Cocuk evliliğe darbe mi?
Çocuk Büyütme0 Mesaj
●0 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Hayatın İçinden
- Çocuk Büyütme
- Cocuk evliliğe darbe mi?
-
17-09-2022, 08:30:05
Anne-baba olmak, cok ciddi hazırlık gerektiren bir durumdur. Uzmanlar, “Anne-babalık; cok fazla sorumluluk isteyen, geri donuşu olmayan, bircok bilgi ve beceri edinmeyi ve sosyal anlamda bircok fedakÂrlık yapmayı gerektiren bir roldur.” uyarısında bulunuyor.
Psikolojik hazırlık Anne-baba adayının oncelikle evliliklerinin sağlıklı bir şekilde yuruyor olduğundan emin olmaları onemlidir. Cunku sanıldığının aksine kotu giden evlilikler cocuk sahibi olunduğunda daha iyi olmazlar ve cocuk evliliğin can simidi değildir. Aksine her zaman cocuk, evlilik ilişkisi icine yeni bir yuk getirir. Bu yuku kolaylıkla taşıyabilmenin en onemli koşuluysa eşlerin iyi, sağlıklı, keyifli, doyurucu bir ilişki yaşıyor olmalarıdır. Cocukla birlikte tum yaşam duzeninin değişeceği, sosyal yaşama ve iş yaşamına dair onemli değişikliklerin yaşanacağı duşunulurse bu konuda da hazır olmanın onemi gorulebilir. Bircok anne-babanın (ozellikle de calışan anne-babalar), onun gelişiyle birlikle zamanların enerjilerinin onemli bir bolumunu onun icin ve onunla gecirmeleri nedeniyle mesleki anlamda istedikleri yere ulaşmakta zorluklar yaşadıkları ve zaman zaman cocuk sahibi olmanın onlar icin bir engel teşkil ettiği belirtilir. Cocuk ozellikle ilk birkac yılda oldukca emek ister. Zamanınızın ve enerjinizin onemli bir bolumunu alır. Bu, hem kendinize hem de birbirinize ayıracağınız zamanın azalması anlamına gelecektir.
Aile butcesi de bir cocukla birlikte oldukca değişikliğe uğrayacaktır. Toplumumuzda “cocuk kısmetiyle gelir” gibi bir inanış olmasına rağmen bircok aile bunun boyle olmadığın belirtir. Ekonomik olarak yeterince hazır olmadan sahip olunan bir bebeğin, sonrasında psikolojik sıkıntıların da yaşanmasına neden olabildiği bilinir. Tum bu değişiklikleri ongormek ve bu duruma ne kadar uyum sağlayabileceğiniz konusunda bir karar vermek belki de cocuk sahibi olmadan once duşunulmesi gereken en onemli husustur. Cocuk gelişimini bilmek ciftleri rahatlatır
Bebeğin zihinsel, fiziksel ve duygusal gelişimi hakkında bilgi sahibi olmak genellikle zama¬na bırakılır. Cocuklar buyudukce o doneme ait gelişimleri takip edilir, sorun cıktığında o soruna dair cozumler aranır ve yine genellikle geleneksel yontemler tercih edilir. Oysa cocuk gelişimi ve eğitimi başlı başına bir bilimdir. Hatta birkac bilim dalı bu konuyla ilgilenir. İnsanın kişiliği, zihinsel, duygusal ve fiziksel gelişimi ozellikle yaşamın ilk 6 yılında cok hızlı oluşur. Bu yıllar, insan hayatı yonunden cok onemlidir. Bu donemde bebeği gelişim ozellikleriyle tanımak ve gelişmesi icin gerekli ortamı hazırlamak, ona destek vermek onemlidir. Bunu goz onunde bulundurduğumuzda anne-babanın ozellikle 0-6 yaşa ait gelişim ozellikleri hakkında bilgi sahibi olmasının onemi gorulur.
Ciftler cocuk doğduktan sonrasını hesaplamalı mı?
Mumkun olan her turlu planlamanın yapılması, karşılaşılabilecek gucluklerle kolayca baş edilmesini sağlayacaktır. Bu nedenle de mutlaka bebeğin gelişiyle karşılaşılacak zorluklar konuşulmalı, ongorulmeye calışılmalıdır. Bu konuda okumak ve cevrede yakın donemde bebek sahibi olmuş kişilerin deneyimlerini dinlemek yararlı olacaktır. Bazen cok olumsuz deneyimlere de şahit olmak olasıdır. Ancak her bir deneyimin kendine has koşulları olduğu ve bazı koşulları değiştirerek sonucların da değiştirilebileceği unutulmamalıdır. Bilgi sahibi olmak her zaman belirsizliğin kaygısını azaltan bir etmendir. Beklenmedik, birden bire karşılaşılan zorluklar ise her zaman kaygı yaratır.
Bebekle ilişkinin rahat, huzurlu ve kaygıdan arınmış olması bebeğin gelişimi icin cok onemlidir. Bebeğin huzurlu olması ise anne-babanın da rahat, huzurlu ve mutlu olması sonucunu doğurur. İlk gunler hem bebeğin dunyaya, anne-babaya uyum sağlamaya calıştığı zor bir donemdir, hem de anne babanın bir bebeğin varlığına alıştığı, uykusuzluğa ve yorgunluğa dayanmak zorunda olduğu zorlayıcı bir donemdir. İyi bir hazırlık, gorev dağılımı ve iyi bir organizasyonla tum bu zorlukların ustesinden gelmek mumkun olabilir. Bebeğin odasının, bakım malzemeleri ve donanım acısından duzenlenmesi bile bebeğin bakımını kolaylaştırıcı etmenlerdir. Bu nedenle bebek alışverişinin de anne-baba tarafından beraberce yapılması, hangi malzeme ve eşyanın ne icin ne zaman kullanılacağının bilinmesi ilk gunlerin belirsizliğinde cok yardın olacaktır.
Cocuğa adapte olma sureci Bebeğin sevilme, beslenme, bakım, uyku gibi ihtiyaclarının zamanında ve yeterince karşılanması bebeğin de huzurlu ve mutlu olmasını sağlar. İhtiyacları karşılanan bebekler birkac hafta icinde annelerinden kısa surelerle ayrı kalmayı tolere edebilirler. Bu da hem bebeğin hem de annenin yavaş yavaş ozgurleşmesi anlamına gelir. İlk aydan itibaren bu prensiple buyutulen bebekler uykusuzluk, huzursuzluk gibi belirtileri genellikle daha az gosterirler. Hatta doğumdan itibaren kendi yatağında yatmaya alıştırılan cocuklar bir daha kolay kolay uyku problemi yaşamazlar. Ama tam tersi olarak ilk gunlerden itibaren kucakta ya da aynı yatakta uyumaya alıştırılan cocuklar ister istemez annelerine daha fazla bağımlı olurlar ve bu da uzun yıllar anneden ayrı kalmaya tahammulsuzluğe, anneye fazla bağımlılığa sebep olabilir. Bu durumda annenin bebekten onceki sosyal hayatına donmesi imkÂnsızlaşır. Oysa azar azar da olsa annenin bebekten ayrı kalabilmesi ve bebeğin de annenin olmadığı durumlarda rahat edebilmesi, anne-babanın da kendilerine vakit ayırabilmelerini sağlar. Boylece 1 saatliğine bile evden ayrıldıklarında eve daha keyifle donerler. Bu da bebeğe olumlu yansır. Bebeğin doğumundan sonra kendini eve kapayan ve “cocuğuna adayan” anneler, aslında bebekleri icin sağlıklı bir model olamazlar. Elbette bebeklik donemi anneye ihtiyacın en yoğun olduğu donemdir, ama bebeğin annenin karnından cıkması zaten ayrı kalmaya hazır olduğunun bir gostergesidir. Fiziksel yakınlığı anne karnındakine benzer bir şekilde surdurmek, bebeklerin de psikolojik olarak buyuyememelerine, uzun zaman hatta bazen okul yıllarına dek suren anneye bağımlılık ve ozguven sorunlarına neden olur. Annesinden guvenli bir şekilde ayrı kalmayı deneyimleyen bebekler daha huzurlu olurlar, anne-baba da aynı huzuru hissedip bebekle oldukca ahenkli bir ilişki surdurebilirler. Elbette bebeğin yaşı, annenin bebekten ne kadar ayrı kalması gerektiği konusunda belirleyicidir. Bebekler ilk aylarda gunde birkac saat anneden ayrı kalabilirken, 1 yaş civarında bu sure yaklaşık 8-10 saati bulabilmektedir. Bu arada bebeğe bakım veren kişinin de aynı şefkat ve mutlulukla bebekle ilişki kurabiliyor olması onemlidir. İlk 3 yılda bebeğin cok gerekmedikce anneyle birkac gunden fazla ayrı kalması onerilmez. Bebekte gecirilen zamanın bebek acısından doyurucu olması, ayrı kalınan zamanların daha rahat gecmesini sağlayacaktır.
Belirtilen su¬reler, eşlerin kendilerine ve birbirlerine zaman ayırabilmeleri icin yeterli surelerdir.Bebekle ilişki iyi yapılandırıldığında, anne-babalar rahatlıkla kendi yasam alışkanlıklarını surdurebilirler. Anne-baba sorumluluğu Ne kadar hazır olunursa olunsun anne-babalık zor ve yaşam boyu devam eden ağır bir sorumluluktur. Sorumluluktan kacınan kişilerin anne-baba olma kararlarını mutlaka goz¬den gecirmeleri gerekir. Konunun bu yonu goz ardı edildiğinde bundan mutlaka cocuklar zarar gorurler. Bircok anne-baba gorev gibi anne-babalık yaptıkları icin cocuklarıyla ilişkilerinde de ciddi sorunlar yaşarlar. Cocukları icin yaptıkları her şeyin karşılığını beklerler. Oysa cocuk sahibi olmak koşulsuz sevmeyi, koşulsuz kabulu oğrenmek demektir. Ne yaparsa yapsın, nasıl davranırsa davransın sevilmeli ve kabul gorme¬lidir. Cocuk kendimiz icin dunyaya getirdiğimiz bir varlık olmamalıdır. Anne-babalık onun farklılıkları ve ozel yonleriyle bizden “farklı” biri olduğunu kabul etmek ve yaşamımız boyunca onu koşulsuzca destekleyebilmektir. Bunu sık sık hatırlamak ve bu bilincle anne-babalık rolunu surdurmek gerekir.
Gercekten cocuk evliliğe darbe mi?
Araştırmalar, kotu giden ilişkilerin cocuktan sonra daha da kotuye gittiğini, ancak evliliği devam etme olasılığının da arttığını gosteriyor. Bu anlamda kotuye giden ilişkiler icin cocuğun bir “darbe” olduğu soylenebilir. Bu nedenle de ciftler bebek kararı vermeden once evliliklerinde yaşanan problemleri cozmeyi hedeflemeli sonra cocuk duşunmelilerdir. Bazen iyi giden evliliklerin de bebeğin ardından cıkmaza girdiği, ilişkide sorunların yaşandığı biliniyor. Doğumla birlikte herkesin ilgi odağı ister istemez bebek oluyor. Annenin fiziksel problemleri, emzirme telaşı, yorgunluk, uykusuzluk, doğum sonrası annenin icinde bulunduğu depresif ruh hali, ister istemez karı-koca arasındaki cinsel cekişmeye bir miktar golge duşuruyor. Ozellikte de bebekle kaygılı ve bağımlı bir ilişki surduruluyorsa bu “birbirini itme hali” biraz daha uzun zaman alabiliyor. Her iki taraf da birbirinin ilgisizliğine şikÂyetci oluyor. Tum zamanın bebeğe ayrılması, baş başa kalmaya ozen gostermeme, hatta bunu onemsememe, zaman icinde gerginliği artmasına ve ilişkide tehlike canlarının da calmaya başlamasına neden oluyor.
Bebeği mutluluk kaynağı olarak gormek, ama bu arada karı-koca ilişkisini de koru¬yabilmek ve bu dengeyi kurabilmek buyuk onem taşıyor. İlk aylarda annenin hem psikolojik hem de fiziksel yukunun cok daha ağır olduğu duşunulduğunde babanın anneye gereken psikolojik desteği vermesi, bebeğin bakımıyla ve ihtiyaclarıyla ilgilenmesi cok onemli oluyor. İlk zamanlar bu desteği alan anneler, bu donemin huzunlu halini cok daha kolay atlatıyorlar. Bu nedenle tum bu sureci ongormek, gerekli tum hazırlıkları el ele ve keyifle yapabilmek, ilk gunleri, ilk ayları el birliğiyle ve huzurla gecirebilmek hem bebeğin gelişimi icin hem de ilişkinin sağlığı icin hayati onem taşıyor. Son olarak anne-baba olabilmenin yaşamı son derece zenginleştiren, dunyadaki tum guzellikleri aydınlatan cok onemli bir deneyim olduğunu, keyfinin ve mutluluğunun hicbir guzelliğe değişilmeyeceğini hatırlatmak isterim. Tum anne-babaların bunun tadına varabilmesi ve tum cocukların anne-babalarının sevgi ve mutluluğunu kalpten hissedebilmesi dileğiyle…