ERGENLİK CAĞI

Gerek ergenlik gerekse genclik donemleri insan yaşamının en guzel, en mutlu ve en guclu donemleri olurken, aynı zamanda birer kriz ya da bunalım donemleridir. Aslında her değişim bir durumdan otekine geciş ile eski alışkanlıklardan sıyrılıp yeni koşullara uyma zorunluluğunu getirdiğinden, kendine gore bir zorluk taşımakta, dolayısıyla bir kriz ya da bunalım donemi olarak adlandırılabilmektedir. Buna gore, genclikten orta yaşa, orta yaştan yaşlılığa, oğrencilikten iş yaşamına, iş yaşamından emekliliğe, bekarlıktan evliliğe ve yine evlilikten bekarlığa yahut dulluğa gecişlerin her biride kendine gore birer kriz ve bunalım donemleridir. Ancak, gerek biyolojik, gerekse sosyal bakımdan en onemli bir değişiklik sayılan ergenlik ve genclik donemleri bunların arasında daha bir belirginlik taşır. İşte belki de bu yuzden yıllar boyunca ergenlik ve ilk genclik donemleri halk arasında oldukca şatafatlı sozlerle belirlenmiş “buhran cağı”, “delikanlılık”, “ateşli genclik”, “kabına sığmazlık” gibi deyimler hep bu donemi anlatmada kullanılmıştır. Dikkat edilirse, bu kullanım bir yandan ozenme ve hasret, bir yandan da kıskanclık taşımaktadır. Fransız ’ların bir deyişi olan “genclik bile bilseydi, ihtiyarlık yapabilseydi” sozunde, ihtiyarlığın bilgisizliği vurgulanmakta ve bu gibi deyimlerin hep daha yaşlı kuşaklar tarafından yaratıldığı da goz onune alındığında, yaşlıların sanki umutsuzluklarının acısını gencliğin deneyimsizliğini vurgulayarak kendilerini daha ustun gormek yoluyla cıkardıkları duşunulebilir.

Ergenlik Cağı Ne Zamandır?

Ergenliğin ne zaman başlayıp ne zaman sona erdiği ceşitli goruşlere gore tartışmalı ve değişiktir. Kabaca soylenecek olursa, ergenlik buluğ ile başlar ve gencin erişkinliğe varmasıyla da biter. Ama, bu gercekte ne zamandır? 1889 ’da İngiliz yazarı Thomas da Quincey şoyle diyordu: “Erkeklik ne zaman, hangi testle, hangi işaretle başlar? Fiziksel olarak bir olcuye, yasal olarak bir olcuye, ahlak acısından bir ucuncu, duşunsel acıdan da bir dorduncu olcuye gore başlar, oysa hic biri de kesin değildir.” Aslına bakılırsa, bu deyişte buyuk gercek payı vardır. Cocuk buyuyup de fiziksel, biyolojik olgunluğa erince 13-14 yaşlarında biyolojik bakımdan erişkin fonksiyonlarını yapabilecek duruma gelmiştir. En azında cinsel fonksiyon soz konusu olduğunda bu boyledir. Buna rağmen, bu yaşta hatta daha sonraki yaşlarda bu genc insan bazı toplumsal kurallar ve yasalar acısında erişkin işlevlerine yetkili sayılmamaktadır. Orneğin; kişi bazı ulkelerde 18, bazılarında 21 yaşına gelmeden reşit sayılmaz. Bankadan parasını cekemez. Yasal acıdan ozerk değildir. Nerede oturacağına kendisi karar veremez. Yasal işlemler karşısında bir veli tarafından temsil edilir.

Bugun biyolojik ve psikolojik olarak erinlik cağını 10-12 yaşlar ile 16-18 , hatta bazı hallerde 20 yaşlar arasındaki donem olarak kabul ediyoruz. Ne var ki, yuzyıl once Thomas de Quincey ’in de dertlendiği gibi, bu sınırları hala kesin olarak cizemiyoruz. Ergenlik (Adolesans) jenerik adı altında anılan bu cağ icinde bir arada tanımlana ama bir birinden oldukca ayrıcalıklar gosteren bir kac gurubu buluyoruz aslında. Bu konudaki geniş capta bilimsel yayınlar, konuyu derinlemesine araştırmaya calışmakla birlikte daha henuz bu ayırıma tam bir acıklık getirememişlerdir

Ergenlik cağını kendine ozgu gorevleri, istekleri ve uyum olanakları olan uc belirgin doneme ayırıp, ayrıca her donemi de kendine oz cins, ırk ve sosyal sınıf ayrıcalıkları bakımından incelemek yararlı olur. Ergenlik evrenindeki bu ayırım yetersizliği aslında bu kavramın yeniliğinden gelmektedir. Ergenliğin kulturel acıdan tanınması endustri devriminin bir yan urunudur. Endustri devriminden once artık biyolojik acıdan cocuk olmayan, fakat erişkin rolune de, ozellikle iş ve meslek bakımından, hazır olmayan boyle bir ara sınıf yoktu. Eskiden kişi biyolojik değişimiyle birlikte yavaş yavaş cocuklukta erişkinliğe gecer ve bu her iki donemde birbiriyle surer giderdi. Ayrıca, erişkinliğe hazırlıkta yavaş yavaş hatta daha cocukluk yıllarından başlayarak ilerler ve cocuklar ilerde benimseyecekleri erişkin rolleri doğrudan doğruya gozlemleyerek oğrenirlerdi. Bazı ilkel gruplar da bir takım torenler ve sınamalar da bulunup cocukluktan erişkinliğe gecişi belirlerlerdi.

Doğa koşullarına sıkı sıkıya bağımlılık icinde ve insan gucune dayanan yaşam orneklerinde gencin bedensel gucu, cesaret gosterileri acıya dayanıklılık dereceleri bu buyumeyi saptayan olculer olurken, daha sonraları mistik ve dinsel bazı torenler de artık simgesel nitelikte bile olsa, gunumuzde bu ilkel torenlerin izlerini taşımaktadırlar. Orneğin; Hıristiyanlık ’ taki konfirmasyon ya da Museviler ’deki barmitzva torenleri kişinin cocukluktan cıkıp o toplumun erişkinler grubuna katılmasının erişkinliğin sorumluluklarına hazır olmasının başlangıcını belirten simgesel davranışlardır. Ne var ki, gunumuzun endustrileşmiş toplumlarında bu torenler asıl anlamlarını coktan yitirmiş simgeler olarak kalmakta ve ergenin oluşumu icinde bulunduğu toplum koşullarına gore suregitmektedir. Toprakla uğraşan ve geniş aile geleneğinin hala egemen olduğu kırsal kesim toplumlarında ergenlik başlı başına psikolojik ya da sosyal bir olay olmazken, endustrileşmiş tuketici, kentsel kesim toplumlarında ergenlik cağı sorunları onemli boyutlara ulaşmış olarak belirmektedir.

Ortalama insan yaşamının hemen hemen 1/10 ’unu kapsayan bir donem olan ergenlik cağı kişinin yaşamının onemli değişikliklerini iceren bir cağdır. Ergenliğin başlangıcında kişinin biyolojik durumunda, sonunda ise, psiko-sosyal durumunda bir değişiklik bulunmaktadır. Boylece bu donemin başlangıcı da, sonu da birer kişisel kriz demektir. Dolayısıyla, bugun artık oldukca uzun bir sure icinde kabul edilen ergenliği “erken”, “orta” ve “gec donem”ler olarak ayırt etmek olasıdır.

Erinlik Belirtileri :

Ergenlik Cağında bedende onemli değişmeler olmaktadır. Cocukluk cağı ozelliklerinden yetişkinliğe geciş bahis konusudur. Beden değişmelerinin buyuk bir kısmı ergenlik devresinin ilk safhası olan erinlik cağında vuku bulur. Erinlik cağından sonra devam eden beden gelişmeleri ise yavaş cereyan eder.

Erinlik cağının bedende meydana getirdiği gelişmeler eski cağdan beri bilinmektedir. Değişen bedenin , davranış ve yonelişler uzerinde yaptığı etkiler ise bilimsel calışmalar yapılmasını gerektirmiştir. Beden gelişiminde hızlanma, ferdin bu değişmelere yeterli intibakını engellemekte ve sonuc olarak guvensizliğe sebep olmaktadır. Buhler cinsiyet organlarının gelişmesiyle davranışlarda meydana gelen değişmeye nazarı dikkati cekmiş ve bu yıllarda, beden değişmelerinin olumsuz ve yetersiz intibaka sebep olduğu uzerinde durmuştur. Ergenin davranışlarını etkileyen bu beden değişmelerini şu erinlik belirtileri teşkil etmektedir.

Kıllar : Erinlik cağına girişte bedenin belirli yerlerinde kıllar buyur ve ergenlik sonlarında bukumlu hal alır.

Ay Hali : Yuzyıllar boyunca kızlarda ay halinin cinsi olduğunun işareti olduğuna inanılmıştır. Bilimsel araştırmalar, ay halinin erinlik cağının başı veya sonunda vuku bulmadığını ve bu olayın erinliğin yanını gosterdiği ifade etmektedir. Ay halini takiben “ergen kısırlığı” buna delil olarak gosterilmektedir. Bu devre 6 ay veya daha uzun surer ve bu sure icinde yumurtalıklarda olgunlaşma olmaz. Buna gore ay halinin, cinsi olgunluğa delil teşkil ettiği soylenemez.

Islak Geceler: Halk arasında erkek cocuğun cinsi organlarının gece salgı yapması onun cinsi yonden olgunlaştığına bir delil olarak gorulur. Uyku esnasında penis, spermi havi sıvı cıkarır. Erkeğin ureme organının bu şekilde fazla semeni dışarı atması normaldir. Ancak bu her cocukta vuku bulmayabilir ve ayrıca bu salgıların ergenliğin başlangıcında değil, fakat ortalarında vuku bulduğuna işaret etmek gereklidir.

Akıl Dişi : Akıl dişinin cıkmasını erinlik başlangıcı olarak gorenler olmuştur. Ancak erinlik devresinin başlangıcını gosteren sağlam bir işaret değildir