Bu sendromu deneyimleyen kişilerin adet oncesi donemleri coğu zaman zor gecer. Cunku bu sendrom, kadınların bazen depresif hissetmesine ve gundelik işlerinde zorlanmasına neden olabilir. Belki okuyucularımız arasında da bu sorundan muzdarip olan bircok kişi vardır. Coğu zaman bu sendromun, fizyolojik etkilerine yoğunlaşıldığı icin psikolojik etkileri es gecilir.
Konuyla ilgili danıştığım Klinik Psikolog Kemale Gunhan'ın 'İlişki Doyumu ve Premenstrual Farkındalığın Premenstrual Sendrom ile İlişkisinin İncelenmesi' başlıklı bir tezi de bulunuyor. Tez yayıma acık değil ancak merak etmeyin yazının sonunda link verdiğimiz sosyal medya hesabından uzmanımıza ulaşıp konuyla ilgili merak ettiğiniz detayları sorabileceksiniz. İşte Kemale Gunhan'ın cevapları...
Kadınların, menstruasyon yani adet donemi başlamadan, ortalama 3 ile 5 gun oncesi yaşadığı değişimler premenstrual deneyimlerdir. Psikolog Kemale Gunhan Bu değişimler kadının bedeni, duyguları veya zihinsel surecleri ile ilgili olabilir. Fiziksel değişimler; odem, memelerde şişme, akne artışı, eklem ve kaslarda ağrı gibi belirtilerdir. Duygusal ve zihinsel belirtiler ise duygu dalgalanmaları, unutkanlık, dalgınlık, yorgunluk hissi gibi belirtilerdir. Hem dunyada hem ulkemizde yapılan araştırmalar, kadınların %80 ’inin bu değişimleri sıkıntı vermeyecek derecede yaşadığını gostermektedir.
Premenstrual sendrom (PMS) ise adet oncesi donemde yaşanan bu deneyimlerin daha sıkıntı verici olan belirtilerini kapsıyor. Orneğin, adet oncesi iştahlanma, şişkinlik, yorgunluk gibi belirtiler doğal olarak yaşanırken; PMS ’yi deneyimleyen kadın belirtilerini gunluk işlerindeki verimi azaltacak derecede ağrılı yaşayabilir. PMS, kadının işine ve okuluna odaklanmakta zorlanmasına yol acabilir. Ayrıca sosyal alandan cekilme (soyutlanma), yakın ilişkilerde yoğun duygular hissetme gercekleşir ve bu durum kişinin cevresi ile ilişkisini bozabilir.
PMS belirtileri, her kadında farklı deneyimlenmektedir. Kişide, bir yıl icinde cok kez tekrarlanan ve en az beş bicimde gorulen (DSM-5 / Mental bozuklukların tanısal ve istatistiksel el kitabının beşinci baskısına gore) belirtiler, bazen her ay aynı şekilde ortaya cıkmayabilir. Yani şoyle: Bazı kadınlarda fiziksel belirtiler yoğun olarak yaşanırken, bazı kadınlarda duygusal dalgalanmalar daha yoğun yaşanıyor.
Premenstrual belirtilerin gelişmesi icin yumurtlamanın gercekleşmesi şarttır. PMS'nin neden olduğu konusunda kesin bir sonuca varılmamış olsa da bazı teorilere gore bu durum hormonlar ve norotransmitterlerden (noronlar arasında iletişim sağlayan kimyasallar) kaynaklanıyor. Kadınlarda yumurtalık hormonları olan ostrojenin ve progesteronun, merkezi sinir sistemini tetikleyerek PMS tablosunu ortaya cıkardığı duşunuluyor. Biyolojik kaynaklı bu gelişim, kadın bedeninde seratonin duşuşune ayrıca da mineral ve vitamin yetersizliklerine neden oluyor.
Bu sendrom, toplumda kadının haksız yere etiketlenmesine de yol acabiliyor. Mesela romantik ilişki icindeki bir kadın bu deneyimi yaşıyorsa ve ilişkisinde bir sorun varsa o problemi cozmek icin karşı tarafla konuşmak istediğinde, kadın premenstrual donemde olduğu icin ifadeleri, yersiz şikÂyetler veya duygu yoğunluğu olarak değerlendirilebiliyor. Ayrıca, bu sendrom bazen kadının işinden veya okulundan izin istemesine, bu nedenle performansına ara vermesine yol acıyor. Bu sefer bu izinlerin, kadının hakkı olup olmadığı tartışılmaya başlıyor.
Hatta ilginc bir bilgi vermek gerekirse; bazı ulkelerde kazaya veya suca karışmış kadının, PMS doneminde olup olmadığı dikkate alınarak yargılandığını, cezada indirimler aldığını biliyoruz. Ek olarak, birbirine emtapiyle yaklaşan ciftlerin bu sendromun yarattığı psikolojik sureci daha yumuşak yonetebildiğine dair araştırmalar da var tabii.
Benim yuruttuğum “İlişki Doyumu ve Premenstrual Farkındalığın Premenstrual Sendrom ile İlişkisinin İncelenmesi” adlı araştırmada, evlilik ilişkisi icindeki doyumu yuksek olan kadınların yaşadığı sendromun şiddetinin daha duşuk olduğu gozlemlenmiştir. Genel olarak gorunen o ki sosyal cevre, bu durumu yaşayan bireydeki fiziksel ve zihinsel değişimleri doğal şekilde karşıladığında ve işbirliği kurmaya acık olduğunda sendromun etkisi azalıyor. Yani bu durumu deneyimleyen kişilerin cevreleriyle olan ilişkileri cok onemli.
Cinsel kimliğin ve cinselliğin konuşulmasının, utancı uyandırdığı toplumlarda PMS ’ye bağlı deneyimlerin farkına varmak, bunları acıklamak ve değerlendirmek zordur. Orneğin, Asya ve Afrika ulkelerinde bu sendromun belirtilerinin doğal karşılandığı duşunulerek farkına varılmadan yaşandığı, bundan şikÂyet edilmediği veya tedaviye gerek duyulmadığı gozlemlenmiş. Ulkemizde de kadınların coğunun bunu yaşamasına rağmen sağlık kuruluşlarına başvurmadığı, sorunu ağrı kesici ilac alarak geciştirdiği goruluyor. Yani konunun psikolojik yonunun goz ardı edildiğini soyleyebiliriz.
Mesela PMS yonetimi dediğimiz bir program var. Bu programda psikologlardan, diyetisyenlerden ve kadın hastalıkları uzmanlarından oluşan sağlık ekipleri kadınları yonlendiriyor, boylece onemli olcude sendromun şiddeti azaltılabiliyor. Kadından yumuşak egzersizler yapması, tuz, karbonhidrat ve şekerden uzak durması, cevresindekiler ile olumlu ve destekleyici ilişkiler icinde bulunması isteniyor.

Ayrıca psikolojik acıdan kişinin duygularını ve duşuncelerini daha rahat ifade etmesi, ağrı–bedensel yorgunluklar sırasında dinlenip kendine zaman ayırması, masaj ve aromaterapiden destek alması da oneriler arasında. Bireyler, yaşam koşullarının izin verdiği olcude bu desteklerden ve davranış değişikliklerinden yararlanabilirlerse hem psikolojik hem de fiziksel olarak daha sağlıklı olurlar. Boylece bu sureci rahatlıklar yonetebilecek hale gelirler.
Kemale Gunhan'ı sosyal medyadan takip etmek icin: Instagram