi icin alacağı tat, kendinin başkaları icin, başkalarının kendisi icin alacağına bağlıdır. Her gun birisinin yuzune mutlu bir gulumseme getirecek bir iyilik yapın. Olumsuz bir durumu olumlu hale getirmek bizim elimizdedir. Uyuyamazsanız kalkın uykunuz gelinceye kadar calışın ve ya okuyun. Unutmayın ki kimse uykusuzluktan olmemiştir.

ınsanlarla iletişimde gucluk kişilerde değil, sizin onlarla ilişkinizdedir. Sorun siz ve diğerlerinin birbirini nasıl algıladığı ve birbirinin davranışına ne olcude tolerans gosterebildiğidir. Karar verirken sizin veya diğer kişinin tavrının şu uc boyutu nasıl etkileyeceğini duşunun: VERıM, STRES, ıNSAN ıLıŞKıLERı
ınsanları samimi ilgiyle dinleyin, sıcak bir diyalog kurmaya calışın. Sosyal risklere atılın. Daha duyarlı bir insan olduğunuzda başkalarından değişiklik talep etmenize gerek kalmayabilir. Kendi davranışlarınızdaki değişiklikler onların da size farklı davranmalarını sağlayabilir.