YALAN SOYLEME :

Bir hatayı gizlemek amacıyla gerceğe uygun bir girişimde bulunmaktır. Bu girişim, sozle olabildiği gibi jest, yazı ve susmayla da olabilir. Sosyal bir davranış olan yalanın amacı başkalarını yanıltmaktır. Ana-babaların bircoğu, cocuğun gerceğe sadık kalmasını cok erken bir donemde isterler. Oysa 3 yaşı cocuğunu “inanılmayacak oykuler” uydurması ve taklit oyunlarından hoşlanması doğaldır. Cocuk, zeki ve hayal gucu geniş olduğu olcude bunda başarılı olur. Oyku uydurmak ve taklit oyunu yalan soylemek değildir ve bunu engelleyici h,ic bir değişimde bulunulmamalıdır.

Oyku uydurmadan ayrı olarak kanıtlı bicimde gerceğe sadık kalmama, kucuk bir cocukta doğaldır ve bu tur yalan cocuğun eğlenmeyi sevmesinin birine takılmaktan hoşlanmasının doğal ovunme arzusunun, arkadaşlarından geri kalmama isteğinin ya da cezalandırma korkusunun bir sonucudur Ayrıca, ana-babanın uzerinde durdukları bir konu da ilgi cekme ya da ana-babayı taklit etme amaclarıyla da cocuk bu tur bir yalana başvurmuş olabilir.

Yaşamın ilk 5yılında cocuğun yalan soylemesi konusunda endişe etmeye gerek yoktur. Gerceğe sadık kalma cocukta giderek gelişen bir durumdur. Cocuğun gerceğe sadık kalması konusunda ısrar etmek ve cocuğa yalan soylediğini kanıtlama girişiminde bulunmak yanlıştır. Cocukca acıkca anlaşılan bir yalan soylediği zaman, endişeyle karşılanmamalıdır. Ancak, cocuk 4 yaşına geldiği zaman, yalan salt ovunmekten ote bir amacla soylenmişse, duş gucu urunu ya fa bir şaka değilse, o zaman annenin cocuğa, eğer doğruyu soylemezse, ona ne zaman inanabileceğini soylemesi yeterlidir. Sert cezalar suclanmadan kacmak icin cocuğun yalan soylemesine yol acar.

1. KUCUK COCUKLARIN SOZDE (PSEUDO) YALANLARI :

Cocuk psikologlarına gore, cocuk 7 yaş oncesinde yalan soylemez. Bazı uzmanlarsa, ilk yalanın 6 yaş dolaylarında gorulduğunu savunurlar.

Cocukların gercek dış konuşmaları cok sık gorulur. Burada hemen “yalan” damgasını vurmak doğru değildir. Cocukta gerceklik duygusunun zamana icinde kazanıldığını unutmamak gerekir.

3-4 yaş cocuklarının sıklıkla soyledikleri yalanlar aslında gercek anlamda yalan değildir. Sahte ya da gorunurde başka bir deyişle, “sozde” (pseudo) yalanlardır.

Bu tur “sozde” yalan gercek yalandan farklıdır; Gercek yalanla yuzeysel benzerliği coğunlukla karıştırılmasına neden olur. Eğitimsel yanlışlıklar, sosyal ve moral anlam verme, kınama, uzuntuyle karşılama, bu tur yalanları doğurur. Orneğin ; Masada bardağı deviren cocuk, bundan kardeşinin sorumlu olduğunu soyleyebilir.

Gorunurde yalan bazen oyun niteliği taşır. Cocuk, cevresindeki kişiler ya da kendisiyle ilgili olaylara ince ayrıntılar katarak bunları susler. Gerceğe bir anlamda bağlı kalabildiği gibi, tumuyle başka bir olayı da yaratabilir. Bu tur uydurmalar 7 yaş oncesi cocuklarda sıklıkla gorulur.

Uydurmalar zamanla gelişebilir ve bir oyku gibi tamamlanabilir. Bu hayal gucu urunlerinin ozelliği, ikinci bir kişinin yaratılmasıdır. Cocuk, coğunlukla kendisiyle aynı yaş ve cinsiyette bir kardeş, kuzen, arkadaş yaratır. Cocuk, duygu ve deneyimlerinin bir bolumunu, sorumluluklarının bazılarını ona aktarır. Tek cocuk ya da kardeşlerin kendisinden cok buyuk olanlar da bu daha sıktır.

Orneğin, 3 yaşında bir erkek cocuğun kendisinden 7 yaş buyuk bir kardeşi vardır. Oyun arkadaşı olmayan bu cocuk, kendisiyle aynı yaşta sembolik bir arkadaş yaratır. Kendisi bir şey istediğini de bu hayal urunu arkadaş da ister ve bu istek cocuk tarafından hemen ailesine bildirilir. Cocuk, bazen arkadaşının anne ve babasının ona armağan verdiklerini soyler. Aslında bu, kendi anne babasından istediği bir şeydir. Cocuk, ailesiyle yaptığı bir gezide korktuğu icin ata binmez. Ancak ertesi gun arkadaşının kahramanlık oykulerini ayrıntılarıyla anlatır. 4 yaşına doğru cocuk artık arkadaşından pek soz etmemeye başlar. Anne ve babası kendisine arkadaşının ne yaptığını sorduğunda “o trafik kazasında oldu” yanıtını verir. “sozde” yalanlar, cocuk duşuncesinin kendiliğinden ve ozgun urunleridir.

Cocuk psikolojik gereksinmeleri nedeniyle gercek dışı fikir, bilgi ya da hayallere sığınabilir. Cocuk, kurduğu hayalleri gercek gibi kabul eder.

2. ALIŞKANLIK HALİNE GELEN YALAN :

Cocuğun gercekle gercek olmayanı ayırt etmesinden sonra, yalanın hala suregelmesi halinde, yalanın temelinde cevreyle olan olumsuz ilişkiler yatıyor demektir.
Burada uydurma sozler anlatma, oykuler icad etme ya da kendi yararına bazı şeyleri reddetme gibi hayali yalandan daha onemli yalanlar soz konusudur. Bu tur yalan, birtakım bencilce sonucları elde etme amacıyla, bilerek ya da isteyerek başkalarını aldatmaktır. Bu anlamdaki yalancılığın “kendini kontrol edememek ve aşırı bencillik” le yakından bir ilgisi vardır. alışkanlık halinde yalan soyleyen cocukların kişiliklerinde bu iki ozellik vardır. Bu durum, cocukların eğitiminde onları sosyalleştirme işini gerektiği gibi başarılmadığının işaretidir. Bir başka deyişle, cocuk başkalarının hak ve cıkarlarını hic olmasa kendisindeki kadar değer vermesini oğrenememiştir.

Yalana neden olan 4 etken: aşağılık duygusu, sucluluk duygusu saldırganlık ve kıskanclıktır.

Olması gereken eğitimsel koşullarda yetişmiş normal cocuk yalan soylemez. Eğitimci ve yetişkinlerin kendileri ve cevreleriyle barış icinde olan cocukların yalana en az başvuranlar olduklarını unutmamaları gerekir.
Bu tur aldatma olan derste kopya cekmekle bencillik arasında sıkı bir bağlantı vardır. Yine yalancılık, hırsızlık, okuldan kacma gibi davranış bozukluklarıyla yakından ilgilidir. Bu tur cocuklar ceza tehlikesinden korunabilmek icin cekinmeden yalana başvurur, olanı, olduğu gibi değil de, buyuklerin istedikleri gibi gostermekten cekinmezler.

Cocuk, ergenlik donemine girdiğinde yalanın turu ve iceriği değişir. Genc, nezaket ve gonul alma gibi nedenlerle ozel ve tumuyle bilincli bir davranışla yalana başvurur, ki bu tur yalan “sosyal yalan” adını alır.

3.PATOLOJİK YALAN :

Duygulanım bozukluğunun bir belirtisi olarak gorulur. Aşağılık duygusu ve guc sistemi, bazı patolojik yalanların temel nedenini oluştururlar.

Patolojik yalanla cocuk sevincli ve kaygısız gorunur ki, bu kaygısızlık dikkat cekicidir. Cocuk, okulla ilgilenmez, aile icindeki olaylara kayıtsızdır, sosyal değişikliklerle yetinir, gercek arkadaşlığı aramaz. Yaşından aşağı gorunur, davranışları oldukca cocuksudur. Duygusal ve ahlaki bakımdan olgunluğa ulaşamamıştır. Cocukta yalanın alışılmamış sıklığı, surekli hırsızlıkların ortaya cıkışı, alarma gecirilmesi gereken durumlardır.

Patolojik yalanın gerceğe benzerliği onemli ozelliklerindedir. Cocuk, inanılmak icin yalan soyler ve bu amacla onlemler alır. Yararsızlık da bir başka ozelliktir. Bir kez uydurmak alışkanlık haline geldi mi, hic bir yarar sağamazsa bile yinelenir. Bazen de cocuk ilginc olmak icin yalan soyler.

Patolojik yalan uzucu, sıkıntı veren bir gerceğin reddini belirtebilir. Hatta catışma objesi hakkında olabilir, orneğin, kardeşi daha fazla ilgi goren bir cocuk, kardeşinin hasta olduğuna ya a olduğunu anlatabilir.

Patolojik yalan, duygulanımda bir gerilemenin ifadesidir. Patolojik yalanla basit yalan arasındaki farklar şunlardır: Olağan yalancılıkta gercek, bencilce bir sonuca ulaşmak icin bilerek saptırılır. Marazi yalancılıktaysa, birey, hic olmazsa gorunurde cıkar peşinde değildir. Olmayacak şeyleri anlatmak, olanı abartmak, hayret verici şeyler soyleyerek, cevresindekilerin şaşkınlığını uyandırmak kendi icinde bir zevk vermektedir. Şiddetli aşağılık duygusu olanlar, soyledikleri sistemli yalanlarla bu duyguyu odunleyip yatıştırmak isterler.

YALAN SOYLEMENİN NEDENLERİ :

Bu alışkanlığın her şeyden once, cocuğun aile cevresinde ve ailede aldığı eğitimle bir munasebeti vardır. Bilhassa aile cevresinde cocuğun aşırı bir baskı altında tutulması isteklerinin gizli kapalı yollardan ve buyuklere sezdirmeden doyurmak zorunda kalması, yalancılığı kolayca geliştirir. Cocuk, devamlı yakalanma, azarlanma ve cezalandırılma tehlikesi icinde olduğundan, yalan, onun tek korunma silahıdır.
Bazen de cocuk kendisine fazla karışılması nedeniyle, yalan soyler. Bu durumda, hata yetişkindedir. Eğitici, cocuğun dunyasına ait her şeyi oğrenmek ister. Bu davranış, cocuğa zayıflığıyla alay edilmiş izlenimini verir. Kendince karşılık vermek icin yalandan yararlanır.

Bunlardan başka buyukler hareketleriyle cocuğu yalan teşvik eder ve alıştırırlar. Bir cok ana-babalar, cocuklarının yapışkanlığından kurtulup, hareket serbestilerini elde etmek icin yalan soylemekten cekinmezler. Sinemaya ya da ziyarete giderken; dişciye, doktora gidiyoruz, derler. Bir kac saat sonra da gerceği ağzından kacırıverirler. Boylece, cocuk hem ona karşı guvenini kaybeder, hem de işine yarayacağı zaman kendisinin de yalan soyleyebileceğini oğrenir. Baba ya da annesinin kotu bir teşvik edildiğini goruruz.

Bunun yanısıra, iyi gelişmemiş ahlak bilinci ve grup icinde statu kaybetme endişesi bazen cocuğu icinde bulunduğu bazı durumları utanc verici gibi gosterebilir. Orneğin, ailenin fakirliği, cinsel konular uzerinde bilgi eksikliği gibi. Cocuk bu dudumda ailesinin gecim sıkıntısı yokmuş gibi tanıtır. Cinsel konuların kendisi icin bir sır olduğunu soyler.

YALAN SOYLEMENİN TEDAVİSİ :

Yalancılık vakalarının ancak, cevresel ilişkileri ele alındığı taktirde yoluna konulabilir. Tabii once cocukta yalancılığın gelişmesini kolaylaştıran sebepler bulmak gerekir. Bunlar, ortaya konduktan sonra da aile ve cevresiyle işbirliği yapılıp, ona doğruluğun yararları oğretilmelidir. Bunlarla bir arada cocuğun sosyalleştirilmesine onem verilmelidir. Arkadaşlık, grup, kurul ve kurum gibi bağlılıkları millet ve memleket, nihayet insanlık sevgi ve bağlılıklarını oğrenen, bunlara karşı sadakati benlik duşukluğunun ustunde tutmaya alıştırılan bir cocukta yalancılıkla birlikte bir cok kusurlar kaybolur.
Yetişkinler cocuğa iyi birer ornek olmalı ve davranışlarında, cocuklarında gormek istedikleri hatalara yer vermemelidirler.

Babası hesabına yalan soyletilen bir cocuk, babasına aynı silahla mukabele edince şaşmak yersiz olur. Bir taraftan cocuklarına gunluk hayatları icin kotu ornekler veren ana-babanın, diğer taraftan işlerine gelmediği vakit, yalanın kotuluğu hakkında vaazlar vererek onları doğruluğa alıştırmaya kalkmaları, etkisiz kalır, Cocuk, belirli davranış şekillerini soyut, torel konferanslarda oğrenmez, kendine verilen ornekleri taklit yoluyla davranış şeklini tekrarlama yoluyla besler.

NOT:

1- YALAN SOYLEMEK KİŞİLERİ O ANDA CEZADAN(KIZMA,BAĞIRMA,DIŞA CIKMANIN YASAKLANMASI) KURTARIYORSA DEVAM EDECEKTİR
2- YALAN SOYLEME KORKUDAN DA KAYGI İLE BİRLİKTE ORTAYA CIKAR

Nasıl engel olunur?

■ Yetişkinler olarak cocukların yanında yalan soyleyerek kesinlikle kotu ornek olunmamalı. Cocuklar gorduğunu hızlı bir şekilde taklit etme yeteneğine sahip oluyor.
Ebeveynlerinden gorecekleri olumlu ya da olumsuz davranışları taklit ederek kolaylıkla oğrenebiliyorlar.

■ Yalan soyleyen cocuğu yargılamak, rencide etmek yerine neden yalan soylediği uzerine yoğunlaşılmalı.

■ Cocukla sağlıklı iletişim ve etkileşim kurulmalı. Duşuncelerini ozgurce soyleyebilme imkÂnı tanınmalı.

■ Korkutucu disiplin yontemlerinden uzak durulmalı, cocuğun yapacağı olumsuz davranışlar karşısında alacağı tepkilerle başa cıkma yolları oğretilmeli ve yalandan uzaklaştırılmalı.

■ Cocuğun yalan soyleyerek cıkar elde etmesine izin verilmemeli.


Cocuklar neden yalan soyluyor?

■ Cocuklar yalan ve gerceği ayırt edemedikleri icin yalan soyleyebiliyorlar.

■ Anne ve babalarından ya da yakın cevrelerinden, yalan soyleyen kişilere şahit olunca yalan soyleyebiliyorlar.

■ Bisikleti olmayan cocuğun “Bisikletim var” demesi gibi mahrum kaldıklarında, ozlem duyduklarında yalan soyleyebiliyorlar.

■ Cocuklar baskı hissettikleri durumlarda. Zarar gormemek ceza almamak icin yalana başvurabiliyorlar.

■ İlgiye, sevgiye ihtiyac duydukları durumlarda dikkat cekmek icin yalan soylemeyi tercih ediyorlar.