Yuzyıllar once dolgun hatlara sahip olanlar `guzel` bulunurken, bugun ince ve yağsız vucut bir koşul haline geldi.

Cinsiyet ayrımı gozetmeksizin zayıf olma tutkusu herkesi etkisi altına aldı ve diyet listeleri ile baş başa bıraktı. Oysa risk cok buyuk!

Dunya podyumlarında fırtına gibi esen modellerin sıfır beden olması gecen yıldan itibaren buyuk tartışmalara yol acmış; bir kadının fiziksel guzelliğinin hangi bedende standart kazanması gerektiği dunya genelinde buyuk tartışmalara yol acmıştı.

Gerek podyum dunyasından, gerekse kağıt bebeklere ozenen genc kızlar arasından olumle sonuclanan vakaların gorulmesi, bu tartışmaları daha da alevlendirmişti. Sıfır beden bir vucuda sahip olmak icin yapılan diyetler, vucudun iflas etmesine neden olunca bu diyetler yeniden mercek altına alınmıştı... Araştırmalar sonucunda; birkac beden incelten, beslenme alışkınlıklarını değiştirme iddiasında olan diyetlerin bile bir sure sonra kişiye daha da cok kilo aldırdığı ortaya cıktı.

Geo dergisi de, 2007`nin ilk sayısında `Diyetler Neden Şişmanlatır` konulu bir dosya calışması yayımladı. Diyetin tarihcesinden gunumuze kadar olan gelişiminin ve ne gibi etkiler yarattığının anlatıldığı dosyada, dunyada kabul goren farklı diyetler de tek tek değerlendiriliyor. İşte Antik Yunan`a kadar uzanan, ozellikle kadınların en az makyaj ve giyim trendleri kadar konuştuğu diyet hakkında bilinmesi gerekenler...


Antik Yunan’dan gunumuze

Diyet, Antik Yunan`da `diaita` (yaşam tarzı) anlamına geliyordu. Epikuros ve Pythagoras gibi filozoflar ve daha sonraları Galenos gibi doktorlar; vucut uzerinde etki yapan surekli bir gucler dengesini savundu. Buna gore her aşırı uc zararlı sayıldı. Cunku gut gibi hastalıklar, oburluk sonucunda sadece zenginlerde ortaya cıkıyordu. Yıllar gectikce, farklı oneriler ve farklı yeme alışkanlıkları onerileri ortaya atılmaya başlandı. Orneğin doktor Christoph Wilhelm Hufeland 1800`lu yıllarda; ancak dengeli yemek, yani makrobiyotik sayesinde uzun bir yaşam surulebileceğini oneriyordu.

Lifli maddeleri muhafaza etmek icin yandaşlarına unu tamamen oğutmemeyi tavsiye eden Amerikalı papaz Sylvester Graham ise aynı donemlerde doğal besinlerin yanı sıra, gubrelenmemiş meyve ve sebzeleri tuketmeyi onerdi. Cok gecmeden enerji bilancosuna ilişkin ilk bilimsel incelemeler yapıldı. Hekim Carl Voit 1900`lu yıllara doğru bir insanın ortalama yağ, protein ve karbonhidrat tuketimini araştırıp ilk beslenme normunu ortaya attı. Bundan sonra bilim adamları besin maddelerinin enerji değerini hesapladı; oyle ki cok gecmeden herkes kalorileri sayabilir hale geldi.

1900-1920 arasında ilk tıbbi kilo cetvelleri ortaya cıktı. Giysiler icin konfeksiyon beden uygulaması kullanılmaya başlandı. Boylece endustriyel normlar yeni bir insan imajına damgasını vurdu. 1960`larda ABD Tarım Bakanlığı, Amerikalılar`dan hayvansal yağlar yerine bitkisel olanları tuketmelerini istedi. Araştırmalar; hayvansal urunlerde bulunan doymuş yağ asitlerinin kolesterol oranını yukselttiğini; sebze ve balıkta bulunan doymamış yağ asitlerinin ise kolesterolu duşurduğunu gostermişti.

Devletin tavsiyesi etkili oldu; 1970 ve 80`li yıllarda ABD`de koroner kalp hastalıklarının oranı yarı yarıya indi. Onlarca yıldır beslenme uzmanları, diyet onerileri ve gıda maddesi piramitleriyle insanlara kilolarını nasıl dengeleyebileceklerini oğretmeye calışıyor. Peki tum bu kalori saymalar ve diyet onerileri yanlış mı?


Hastalığa giden yol

Zayıflamak; teoride olduğu gibi, pratikte hic de kolay değil. Diyetlerle kişiye ya ihtiyacı olandan daha az kalori verdiriliyor ya da gereğinden fazla hareket ettirilerek enerji harcatılıyor. Gunumuzde ise coğu insan daha fazla hareket etmek yerine, az yemek yemeği seciyor.

Bir-iki haftada, hatta gunde olabildiğince fazla . kilo kaybına dayanan; lahana corbası ya da ananas diyeti gibi tek taraflı programlar, uzmanlarca kabul gormuyor. Dengeli bir beslenme tarzını destekleyen zayıflama programları; orneğin Weight Watchers Diyeti, uzmanlara gore vucuda yuk olmuyor. Ancak surekli bir beslenme değişikliğine gidilmedikce onların da etkisi uzun surmuyor. Peki diyetler neden sağlık icin risk taşıyor?

Sık yapılan diyetler, insanın kilosunu kafaya takarak, toplumun dayattığı bir vucut ideali gutmesine yol acabiliyor. Bu da diyetleri beslenme bozuklukları, ozellikle de anoreksi (zayıflık hastalığı) ve blumi (yediklerini kusma) icin başlangıc haline getiriyor. Bunlar, ozellikle genc kadınların ruhsal ve bedensel sağlığı icin buyuk risk oluşturuyor.

Tedavi edilmezse cok onemli bedensel ve psikososyal sonucları olan anoreksia`da yuksek olum oranlarına varan surekli bir takıntı tehlikesi başgosteriyor. İşte bunun icin uzmanlar, gorunuşunden mutsuz olan kişinin, diyetisyene değil terapiste gitmesi gerektiğini soyler.

-alıntı-