Kanser nedir, nasıl oluşur, cevresel mi kalıtsal faktorler mi tetikleyicidir, gunluk yaşamdaki hangi yanlışlar kansere ortam hazırlar, neden oldurucudur, kemoterapi-radyoterapi iyileştirir mi?...

Kanserde erken teşhis olur mu, mamografi ne zaman cektirmek gerek, prostat kanserini gosteren test var mı, kanserden korunmak mumkun mu, neden artıyor, şekeri sever mi ve kamuoyunda sıkca adı duyulan Kırmızı Reishi Mantarı’nın hangi ozelliği kanseri yenmeye yardımcı oluyor? ..

Her gecen gun artan kanser tur ve vakaları, yaş sınırının gittikce gencleşmesi bu hastalığı hepimiz icin korkulu bir ruya haline getirdi. Peki nedir bu illet, bu illetten kurtulmak, korunmak mumkun mu, caresi var mı?


Hayatımızı surdurebilmemiz icin hucrelerimizin surekli yenilenmesi yani bolunup coğalması gerekir. Yaşam suresini dolduran hucreler vucuttan atılır, yenileri oluşur. Bu denge genlerimizin kontrolu altındadır. Bazı genler hucrelerin bolunup coğalmasını sağlarken bazıları da aşırı hucre uremesini dizginler.

*Kanser Nasıl Oluşur?
Cocukluk cağı dışında yaşlanan hucrelerle yeni yapılanlar hemen hemen birbirine eşittir. Yani mekanizma acısından bakarsak kanser, aşırı hucre uremesinin dizginlenememesine, yani yıkımdan cok yapım olmasına verilen addır.

Beslenme, hava kirliliği, radyasyon, sigara, cevre kirliliği, gıda katkı maddeleri ve ceşitli toksinlerin yaptığı hasar gen fonksiyonlarını bozduğu (mutasyon)icin hucreler aşırı şekilde urer. Hucrelerin aşırı şekilde uremesini dizginleyen genler ise aktiviteleri azaldığı ya da bu aşırılıklarla baş edemediği icin kanser oluşur.

Yiyeceklerimiz ya da diğer cevresel faktorlerde bulunan kanser ajanları DNA’larımıza bağlanarak hasara uğratır. Hasar kritik duzeye ulaşınca da normal hucreler kanserli hucreler haline donuşur. Sağlıklı bir insan vucudunda bulunan DNA onarım enzimleri ve diğer gen koruyucu mekanizmaları 24 saat icinde hasarın yuzde 90’ını temizler. Her insan hucresinde gunde yaklaşık 10 bin mutasyon olur. Eğer DNA onarım enzimleri yoksa ya da yetersiz calışıyorlarsa bu mutasyonlar hızla kansere yol acar.

*Hucrelerin DNA onarım kapasiteleri sınırlıdır; sonsuz değildir. Bu nedenle gen koruyucu mekanizmalar son derece onemlidir. Genlerin korunmasındaki en onemli faktor ise onları besleyen besin maddeleri ve vitaminlerdir.


*Kanserdeki hızlı artışın sebebi kalıtsal mı, cevresel faktorler mi?

Kanser tum dunyada en cok olume neden olan ikinci hastalık grubu (ilki kalp-damar hastalıkları). ABD’de 1900 yılında yuzde 3 olan kanserden olum oranı, 2000’de yuzde 24’e cıkmış. Yani ABD’de yuzyılda kanserden olum oranı 8 kat artmış. Bazı uzmanlar kanserdeki artışı yaşam suresinin uzamasına bağlasa da bu yanlış bir inanıştır. Cunku aynı zaman icinde 65 yaşın uzerindekilerin total nufusa oranı yuzde 4’ten yuzde 12’ye cıkmış. Yani uc kat artmış; sekize karşı uc kat. Demek ki kanserin artmasının temel nedeni yaşlı nufusun artışı değil.

Kanserin gelişimdeki hızlı artışta kalıtsal faktorlerin rolu de fazla değil.

Kanser coğrafyaya gore de değişiyor. Tıbbi imkÂnların son derece az olduğu gelişmekte olan ulkelerde cok az kanser var. Fakat burada yaşayan insanların gelişmiş ulkelere goc ettikten bir iki yıl sonra kanser sıklığı artıyor. Bu durum kanserin, genetik nedenlerden cok cevresel nedenlere bağlı olduğunu ve bunun onlenebileceğini duşunduruyor. Cunku akraba evliliklerinde aşırı bir artış olmadıkca genetik hastalıkların artması da mumkun değil.


*Kanser neden oldurucu?

Kanserlerin yaklaşık yuzde 80’inde neden bellidir. Vakaların yarısından fazlasını akciğer, kalın bağırsak, meme ve prostat kanserleri oluşturuyor. Akciğer kanseri beslenmeyle de ilgisi olmasına rağmen daha cok sigara tuketimi ile ilişkilidir. Kalın bağırsak, meme ve prostat kanserleri ise daha cok beslenmeye bağlıdır. AIDS, Ebstein-Barr virusu (opucuk hastalığı) ve B hepatiti virusu gibi enfeksiyonlar da başlıca kanser nedenleri arasında yer alır. Bu hastalıklar da sağlıklı beslenen insanlarda nadiren gorulur.

Bu arada onemli nedenler arasında radyasyon, elektromanyetik dalgalar, tarım ilacları, gıda katkı maddeleri, GDO’lu yiyecekler, ağır metaller ve diğer kimyasal toksinler fiziksel ve kimyasal zararlılar başı cekmektedir.


*Kemoterapi ve radyoterapi tumorun buyumesini engelleyebilir mi?
Kemoterapi ve radyoterapi tumorun buyumesini azaltabilir ama her zaman tumoru yok edemez. Yok etse bile tumorun tekrarlama olasılığı vardır. Kemoterapi, radyoterapi ve cerrahiden oluşan klasik kanser tedavisinin etkinliği bircok organ tumorunde artık plato cizmeye başladı. Artık tedavi başarısında hissedilir bir artış olmuyor. Ayrıca standart tedavi sırasında akut bir toksisite oluşması da onemli bir risktir. Bu nedenle klasik tedavinin toksisitesini azaltacak ve tumor eritici etkisini artıracak araclar kanser tedavisinin başarısını artırabilecektir. İşte makro besinler, vitaminler, mineraller ve flavonoidler bu aracların başında gelmektedir.


*Kanserde erken teşhis tedbirleri (mamografi, tumor belirtecleri vb) hakkında bilgi verir misiniz?
Her kanser icin soz konusu olmasa da bazı kanserlerde erken teşhis icin bazı tedbirlere başvuruluyor. 40 yaşına gelmiş bir kadının her yıl mamografi yaptırması onerilir. Ama bu kadar sık alınan radyasyonun da kansere davetiye cıkarttığını unutmamak lazım. En iyisi kadınların ayda en az bir kere kendi memelerini elle yoklamalarıdır. Tabii ki bir kitle ele geliyorsa o zaman mamografi mutlaka yapılmalıdır. Kalın bağırsak kanserleri icin dışkılamadaki değişiklikler onemli. İshal, kabızlık, dışkıda kan gorulurse kolonoskopi yapmak şarttır. Kolonoskopinin bir zararı da yoktur.


*Prostat kanserini gosteren bir test var mı?

Prostat kanserlerinin cok buyuk bir bolumu (%99) olume yol acmıyor, hastayla beraber mezara kadar sesi sedası cıkmıyor. Buna gizli prostat kanseri denir. Hatta bunların coğunda parmakla yapılan muayenede de bir kitle ele gelmez. Başka nedenlerle olmuş erkeklerin otopsilerinde Prostat Spesifik Antijen (PSA) testi bu gizli kanseri gosterebilir. Fakat bu testi yaptırmanın handikapı da vardır. Yuzde 99 oranla size hicbir zararı olmayacak bir hastalığı tespiti, sizi ve hekiminizi luzumsuz yere telaşa sevk edebilir. Gereksiz ve hayatınızı tehlikeye atabilecek tedavilerin yapılmasına yol acabilir.

Aslında erken teşhis icin harcadığımız emeğin yarısını erken korunmaya harcasak, kanseri azaltabiliriz.


Kanser oranları sizce neden artıyor?
Bence iki temel neden var; 1. Beslenmede yapılan hatalar, 2. Toksinler. Son yarım yuzyılda piyasaya 80.000 kimyasal maddenin girdiğini duşunurseniz sorunun buyukluğunu anlayabilirsiniz.

Kanser neden en cok şekeri sever?
Son yıllarda beslenme duzenimizdeki en olumsuz değişim rafine şeker ve unlu gıdaların aşırı bir şekilde tuketilmesidir. Orneğin İngiltere’de 1815’te 5 kg civarında olan kişi başına yıllık cay şekeri tuketimi 1970’te 50kg’ın uzerine cıkmış. Daha sonraki yıllarda un ve şeker tuketimi cılgınca artmaya devam etmiş. Orneğin 1970-2000 yılları arasında ABD vatandaşlar onceki yıllara oranla yılda 100 litre daha fazla şekerli meşrubat tuketmişler.


Unlu, şekerli gıdaları aşırı tuketmek bircok hastalığın temel nedenidir. Kanser de bunların başında geliyor!

Aşırı şeker tuketimi ile kanser arasındaki ilişki iki kez Nobel Tıp Odulu alan (1931 ve 1944) Alman Otto Warburg tarafından ortaya koyuldu. Warburg kanser hucrelerinin sağlıklı hucrelerden farklı bir metabolizması olduğunu gostermiştir. Vucudun normal hucreleri, enerjileri icin hem oksijenli (aerobik), hem de oksijensiz (anaerobik) metabolizma yollarını kullanırlarken kanser hucreleri sadece oksijensiz (anaerobik) metabolizma yolunu kullanabilir.

Vucut, kanseri beslemeye calışırken surekli kapasitesinin ustunde calışır. Eğer sevdiği besini (yani şekeri) vermezseniz kanser aclıktan olmeye başlar. Bu nedenle kanser hucreleri şekeri kuru bir sungerin suyu emmesi gibi emer. Kanser hucreleri sağlıklı hucrelere gore 3-5 kat daha fazla şeker kullanır.

Bildiğimiz gibi onkologlar bazı kanser metastazlarını (sıcrama) saptamak icin PET taramaları yapar. Bunun icin hastaya damardan radyoaktif bir madde ile işaretlenmiş glukoz verilir! Cunku işaretlenmiş glukoz molekulunun oncelikle gideceği yer kanser dokusudur. Fakat onkologların coğu nedense bu bilgiyi hastalarından gizler! Şeker kanser yapar’ diyen hekimlere de şarlatan gozu ile bakılır.

Şekerin tek zararı kanser dokusunu beslemesi değil. Aşırı un ve şeker tuketimi insulin direncine (metabolik sendrom) yani hiperinsulinizme yol acar. Hiperinsulinizm, insuline benzer buyume faktoru (IGF-1) duzeyini artırır. Serbest IGF-1 hemen hemen butun dokularda hucre uremesini kontrolsuz bir şekilde artırarak kansere neden olur. Normal tartılılarla kıyaslandığında vucut kitle endeksi 40’ın uzerinde olanlarda, yuzde 50-60 oranında daha fazla kanser gorulmektedir. Sadece son 10 yılda Turkiye’deki şişmanlık iki kat arttı. Kanserdeki artıştan sorumlu olan faktorlerin başında da şişmanlık gelir.

Kanser tedavisinde C vitamininin yararı var mıdır?

Bilindiği gibi her kronik hastada C vitamini duzeyleri duşuktur. Fakat kanserli hastalarda bu oran cok daha duşuktur. Cunku kanser hucreleri C vitaminini tıpkı bir vantuz gibi iclerine ceker ve vucudun zaten az olan C vitamini depolarını iyice tuketir. Peki kanser hucreleri C vitaminini severler mi? Aslında hayır. Ama onu glukoz zannederler. Cunku C vitamininin molekul yapısı glukoza cok benzer. Bu nedenle kanser hucreleri C vitaminini glukoz zannederek iclerine ceker. Yani eğer kanda cok yuksek miktarda askorbik asit varsa kanserli dokuya gecen C vitamini miktarı da artar.

Son yıllarda bircok hastalığın destek tedavisinde kullanılan Kırmızı Reishi Mantarı’nın kanserdeki tedavi edici ve koruyucu ozellikleri nelerdir?

Kırmızı Reishi Mantarı (G. Lucidum) ceşitli hastalıkların tedavisinde en cok kullanılan mantardır ve hastalıkların tedavisinde rol oyanayan bircok mekanizması vardır. Bu ozellikleri buyuk olcude polisakkaritlerden cok zengin olmasına bağlıdır. Mantarın yaklaşık %40’ı beta glukandır. Triterpenoidlerden de oldukca zengindir.

Kırmızı Reishi Mantarı aşağıdaki ozellikleri nedeni ile bircok hastalığın tedavisinde etkilidir.

- Histamin salgısını azaltmak

- Karaciğer koruyucusu

- Tansiyonu duşurmek (ACE inhibisyonu)

- Kolesterol sentezini azaltmak

- İltihabı azaltmak

- Apoptozu sağlamak

- Antioksidan etki

- Antimikrobik etki

- Immun modulasyon

- Sakinleştirici etki

- Anti-kanser etki

Bu hastalıkların başında alerji, karaciğer hastalıkları, hipertansiyon romatoid artit ve en onemlisi kanserler gelmektedir. Kırmızı Reishi Mantarı’na ‘Olumsuzluk Mantarı’ diyenler de vardır.

Kanserin yaygınlaşması ile birlikte insanlar doğal destek tedavilere ve de Kırmızı Reishi Mantarı’na yoneldi. Neden?

Kanser tedavisinde en cok kullanılan mantar Kırmızı Reishi Mantarı’dır. Kırmızı Reishi Mantarı’nın kansere karşı etkisi kanser hucrelerine karşı toksik olmasına, iltihap azaltıcı etkisine ve immun modulator etkisine bağlanmaktadır. En cok etkili olduğu kanserlerin başında meme, prostat ve akciğer kanserleri gelmektedir.

Kemoterapi ve radyoterapi suresinde Kırmızı Reishi Mantarı kullanılabilir mi?
Kırmızı Reishi Mantarı’nın kanser tedavisine destekleyici olduğu, kemoterapinin yan etkilerini azalttığı yonunde bilimsel araştırma sonucları var. Ben de bu goruşu paylaşıyorum ve hastalarıma oneriyorum.

Kanserden korunmak icin nelere dikkat edelim?

Gunluk hayatımızda bazı tedbirler alırsak kanserlerin en az ucte ikisi onlenebilir:

Un ve şekerden kacınarak insulin direncini yenin.
Hicbir şekilde tatlandırıcı ve tatlandırıcı iceren ‘light’ hafif yiyecek ve icecek tuketmeyin.
Katkı maddesi ilave edilmiş, paketlenmiş gıdaları yemeyin.
Bol taze sebze ve meyve yiyin
Yeterli omega-3 alın. Ayciceği, mısır, kanola, soya, pamuk ve margarin gibi yağları diyetinizden cıkartın. Bunların yerine zeytinyağı ve doğal hayvani yağları (tereyağı, kaymak, ic yağı ve kuyruk yağı) yiyin.
Kefir, ekşiyebilen yoğurt, turşu, sirke, nar ekşisi ve boza gibi probiyotiklerden zengin gıdalarla beslenin. Bu gıdaların fabrikasyon değil, doğal yontemlerle uretilmiş olmasına ozen gosterin.
Ozgur dolaşan hayvanların etini ve yumurtasını yiyin.
Pastorize sutlerden mumkun olduğunca kacının. Kutu sutu tuketmeyin. Mumkunse mandıra sutu kullanın. Sut yerine sut urunlerini (yoğurt, peynir) tercih edin.
Gunde iki diş sarımsak ve/veya 1 baş kuru soğan tuketin.
Gunde 1-2 tatlı kaşığı zerdecal tozu tuketin.
Yeşil ve siyah cay tuketin (şekersiz).
Stresten uzak durun.
İyi uyuyun.
Cevresel toksin ve sigaradan uzak durun.
D vitamini duzeylerinizi yukseltmek icin dengeli bir şekilde guneşlenin ya da D vitamini takviyesi alın.
Yeteri derecede egzersiz yapın.
Aşırı alkol kullanmayın.
İşlenmiş soya urunu yemeyin.
Yemekleri geleneksel yontemler (buğulama, buharda pişirme) ile pişirin. Turbo fırınlar da kullanılabilir.
Hızlı pişirme yontemleri (mikrodalga gibi) besin kayıplarına yol acar; ayrıca kanserojen olabilirler.
Daha cok toprak (guvec), cam ya da kalaylı bakır kapları tercih edin. Emaye ve celik tencere daha sonraki tercihlerdir. Teflon ve aluminyumu ise kesinlikle kullanmayın. Yemeklerinizi ve iceceklerinizi plastik kaplarda muhafaza etmeyin.