Domuz gribi aşısı yapılan iki sağlık gorevlisi hastane kaldırıldı. AŞı olanlardan birinni sağlık durumunun ciddiyetini korudu belirtiliyor. Peki kullanılması icin baskı oluşturulan aşılar hakkındaki gercekleri oğrenmek ister misiniz?

Ağustos 2009′da İngiltere ve Fransa’da Domuz Gribi aşısı, hayvanlardan sonra az sayıda insan uzerinde, ABD’de ise 2 bin kişinin uzerinde denenmiştir. Ancak sonuclar en fazla 2 aylık verilerle sınırlıdır.

Buyuk ihtimalle, domuz gribi aşısı Turkiye’de aşıyı satan firmanın kendi personeli vasıtasıyla uygulanacaktır. Boylece Faz-1 deneyi Turkiye’de 28 milyon kişi uzerinde yapılmış olacaktır. Onceden hicbir olumlu verisi olmayan, tehlikesi buyuk olan bir aşının 6-36 aylık bebeklere, cocuklara, sağlık calışanlarına ve savunma mensuplarına uygulanması bugune kadar Turkiye’nin goreceği en buyuk tehlike olabilir.

Grip aşıları dahil tum aşıların, aşılanan kişiyi omur boyu etkileyecek derin zararları vardır. Yeni uretilen bir aşının yan etkilerine yonelik araştırmalar kısa vadeli sonuclar verir. Dolayısıyla yan etkilerinin 2-10 yıl sonra ortaya cıkabileceği gozardı edilmektedir. Cocuklarımıza yapılacak bir aşı eğer kısırlığa yol acıyorsa, bu, 15-20 yıl sonra cok acı bir şekilde anlaşılacaktır. AIDS virusu cocuk felci aşılamasından 10-12 yıl sonra, otizm 2-4 yıl sonra, kas-kemik ve bağ dokusu hastalıkları 4-6 yıl sonra; sinir sistemi hastalıkları 2-10 yıl sonra ve Guillain-Barre sendromu hemen veya birkac yıl sonra ortaya cıkmıştı. Aşının yan etkileri aşıdan hemen sonra ortaya cıkmayabilir. Aşının sebep olacağı bir hastalık 20-30 ve hatta 50 yıl sonra ortaya cıkabilmektedir.

Her ilacın kutusunda hangi maddeleri icerdiğine dair bir prospektus bulundurma zorunluluğu vardır. Fakat uygulanan bir aşı partiler halinde gonderilmekte ve tek bir prospektus taşımaktadır. Dolayısıyla hastanın prospektusu inceleme imkanı yoktur.

Domuz Gribi aşısının bilinen iceriği:
1-Aluminyum hydroxide, aluminyum fosfat, amonyum sulfat, amphotericin B
2-Domuz dokuları, At kanı, Tavşan beyni, Kopek bobreği, Maymun bobreği.
3-Civciv embriosu, Tavuk-Kaz yumurtası, Sığır serumu, Betapropiolacton
4-Doğmamış sığır serumu, Formaldehyde, Formalin jelatin, Kopekbalığı karaciğeri yağı.
5-İnsan fetusu ( Ucuncu gebelik ayı başından doğuma kadarki devre icinde ana rahmindeki canlıya verilen ad)
6-Maymun bobrek hucreleri
7-Yıkanmış Koyun kanı
8- Monosodyum Glukomat
9- Polioksidonyum (Sentetik proteinler ve nano materyaller icerir. Bunlar gende değişiklik yaptığı gibi fenotipte de değişmeler yapmaktadır)
10- İnsan spermi
11- Etilen gliserol (antifriz)
12- Antibiyotikler
13- Skualen

Tum aşılarda etki arttırıcı ve koruyucu olarak kullanılan maddeler bellidir ve hemen hemen aynıdır. Coğunun ozellikleri araştırılmamıştır ve etkileri tam olarak bilinmemektedir. Bu maddelerin deride kabarcıklar, beyin zarı iltihabı, kan yapısında bozulma, sinir iltihabı gibi rahatsızlıklara sebep olduğu tespit edilmiştir.

İmmunolojist Hugh Fudenburg’un ifade ettiğine gore son 10 yılda art arda 5 grip aşısı olan kişilerin alzheimer olma ihtimalleri 10 kat artıyor. Bunun sebebi ise kullanılan aluminyum ve civadır. (thimerosal)

Formaldehid kanserojen olma ozelliğinden dolayı mobilya uretiminde bile yasaklanmıştır.

Thimoresal, cocuklarda konsantrasyon problemi, oğrenme zorluğu, konuşma bozukluğu, havale, epilepsi, hiperaktivite, surekli ve yuksek sesle ağlama ve daha bilinmeyen bir cok probleme yol acmaktadır.

Aluminyum hidroksit kas ve kemik gelişimi bozuklukları ve felclere sebep olabilir.

Skualen, Korfez Savaşı sırasında Amerikan askerlerine verilen şarbon ilaclarında mevcuttu ve ALS gibi immun sistemi tahrip eden cok ağır hastalıklara yol actığı tespit edilmiştir.

Dr. J. f. Graetz aşının yanetkileri nedeniyle hastalananların hemen hemen hepsinde farklı derecede beyin tahribatı olduğunu tespit etmiştir.

Aşılar ve icerdiği katkılar sebebiyle olumle sonlanabilen şiddetli alerji, tansiyonda ani duşme, ateş, havale, eklem iltihabı, kas ağrıları, deri dokuntuleri, lenf bezlerinde buyume, kronik yorgunluk, kronik baş ağrıları, butun vucut kıllarında dokulme, kapanmayan yaralar, hafıza kaybı, sara nobetleri, felc, kansızlık, ruhsal ve sinirsel problemler, nefes darlığı, kronik ishal, gece terlemesi ve daha pek cok rahatsızlık ortaya cıkmaktadır.

Dr. G. Buckwald’a gore: Herhangi bir aşının (Domuz gribi aşısı da dahil) hastalıklara karşı koruyucu olduğunu ispat eden herhangi bir veri yoktur. Yani hicbir aşı korumaz. Aksine her aşı bağışıklık sistemine karşı acılan bir savaş, buyuk hastalıklara hatta olume acılan bir kapıdır.

Oyleyse neden aşılama uzerinde bu kadar ısrar edilmektedir sorusu akla geliyor.

Gunumuzde butun aşıların uretiminde genetik klonlama ve rekombinant DNA teknolojisi kullanılmaktadır. Kullanılacak DNA parcası, maymun ve domuz da dahil olmak uzere herhangi bir organizmadan alınabilir. DNA parcasında genleri manipule edilir ve bu şekilde rekombine edilmiş DNA parcası aşılarda kullanılır. Aşılardaki Rekombinant DNA insan DNA’sına ’sıcramakta’ ve kalıcı olarak yerleşmekte, ozelliklerini değiştirmekte ve bozmaktadır.

Ayrıca aşı uretiminde, tavuk embriyosu, tavşan beyin hucresi, maymun bobrek hucresi, buzağı ve domuz doku hucresi kullanılmakta ve bu dokuların hucre ve proteinleri aşının iceriğinde kalmaktadır. Bu doku kalıntıları ceşitli virusler ve kanser hucreleri taşıyabilir. Bu şekilde kanser ve benzeri ağır hastalıklar aşılar vasıtasıyla yayılabilir.

Aşı, enjeksiyon, ağız, burun, vajina mukozası veya genetiği degiştirilmiş besinler yolu ile hucre cekirdeğine ulaşmakta, yumurta ve sperm hucreleri dahil hucre genomuna yerleşmektedir. Tavuk, buzağı, tavşan, maymun ve domuz DNA’sı aşı ile kalıcı olarak insan genomuna karışmaktadır. Bu demektir ki insan, tavuklaşacak, sığırlaşacak, tavşanlaşacak, maymunlaşacak veya domuzlaşacak ve gelecek nesilde bu hayvanların fiziksel ve ruhsal ozellikleri gibi fenotipik değişiklikler gorunur hale gelecektir. Kur-an’ı Kerim’de Maide Suresi 60. ayette bu durum şu şekilde bildirilmiştir:

De ki: “Allah katında cezası bundan daha kotu olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı, iclerinden maymunlar ve domuzlar cıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kotudur ve onlar doğru yoldan daha cok sapmışlardır.”
Yakın zamanda domuz endometrimundan (rahim ic zarı) insanda kullanılabilecek ozellikte kok hucre elde edildi. Bu, ilac ureticileri icin cok sevindirici bir buluştu. Cunku ilac uretimindeki zorluklar ve maliyetler bir anda ortadan kalkmış oluyordu. Domuz rahmini kurtaj ederek hemen hemen bedava, istendiği kadar kok hucre elde edilebilir.
Ancak kok hucrenin hedef hucrelere nasıl aktarılacağı araştırma konusuydu. Oyle gorunuyor ki en kolay ve en etkili yol bulunmuştur: Domuz gribi aşısı burun mukozası yoluyla, yani hipofize giden en kısa yol ile verilmektedir. Hipofiz, butun ic salgı bezlerini yoneten, butun hormonların uretiminde ve hormonlar vasıtasıyla butun sureclerde rol alan en onemli salgı bezidir. Bu yolla fenotipik değişimler cok kısa zamanda gercekleşmektedir.

Bu komplo teorisi gibi gorunebilirdi. Ancak modern tıpta ve biyoteknolojide “Bugun hastalıkları ve belirtilerini ilaclarla tedavi etmek yerine hastaların Genetik Yapısının Değiştirilmesi ya da eksik olan genin verilmesi tercih edilir” temel prensibine karşı her teori zayıf kalır.

Halbuki Kur’an-ı Kerim’de sadece aşılarda bulunan Genetik Mudahalelere değil genetik yapının değiştirilmesine dair her turlu mudahaleye karşı Nisa suresi 118 ve 119. ayetlerde şoyle buyurulmaktadır:

“Allah o şeytana lÂnet etti ve o da, “Andolsun ki senin kullarından elbette belirli bir pay alacağım” dedi. Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse şuphesiz o, apacık bir husrana duşmuştur.”

İlac şirketleri, 20. yuzyılda keşfettikleri “Hasta olanlara zaten ilac satılıyor. Yeni hedef kitlemiz hasta olmayanlar” prensibi ile ‘koruyucu hekimlik’ adı altında sağlıklı bireylere aşı, biyolojik aktif maddeler ve vitaminler satıyor. İlginc olan şu ki, her ilac firması sadece ilac değil, GM tohumlar, tarım ilacları, aromalar ve katkı maddeleri de uretiyor. Yani hastalık ureten maddeler de “tedavi” icin sunulan maddeler de aynı şirketler tarafından uretiliyor. Ancak daha ilginci şu ki, milyarlarca insan şifa umuduyla hastalık ureticilerinden “ilac” satın almaya devam ediyor.

İceriğinde domuz hucrelerinin bulunması fıkhi olarak aşının durumunu ortaya koymaktadır. Fakat bazı din adamları ‘zaruret’ halini ileri surerek, henuz ortaya cıkmamış, hatta belki hicbir zaman da oluşmayacak bir salgını ‘zaruret’ kabul etmektedir. Hatta bu zaruret halini belirlemede Dunya Sağlık Orgutu gibi İslam dışı otoritelerin, İslam kaynaklı olmayan goruşlerini temel almaktadır.

Prof. Dr. A. Rasim Kucukusta aşı hakkında şoyle diyor: “Domuz gribi ağır bir hastalık değildir. Belirtileri diğer grip turlerine gore daha hafiftir. Hastaların ateş duşene kadar evde istirahat etmeleri yeterlidir. Hastalık kendiliğinden gecer”

Ayrıca hastaların, iştahı gelene kadar yemek yememesi, bol miktarda limon suyu, greyfurt suyu icmesi, sarımsak ve soğan yemesi daha kısa zamanda iyileşmelerini sağlar.
Bugune kadar 863 tur grip virusu belirlenmiştir. Bu 863 turden sadece 3 zincire karşı aşı geliştirilmiştir. İlac şirketleri tarafından her yıl bu 863 turden biri icin aşı geliştirildiği ve bu aşının da o ture karşı ortalama olarak %30 oranında koruma sağlayabileceği biliniyor. Ancak bu yıl 863 grip turunden hangisinin aktif olacağını doğal olarak kimse bilemiyor. Ustelik her sene başında tesadufen secilen turun, aşı uretildikten sonra mutasyon gecirmiş olma olasılığı yuksektir. Dolayısıyla aşı buyuk ihtimalle hicbir olumlu etki gostermeyecektir. Cunku bu durumda aşı tamamen başka bir viruse karşı uretilmiş olacaktır.

Bu durum cok komik olabilirdi, trajik olmasaydı. Oyle gorunuyor ki birisi insanlarla acıkca alay ediyor.

Unlu Amerikalı cocuk doktoru Henry Bieler’e gore “Aşıların hastalıklar uzerinde hicbir olumlu etkisi yoktur cunku hastalıkların asıl sebebi mikroplar değildir. Hastalıkların sebebi toxemia (vucutta toksik madde toplanması) ve toxemia’nın hucre duzeyinde sebep olduğu bozulma ile mikropların coğalması ve aktifleşmesine uygun ortam oluşmasıdır.” Toxemia’nın sebepleri arasında ise işlenmiş et urunlerini, pastorize sutu, gıda katkı maddelerini, aşıları, ilac ve deterjan tuketimini, tarım ilaclarını sayabiliriz.

Dr. G. Buchwald 40 yılı aşan araştırmaları sonunda aşının bir faydası olmadığını ama pek cok zararı olduğunu tespit etmiştir. O şoyle diyor: “Aşı korumaz, Aşı yardım etmez, Aşı tahrip eder.”

2 Kasım 2000’de Amerikalı Doktorlar ve Cerrahlar Birliği (AAPS) St. Louis’deki 57. toplantılarında cocuk aşılarının zorunlu olmasının kaldırılması icin oy birliği ile karar aldı. Bu karara bir tane bile hayır diyen cıkmadı.

ABD Kongresi uyesi Dr. Ron Paul’un ifade ettiği uzere “1997′de geliştirilen Domuz Gribi aşısından olenlerin sayısı 25, gripten olenlerin sayısı sadece 1 idi.”

İngiltere’deki doktorlar şu anda ciddi bir korku icindeler. Tahminlerine gore bugun kullanılan grip aşısı Amerika’da 1976 yılında yaşanan grip salgınında kullanılan aşının analogudur (eşi).

1976’da Amerika’da kullanılan grip aşısının sonucları:
Aşıdan olenlerin sayısı gripten olenlerin sayısından daha fazlaydı.
500 kişide Guillain-Barre sendromu tesbit edildi.
Guillain-Barre sendromuna yakalanma riski 8 kat arttı.
Grip aşısının Guillain-Barre sendromuna sebep oldugu ispat edildikten 10 gun sonra aşılama durduruldu.
Amerikan hukumeti tazminatlar icin milyonlarca dolar odemek zorunda kaldı.
Aşıların sebep olduğu belirtilen bazı rahatsızlıklar şoyledir:
Cocuk Felci Aşısı: AIDS’e
Tetanos: Beyin iltihabı’na
Hepatit B: Multiple Skleroz’a (MS)
Kızamık: Kalın bağırsak iltihabı, Beyin iltihabı’na
Kabakulak: Şeker hastalığı, Kramplı hastalıklar, Norolojik hastalıklar’a
Karma Aşılar: Ani cocuk olumleri’ne
Grip Aşısı: Guillain-Barre sendrom’una, genetik ve fenotipik değişimlere sebep olmaktadır

Duşunun ve karar verin. Kendinize ve ailenize yaptırılacak her aşı icin geniş bilgi toplayın. İcindekileri ve etkilerini oğrenin. Aşı olup olmamak konusunda SADECE SİZ karar verebilirsiniz. Unutmayın; aşıların sonucları karşısından TEK SORUMLU SİZ OLACAKSINIZ.

Ne ilac ureticileri, ne doktorlar, ne de devlet birimleri aşı ile oluşacak zararlar karşısında sorumluluk kabul etmezler.

Dr. Aidin Salih / Sade Hayat Derneği