Dunya Sağlık Orgutu’nun sağlık raporunda şişmanlık, “vucutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya cıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunu” olarak tanımlanmaktadır.

Aşırı besin alımı, yetersiz fiziksel aktivite, kalıtım, hormonal nedenler, psikolojik sorunlar, sigarayı bırakma, alkol kullanımı gibi faktorlere bağlı olarak gelişen şişmanlık tek başına olduğu gibi komplikasyonları ile de yaşam suresini kısaltan ve yaşam kalitesini duşuren ciddi bir hastalıktır. Komplikasyonları arasında ilk akla gelenler: Kalp - damar hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığı, bazı kanser turleri, solunum rahatsızlıkları, karaciğer yağlanması, safra kesesi hastalıkları, eklem hastalıkları, adet duzensizlikleri, kısırlık… şeklinde sıralanabilir.

Multifaktoriyel bir hastalık olan şişmanlığın tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım gerekmektedir. Dahiliye uzmanı veya endokrinolog, diyetisyen, fizyoterapist ve psikolog ile ekip halinde tedavi edilmesi durumunda daha sağlıklı sonuclar alınmaktadır.

Gunumuzde bircok kronik hastalığın temel nedenini oluşturan şişmanlığın tedavisinde diyetisyen en yetkili ve etkin meslek mensubudur. Sağlık ekibinin temel direği olan hekim hastanın gerekli muayenesini yapar, tahlillerini yaptırır ve diyetisyen, kişinin ozelliklerine uygun beslenme modelleriyle normal ağırlığa iniş surecini başlatır. Diyetisyenler aldıkları eğitimin gereği olarak beslenme programını kişiye gore ayarlayabilen, aynı zamanda zayıflama diyetlerini yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı sağlayabilecek şekilde duzenleyebilen kişilerdir.

Ağırlık kaybının gecmişine bakıldığında; midede hacim oluşturan posa tabletlerinin sindirim sisteminde tıkanmalara, kafein ve amfetaminlerin bağımlılığa, cok duşuk kalorili diyetlerin ve sindirim sistemine yapılan cerrahi mudahalelerin besin oğesi yetersizliklerine, protein diyetlerinin bobrek ve kalp problemlerine, kalp yetmezliği sonucu olumlere neden olduğu gorulmektedir.

Bu gibi nedenlerle, Dunya Sağlık Orgutu obezite tedavisinde onceliğin yaşam tarzı değişikliğine verilmesinin uzerinde durmakta ve aylık ağırlık kaybının 2 - 4 kg arasında olması gerektiğini vurgulamaktadır. Kişi cok şişmansa, ameliyata hazırlanacaksa, kişide kiloya bağlı olarak herhangi bir sağlık problemi oluşmuş veya oluşma surecinde ise, bahsedilen ekip gozetiminde ayda 6 kg verdirilebilir. Daha fazla ağırlık kaybının faydadan cok zarar vereceği asla unutulmaması gereken, cok ciddi bir konudur. Kimse 20 senede aldığı kiloları 20 gunde vermeye kalkışmamalıdır. Bu uğurda ac karına greyfurt veya limon suyu icmenin, kabak cekirdeği yemenin, surekli maden suyu icmenin, yosun tabletlerinden, kekik sularından ve form caylarından medet ummanın hicbir bilimsel dayanağı olmadığı gibi; faydadan cok zarar verdiği aşikardır. Sabırlı olmak şart.

Tum bunlara karşılık her gun kitle iletişim araclarında onlarca “şok diyetler” ile karşılaşılmaktadır. “İsvec Diyeti, Bridget Jones Diyeti, Hollywood Diyeti, Manken Diyeti, Lahana Corbası Diyeti, Burclara Gore Diyet, Kan Grubu Diyeti, Meyve Diyeti, Amerikan Kalp Vakfı Diyeti, Atkins Diyeti, Son Şans Diyeti” ve daha yuzlerce garip isimli veya isimsiz diyet. Peki bu kadar cok diyet listesi ortalarda dolaşırken neden hala insanların kilo problemi var? Cunku bu tip diyetlerin coğu başlangıcta hızlı kilo kaybı sağlasa da, kısa bir sure sonra bu kilolar fazlasıyla geri alınmaktadır. Bu tip diyetler sağlığa zarar vermenin ve metabolizmanın bozulmasını sağlayarak omru kısaltmanın yanı sıra, kişinin “ben bu işi başaramıyorum” diyerek umutsuzluğa kapılmasına neden olmaktadır. O nedenle, tıbbi beslenme tedavisi konusunda diyetisyenlerden destek alınmalıdır.

Genel ilkeleri benzer olmakla birlikte diyet mutlaka “kişiye ozel” olarak hazırlanmalıdır. Cunku herkesin metabolizması farklılıklar gostermektedir, tıpkı parmak izi gibi. Kilo fazlalığı olanlar genelde ac kalarak, oğun atlayarak, hicbir şey yemeyerek sonuc almaya calışmaktadır. Boylesi bir davranış, vucudu aclıktan olme paniğine surukler ve “tasarruf” moduna gecen metabolizma yavaşlar, yağ yakmak yerine tuketilen her besini yağ şeklinde depolama yoluna gider. Buna karşılık sık sık, azar azar beslenmek metabolizmayı hızlandırdığı gibi, yavaş yemeyi de sağlar. Ac kalmak ve oğun atlamak, bir sonraki oğunde hem hızlı hem de fazla yemek yenilmesine neden olmaktadır. O nedenle gunde 8 saatten fazla uyunmamalı, uyandıktan sonraki 30 - 45 dakikalık zaman diliminde kahvaltıya başlanmalı, 2 - 3 saatlik aralıklarla beslenilmeli ve asla oğun atlanmamalıdır.

Dunya Sağlık Orgutu’nce gunluk enerji ihtiyacının %55-60’ının karbonhidrat, %12-15’inin protein ve %25-30’unun yağlardan karşılanması gerektiği vurgulanmaktadır. Sonucta kimse elinde hesap makinesi ile gezmeyecek elbette. Burada yapılacak en doğru davranış; et, sut, tahıl, sebze ve meyve gibi besin gruplarını gun icerisinde uzmanların onerdiği oranlarda ceşitlilik sağlayarak tuketmek olacaktır. Boylelikle kişi yeterli ve dengeli beslenmiş olur. Yeterli ve dengeli beslenmede ilave olarak tuketilen yuksek oranda yağ ve şeker iceren besinlerin hicbir yararı bulunmamaktadır.

Yemekler zaten yağ ile pişirilmektedir. Et, sut, yoğurt, peynir, yumurta ve yağlı tohumların icerisinde de yağ bulunmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; kızartma ve kavurma işlemlerinden kacınılmalı, ekmeğe yağ surulmemeli, zeytinyağı bile olsa aşırı miktarda kullanmamalıdır. Sonucta katı da olsa sıvı da olsa 1 gram yağ 9 kkal. enerji icermektedir. Halbuki karbonhidrat ve proteinlerin 1gramı 4 kkal. enerji icermektedir. Demek ki diyet yaparken ekmek, pilav ve makarna gibi tahıl urunlerinden kişi kendini tamamen soyutlamamalı, pilav ve makarna gibi yiyeceklere eklenen yağ miktarını azaltmalıdır.

Şeker acısından durum değerlendirilirse; 2 tur şeker vardır: Rafine şekerler ve besinlerde doğal olarak bulunan şekerler (meyvelerde fruktoz, sutte laktoz, tahıllarda nişasta gibi). Kaynağı ne olursa olsun, vucut gercekte bu farkı anlamaz. Vucut, kan şekerinin tumunu aynı anda enerjiye ceviremez. Kan şekeri duzeyi normalin uzerine cıktığında; pankreastan salınan insulin hormonu bu fazla şekerin depolanması icin karaciğer, kas ve diğer hucreleri uyarır. Glikozun bir kısmı, kas ve karaciğerde depolanır. İhtiyacından fazla enerji tuketimi durumunda vucut, bir kısım glikozu vucut yağına cevirir. O nedenle tatlılardan uzak durmakta yarar vardır. Yenilecekse de, tatlıların tuketim sıklığına ve miktarına dikkat etmek, ağır ve şerbetli tatlılar yerine; sutlu ve meyveli tatlıları tercih etmek daha sağlıklı olacaktır. Hatta enerji alımını sınırlandırmak ve kan şekerindeki dalgalanmalara engel olmak adına tatlı yapımında yapay tatlandırıcılar kullanılabilir.

Posalı yani lifli besinlerin tuketimi artırılmalıdır. Posalı besinler kan şekerini, kan basıncını (tansiyonu) ve kan kolesterolunu istenilen seviyede tutmaya yardımcı olurlar. Midede, su ile birlikte şişerler; tokluk, doygunluk hissi sağlarlar. Ayrıca dışkılama miktarını ve sıklığını artırırlar. Kabızlık ve kalın bağırsak kanserinden koruyucu etkileri mevcuttur. Bu yuzden haftada 2 - 3 kere kurubaklagil yemeği yenilmelidir. Ayrıca beyaz ekmek yerine esmer ekmek, pirinc yerine bulgur tercih etmekte yarar vardır. Pirinc, makarna, erişte ve unun kepekli alternatifleri mevcuttur. Kepekli tahılları tercih etmek daha sağlıklı olacaktır. Sebze ve meyveler de posa icermektedir. Ancak posaları kabuk ve kabuğa yakın yerlerde bulunduğu icin, soyulmadan yenilebilenleri iyi bir şekilde yıkadıktan sonra kabukları ile tuketmek onerilmektedir.

Posanın vucutta etkili olabilmesi icin mutlaka su ve sulu besinler ile birlikte tuketilmesi onerilmektedir. Suyun; alınan besinlerin sindiriminden, metabolik atıkların dışarı atılmasına kadar her aşamada cok onemli gorevleri vardır. Ayrıca kilo kaybetmek, mevcut ağırlığı korumak ve fazla besin alımını engellemek icin bol su icilmesi gerekir. Peki ama gunluk su tuketimi ne kadar olmalıdır? Sağlıklı bir kadının gunde 10 bardak, erkeğin ise 14 bardak su icmesi onerilmektedir. Kilo fazlası olan kişilerin bu miktardan daha fazlasını tuketmeleri gerekmektedir. İcilen cay, kahve, kola gibi icecekler diuretik (yani idrar sokturucu) oldukları icin asla suyu yerini tutmamakta, vucuttan su atımını artırmaktadır. Nasıl Turk kahvesi yanında su iciliyorsa, aynı şekilde cay ve neskafe ile de su icilmesi gerekmektedir. En iyi cozucu, saf, katkısız ve doğal olan icecek su olduğu icin gunluk sıvı ihtiyacının 3/4’u su olarak tercih edilmelidir. Ozellikle yaz doneminde suya daha bir onem vermek gerekmektedir.

Bu onerilere ilave olarak mutlaka egzersiz yapılmalıdır. Dunya Sağlık Orgutu en cok tempolu yurumeyi onermektedir. Bisiklete binme, yuzme, dans, aerobik ve jimnastik tarzı kalbi calıştıran sporlar da yapılabilir. Amac; metabolizma hızını duşurmemek, kilo verirken bir noktada ağırlığın sabit kalmasını onlemek, verilen kiloların kalıcı olmasını sağlamaktır. Sonucta spora ayrılacak “45 dakika” gunun sadece %3’udur. “Egzersiz yapmaya zaman bulamadım” sozu mazeret olarak kabul edilmemelidir. Sonuc olarak; obezitenin tedavisinde tek başına diyet tedavisi yeterli olmamakta, beraberinde egzersiz programı ve yaşam tarzı değişikliği de gerekmektedir. Bu bağlamda kısa mesafelerde taşıt kullanılmaması, alışverişe tok karına cıkılması, her lokmadan sonra catal ve kaşığın tabağa bırakılması, tabakta yemek bırakmanın alışkanlık haline getirilmesi gibi davranış değişiklikleri hayata gecirilmelidir.

Sonuc olarak; zayıflama programı kişiye ozel, bireyin benimseyip, yaşam tarzı haline getirerek uygulayabileceği, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırabilecek ozellikte olmalıdır. Ayrıca obezitenin tedavisinde tek başına diyet tedavisi yeterli olmamakta, beraberinde egzersiz programı ve davranış değişikliği tedavisi de gerekmektedir.

Beslenme ve Diyet Uzmanı
Turgay Kose