İstanbul Universitesi (İU) Diş Hekimliği Fakultesi Pedodonti Anabilim Dalı Oğretim Uyesi Prof. Dr. Elif Oktay Sepet, emziğin en gec 2 yaşında bıraktırılması gerektiğini belirterek, “Emziğin uzun sureli kullanımı, ağız-diş yapılarında kalıcı zararlara, konuşma ve telaffuz bozuklukları ile orta kulak enfeksiyonlarına da neden olabilmektedir.

Emzik, bebeğin cok huzursuz olduğu durumlarda sakinleşmesi icin ya da yalnızca gece uykusunda verilerek kısıtlanmalı, sonrasında da tamamen ortadan kaldırılmalıdır” dedi.
Sepet, annenin hamilelik doneminde yetersiz ve dengesiz beslenmesi nedeniyle bebeğin dişlerinin yapısal acıdan direncsiz gelişebileceğini belirterek, annenin bu donemde protein, kalsiyum, fosfor ile ozellikle A, C ve D vitaminlari acısından dengeli ve yeterli beslenmesinin onemli olduğunu soyledi.


İLACLAR DİŞLERİ GUCSUZLEŞTİREBİLİR

Sepet, hamilelikte gecirilen enfeksiyonlar ve metabolik hastalıklar ile tetrasiklin ve talidomid gibi ilacların kullanımının da dişlerin yapısal acıdan direncsiz olmasına neden olabildiğini vurgulayarak, “Doğum komplikasyonları, doğum sonrası gecirilen enfeksiyonlar, metabolik hastalıklar, konjenital kalp hastalıkları, bobrek hastalıkları, dudak damak yarıkları, beslenme bozuklukları, tetrasiklin, kurşun ve aşırı fluorid alınımı da diş gelişimini etkileyebilecek doğum sonrası faktorlerdir. Hamilelik doneminde anne adaylarının ağız diş sağlığına ozen gostermesi hem kendisi hem de doğacak bebeğin ağız-diş sağlığı acısından son derece onemlidir. Cunku curuk yapıcı bakteriler, anneden bebeğe tukuruk teması yoluyla geciş gosterebilmektedir. Bu donemde annenin ‘bebek ağız-diş sağlığı ’ hakkında bilgilendirilmesi, ileride oluşabilecek sorunların onlenmesine yardımcı olur” diye konuştu.


Emziklerin de emme sıklığına ve suresine bağlı ağız ve dişler uzerinde olumsuz etkileri olabileceğini aktaran Sepet, şoyle devam etti:
“Uzun sureli (3-4 yaşa kadar) emzik emme alışkanlığı, ust dişlerin one, alt dişlerin iceriye doğru konumlanmasına, damak yapısında belirgin bir daralmaya (V şeklinde damak), ‘acık kapanış ’ denilen alt ve ust ceneler arasında kapanış bozukluklarına ve konuşma bozukluklarına neden olabilmektedir. Ayrıca emziğin şeker, bal, pekmez gibi gıdalara batırılarak bebeğe verilmesi erken yaşta diş curuklerinin oluşmasına neden olabilir. Emzik kullanımının 2 yaş civarında bırakılmasıyla dişlerde oluşan bozuklukların buyuk bir oranda kendiliğinden duzeldiği gorulebilmektedir. Uzun sureli emzik emme sonucu oluşan ağız ve diş yapısındaki bozulukların tedavisinde oncelikle bu alışkanlığın terk edilmesi gerekmektedir. Uzun sure emzik emen cocuklarda aynı zamanda parmak, dil emme ve yanlış yutkunma alışkanlıkları da gorulebilmektedir. Alışkanlığın devam etmesini onlemek ve oluşan bozuklukların duzeltilebilmesi icin ‘alışkanlık kırıcı apareyler ’ ve ortodontik tedavi yontemleri uygulanmaktadır.”


“DUDAK KENARLARINI VE CENEYİ TAHRİŞ EDEN EMZİKLER KULLANILMAMALI”
Sepet, bebeğin emme refleksiyle dunyaya geldiğini ifade ederek, anne sutu alan, iyi gelişen, huzurlu bir bebeğin emzik emmeye zorlanmaması gerektiğini vurguladı.
Emziğin, anne sutunu yeterince alamayan, mamayla beslenen, parmaklarını ya da giysilerini surekli emmek isteyen, uyku sorunu yaşayan, huzursuz bebeklerde kullanılması gerektiğini dile getiren Sepet, şunları kaydetti:
“Emzik emme tekniği ile anne memesini emme tekniği farklıdır. Anne sutunu emmeyi engellememesi icin emziğin 1. aydan sonra kullanılması onerilir. Emzik genelde uykuya dalmak uzere olan bebeğe verilmeli, derin uykuya daldıktan sonra bebeğin ağzından cıkartılmalıdır. Ayrıca emziklerin kaynatılarak temizlenmesine ozen gosterilmelidir. Ebeveynler ya da bebeğin bakımından sorumlu kişiler, emziği temizlemek icin asla ağızlarına alıp temizleyerek bebeğe vermemelidirler. Bu yolla bebeğe curuk yapıcı mikroorganizmalar dahil bircok mikrop bulaşabilir.”


EMZİKLERDE BİSPHENOLA TEHLİKESİNE DİKKAT EDİN
Sepet, yıpranmış ve yarıklar oluşmuş eski emziklerin kullanılmaması, emziklerde “Bisphenol A” gibi zararlı maddelerin bulunmadığından emin olunması ve silikon ya da kaucuktan yapılmış emzik kullanımının tercih edilmesi gerektiğine işaret ederek, bebeklerin, silikon emziklere yumuşak ve puruzsuz yuzeyleri nedeniyle daha kolay alıştığını, kaucuk emziklerin de cabuk eskimesi sebebiyle yapışkan hale geldiğinde değiştirilmesi gerektiğini kaydetti.

“Silikon emziklere gore daha elastik olduklarından diş cıkartma donemlerinde kullanımları daha uygundur. Ancak kaucuk emziklerin allerji yapabileceği unutulmamalıdır” diyen Sepet, 0-6 aylık bebeklere anne memesine benzer olduklarından damaksız emzikler, 6 ay uzerindeki bebeklere ise damak gelişimini bozmayacak anatomik başlıklı emzikler verilmesini tavsiye etti.

Sepet, secilecek emziğin tabanının geniş, burun deliklerini kapatmaması ve tabanında hava akımını sağlayacak deliklerin olması gerektiğini vurgulayarak, “Dudak kenarlarını ve ceneyi tahriş eden emzikler kullanılmamalıdır. Bebeklerin ağız-diş sağlığı acısından diş hekimini erken ziyareti son derece onemlidir. 1 yaşından itibaren duzenli diş hekimi kontroluyle olası bircok sorun onlenebilir. Emzik, maksimum 2 yaşında bıraktırılmalıdır. Cunku emziğin uzun sureli kullanımı, ağız-diş yapısında kalıcı zararlara, konuşma ve telaffuz bozuklukları ile orta kulak enfeksiyonlarına da neden olabilmektedir. Emziğin bıraktırılması kolay bir durum değildir. Emzik kullanımının sure ve sıklığının azaltılmasıyla bu surece başlanmalıdır. Emzik, bebeğin cok huzursuz olduğu durumlarda, sakinleşmesi icin ya da yalnızca gece uykusunda verilerek kısıtlanmalı, sonrasında da tamamen ortadan kaldırılmalıdır. Cocuğun emzik emmeyen yaşıtlarıyla sık sık bir araya getirilmesi, odul yontemleri, stresli anlarında alternatif yontemlerle cocuğun rahatlatılması, ilgisinin başka alanlara cekilmesi, sevgi ve sabır temelli yaklaşımlarla bu zor surec aşılabilir” değerlendirmesinde bulundu.