Cocuğa olum kavramını nasıl anlatmalıyız?
Çocuk Büyütme0 Mesaj
●2 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Hayatın İçinden
- Çocuk Büyütme
- Cocuğa olum kavramını nasıl anlatmalıyız?
-
17-09-2022, 08:57:37
“Cocuğa olum kavramını nasıl anlatmalıyız?”
1. Cocuğun kavramı oğrenmeye hazıroluşu beklenmelidir: Cocuğa olumu anlatmak, durup dururken, artık hayatın bazı gerceklerini oğrenme vakti geldiğini duşunduğumuz icin onu karşımıza alıp konuşmak şeklinde olmaz. Cocuğa olumu anlatmak icin, onun hazıroluşunu beklemek gerekir. Cocuğun hazıroluşunu ise onun sorularından anlarız. O, kendisini anlamaya hazır hissettiğinde, zaten ebeveynlerine olum ile ilgili sorular yoneltmeye başlayacaktır.
Burada belirtmemiz gereken bir nokta vardır: Cocuğun olumle beklenmedik bir zamanda karşılaşması. Bu gibi durumlarda, eğer ki cocuk bu zamana kadar olumu hic sormamışsa (ki genellikle sorarlar), istisnai olarak, cocuğu karşımıza alıp kısa bir konuşma yapmak gerekebilir. Ama yine cok ayrıntıya girmeden, kafasındaki soru işaretlerini giderecek kadar.
2.Cocuğun olum hakkındaki soruları dikkatlice yanıtlanmalıdır:
Cocuğun soruları geciştirilmemeli ya da cevapsız bırakılmamalıdır. Bu sefer cocuğun kafası daha cok karışabilir ve cocuk korkabilir.
Cocuk ne soruyorsa o cevaplanmalı, fazladan acıklama yapılmamalıdır. Ayrıntıya girmeden kısa ve net bir şekilde anlatılmalıdır. Olumun ne ya da nasıl bir şey olduğunu soran cocuğa, oldukten sonra kişiye ne olacağı ya da geriye kalanları ne gibi zorlukların beklediği anlatılmamalıdır. Cocuk zaten merak ederse, onu da soracaktır. Sorduğu takdirde de uygun bir dille izah edilmelidir.
3.Acıklama yaparken mumkun olduğunca somut orneklerden yola cıkılmalıdır:
Olum kavramı, ilk etapta direkt bir insan uzerinden anlatılmak yerine, cicekler ya da hayvanlar uzerinden anlatılırsa cocukların bunu idrak etmesi daha kolay olur. Ozellikle sakısıdaki ciceğin, kafesteki muhabbet kuşunun, komşunun kedisinin olmesi… gibi yakın cevresindeki ornekler daha etkilidir.
Kedisi olen komşunun, kedisi artık onla yaşamadığı ve kedisini ozlediği icin uzulduğunu anlatmalıyız. Ama bu duruma bazen uzulse bile, hala bir cok şeyin onu mutlu ettiğini, diğer sevdikleri ile gayet keyifli vakit gecirdiğini, hayatının yine de guzel olduğunu acıklamalıyız.
4.Olum kotu bir durum/olay olarak anlatılmamalıdır:
Olen birinin bir daha geri gelmeyeceğini, bunun uzucu bir durum olduğunu, o kişiyi ozleyeceğimizi cocuğa anlatmalıyız. Her ne kadar ona acı verse de bir daha onun geri gelmeyeceğini soylemeliyiz. Aksi halde boş bir umut onu daha cok yıpratıp, onun hem olen kişiye hem de etafındakilere karşı ofkelenmesine neden olabilir.
Unutulmaması gereken onemli bir nokta, olumden bahsederken cenneti de anlatmaktır. Olen kimselerin bir daha geri donemeyeceklerini, ancak, onların cennet denen guzel bir yerde sevdiklerini beklediklerini, daha sonra hep birlikte cennette buluşacaklarını eklemeliyiz. Bir kimse olen bir sevdiğini gormese bile, olen kişinin cennetten onu gorduğunu ve mutlu olduğunu belirtmeliyiz.
Cennetten bahsederken dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır: Cennet fazla ballandırıla ballandırıla anlatılırsa cocuk oraya bir an evvel gitmek isteyebilir. Bu nedenle, cennet anlatılırken, oraya istediğimiz zaman gidemeyeceğimiz, Allah bizi cağırdığında gidebileceğimiz belirtilmeli; Allah ’ın bizi ne zaman cağıracağını da bilmediğimiz vurgulanmalıdır.
Yaklaşık 4-5 yaş gibi, cocuklar yaşlılık ve hastalık ile olum arasında bağlantı kurarlar. Bu donemde kendilerinin ya da sevdiklerinin olmesinden korkmaya başlarlar. Olumun sevdiğimiz kişiden ayırdığı icin uzucu bir şey olduğu ama yine de cok sonra cennette tekrar kavuşacağımız icin o kadar da kotu bir şey olmadığı duşuncesi ve ne zaman oleceğimizi bilemeyeceğimiz gerceği cocuğu biraz olsun rahatlatır. Her yaşlananın olmediği ya da insanların hastalansa da iyileştikleri, cevrelerinden ornekler verilerek acıklanabilir. Bu hususta etkili olabilecek bir diğer nokta ise ebeveynlerin şu an ’a, şu anki beraberliklerine vurgu yapıp cocuk icin eğlenceli sayılabilecek bir şeyler yapmaktır.
“Ailede bir olum, cocuğa nasıl soylenmelidir?”
Cocuk, aile ya da yakın cevresinde bir kayıp yaşadığı zaman, genellikle ailesi cocuğun psikolojisini bozmamak adına, olum haberini bir pedegog ya da psikoloğun vermesinin iyi olacağını duşunurler. Oysa sanılanın aksine bu haberi cok yakın hissettiği ve guvendiği bir kimse ona vermelidir. Cunku psikolog onun acısına ortak olamayacağı gibi, cocuğun da ilk defa gorduğu, desteğine inanması ve guvenmesi icin bir nedeninin olmadığı birisidir. Cocuğun o an ihtiyac duyacağı kişi acısını onunla bir yaşayan, kucağında rahatlıkla ağlayabileceği birisi olmalıdır. Ozellikle, ebeveynlerinden birini kaybettiğinde, diğer ebeveyn icin cok zor bir durum olsa da, bunu soylemek onun gorevidir.
Olum olayı cocuğa alıştırılarak soylenmelidir. Beklenen bir olum ise zaten cocuk onceki surecte az cok olaya hazırlanmıştır (ya da hazırlanmış olmalıdır). Ani bir olum ise cocuğa direkt olum haberi verilmemelidir. Once boyle bir ihtimal olduğu yaşına uygun bir şekilde soylenmeli ve cocuk duruma hazırlanmalıdır. 2-3 gun gectikten sonra ise gercek soylenmelidir. Bu surecte soyleyecek kişi de kendisini biraz toparlamış olur. Bekleme surecinin cok uzun zaman almamasına ozen gosterilmelidir.
“Yakınını kaybetmiş bir cocuğa yaklaşım nasıl olmalıdır?”
Cocuğun acısını yaşamasına fırsat verilmelidir: Hicbir şey olmamış gibi davranılmamalı ya da cocuk surekli neşelendirilmeye calışılmamalıdır. Bu bir yas durumudur ve yas durumunda uzulmek kadar normal bir şey yoktur. Olum olayının uzerinden bir muddet zaman gecmesine rağmen cocuk hala ilk gunlerdeki gibi uzuluyor, yemiyor icmiyorsa, o zaman bir uzmana danışılmalıdır.
Cocuğa olayı kabullenmesi icin zaman tanınmalıdır: Bazı cocuklar olum olayının ardından hic bir şey olmamış gibi davranır. Guler oynar. Hatta bariz mutlu gorunur. Ama bir o kadar da hırcındır; şımarık davranır, bazı durumlarda saldırganlaşabilir. Bu cocuk, muhtemelen olayı kabullenmekte zorlanıyordur, dahası inkar ediyor olabilir. Yakınları, onun beklenmeyen bu davranışları karşısında sabırlı olmalı, musamahakar davranmalı, onu yargılamamalı ve suclamamalıdır.
Cocuğun soru sorması desteklenmelidir: Bazı cocuklar ise uzgundurler ama ağızlarını bıcak acmaz. Olum olayını hic konuşmak istemezler, olen kişi ile ilgili hic soru sormazlar. Boyle durumlarda yakınları onu soru sormaya teşvik etmelidirler. Kendi duygularından bahsederek cocuğa duyguların ifade edilmesi konusunda ornek olmalıdırlar. Onun acısını anladıklarını, bunun zor bir durum olduğunu, eğer kafasına takılan sorular varsa yardımcı olabileceklerini belirtmelidirler. Fakat cocuk inatla konuşmayı reddediyorsa, yakınları da ısrarcı davranmayıp, cocuğa biraz zaman vermelidirler.
Okul oncesi cocuklar mezara goturulmemelidir: 0-6 yaş cocukları icin mezar, toprağın altında olma fikri cok korkunc olabilir. Bunu bir turlu idrak edemezler ve olen kişi icin uzulmek bir tarafa, onun icin endişelenirler de. Bu duşunce, kendi olum korkularını da pekiştirir. Olen kişinin toprağın altında olduğunu hayal etmektense, cennette olduğunu hayal etmek onlar icin daha rahatlatıcı olur.
Bitirirken;
Olum konusu biz yetişkinler icin bile konuşulması zor ve rahatsız edici bir konudur. Kaldı ki, bunu cocukla konuşmak işi daha da zorlaştırır. Ancak olum gerceği ile yaşadığımız bir dunyada cocuğumuzu bu gercekten habersiz buyutemeyiz. Er ya da gec onunla karşılaşacaktır. Bu nedenle cocuğumuzdan sorular geldiğinde onu urkutmeden ve rahatlatarak, yukarıdaki hususlara dikkat ederek bu konu hakkında aydınlatmalıyız.
Psikolog Canan Canturk