Gebelikte oruc tutmak, islamiyette muafiyet gerektiren ozel durumlardan birisidir. Ancak bazı annelerin, gebelikte oruc tuttuklarını gormekteyiz. Oruc tutmanın hem anne hem de gelişmekte olan bebek icin sakıncaları vardır.

Gebelikte annenin duzenli ve sağlıklı beslenmesi gerekir. Duzenli ve sağlıklı beslenildiğinde, hem anne daha sağlıklı olacaktır, hem de bebeğin gelişimi daha sağlıklı olacaktır. Bu yuzden oruc tutmanın gebeler icin sağlıklı bir secim olmadığı soylenebilir.

Uluslar arası bir calışmada oruc tutan gebelerin, %50’sinini oruc tutarken zorlandıkları, 1/3’u ise ac kalmanın yan etkileri yaşadıkları belirtilmiştir.

Gebelikte beslenme gunde 3 oğun eşit aralıklarla alınması prensibine bağlıdır. Halbuki oruc tutulması durumunda bu prensibe uyulamayacak ve uzun sureli aclık yaşanacaktır. Ac kalınan donemin de gunduz saatleri, fiziksel aktivitenin cok olduğu donemde olması, anneyi rahatsız edecektir. Normalde aclığa uzun sure dayanılabilirken gebelikte bu sure ucte bir oranında daha kısadır.

Beslenmenin zayıf olması kanda duşuk şeker seviyelerine, duşuk şeker seviyesi de yağ hucrelerinin yıkımına, bu da kanda keton cisimciklerinin artmasına neden olacaktır. Ayrıca normal gebelikte ensuline bir direnc soz konusudur. Yani şeker duşurucu hormona hucre cevabı azalmıştır. Bu durum da yağ hucrelerinin yıkımına ve ketonemi dediğimiz durumun artmasına neden olur.

Keton cisimciklerinin kanda artmasının ve bebeğe gecmesinin norolojik ve psikolojik yan etkileri cok iyi bilinmemekte, uzun vadede bazı olası yan etkilerden soz edilmektedir.

Ramazanda uzun suren aclık saatleri anne adayını olumsuz etkileyebilir. Oncelikle kan şekerinde duşmeye bağlı halsizlik, sinirlilik, baş donmesi ve baş ağrısı gibi sorunlarla karşılaşabilirler.

Hamilelikte vucutta gebelik hormonları ve karında buyuyen rahmin oluşturduğu baskı nedeniyle, mide – bağırsak sistemi ( Gastroentestinal sistem ) ile ilgili problemler yaşanır. Gebeliğin ilk aylarında artan gebelik hormonu etkisiyle bulantı ve kusma şikayetleri sıktır. Kusma sık olursa elektrolit kaybına yol acarak halsizliğe neden olur. Bu nedenle hamileliğin ilk aylarında sık aralarla kuru gıda alımı onerilir. Kraker, peynirli tost, leblebi mideyi rahatlatabilir. Kusma nedeniyle potasyum kaybı olur. Bu nedenle muz, uzum, kuru kayısı ile bu potasyum kaybı onlenmeye calışılır. Bu donemde nadiren hastanede serum ile tedaviye ihtiyac duyan anne adayları da olmaktadır. Oruc, ozellikle ilk aylarda yaşanan bu durumu daha da artırabilir. Mide boş kaldığı icin bulantı ve kusmalarda artma gorulur.

Gebelikte vucutta tutulan sıvı miktarı artmaktadır. Bu dengeyi sağlamak icin sıvı alımı da artırılmalıdır. Sıvı alımındaki onemli olcudeki bir azalma veya sıvı kaybının artması ( terleme,ishal…) az da olsa bebeğin amniyon sıvısını, annenin bobrek fonksiyonlarını ve kan basıncını etkileyebilir. Ozellikle yaz aylarına rastlayan ramazan da, sıvı ve tuz kaybı cok fazla olacaktır.

Oructa, gerek gebe olmayanlarda, gerekse gebelerde bazı vitaminlerin ve eser maddelerin alımı az olmaktadır. Gebeliğin ilk aylarındaki bulantı ve aşerme donemlerinde orucun yaratacağı yan etkiler daha derin olabilir.

Daha ileri donemlerde ise bebek hareketlerinde ve bazı fonksiyonlarda ( kalp, solunum, hareket…) gecici yavaşlamalar, azalmaların gorulduğu bildirilmiştir.

Oruc tutan annelerde stres hormonu (kortizol) daha yuksek bulunmuştur. Bebeğin buyume ve hızlı buyume donemlerinde oruc tutmuş olan annelerin bebeklerinin biraz daha duşuk ağırlıklı bebekler doğdukları, ancak bunun istatistiksel anlamlılığının olmadığı bilinmektedir. Normalde bu tur bebekler yuzde 4 oranında gorulurken, oruc tutan annelerin bebeklerinde bu oran yuzde 8’dir. Sadece tek bir calışmada gebeliğin son 3 ayında tutulan orucun sezaryen oranını ve şeker hastalığını arttırdığı, yenidoğan bakım ihtiyacının arttığı ( kuvoz gereksinimi ) ifade edilmiş, diğer calışmalarda bu yonde bir yan etki veya komplikasyon bildirilmemiştir.

Anne adayında şeker, gebelik şekeri veya yuksek tansiyon gibi sorunları varsa kesinlikle uzun sure ac kalmamalıdır. Bu gebelerin oruc tutması doğru değildir. Ayrıca mide ulseri olanlar, karaciğer hastaları ve ishal şikayeti olanlar kesinlikle oruc tutmamalıdır.

Orucla ilgili yapılan bir calışmada; oruc tutan gebelerde cocuğun icinde bulunduğu amniotik sıvının azaldığı, diğer bir araştırmada ise cocuk hareketlerinde azalma olduğu yayınlanmıştır. Yaklaşık 10 yıl once yapılan bir başka calışmada da; oruc tutan annelerden doğan bebeklerin kilolarında bir duşukluk saptanmamıştır.

Gebelikte kabızlık sıkca karşılaşılan bir sorundur. Oruc doneminde bu problemle karşılaşma olasılığı artar. Ozellikle bağırsakları calıştırmak icin dengeli ve kabızlığı onleyici posalı gıdaları beslenmek onerilmektedir. Oruc tutarak uzun sure ac kalan hamileler, iftarda yağlı ve posasız besinler alınca kabızlık şikayeti daha sık ortaya cıkabilir. Hamilelere sık sık ve bol su icmeleri onerilir. Ramazanda oruc tutan hamilelerin duzenli suyu da alamamaları tansiyonda duşmeye ve bayılmaya neden olabilir. Az sıvı alımı ayrıca idrar yolu enfeksiyonlarının gelişimine de neden olabilir. Dehidrasyon (vucudun susuz kalması) durumunda salgılanan bazı hormonlar, rahim kasılmalarına sebep olarak, erken doğum riski oluşturabilmektedir.

EMZİRME DONEMİNDE ORUC :

Sadece gebelik değil emzirme doneminde de annelerin, ozellikle bebeğin tek besininin anne sutu olduğu ilk aylarda beslenmelerine dikkat etmeleri ve ozellikle bol sıvı almaları onemlidir. Bu donemde annelere vitamin takviyesi de onerilmektedir. Oruc tutulması sıvı alımının az olmasına bağlı olarak sutun azalmasına neden olacaktır. Sutun azalması ve besin değerlerinin azalması belki de bebekler icin ek mama takviyesine neden olacaktır.