"Anne ile yeni doğan bebeği arasındaki en guclu bağlar emzirme ile kurulur. Emzirmenin anne sağlığına, anne sutu almanın da bebek sağlığına olan yararları tartışmasızdır. Son donemlerde uretilen mamalar anne sutune yakın besleyici ozelliklere sahip olsa da emzireme ozellikle doğum sonrası ilk 6 ayda onemlidir. Bu eylem ideal şartlarda uygulandığında gebelikten korunma konusunda da oldukca etkili bir doğum kontrol yontemidir.

Sutun gebelikten koruduğu halk arasında yaygı bir inanış olmakla birlikte daha once de soz ettiğimiz gibi belirli kritlerler karşılanmadığı surece bu koruyuculuk cok alt sevyiyelere inmekte ve maalesef kadın yeniden gebe kalabilmektedir. Sonucta emziren ve gebe olan bir kadın bu kez her iki bebeği ile ilgiliendişeler duymaya başlar

Emzirirken gebe kalmak sanıldığı kadar nadir gorulen bir durum değildir. Bu gebeliklerin cok onemli bir kısmı plansız gebelikler olduğundan genelde sonlandırılmaktadır. Annelerin bu yeni gebeliği sonlandırmak istemelerinin altında yatan ana sebep ise cok kucuk ve kendilerinin bakımına muhtac olan ve emzirmeyi istedikleri bir bebeklerinin olmasıdır.

Halk arasında yaygın olan ve bazı hekimlerce de desteklenen goruş emziren bir kadın gebe kaldığında emzirmeye devam ettiğinde bunun duşuk ya da erken doğuma neden olabileceği, hatta anne karnında gelişmekte olan bebeğin gelişiminin olumsuz etkilenebileceği, sutun kalitesinin bozulması nedeni ile emen bebeğin de beslenmesinin yetersiz olacağı bu nedenle emzirmeye son verilemesi gerektiğiydi.

Oysa son zamanlarda yapılan araştırmalar bu inanışın doğru olmadığını gostermektedir. Memeyi sutten dışarı atan hormon olan oksitosin aynı zamanda rahim kasılmalarını sağlayan hormondur. Ancak emzirmenin rahimde hafif kasılmaya neden olmak dışında duşuğu ya da erken doğumu tetiklediğine dair herhangi bir bilimsel veri mevcut değildir.

Gebelik sırasında emzirmenin anne karnındaki bebeğin gelişimini olumsuz etkileyeceği hatta “zehirleyeceği” yonunde bir inanış olmakla birlikte bu tamamen bir şehir efsanesidir ve gercekle hicbir ilişkisi yoktur. Sutun kalitesinde ve bağışıklık sistemini etkileyen iceriğinde bir miktar azalma saptanmış olsa da bu azalma emen bebeğin gereksinimlerini karşılamak icin oldukca yeterli bulunmaktadır.

Gebelik sırasında emzirmenin en onemli olumsuzluğu anneye getireceği ek yorgunluk ve halsizliktir. Annenin cok daha fazla dinlenmeye ihtiyacı vardır. Bununla birlikte hem kendi, hem emzirdiği bebek hem de karnında gelişimine devam eden bebeğin beslenme gereksinimlerini karşılamak durumundadır. Bu nedenle beslenmesine cok dikkat etmeli tercihan bir beslenme uzmanının kontrolu altında gebeliğine devam etmelidir. Gunluk kalori gereksinimlerinin altına duşmemeli, ote yandan kontrolsuz bir şekilde de kilo almamaya ozen gostermelidir.

Gebeliğin ikinci ucaylık donemine girildiğinde sut miktarında azalma olması normaldir. Boyle bir durumda eğer ilk bebek hala daha ek gıdalara gecmemiş ise sut yetersiz geleceğinden bebeğin beslenmesinin bir cocuk hastalıkları uzmanı tarafından değerlendirilmesi ve ek gıdalara başlaması uygun olacaktır.

Bugun icin kabul edilen genel bilimsel goruş, duşuk tehdidi, erken doğum riski , plasenta previa gibi ek bir risk faktoru bulunmaması ve anne adayının emzirmeyi surdurmeyi istemesi durumunda, uygun beslenmenin sağlanması koşulu ile emzirmeye gebeliğin sonuna kadar izin verilebileceği şeklindedir. Doğum sonrasında her iki bebek de emzirilmeye devam edilebilir. Farklı yaşlardaki iki bebeğin emzirilmesi işlemine “Tandem Nursing” adı verilmektedir ve bunun beslenme gereksinimindeki artış dışında hicbir sakınca yoktur."

Alper Mumcu