Astım, gebelikte en sık gorulen sistemik kronik hastalıklardan biridir ve tum hamilelerin %4-7'sinde gorulduğu bildirilmektedir. Hayatı tehdit edecek şiddette astım atağı ise tum gebelerin %0. 2' de ortaya cıkar.

Astım ilk kez hamilelikte ortaya cıkabileceği gibi, gebelik onceden var olan astımı daha da kotuleşebilir. İyi ve duzenli tedavi edilmemiş astım, anne ve bebek icin ciddi sorunlar yaratabilir.

Hamilelikte solunum sisteminde ortaya cıkan fizyolojik değişiklikler
Hamilelik donemi solunum sisteminde bazı değişikliklere neden olur. Bu değişikliklerin hepsi normal kabul edilir ve vucudun gebeliğe uyumu icin gereklidir.

Ozellikle son donemlerde genel odeme paralel olarak ve ostrojen hormonunun etkisiyle solunum yollarında da odem ve şişlikler olur. Bunun sonucunda burun tıkanıklığı, akıntı, horlama ortaya cıkabilir.


Rahim buyudukce diyafram kasını yaklaşık 4 cm yukarı iter ve goğus capı 2cm artar. Progesteron hormonu ise akciğer kapasiteleri uzerinde değişikliğe neden olur. Buna bağlı olarak hamile bir kadın daha hızlı soluk alıp verir ve kandaki oksijen ve karbondioksit oranları değişir.

Normal gebelikte nefes darlığı sık gorulur ve sıklıkla altta yatan bir kalp-akciğer hastalığı yoktur. Gebelerin %50'sinde nefes darlığı şikayeti vardır. Gebeliğin erken haftalarında dahi (20haftadan once) dahi solunum ihtiyacı artmış gibi hissedilir, bu durum 28-31. haftada tepe noktasına ulaşır. Şikayetler sıklıkla istirahatte gorulur. Gebelikte akciğer fonksiyonları bozulmaz, fakat solunum sistemi hastalıkları gebelikte daha ciddi seyredebilir. Ayrıca tum bu değişimler hamile kadınlarda daha kolay ve şiddetli solunum yetmezliği ortaya cıkmasına zemin hazırlar. Nefes darlığı yakınması ile başvuran gebede akciğer tromboembolisi (pıhtı atması) ve kalp hastalığı mutlaka ekarte edilmelidir ki bu son derece guctur. Bunun icin ayrıntılı oyku, fizik muayene, kan tetkikleri, atardamar kanında oksijen bakılması ya da parmak ucundan saturasyon bakılması ilk planda yapılacak tetkikler olup; şuphe halinde multislice BT, sintigrafi dahil bircok ileri tetkik yapılmalıdır.

Gebeliğin astım uzerindeki etkileri

Astımda tedavi gormeyen hamilelerin %50`sinde değişiklik olmazken, %25`inde iyileşme, %25`inde ise kotuleşme saptanmıştır. Gebelik oncesinde astımı kontrol altına alınamayan hastalarda kotuleşme ve ataklarda artış daha sık gorulur. Tekrarlayan gebelik durumlarında astım bir onceki gebelikte nasıl seyretmişse bu gebeliğinde de sıklıkla benzer seyreder.

Astımı olan gebelerde doğum sırasında da dikkatli olunmalıdır. % 1-10 hastada doğum sırasında ataklar izlenebilir. Tercih edilen normal doğumdur. Sezeryan uygulananlarda hastalığın kotuleşme riski 18 kat daha fazladır.

Astımlı gebelerde aşırı bulantı-kusma gorulme riski 3 kat, kanama riski 2 kat artmıştır.
Hastalık genelde gebeliğin son donemlerinde duzelme eğilimi gosterir ve akut atakların sıklığı azalır. Bunun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte progesteron hormonundaki değişimlerin neden olduğu duşunulmektedir.

Akut ataklar en sık gebeliğin 24. haftaları civarında gorulurken ortaya cıkan değişimler doğumdan 3 ay kadar sonra gebelik oncesi haline doner.

Genel olarak eğer astım hamilelikten once kotu ve şiddetli ise hamilelik sırasında daha da şiddetleneceği ongorulebilir. İkinci ya da daha sonraki hamileliklerini yaşayanlarda ise ilk hamilelikte ortaya cıkan değişikliklere benzer değişimler beklenmelidir.

Hormon duzeyleri astımın klinik seyrini etkiler, ayrıca erkek fetusu olan annelerin gebeliklerinde duzelme daha sık gorulur. Bu durumdan daha cok gebelik hormonu progesteron sorumludur.

Akut astım durumunda anne durumunun en iyi gostergelerinden biri de fetusun iyilik halidir. Fetusun durumunda kotuleşme olması annenin durumunda kotuleşme olduğunu gosterir.
Gebelik sırasında astım atağını tetikleyen faktorlerden biri de artmış gastroosefageal refludur.

Astımın gebelik uzerindeki etkileri

Astımın gebelik uzerine etkisi de tartışmalıdır, fakat bircok calışmada gebeliğin uyardığı hipertansiyon, bulantı ve kusmalarda, vajinal kanama gorulme sıklığında, anne olumlerinde artış, erken doğum, duşuk doğum ağırlıklı bebek, buyume geriliği, kronik hipoksi (oksijen yetersizliği), anne karnında olumun arttığı gorulmuştur.

Bunlar daha cok kontrolsuz astım durumunda gorulur. Akut astım nedeniyle tedavi gereken gebelerin %19 kadarında erken doğum gorulmektedir. Kontrolsuz astım anne ve bebek olumu ve sakatlığına yol acabilir. Bunun sebebi olarak rahim kan akımının azalması gosterilmektedir.

Gebelerde klinik değerlendirme hayli zordur. Hafif astım bulguları normal gebelerde de gorulebilir, fakat durumun ciddiyetini gosteren işaretler arasında zorlu solunum, kalp hızı artışı, soluk verme suresi uzaması, yardımcı solunum kaslarının kullanılması yer alır.

Bunu dışında hasta eğitimi ve atakları uyarıcı faktorlerden kacınılması, ilac tedavisi gebe olmayan hastalarla aynıdır.

Astım atağında gebeler daha erken donemde hastaneye yatırılmalıdır; anne yanında fetusun hayatı da goz onunde bulundurulmalıdır. Annenin durumu tedaviye rağmen kotuleşmeye devam ediyorsa agresif tedavi ve erken donemde yapay solunum mutlaka goz onunde bulundurulmalıdır. Akut astımı olan tum hastalara erken donemde kortizon verilmelidir, fakat gebelik sırasında daha yuksek dozlara ihtiyac olabilir.

İnhaler kortizon kullanıldığında astım ataklarını gebelerde %55 oranında azaltırlar ve sistemik kortizon kullanmaya gerek kalmaz, bu nedenle orta-ağır astımlı gebelere duşuk doz duzenli inhaler kortizon verilmelidir.

İyi kontrol edilen bir astım varlığında hem anne adayı hem de bebekte sorun cıkma olasılığı oldukca duşuktur. Ote yandan iyi kontrol edilmeyen olgularda ortaya cıkan istenmeyen etkilerin altında yatan temel sebep yan etkilerinden cekinerek yetersiz ilac kullanılmasıdır. Bu oldukca yanlış bir yaklaşımdır cunku astım ilacları doktor kontrolunde gebelikte guvenli olarak kabul edilen maddelerdir.

Tedavi

Astımlı bir hamilenin tedavisi hamile olmayanlardan cok farklı değildir ve genelde aynı tur ilaclar kullanılır. Astım tedavisinde kullanılan ilacların gebelik ve bebek uzerinde zararlı etkileri gosterilmemiştir ve bu nedenle guvenli olarak kabul edilirler. Asıl korkulması gereken kontrol edilemeyen astımın neden olduğu bebekteki zararlı etkilerdir.

Astım tedavisinde amac en iyi solunum fonksiyonuna ulaşarak ataksız bir donem sağlamaktır. Tedavide genel prensipler ise mumkun olan en az sayıdaki ilacın kullanılması, en uygun solunum fonksiyonunun sağlanması, havayolu iritanlarından (tahriş ediciler) kacınılması, astımı alevlendiren ust solunum yolu enfeksiyonları, sinuzit ve reflunun tedavi edilmesidir.

Gebelerde astım tedavisinin amacı hipoksi yani oksijen azlığına neden olan atakların onlenmesi ve ideal solunum fonksiyonunun sağlanarak bu hipoksinin bebeğin gelişimi uzerindeki olumsuz etkilerinin engellenmesidir.

Tedavide belki de en onemli faktor hasta eğitimi ve bilinclendirmedir. Ote yandan hastalığın ve gebeliğin solunum sisteminde neden olduğu değişimler sık aralıklarla yapılacak olan solunum fonksiyon testleri ile değerlendirilmeli, hastaya gore tedavi dozu ve şeması belirlenmelidir. Doktorunuza haber vermeden ilac dozlarını değiştirmeniz olumsuz etkilerin ortaya cıkma riskini arttıracaktır.

Astım ataklarını tetikleyen ev tozu, kuf, mantar, evcil hayvanlar, sigara dumanı, kirli hava, kokular, yiyecek katkı maddeleri gibi alerjenlerden kacınmak ilac gereksinimini de en alt duzeye indirecektir.
Gebe kalmayı planlayan bir kadında ise onceden astım kontrol altına alınmalıdır.

Astımlı annenin bebeğinde astım riski

Astım hastası anne adaylarının en buyuk endişelerinden birisi de bebeklerinde de bu hastalığın ortaya cıkma olasılığıdır. Yapılan araştırmalar astımlı annelerden dunyaya gelen bebeklerin %20'sinde bu hastalığın gorulduğunu ortaya koymaktadır. Bu oran genel populasyonda gorulen oranın cok uzerindedir. Ancak anne sutu ile besleme, alerjen faktorlerden kacınma, bebeğin bulunduğu ortamda sigara icmeme gibi basit onlemler bu oranların azaltılmasında yardımcı olabilmektedir.