Hayatın temellerinin kurulduğu, meslek hayatının başladığı, sosyal yaşamdan keyif almanın tadına varıldığı 20 ’li yaşların koşuşturmasından sonra, 30 ’lu yaşlara girildiğinde metabolizmamızın eskisine gore yavaşladığını net bir şekilde hissetmeye başlarız. Bircok kişi genelde “eskiden yediğimin aynısı yiyorum fakat kilo alıyorum” der. Gerek yaşla birlikte metabolizmanın yavaşlaması, gerekse hareketin azalması, kronik hastalıklar, evlilik, cocuk sahibi olma, stres, iş vs gibi faktorler kilo almanın sebeplerindendir. Bu donemde kişilerin beslenmesini mutlaka yeniden gozden gecirmesi gerekir.

30 ’lu yaşlarda sık kilo alıp verme, yapılan sağlıksız diyetler, kas kayıpları yaşlanmayı ve cildin yapısının bozulmasını hızlandırır. Bu yuzden kişiler “diyetisyen” desteği alarak kilo problemlerini cozmelidirler. Diyet “yeterli ve dengeli beslenme” dir. Belli bir zaman aralığı icin yapılıp kilo verdikten sonra tekrar onceki yanlış beslenme alışkanlıklara geri donulmemelidir. Aksi takdirde kiloların fazlasıyla geri gelmesi kacınılmazdır !

Gunumuzde calışma hayatına giren kadınların evlenme ve anne olma donemi genelde bu yaşlarda olmaktadır. A vitamini, cinko, selenyum uremeyi destekleyen onemli vitamin ve minerallerdir. A vitamini balık, yumurta sarısı, kırmızı et, sut, yoğurt gibi hayvansal besinlerde bulunur. A vitamininin oncusu olan beta karoten icin ise havuc, kayısı, tatlı kabak, kavun, şeftali, ıspanak, brokoli, tere , maydonoz, dereotu, roka zengin bitkisel kaynaklardır. Cinkonun kaynakları ise et, balık, sut, peynir, yumurta, deniz urunleri, yağlı tohumlar, kuru baklagiller, tam tahıllar ve sebzelerdir. Sperm yapımı ve spermin hareketi icin gerekli olan selenyum ihtiyacı icin de balık, deniz urunleri, et, tahıllar, yumurta, brokoli, lahana, kereviz, soğan, sarımsak, mantar ve turp tuketilmesi gereken besinlerdendir.

Cocuk sahibi olmayı duşunen kadınların gunluk folik asit alımını da arttırması gerekir. Ozellikle hamilelikten once ve ilk aylarda ek olarak 400 mcg folik asit alımı, bebeğin anne karnında sağlıklı bir şekilde gelişmesi ve noral tup defektinden korunmasında oldukca onem taşımaktadır.

30 yaşından sonra yaşlanma etkileri, cildin yapısında bozulmalar artar . Yaşlanmanın etkilerini azaltmak, cilt sağlığını korumak, bağ dokusunu guclendirmek icin antioksidan ozelliği bulunan E ve C vitamini mutlaka yeterli miktarda alınmalıdır. E vitamini icin bitkisel yağlar, yağlı tohumlar, yeşil yapraklı sebzeler, yumurta, kepeği ayrılmış un zengin kaynaklardır. C vitamini ise kuşburnu, koyu yeşil yapraklı sebzeler, karnıbahar, cilek, turuncgiller, brokoli, kivi, domates, kavun ve patateste bol miktarda bulunmaktadır.

Su, hucre yapısı ve cildin neminin korunmasında, kırışıklıkların onlenmesinde oldukca onemlidir. Gunde 2-2,5 lt kadar su tuketilmeye ozen gosterilmelidir.

Cildin sağlıklı ve canlı gorunmesi, halsizlik, yorgunluk, sık sık hastalanma gibi problemler icin “demir” alımı da onemlidir. Ozellikle kadınlarda sıkca gorulen kansızlık problemi icin demirin başlıca kaynakları olan et, yumurta, pekmez, kurubaklagiller, yağlı tohumlar, yeşil yapraklı sebzeler, tahıllar , kuru meyveler, domates tuketilmelidir.

Tamamlamış olan kemik yapısını 30 yaşından 40 yaşına kadar guclendirmek ve ileri yaşlarda oluşabilecek kemik erimelerini engellemek icin Ca alımı cok onemlidir. Bu yaş aralığında kemik depoları doldurulmalıdır. En başta Ca iceriği yuksek olan sut ve sut urunleri olmak uzere, kılcıklı yenilebilen sardalya ve hamsi gibi balıklar, yağlı tohumlar, yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller, pekmez ve kuru meyveler tuketilmelidir. Yine kemikler icin onemli olan D vitamini icin mutlaka guneş ışınlarından faydalanmak gerekir.





Uskumru, somon gibi yağlı balıklar, ceviz, badem ve keten tohumunda bulunan “omega 3” beyin ve kalp sağlığının yanında eklem ve bağışıklık sisteminde de cok onemlidir. Yaşla birlikte eklem sıvılarında azalmalar, azalmalara bağlı ağrılar oluşmaktadır. Kilo alımının artışıyla da eklemlere binen yuk daha da artar. Bu yuzden kilo kontrolu mutlaka sağlanmalıdır. İleri yaşlarda ortaya cıkabilecek olan kronik kalp hastalıkları, diyabet, tansiyon gibi hastalıkları riskinin azaltılması icin 30 ’ lu yaşlarda doğru beslenme bir yaşam tarzı haline getirilip onlem alınmalıdır.

Sindirim sistemini duzenlemek ve kabızlık problemlerini onlemek icin yeterli miktarda lif alımına ozen gosterilmelidir. Lifin en zengin kaynakları kurubaklagiller, tam tahıllar, sebze ve meyvelerdir.

Alkol, tuz ve şekerden mumkun olduğu kadar uzak durulmalıdır. Artan tatlı isteği tarcının kan şekerini duzenleyici ozelliği sayesinde azaltılmalı, gerekirse de bu istek sutlu veya meyveli tatlılardan sağlanmalıdır.

Cay, kahve, asitli icecekler yerine mate, rezene, melisa, tarcın, yeşil cay gibi bitkisel caylar tercih edilmelidir.

Kaynak=doktor sitesi