Calışan anne olmak
Çocuk Büyütme0 Mesaj
●3 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Hayatın İçinden
- Çocuk Büyütme
- Calışan anne olmak
-
16-09-2022, 11:53:49
Calışan anne olmak ya da olmamak…
Kadınların iş yaşamında giderek daha aktif rol almasıyla birlikte, ev kadınlığı, eşlik ve annelik gibi rolleriyle ilgili aksamalar, sorunlar ortaya cıkıyor. Bu roller arasında sıkışıp kalan kadın coğunlukla hangisine ve ne şekilde oncelik vereceğini bilemeden, sıklıkla da hepsini birden en iyi şekilde ya da eski haliyle yurutmeye calışarak yıpranıyor. Bu roller icinde ozellikle de duygusal acıdan olmak uzere en yıpratıcı rol; annelik rolu.
Calışan kadın anne olmaya karar verdiği noktadan itibaren, sıklıkla kendini kariyeriyle cocuğu arasında bir secim yapmaya zorunlu hisseder. Bu zorunlukluk zaman zaman cevreden, aileden gelen baskılarla daha yıpratıcı ve dayatıcı bir hal almaya başlar. Kadın, kariyerine devam edip cocuk yapmaktan vazgecerse kendini kadın gibi hissedemeyeceğini duşunurken, kariyerini bırakıp cocuk yapmaya karar verirse de; o gune kadar aldığı eğitimi, yeteneklerini, becerilerini, bilgisini boşa harcadığını hissederek kendini değersizleştirebilir. Ucuncu bir secenek ise, kadının cocuk doğurduktan kısa sure sonra kariyerine devam etmek uzere işe geri donmesidir. Calışan anneler, gunumuzde daha cok bu seceneği tercih etmekte ve cocuk sayısını sınırlı tutmaya, cocuk doğurma yaşını da olabildiğince gece cekmeye calışmaktalar.
CALIŞAN ANNENİN ZORLUKLARI
Peki, calışan anneleri bekleyen zorluklar nedir?
Bebek dunyaya geldikten sonra, anne işe başlayacağı donemde ceşitli kaygılar yaşamaya başlar.
“Kucucuk bebeğimi bırakıp işe gidiyorum, ona annelik yapamıyorum.”
“Ona yeterli zaman ayıramıyorum.”
“Acaba annem/kayınvalidem/ bakıcı cocuğa iyi bakıyorlar mı?”
“Beni ozluyor mudur?”
“Bebeğim duygusal veya fiziksel anlamda eksiklik yaşıyor mudur? İleride bunlar bebeğimde ruhsal sorunlara yol acar mı?”
“Beni eskisi kadar sever mi?”
“Onu bırakıp gittiğim icin bana kızar mı?”
“İleride beni ilgisizlikle suclar mı?”
“Keşke daha uzun bir sure calışmayıp, onu ben buyutseydim?”
Bebeğe kimin bakacağı, iyi bakıp bakamayacağı oldukca gercekci bir kaygı olmakla birlikte, zaman zaman anneler durumu abartabilirler. Bakan kişinin guvenilir, bebeği seven, onun duygusal ve fiziksel gereksinimlerini karşılayabilecek kapasitede biri olması cok onemlidir. Ozellikle cocukların yaşamlarının ilk uc yılında tek kişi tarafından bakım gormesi (bu kişinin ille de anne olması gerekmiyor!) ve bakan kişiyle sağlıklı duygusal bağlar kurması cocuğun ruhsal gelişimi acısından gereklidir. İlk uc yılda bakan kişinin aynı kişi olması onemli, ancak annenin işi gereği bebeğine bakamaması halinde, secilecek uygun kişiyle de bu sorun cozumlenebilir. Anne iş dışı zamanlarda cocuğuyla kurduğu iletişim yoluyla cocuğa gerekli olan sevgi, şefkat, sıcaklık ve guveni verebilir. Bu uc yıllık donemde bakacak kişiyi secmek, elbette anne ve babanın uzerine duşen onemli bir sorumluluktur.
Uc yaşından sonra ise, cocukların sosyalleşebilmeleri acısından yuvalara verilmeleri daha sağlıklı bir secim olarak karşımız acıkıyor. Fakat, bakım sorunu bir şekilde cozulse bile, yapılan calışmalar annelerin annelik gorevlerini layıkıyla yapamadıklarına ilişkin kaygılarının cok da azalmadığını gosteriyor. Cocuklarıyla gecirdikleri zamanı yetersiz bulan anneler kendilerini suclu hissediyor, kotu anne olduklarını duşunuyorlar. Bu sucluluk duygusu kısmen toplum tarafından yuklenilen bir duygu olmakla birlikte, coğu zamanda kadının ta icinden gelen bir duygu olarak ortaya cıkıyor. Kadın, kadın kimliğini taşımaya başladığı gunden itibaren, anneliğin kutsal ve her şeyin -hatta kendisinin bile- ustunde bir gorev olduğunu oğrendiğinden; bu rolu aksattığını, layıkıyla yerine getiremediğini duşunmesi ise, sucluluk duygularını yaratan en onemli nedenlerden.
SUCLULUK KAYNAKLI HATALI DAVRANIŞLAR
Sucluluğun doğurduğu yanlış davranışlar ise şoyle sıralanabilir:
– Anne eve geldikten sonra tum zamanının cocuğuyla gecirmeye calışabilir.
– Anne cocuğunun her istediğini yapmaya calışabilir.
– Cocuğuyla ilgili acıkları kapatmak, sucluluğunu telafi etmek icin surekli ona bir şeyler alabilir.
Araştırmalar, calışan annelerin cocuklarının yaşadıkları sorunların annenin calışmasıyla ilgili değil de; annenin kaygılarıyla, endişeleriyle ve bu kaygıyı gidermeye yonelik yaptıkları hatalı davranışlarla ilgili olduğunu gosteriyor. Yine bazı araştırmalar, calışan annelerin evde oturan annelere gore cocuklarına daha az , ancak daha kaliteli zaman ayırabildiklerini belirtiyor. Cunku bilincli calışan anneler cocuklarıyla gecirecekleri zamanı daha sitemli ve daha iyi kullanabilmekteler. Ayrıca annenin calışıyor olması, cocukların daha bağımsız, ev icinde ve kendi yaşamlarına ait konularda daha fazla sorumluluk alan, ozguvenleri daha yuksek cocuklar olmasını da sağlayor.
Aile ici sorumlulukların değişmesinin bir sonucu olarak, babalar da hem ev işlerine hem de cocuğa ait yapılacaklara daha fazla ilgi gostermek, daha katılımcı olmak durumunda. Yaşamın pek cok alanı artık anne ve baba tarafından paylaşılıyor. Baba ile cocuk arasındaki iletişim, bu yolla daha artmakta, bu durum babaların ve ozellikle de cocukların yaşamına ceşitli artılar getirmekte…
Annenin calışıyor olmasının aile ve cocuk uzerine bir diğer olumlu katkısı ise, annenin mesleki doyum sağlamak, sosyal bir yaşam surdurebilmek yoluyla ruhsal acıdan kendini daha iyi hissetmesi yoluyla gercekleşir. Mesleğini seven, işinde uretken olabilen kadın kendini daha mutlu hissedebilir ve bu mutluluk aile ici iletişimi olumlu yonde etkiler, cocuğuna daha kısa ancak daha nitelikli zaman ayırabilir, cocuğunun eğitimine daha fazla kaynak ayırabilir, sosyal cevresi daha geniş olabilir.
ANNENİN CALIŞMASININ GETİRDİĞİ OLUMSUZLUKLAR…
Elbette ki, annenin calışıyor olmasının olumsuz yanları da var. Ancak bunlar cocuğu dolaylı olarak etkileyen olumsuzluklar. Annenin ev ve aile yaşamındaki sorumluluklarını calışmadan onceki kadar iyi yerine getirmek istemesi kadının yıpranmasına, bir imkansızı denediği icin sonucta kendini beceriksiz ve yetersiz hissetmesine, yaptıklarından ve dolayısıyla kendinden memnun olamamasına neden olabiliyor. Ayrıca, bu karmaşanın arasında aksayan eşlik rolu anne baba arasında catışmalara yol acabiliyor ve belki de pek dikkate alınmayan, ancak onemli bir kayıp daha yaşanır; annenin kendine ayıracak zamanı neredeyse hic kalmaz.
Daha once de sozunu ettiğimiz cocuğa karşı sucluluğa bağlı gelişebilen hatalı davranışlar -şımartma, her istediğini yapma/alma, aşırı tahammul, tum zamanının ona ayırma vb.- anne cocuk ilişkisini olumsuz yonde etkileyebilir. Anne giderek ofkelenir, cocuk annesinin daha da fazla ilgisini cekmek icin huzursuzluğunu arttırır. Her işe yetişmeye calışmaktan ve yapamamaktan usanan anne, zamanı daha da kotu kullanmaya başlayıp giderek işlevsizleşebilir, evdeki diğer kişiler ve ozellikle de cocuk bu durumdan oldukca olumsuz olarak etkilenebilir. Sonucta da, cocuğunu kotu gormek, onu ve eşini uzduğunu duşunmek annenin sucluluğunu ve değersizlik duygusunu daha da arttırır.
CALIŞAN ANNEYE YARDIMCI OLABİLECEK ONERİLER
Oyleyse, cozum ne, diyelim ve calışan annelere ustlendikleri rollerle ve ozellikle de cocuklarıyla ilişkilerinde yardımcı olabilecek onerilere şoyle bir goz atalım.
“ Calışan anne klasik anne değildir.”
“ Calışan anne olmak yetersiz anne olmakla aynı şey değildir, yeter ki cocuklara kaliteli zaman ayırılabilsin” cumlelerini hic akıldan cıkarmayarak işe başlayabiliriz.
– Onceliklerinizi belirleyin ve yapacaklarınızı oncelik sırasına gore dizin. Eve gittiğinizde cocuğunuzla mı zaman gecireceksiniz, kendinizle ilgili yapmanız gereken bir şeyler mi var? Hangisi daha oncelikli hangisi daha ihmal edilebilir? Elbetteki, bu oncelikler gunden gune değişiklik gosterebilir, esnek olup yapacaklarınızı sıralarken, zamanın sınırsız sizin de biyonik kadın olduğunuz, şeklinde bir yanılgıya duşmemeye gayret edin.
– Her şeyin, her yaptığınızın mukemmel olması gerekmiyor. Bir şeyi mukemmel yapmak pek cok irili ufaklı, haz verebilecek veya gerekli şeyi ihmal etmek anlamına gelebilir.
– Cocuğunuzla gecireceğiniz zamanı onunla birlikte programlayın ve bu programa olabildiğince sadık kalmaya calışın. Eve girdikten sonra cocuğunuz sizi surekli kovalayıp ilginizi cekmeye calışırsa, hem siz sıkılırsınız hem de o gerilir. Oncesinde cocuğunuzla anlaşıp ona ayıracağınız zamanı soylerseniz o da sizi bekleyebilir, yeter ki sozunuzde durun ve ona ayırdığınız zamanda başka şeylerle ilgilenmeyin. Birlikte gecirilen zamanın iceriğini oluştururken, cocuğunuzun hakkı sizden biraz daha fazla olmalı. Ancak siz de cok istemediğiniz bir şeyi cocuğunuzun hatırı icin -en azından surekli olarak- yapmamaya calışın, istemediğiniz bir şeyi yaparken daha cabuk sıkılır ve ofkelenibilirsiniz; bunu hisseden cocuk da huzursuzlanır ve ikinize ayrılan zaman verimsiz gecmiş olur. Oyun zamanında cocuğunuz başka şeylerle ilgilenir, zamanını boşa gecirirse; bunun sonucunda sizinle oynayamayacağını, cunku zamanın dolmuş olduğunu ona soylemekten kacınmayın. Cocuğunuz zamanını iyi kullanması gerektiğini bu şekilde oğrenecektir. Zaman dolduğunda oyunun bitmesi cocuğun sizinle olan hem birleşme hem de ayrışma gereksinimlerini karşılamış olacak, annesiyle ne zaman vakit gecireceğine dair kaygıları kaybolacaktır. Ayrıca, eve girdiğiniz andan itibaren cocukla ilgilenmenin ve bu surenin sınırsız olmasının yaratacağı başka sıkıntılar da olabilir. Cocuk annenin tamamen kendisine ait olduğunu duşunur ve tum gereksinimlerini onun uzerinden karşılamaya calışır. Annesiyle arasındaki sınırı algılayamadığından surekli sınırı tanımlamaya calışır ve denemeler yapar. Bu durum her iki taraf icin de uzucu olabilir ve cocuğun sınır cizme ve cizilen sınırlara uyma konularında sorunları olabilir. İyi ve yeterli anne olmanın, tum zamanını cocukla gecirmek olduğu şeklindeki yanlış inancınızdan vazgecin.
– Annelik konusunda iyi niyetli ve yeterli olduğunuza inanın.
– Cocuğunuzu mutlu etmek icin elinizden gelen her şeyi yapsanız bile, bazen cocuğunuz mutlu olmayabilir. Bu durum onun gereksinimlerini karşılayamadığınız, yetersiz olduğunuz anlamına gelmez, cocuğunuzun kişilik yapısı, yaşadığımız tuketici toplumun mutlulukları da cabuk tuketen yanı da mutluluğun yaşanmamasında veya hızla tuketilmesinde ciddi birer etkendir. Elinizden geleni yaptığınıza ilişkin duygu ve duşuncelerinizi cocuğunuzla paylaşın ve mutlu olmanın artık buyuk olcude kendisine bağlı olduğunu soyleyin. Mutluluk, cocuk icin bile olsa, verilen değil de kazanılan, cabayla elde edilen ve kişinin kendi yarattığı bir şeydir.
– Ters giden bir gunun sonunda kendinizi suclamayın, ertesi gune yeniden başlayın.
– Son soz olarak da, cocuğunuzun size olduğu kadar sizin de arkadaşlarınızla, sevdiklerinizle ve hatta kendinizle olmaya gereksiniminiz olduğunu hic unutmayın, kendinizi ihmal etmeyin. Siz mutluysanız, cevrenize de bu ışığı yayabilirsiniz.
Calışan anne ve cocuk ilişkisi
Calışan bir annenin sorumluluğu her zamankinden biraz daha yuksektir…
Bunun nedenleri ise;
Calışan anne cocuğu ile fazla zaman gecirememesinden surekli yakınır. Cocuk ise durum ne annesiyle fazla vakit gecirememesi ne de bakıcının ona bakmasıdır. Bu ilişkinin en buyuk mihenk taşı guven duygusunu sapasağlam bir şekilde oturtabilmektir.
Anne sucluluk duygusu hissederek evde cocuğu ile birlikte olduğu zamanlarda cocuğun her istediğini yaparak buyuk bir yanlışa kapılabilir.
Boylece cocukta istediğinde ağlayarak ona ulaşabilme psikolojisi cocukta yer eder ve annesini istediklerini yaptırdığı bir arac olarak gormeye başlar…
Bazı anneler ise cocuklarının uzerine haddinden fazla duşerek, cocuğun guvensiz, tedirgin ve korkak olmasına yola acar.
Kısacası annenin calışması cocuklar uzerinde olumlu ya da olumsuz bircok etki bırakabilir. Bu tamamen annenin cocukla arasındaki ilişkinin gidişatına bağlıdır.
Bu cizgi ince bir cizgidir. Ne yokluğunuzda kendisini yalnız hisseden bir cocuk yaratın ne de sizi gorduğunde deli gibi şımaran bir cocuk…
Calışan bir anne iseniz ve cocuğunuz icin işi bırakmayı duşunuyorsanız bir kez daha duşunmelisiniz. Cunku bu psikolojiyi yaşayan coğu annelerin daha ilerleyen zamanlarda bu hırslarını cocuklarından aldıkları araştırmalarca da ispatlanmıştır.
Calışan bir anne kendini her zaman daha uretken hisseder, kendine guveni daha fazladır. Bir anne ne kadar mutlu ve huzurluysa yetiştirdiği cocukla kuracağı ilişki de o denli sağlıklı ve doyurucu olacaktır.
Calışan anne ve cocuğu arasındaki ilişki annenin planlı ve doğru adımlarıyla keyifli bir hale donuşturulebilir. Unutmayın ki cocuğunuzun yetiştirilmesindeki her guzel adım ebeveynlerin elinde…