Hangisi daha kotu ; şeker mi - yapay tatlandırıcılar mı ?
Sağlık0 Mesaj
●3 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Hangisi daha kotu ; şeker mi - yapay tatlandırıcılar mı ?
-
19-09-2022, 17:25:37
Biz diyetisyenler, danışanlarımızdan kilo verme surecinde harcadıkları enerjiden daha duşuk enerji almalarını sağlamaktayız. Bu bağlamda diyetteki yağ ve şeker alımını biraz kısıtlarız. Genel olarak danışanlar, yağlı yiyeceklerin ve kızartılmış urunlerin tuketimini sınırlandırabilse de; şekerin eksikliğini hissetmekte, doğal karbonhidrat kaynağı olan (tahıllar, kurubaklagiller, peynir dışındaki sut urunleri, sebze ve meyve gibi) besinlerden aldıkları şeker ile yetinememekte. Zaten cocukluk cağındaki odullendirici beslenme alışkanlığında surekli tatlı verilmesi, kişide yetişkinlik doneminde tatlı yenildiğinde pişmanlık hissinin oluşmamasına, hatta iyi bir şey yapmış gibi tatlıyı yerken mutluluk duymasına sebebiyet vermektedir.
Vucudumuzun Gercekten Şekere İhtiyacı Var mıdır?
Beyin, sinir sistemi ve alyuvarlar normal koşullarda enerji ihtiyaclarını mutlak surette karbonhidratlardan karşılamak durumundadır. Bazı karbonhidratlar besinlerde doğal olarak bulunurlar (meyvelerde fruktoz, sutte laktoz, tahıllarda nişasta gibi). Bazıları ise sonradan ilave edilirler (sofra şekeri ve şeker iceren besinler). Kaynağı ne olursa olsun, vucut gercekte bu farkı anlamaz. Karbonhidratlar buyuk oranda bitkisel kaynaklı besinlerden alınmaktadır. Bu karbonhidratlar vucudumuzda yapıtaşı olan glikoza donuşur ve kan şekerinin esas kaynağını oluştururlar. O nedenleDunya Sağlık Orgutu gunluk enerjimizin %55-60ının karbonhidratlardan karşılanması gerektiğini vurgulamaktadır.
Fazla Karbonhidrat Tuketiminin Zararları Nelerdir?
Vucut, kan şekerinin tumunu aynı anda enerjiye cevirememektedir. Kan şekeri duzeyi normalin uzerine cıktığında; pankreastan salınan insulin hormonu fazla şekerin depolanması icin karaciğer, kas ve diğer hucreleri uyarır. Glikozun bir kısmı, kas ve karaciğerde glikojen şeklinde depolanır. İhtiyacından fazla enerji tuketimi durumunda vucut, bir kısım glikozu vucut yağına cevirir. Dolayısıyla obezite ve beraberindeki 40ı aşkın hastalık icin davetiye cıkartılmış olmaktadır. Bu nedenle karbonhidratları azı karar coğu zarar mantığı ile değerlendirmekte yarar vardır. Son zamanlarda şeker kullanımının hızla artmasıyla birlikte kalp - damar hastalıkları, diyabet, kanser, sindirim sistemi hastalıkları ve romatizmal hastalıkların gorulme sıklıklarında artışlar olmaktadır.
Hic Şeker Tuketmemek Vucutta Bir Eksiklik Yaratmaz mı?
Rafine edilmiş haliyle şeker 200 - 300 yıllık kısa bir gecmişe sahiptir. Peki şekerin keşfinden once insanlar bu ihtiyaclarını nasıl karşılıyordu, acaba vucutlarında bir eksiklik olmuyor muydu? Nasıl ki arabanın hareket edebilmesi icin deposunda benzin olması gerekiyorsa, vucudumuz icin de temel enerji kaynağı glikozun bulunması gerekir. Ancak bu glikoz, cayın icerisine atılan ve tatlıların yapımında kullanılan rafine haliyle sofra şekeri olarak gorulmemelidir. Yukarıda da belirtildiği gibi doğal besinlerden de bu şekerin elde edilmesi soz konusu olmaktadır. Eğer ki sofra şekerinin eksikliği durumunda metabolizmamız sıkıntı oluştursaydı; sağlık personeli diyabeti olan bireylere de her gun tatlı yemelerini onerirdi. Yoğun olarak 1900lu yılların başından itibaren beslenmemizde yer alan şeker, daha oncesinde saraylarda kullanılan luks bir besin maddesi olarak tanımlanmaktadır. Gunumuzde şekerin girmediği bir yer yok gibi. O nedenle bebeklikten itibaren şekerli besinlere alıştırılan bir insana sağlık problemlerinden oturu artık şekeri hayatınızdan cıkarmalısınız demek cok zor.
Şeker Vucutta Nasıl Bir Sıkıntı Yaratmaktadır?
Hızla ve hemen kana karışan, saflaştırılmış ve rafine şeker iceren besinler kan şekerinde ani bir dalgalanmaya neden olurlar. Cok kısa surede yukselen kan şekeri yaklaşık yarım saat sonra aynı hızda duşmeye başlar. Her cıkışın bir inişi vardır. İşin kotu tarafı; tatlı yenildikten bir sure sonra artan ve azalmaya başlayan kan şekeri seviyesi eski seviyesinin de altına duşmektedir. Dolayısıyla kan şekerinde aniden bir pik yaşanması tekrardan tatlı yeme isteği doğurmaktadır. Bu nedenle kimse bir parca tatlı yiyerek dur diyememektedir.
Peki Şekerin Yerini Nasıl Doldurabiliriz?
Her zaman icin besinlerin doğalını tercih etmekte yarar vardır. Ama bu demek değildir ki: Hic tatlı yenilmemelidir. Elbette tatlı yenilmemesini gerektiren şeker hastalığı gibi bir durum soz konusu değilse bazen tatlı yenilebilir. Ancak tatlıların tuketim sıklığına ve miktarına dikkat etmek, ayrıca lokma, tulumba gibi şerbetli tatlılar yerine; sutlac, muhallebi, puding, komposto, hoşaf, kabak tatlısı gibi hafif tatlıları tercih etmek gerekir. İşte bu tatlıların yapımında - enerji alımını azaltmak adına - toz tatlandırıcılardan yararlanılabilir.
Diyabetliler başta olmak uzere, şeker tadından vazgecemeyen, iştahını baskılamakta gucluk ceken, formuna onem veren bireyler ve aileleri icin cok iyi bir alternatif olarak yapay tatlandırıcıların şeker yerine kullanılması daha uygun gorulmektedir. Gerek iceceklerde tablet olarak, gerekse tatlıların yapımı esnasında toz formları ile guvenle kullanılabilen bu tatlandırıcıların enerji değeri yok veya goz ardı edilecek kadar duşuktur. Kan şekeri uzerinde de olumsuz etki yaratmamaları nedeniyle saflaştırılmış ve rafine şeker yerine tercih edilmeleri daha sağlıklı olacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; bazı yapay tatlandırıcıların ocağı kapattıktan (besin pişirildikten) sonra ilave edilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde topaklanma ve metalik bir tat oluşturabilmektedir.
Yapay Tatlandırıcılara Geciş
Yapay tatlandırıcılar ilk olarak 1900lu yılların başında ortaya cıkmış, 1940lardan beri tum dunyada hem şeker hastaları hem de sağlığına ozen gosterenler tarafından yoğun olarak kullanılmaktadırlar. Gunumuzde en fazla kullanılan yapay tatlandırıcılardan biri olan aspartam uzerinde 200u aşkın bilimsel calışma yapılmış, yuksek dozlarda kullanımında dahi zararlı bir etkiye sahip olmadığı gorulmuştur. Aspartam kullanımı Dunya Sağlık Orgutu tarafından onaylanmıştır.
Yapay Tatlandırıcılar Kanser Yapar mı?
1939 yılında yapılan kucuk capta bir araştırmada sakarin iceren yapay tatlandırıcıların sıcanlarda mesane kanserine yol actığı saptanmıştır. Ancak bunu izleyen calışmaların hicbirinde benzer bir etkiye rastlanmamıştır. Zaten bilim dunyasında hayvan modelinde karşılaşılan bir durum insanlarda da aynen gercekleşir diye bir durum soz konusu değildir. 69 yıldır yapılan calışmalarda cok daha yuksek dozlarda insanlara verilen bu yapay tatlandırıcılarda benzer bir yan etkinin gorulmemesi uzerine, bugun bizler danışanlarımıza Dunya Sağlık Orgutunun onay verdiği bu yapay tatlandırıcıları onermekte ve kullanımlarında bir sakınca gormemekteyiz. Bu şekilde bir kanının oluşmasında 20. yuzyılın sonlarına doğru bulunan aspartamın rolu buyuktur. Aspartam piyasada sakarinin onune gecmiştir. Sonraları sakarinin aspartama camur at izi kalsın mantığı ile misilleme olarak unutkanlık yaptığına dair demeclerin verilmesi sonucu her 2 grup yapay tatlandırıcı da kotu olarak hafızalara kazınmıştır. Ancak tum tatlandırıcılar gerek diyabetliler gerekse formuna dikkat edenler ve aileleri tarafından rahatlıkla kullanılabilirler. Formda kalmak, şekerin zararlı etkilerine maruz kalmamak ve ağız tadından vazgecmemek icin yapay tatlandırıcılar guvenle kullanılabilir. Ozetle; yapay tatlandırıcılar iyi, rafine şeker kotu olarak tanımlanabilir.
Dyt. M. Turgay KOSE
ALINTIDIR..