Bilim dunyası son 10 yıldır bağırsak florasını daha yakından inceliyor. Bağırsaklarda bakterilerin kanser, diyabet, obezite, kalp ve damar, alerji ve başka bazı metabolizma hastalıklarıyla ilişkili olduğunu ortaya koyan bilim adamları, yararlı bakteriler iceren besinleri oneriyor.



Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kliniği Prof. Dr. Yuksel Altuntaş, zararlı bakterilerin vucut metabolizması ve enerji dengesini bozduğunu soyluyor. 12 ’inci Metabolik Sendrom Sempozyumu ’nda konuşan Prof. Dr. Altuntaş, son yıllarda bağırsaklarla ilgili yapılan pek cok araştırmanın sonuclarının cıktığını soyledi. Bağırsaklarlar hem yararlı hem de zararlı bakterilerin bir arada bulunduğunu belirten Prof. Dr. Altuntaş, “Bağırsaklarda 100 trilyon bakteri var. Faydalı bakteriler azaldığında zararlıları artıyor. Artan zararlı bakteriler ise vucut metabolizması ve enerji dengesini cok olumsuz etkiliyor. Kanser, obezite, alerjik-astım, kalp ve damar hastalıkları, diyabet gibi hastalıkların riskini artırıyor” dedi.

BESİNLERE KALORİ OLARAK BAKMAYIN

Bağırsaktaki bakterilerin, yediklerimizin iceriğiyle doğrudan ilişkili olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Altuntaş, “Bazı yediklerimiz yararlı, bazıları ise zararlı bakterilerin uremesi icin ortam hazırlıyor. Orneğin et ve et urunlerini cok fazla tuketenlerde zararlı bakteriler oluşuyor” diye konuştu.

Faydalı bakteriler iceren probiyotik gıdaların sofralardan eksik edilmemesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Altuntaş, “Prebiyotik gıdalar ise faydalı bakterilerin uremesi icin ortam hazırlıyor. Ev yapımı yoğurt, kefir, sirke, ev turşusu, ev salcası gibi gıdalar yendiğinde, iyi bakterilerle koruma kalkanı oluşturuyor. Sindirilemeyen karbonhidratlar da onemli kaynaklardan. Bunlar aslında lifli ve sindirilmeyip vucutta fermente oluyor. Kuru baklagiller, bezelye ciddi oranda yararlı bakteri sağlıyor. Ekşi mayalı ekmekler (beyaz undan yapılmış ekmek haric) de ciddi bakteri kaynağı. Artık besinleri sadece kalori olarak gormemeli, probiyotik-prebiyotik gucune bakmalıyız. Et yerken mutlaka yanında liften zengin olan baklagillerden yemeliyiz. Orneğin sirkeli, soğanlı piyaz gibi. ” dedi.

Sağlık sorunu bulunmayanların ara sıra ac kalmasının bağırsaktaki iyi bakteriler uzerinde olumlu etkisi bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Altuntaş, “Orneğin haftanın 2-3 gunu akşam yemeği (meyve dahil) yememek benzer bir dekots etkisi yapar ve bağırsağın florasını değiştirir.




ARAŞTIRMALAR BAĞIRSAKLARDA KALP VE DAMAR HASTALIKLARINDA İLİŞKİYİ GOSTERİYOR

Cleveland Clinic ’den kalp ve damar hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Murat Tuzcu, son 10 yılda yapılan hayvan calışmalarının sindirim sistemindeki bakterilerin şişmanlık, insulin direnci gibi olumsuzluklarla da ilgisi olabileceğini gosterdiğini soyledi. Meslektaşı Dr. Stanley Hazen 5 yıldır surdurduğu, Amerikan devletinin desteklediği araştırmaların, bağırsaklardaki bakterilerle kalp hastalıkları arasındaki bir ilişki olabileceğini duşundurduğunu belirten Prof. Dr. Tuzcu, “Bu araştırmalardan ‘et yemeyelim ’ sonucu cıkmıyor. Et onemli bir protein kaynağı. Ayrıca cinko, demir gibi vucuda cok gerekli maddelerden zengin. İşlenmemiş ve cok yağlı kırmızı eti makul miktarda yemek gerekiyor. Her oğun veya her gun bolca et yemenin yararlı olduğunu gosteren hicbir kanıt yok. Ama zararlı olabileceğini gosteren bircok bilimsel veri var” diye konuştu. Prof. Dr. Tuzcu, kırmızı etin kanserle ilişkisini gosteren bazı bulgular da bulunduğunu belirti.


Kaynak:Hurriyet