
Özür dilemedi
1946’da Sinema Oyuncuları Birliği’nin yönetimindeyken bir dekoratör grevi, dev film şirketi Warner Brothers’ı rahatsız ettiğinde, onları işçilerin şikâyetlerine odaklanmaya çağırdığı için hoş karşılanmamıştı. Amerikan Karşıtı Faaliyetler Komitesi 1947’de 19 senarist ve yönetmenin siyasi faaliyetleri hakkında oturumlar düzenlediğinde protesto için Washington’a giden ünlüler arasındaydı. Gelelim gurur kısmına; Washington’a protestoya Hunt ile birlikte giden ve aralarında Humphrey Bogart ile Lauren Bacall’ın da olduğu bazı ünlüler, müdahalelerinin yanlış olduğunu söyleyerek geri adım attı. Ancak Hunt ve eşi, senarist Robert Presnell Jr. özür dilemedi. Sonuç: 1950’de kara listeye alınan 68 oyuncu, 44 yazar, 28 müzisyen, 18 yönetmen, 11 yorumcu, üç spiker, bir müzik eleştirmeni, bir avukat ve bir muhasebeci arasında isimleri vardı.
Aktivist oldu
Sonra beyaz perdeye zorunlu bir veda yaşadı Hunt. Oyunculuğa tiyatroda devam etti. Sahneler kara listeyi pek umursamamıştı. Altı Broadway oyununda ve 30 kadar bölgesel yapımda rol aldı. Yıllar geçtikçe Birleşmiş Milletler için mülteci davaları üzerinde çalışan, Los Angeles’taki evsizlere yardım eden ve eşcinsel evliliği destekleyen bir aktivist oldu. Sinema dünyası da onu unutmadı, festivallerde onurlandırdılar. Kariyeri Roger C. Memos’un yönettiği “Marsha Hunt’s Sweet Adversity” adlı belgeselde anlatıldı. Ancak ne yaparsa yapsın kendisine hep kara liste soruldu. O da tüm içtenliğiyle “Sahip olduğum tek gerçek pişmanlık; bir oyuncu olarak yaptığım işten ziyade kara listeye alınmamla hatırlanmamdır” cevabını verdi. Eşini 1987’de kaybeden Marsha Hunt, 7 Eylül’de 105 yaşına girmeye az bir zaman kala öldü. Hunt, tüm önyargı kurbanları için savaşmıştı.