Bir parazitin vucudunuzu kendi beslenme alanı olarak kullanacağını tum sindirim sistemini kontrol altına alacağını vucudunuzu icten dışa yavaşca tahrip ederken, sizi aniden şeker krizine zorlayacağını kimse duşunemezdi. Bultenimizin bu sayısında Whole Body Research International'da gıda bilimi direktoru Craig Competer tarafından video gosterisi olarak hazırlanan ve Gultekin Metin tarafından Turkceye cevrilen yazıyı okuyacaksınız.
KANDİDA Mantarı: 250 Milyon Amerikalıya Bulaşmış Olan Parazit
Kuzey Amerika'da bir parazitin vucudunuzu kendi beslenme alanı olarak kullanacağını once midenizi sonra da tum sindirim sistemini kontrol altına alacağını vucudunuzu icten dışa yavaşca parcalarken, sizi aniden yiyecek aşermeye zorlayacağını kimse duşunemezdi.
Hukumetler sonunda New York ve Meksika'da bununla uğraşmak ve durdurmak icin ciddi tedbirler almayı kabul ettiler. Ama siz bunu izlerken cok gec kalınmış olabilir. Adım Craig Competer, Whole Body Research International'da gıda bilimi direktoruyum. Son 24 ayımı, bilim insanları ve doktorlardan oluşan ekibimle Amerika'da 250 milyon kişiye bulaşmış bu paraziti durduracak bir yol arayarak gecirdim.
Belki de en korkunc şey, belirtilerin yavaşca ortaya cıkması, sizi tamamen ele gecirinceye kadar ve tıbbı destek almaya zorlayana kadar, yorgunluğu, kilo almayı ve uykusuzluk gibi belirtileri anlayamıyoruz. Onumuzdeki bir kac dakika size bulaşıp bulaşmadığını anlamak icin yapabileceğiniz basit bir test gostereceğim.
Geri donuşu olmayan bir hasar vermeden nasıl kurtulabiliriz?
Aynı zamanda hukumetin buna izin vererek nasıl cuvalladığını ifşa edeceğim ve bunu duzeltmek icin nasıl cabaladıklarını
Uyarı!
Sizinle paylaşmak uzere olduğum bilgi tartışmaya yol acıcıdır. Cunku bu parazit beklenmedik bir yerden 'gıda kaynaklarınızdan' gelmekte. Onumuzdeki birkac dakikada bir kac buyuk kurumun cıkar icin yaptığı uygulamaları ifşa edeceğim. General Mills, Nestle ve CocaCola gibi markalar halkın bunu keşfetmemesi icin dua ediyorlar. Bu, sıradan bir politikacının aziz gibi gorunduğu karmaşık bir ruşvet ağı. Ve yaptıklarını ortmek icin, onlarca milyon doları yanıltıcı reklama harcıyorlar. Bu sıralar birileri perdeyi aralamaya başladı. İşte bu yuzden, son bir kac aydır zamanımın ciddi bir kısmını ve kendi paramı gormenizi istemedikleri bu videoyu hazırlamaya harcıyorum. Eğer ailenizin sağlığı hakkında ciddiyseniz cep telefonunuzu kapatın oturun ve bu sunumun her bir kelimesini izlediğinizden emin olun. Gormek ve duymak uzere olduğunuz şeyler sizi şaşırtabilir ama aynı zamanda hayatınızı da kurtarabilir.
Hadi başlayalım!
1950′de Amerika'da kalp krizinden olum oranı 1900′lere gore dudak ucuklatır şekilde %30 arttı. 1950ler oncesinde sadece %10′du. Sadece 50 yıl icerisinde olumcul kalp krizi 3 kat arttı. İnsanlar endişe verici oranda oluyorlardı ve kimse neden kaynaklandığını anlayamıyordu Sonra 24 eylul 1955′de Amerika başkanı Dwight D. Eisenhower tum ulkeyi paniğe sokan bir kalp krizi gecirdi. Kriz şimdi ciddiydi.
26 Eylul Pazartesi gunu Dow Jones o zamana kadar ki en buyuk duşuşuyle %6.5 oranında 14 milyar dolar değer kaybetti. Buyuk bir buhran yaşanıyordu. Başkan Eisenhower 25 Kasım'a kadar tekrar yuruyemedi. Ve yaklaşık 6 hafta, 11 Kasım'a kadar beyaz saraya donemedi. Bu donemde kalp krizi korkusu herkesin aklındaydı. Hukumet araştırmacısı Ancel Keys Harvard mezunu bir bilim adamıydı İkinci Dunya Savaşında Amerika ordusuna kumanya tasarımında yardım etti.
Keys daha sonra, birinci dunya ulkeleri icerisinde Amerikalıların neden en yuksek kalp krizi oranına sahip olduğunu bulmak icin yola cıktı. Daha sonra Yedi Ulke İncelemesi olarak bilinecek olan calışmada Keys dunyada en duşuk kalp krizi oranına Akdeniz uluslarının sahip olduğunu keşfetti. Aynı zamanda beslenmeleri en duşuk yağ miktarını iceriyordu. Sonucta kalp krizi problemi icin Amerika'nın yuksek yağlı beslenme duzenini sucladı.
Doğru ya da yanlış halk sonunda bir cevap aldı.1956′da Amerika Kalp Birliği temsilcileri olumcul koroner kalp hastalığına sebep olan margarin, domuz yağı, yumurta ve sığır eti gibi yağlı yiyecekler iceren beslenme duzeni hakkında halkı bilgilendirmek icin televizyonda gorundu. Hukumet sağlık birimleri kendilerini ve ailelerini korumak icin halka az yağlı diyetleri tavsiye etmeye başladılar. Nasıl az yağlı yeneceğine ilişkin okullarda broşurler dağıtılmaya başlandı. Kimse başkanla aynı kaderi paylaşmak istemiyordu ve daha da kotusu olmek istemiyorlardı. Coğu Mr. Keys'in duşuncelerinden memnundu. Adı duyulmuş bir kahraman haline geldi.
Hatta Time dergisine kapak oldu. Gerci kendisi konu hakkındaki duşuncesini yıllar sonra değiştirdi. Kısa bir sureliğine az yağlı beslenmenin kalp krizine tek kesin cozum olarak uluslararası kabul gordu. Lakin bundan memnun olmayan bir sektor vardı, bunlar buyuk gıda işletmeleriydi. Onceki iki temel bulguyu goruyorsunuz. Daha fazla urun satmak icin en favori yontemleri daha fazla yağ eklemekti.
Gıda bilim adamları yağın lezzet taşıyıcısı olduğunu keşfettiler. Tat ve koku bileşenlerini besinin farklı kısımlarına verebiliyorlardı Doku ve ağız hissiyatı sağlayarak daha lezzetli hissedilmesini sağlayabiliyorlardı. Yağsız yiyeceklerin tatları karton gibiydi. Ama şu an halk yiyeceklerinin az yağlı olmasını talep ediyor. İnsanlar daha doğal, az yağlı alternatiflere yoneldikce işlenmiş konserve urunler yenmemeye başlandı. Etiket uzerinde az yağlı yazmıyorsa insanlar almayı bıraktılar. Buyuk işletmeler, urunlerine az yağlı ama lezzetli denmesi icin yeni bir cozum icin cabaladılar.
Bilim adamları onlarca kişi tarafından arandı ve sonunda daha iyi bir şey buldular. Bu yeni tatlandırıcılarda, yağda olmayan şekilde bağımlılık yapan bir şeyler var. Bircok isimle bilinir, ama siz onu en iyi 'rafine şeker' olarak bilirsiniz. Gıda endustrisi bunun tehlikeli olduğunu biliyordu Hatta 1950′lerdeki doktorlar onun yaptıklarını tartışıyorlardı 1808 gibi yakın bir gecmişte şekerin sağlıksız olmakla kalmadığı aynı zamanda zehirli olduğuna dair calışmalar yapıldı.
İnanın ya da inanmayın şeker ureticileri, bugun olduğu gibi reklam kampanyalarını geri cekiyorlardı. 1808′de Batı Hindistan komitesi aynı zamanda buyuk bir şeker işletmesi İngiliz avam kamarasından once şekerin beslenme ve inek, koyun, domuz besisi icin iyi olduğunu ispatlayabilen herkese bugunun parasıyla 1000 dolar değerinde 25 Gine teklif etmek amacıyla ortaya cıktı.
Hayvanlar icin besin her zaman pahalı olmuştur. Şeker ucuzdu ve bircok ciftci guzel sonuclar umarak girişimde bulundu. 25 gine yeni ve ucuz bir besin kaynağı icin sadece bir bonustu. Ama tahmin edebileceğiniz gibi girişimler tam bir felaketti. Bircoğu ciftlik hayvanlarının olumuyle sonuclandı. Meclis uyesi John Curwen kendisi de bu girişimde bulundu buzağılarını şeker ile beslemeye calıştı. Deneylerden sonra, iyi tanınan bu politikacı başarısız oldu.
Batı Hindistan Komitesi vazgecti. Sonra 1816′da unlu Fransız filozof F. Magendie kendine ait kopekler uzerinde bir deney yaptı. Şeker ve zeytinyağı iceren su ile beslenen kopeklerin cabuk tukendiğini sadece su ile beslenen kopeklerden daha cabuk olduklerini belirledi. Bu şekerin besin olarak değersiz olmakla kalmadığını, aynı zamanda negatif etkilere de sahip olduğunu gosterdi. Bu şeker tuccarlarını o anki şartlara gore susturdu. 1957′ye geri gidelim
Yağ kullanım dışı!
Gıda endustrisi, şekerli gıda paketlerinin tum lezzet testlerini gectiğini belirledi ama halk onları satın alacak mıydı?
Henuz 1930′lu yıllarda, Dr. Weston A. Price Ohio'dan araştırmacı bir diş hekimi farklı kulturleri ve beslenmelerini gozlemlemek icin tum dunyayı dolaştı. 1939′da korkutucu gerceği acığa cıkaran bir kitap (Nutrition and Physical Degeneration) yayınladı. Kitapta, besin kaynaklarının icerisinde rafine şeker bulunan kulturlerdeki dişler ve sağlığa ilişkin sonuclar vardı. Şeker hala kotu bir nama sahipti.
Buyuk işletmeler yeniden harekete gecme ihtiyacı duydular. Sonra 1957′lerde meşhur Prof. E. V. McCollum o gunlerde Amerika'nın en cok tavsiye edilen beslenme uzmanı 'Beslenme Tarihi' adlı bir kitap yayınladı Kitapta, 1800′lerden beri şeker tuketiminin insan sağlığına zararlı olduğuna dair onlarca deney olmasına rağmen tum o deneylerin insan hatalarından dolayı kusurlu olduğunu tartıştı.
Bu kitap yayınlandı ve bugunku en cok satanlar gibi reklamı yapıldı. Ama bu para nereden geldi? Hicbir dişci bu denli geniş olcekte yayın yapacak paraya sahip olamazdı. Hadi yuzleşelim! 'Beslenme Tarihi' bir kitabı raflardan ucuracak derecede cok sattıracak bir başlık değil. Kitabın icince bir bakış herşeyi aydınlattı Nutrition Foundation anonim şirketi tarafından yayınlanıp pazara surulmuştu ki o da Nutrition Foundation'du.
Tum zamanların onde gelen şeker işletmelerinden olan bu oncu kuruluş American Sugar Refining Company, Coca Cola, Pepsi Cola, Curtis Candy Company, General Foods, General Mills, Nestle, Pet Milk Company and Sunshine Biscuits firmalarını icine alan yaklaşık 45 firma.
Ve Amerikalılar bunları satın aldı mı?
Hem de hic gorulmemiş boyutlarda. İşlenmiş besin satışları fırladı. Yaptıkları tek şey etiket uzerine az yağlı yazmak ve icine bir miktar rafine şeker eklemek ve sonra cılgınlar gibi satsın. San Fransisco, Kaliforniya Universitesinden Dr. Robert Lustig tarafından yapılan 2012 yılındaki calışması, şekerin insan beyninde kokain kadar bağımlılık yaptığını ortaya cıkardı. Aynı miktarda dopamin acığa cıkarıyor bizi daha ve daha da fazlasını istemeye zorluyordu. İnsanlar yeni şekerli urunleri daha fazla tuketmeye başladılar. Gıda işletmeleri, satışları arttıkca daha fazla şeker kullanmaya başladılar.
Şeker sosis, yoğurt, spagetti ve ekmek gibi hic tahmin etmediğiniz gıdalar icine de girmeye başladı. On yıllar gectikce sorunlar baş gostermeye başladı. Ama her seferinde işletmelerin bir cevabı vardı. 1965′de urunleri, durustce ve oğretici olarak paketleme şeklinde, adil paketleme ve etiketleme hareketi başladı.
O yıllara kadar halk, şekere sıcak bakmıyordu ama bu fark etmedi, işletmeler, yeni formlara sokup yeni isimler yaratarak. Şekere yeni bir un kazandırdılar. Halk yiyecek etiketi uzerinde 'şeker' ismini hic gormedi ama hala iceride saklanıyordu. Bazı isimle şu şekilde geciyor: agave (sabır otu) nektarı esmer pirinc şurubu, yuksek fruktozlu mısır şurubu, dekstoz, buharlaştırılmış kamış şurubu, glukoz, laktoz, malt şurubu, şeker kamışı, sakkaroz.
Diğer klasik ornek, şeker fırsatcılarının reklamlarda doğal kelimesini kullanması oldu. Sloganları 'doğal urunlerden oluşur' oldu ama tum doğal şekerler doğal iceriklerden yapılırdı; eroin ve kokainde olduğu gibi. 1970′lerde, rafine şekerin zararlarını iceren calışmalar ortaya cıktı ve tum diğer formları ifşa edildi. Amerikan halkı uyanmaya başladı 1950′lerden bu yana ilk defa yuksek şekerli gıda satışları yavaşladı ama işletmeler bunun icin de hazırlıklıydı. Kendilerine yeni bir silah geliştirmek icin sıkı calıştılar.
'Yapay Tatlandırıcılar' en cok bilineni duşuk kalorili tatlandırıcılar oldukları, coğunlukla eşdeğer ya da notr tatlandırıcı olarak bilinir FDA (yiyecek ve icecek idaresi) tarafından onaylanma hikayesi de burada başlıyor. Bu sırada diyet cılgınlığı da tam faaliyet halindeydi ve diyet gıda piyasası milyar dolarlık bir endustri haline geldi. 1973′de yasaklandılar. Diğer bir yapay tatlandırıcı, siklamat, hayvanlarda yapılan testlerde tumore neden olduğu anlaşıldığında hemen yasaklandı.
Aspartam (yapay tatlandırıcı) başlangıcta FDA tarafından reddedilmişti ama geliştiricisi G.D. Searle buna katılmıyordu ve FDA'e 100 farklı araştırma sunumu ile zararsız olduğunu gosteren G.D. Searle'in calışmaları finanse edildi. Neden yapılmasın ki? Eğer bir kez onaylanırlarsa milyarlar kazanabileceklerini biliyorlardı. Ama G.D. Searle'in calışmalarının tersine yapılan bağımsız calışmalar urunun insan tuketimi icin tehlikeli olduğunu ortaya cıkardı.
Urunlerin guvenlik testlerini yanlış bildirdikleri icin, tarihte ilk kez FDA, bir gıda ureticisine adli soruşturma başlattı. Soruşturma sonucları şok ediciydi. Olu laboratuar hayvanları, olumlerinden sonra aylarca hatta yıllarca otopsi yapılamamıştı. Boylelikle kokuşma, tumor verilerini hatalı gosteriyordu. Tumorlu bulunan hayvanların tumoru kesilip atılıyordu Tumoru alınan bu hayvanlar normal olarak etiketleniyordu.
Acıkca gorulen tumorler normal olarak etiketlenmişti. FDA son olarak, aspartam kullanılmaması kararını kolaylıkla verdi. Ama bunu kirli politik hileler takip etti. Abraham Lincoln'un kemikleri sızlamış olmalı G.D. Searle ilk olarak araştırmayı yurutmesi icin Amerika avukatlarını tuttu. Samuel Skinner, oncelikle Amerika Avukatlar Burosundan istifa ederek soruşturmayı yavaşlatmış oldu. Sonra Searle ile anlaştı!
Bundan sonraki yıl Donald Rumsfeld Searl'e CEO olarak işe alındı. Evet bildiğiniz Donald Rumsfeld, Bush yonetiminde savunma sekreteri olan. Bazı politik yuzleri ust yonetim pozisyonlarına atadı Ve bir yıl icerisinde aspartamı onaylatacağını ilan etti. O sırada Reagan henuz secilmişti ve Rumsfeld Ronald Reagan'ın yeni FDA temsilcisi secmekle yetkili geciş takımının bir parcasıydı Arthur Hull Hayes, Jr. adlı kişiyi atadılar. Arthur Hayes'in FDA delegesi olarak ilk işlerinden biri son kararı gozden gecirecek ve aspartamı kabul edecek 5 kişilik bir kurul atamaktı. Kurulun 3 uyesi, hayvan tumorlerine atıfta bulunarak kabul etmemek uzerine oy kullandı.
Bunun uzerine Hayes'in yaptığı basitti; kurula altıncı bir uye atamak ve oylamayı 3′e 3 bağlamak. Gıda katkıları hakkında hic birşey bilmeyen Hayes kendisinin de bir delege olduğunu ve oy kullanması gerektiğine karar verdirerek oyunu olumlu yonde kullandı. Bu entrikadan kısa sure sonra Hayes FDA delegesi gorevinden istifa etti ve sonra Searl tarafından yılda yuzbinlerce dolar kazandığı bir pozisyonda işe alındı. Biliyorum bu, politik bir korku filminden bir masalmış gibi geliyor ama ne yazık ki yuzde yuz doğru. Butun bunlardan sonra aspartam onaylandı. CocaCola diyet kola yapmak icin kullanmaya başladı. Oyle ki sonrasında hızlı kilo verdirici olarak pazarladılar O ilk yılda, FDA 600 uzerinde tuketici şikayeti aldı.
Bu yeni yabancı madde hakkında şikayetler: baş ağrısı baş donmesi ve diğer garip reaksiyonlardı. Vucutlarımız bunların ustesinden gelecek şekilde tasarlanmamıştı. Ama gıda işletmeleri yapacağını yaptı. Son 30 yılda, artan bir şekilde, bu rafineri şekeri, yapay tatlandırıcıları, koruyucular ve diğer doğal olmayan maddeleri bize hicbir tercih hakkı vermeden, gizlice besin maddelerimize eklediler. Şu an yıl 2013 ve hukumetler sonunda oğrendiler ve şimdi geriye doğru bu pisliği temizlemeye calışıyorlar.
Mart 2013′de, New York belediye başkanı Michael Bloomberg, kendi şehrinde 500 gr uzerindeki diyet ve normal gazlı icecekleri yasaklayarak şeker ve tatlandırıcı tuketimini azaltmak icin mucadeleye başladı. 2013 eylulunde, Amsterdam Sağlık Hizmetleri muduru Paul Bender şekerin bağımlılık yaptığını ve dikkatlice duzenlenmesi gerektiğini dile getirdi. Ve gectiğimiz ay, Meksika gazlı icecek uzerine buyuk vergiler koyarak harekete gecti tıpkı Amerikan hukumetinin sigaralarda yaptığı gibi Ama sigara gibi, bu tehlikeli katkı maddeleri de toplumun kalıcı bir parcası kabul edilmeye başlandı.
Tum bunların sonucu nedir?
Tum bu doğal olmayan şeyleri, vucudumuza aldığımızda gercekte neler oluyor? F. Magendie'nin calışmasındaki kopekler beslenmelerine şeker eklendiğinde neden daha hızlı olduler? Neden gecmişe gore daha fazla insan hasta oluyor? Neden şişmanlık daha once gorulmediği kadar cok insanı etkiliyor? Neden 2020 yılı icin tahmin edilen kanser oranı yuzde 50′ye fırladı? Cevap, beni korkuttuğu gibi sizi de korkutuyordur. Doktorlar bunun, kuzey Amerika'yı vuran sigara, cocuk felci, HIV ya da hepatit gibi en geniş alana yayılmış sağlık afeti olduğunu soyluyorlar. Yaşamımız boyunca tek bir şey Amerikalıları bu dort şeye gore daha fazla etkileyecek 2005′de Rice Universitesi molekuler biyologları Amerikan halkının zaten %70′inin etkilenmiş olduğunu tahmin ettiler.
Peki, bu nedir?
Bu, doğal olmayan elementlere maruz kalmamızın sonucları ve biz konuşurken gıda işletmecilerinin milyon dolarlar harcayarak ortbas etmeye calıştıkları şeydir. Katilin kendisinden de biraz yardım alıyorlar. Cunku bu hastalık sizi icten ele geciriyor. Coğu insan cok gec olmadan once onun orda olduğunu bilmez. Adı 'KANDİDA' , diğer adıyla 'Amerikan Paraziti' pamukcuk mantarı'. Kandida bir mantar ceşidi ve mantar ailesinin tek hucreli bir uyesi. Peki, bu nereden geldi? Afrika'dan bir botla mı taşındı? Ya da ciftlik hayvanlarından mı geldi?
KANDİDA Mantarı: 250 Milyon Amerikalıya Bulaşmış Olan Parazit
Sağlık0 Mesaj
●1 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- KANDİDA Mantarı: 250 Milyon Amerikalıya Bulaşmış Olan Parazit