Kanser nedeniyle memesi alınmış bir hastanın kendisini tekrar tam bir kadın gibi hissetmesini sağlamanın bir yolu plastik cerrahın yapacağı yeni ve estetik bir memeden geciyor...
Plastik cerrahi ile meme kanserinin tedavisinin ne alakası var diye sorabilirsiniz. Hemen cevap vereyim: Bir kadının ameliyat oncesinde sahip olduğu beden goruntusunu arzulaması, kadınlığını en etkili bicimde ifade eden organına tekrar sahip olmak istemesi psikolojik olarak beklenen bir sonuctur. Goğsun alınmasının geride bırakacağı ruhsal hasarlar goz ardı edilemez. Meme kanserine yakalanan kişilerin psikolojik durumlarının hastalığın tedavisinde onemli olduğu da bilinen bir gercektir. Bu sebeple tamamı veya bir kısmı alınan memenin yeniden normale yakın bir formda oluşturulabilmesi (rekonstruksiyon) icin bircok metot geliştirilmiştir. Bu ameliyatlarla yeniden oluşturulacak memenin estetik gorunumune ozen gosterilmelidir ki hasta kendini yeniden tam bir kadın olarak hissedebilsin.
Cok eskiden, kanser nedeniyle memesi alınmış ve onkolojik tedavi gormuş kişilere soylenen "Sağlıklı kaldığınıza veya yaşadığınıza dua edin" cumlesinin yerine gunumuzde plastik ve rekonstruktif cerrahinin sağladığı modern imkanları kullandıktan sonra "Yeni memenizle daha dikkatli, duygusal, dengeli ve biraz da sağlıklı bir egoizmle yaşayın" demenin doğru olduğuna inanıyorum.
Meme kanseri ile ilgili veriler gunumuzden binlerce yıl oncesine dayanıyor. Pergamonlu Galen, melankolik kadınların neşeli kadınlara oranla meme kanserine yakalanma ihtimalinin daha fazla olduğunu duşunuyordu. Gunumuzde yapılan psikosomatik araştırmalar ise meme kanserinin kişilikle de direkt bağlantılı olduğunu ispatlamıştır.
Uyumsuz olanlar hasta adayı
Meme kanserine yakalanan kişileri kanımca direkt "hasta" olarak tanımlamak ve onlara iyileşmesi mumkun olmayan bir hastalığa yakalanmış gozu ile bakmak cok yanlıştır. Bir gun evveline kadar sağlıklı gorunen, hicbir organik bozukluğu olmayan bir kişinin ertesi gun banyo yaparken goğsunde bir kitlenin olduğunun farkına varması ve yapılan muayenelerden sonra tumor varlığının tespit edilmesi, o kişinin o anda hemen hasta olduğu anlamına gelmez. Ama kesin olan durum, o kişinin o zamana kadarki duygusal yaşamında mevcut uyumsuzlukları duzeltmediği surece hastalanmaya aday olduğudur. Vucutta bir tumorun oluşmasını basitce duşunecek olursak, bunun insanın kendi vucudundaki dokuların agresif bir gelişme gostererek coğalması, yani vucudun agresif bir davranış orneği olarak gorebiliriz. Psikosomatik uzmanları kansere yakalanmış kişilerin psikolojik yapısına baktıklarında bunların genellikle agresyon, kin ve ofkeyi yaşamaya musaade etmeyen, cok iyi huylu olarak tanınan, kimseye zarar vermeyen, hep iyi olmaya calışan kişiler olduklarını gozlemişlerdir. Bilindiği gibi butun tip literaturunde sadece kanser icin kotu huylu hastalık (malign) tanımı yapılmaktadır. Diğer bircok hastalıkta, bunlardan bazıları oldurucu olmasına rağmen, bu tanımlama kullanılmamaktadır.
Bu da, "Acaba bu 'kotu huy' insanın icindeki yaşamadığı veya yaşanmasına musaade etmediği duygularla alakalı olabilir mi?" sorusunu hemen akla getiriyor.
Hekimler tedavi icin bir araya gelmeli
Meme kanseri tespit edilen kişilerin "Niye ben?" sorusunun cevabını kendi duygu alemlerinde de aramaya başladıkları anda, tedavi gorup hasta olmaktan kurtulmak icin ilk ve en onemli adımı atacaklarından eminim.
Meme kanseri cerrahisinde modern duşunce tarzı, kanserli meme dokusunun tam olarak ortadan kaldırılmasının yanı sıra memenin estetik ve psikolojik fonksiyonlarının daha sonrası icin goz ardı edilmeden korunmasıdır ki bu meme koruyucu yontem diye adlandırılmıştır. Avrupa'da tum meme hastalıklarıyla ilgilenen senoloji adlı bir bilim dalı kurulmuş ve bu konuyla ilgilenen hekimler kendi ulkelerinde ve Avrupa'da bir dernek altında toplanmıştır. Burada amac meme hastalığı olan kadınların her turlu probleminin o konuyla ilgilenen uzmanlar tarafından optimal olarak halledilmesidir. Gunumuzun modern meme kanseri tedavisindeki konsept bu hastalığa yakalananların cerrahi, onkolojik, psikolojik ve rekonstruktif acıdan baştan planlanarak tedavi edilmesidir ki, bu da ancak bu değişik alanlarda uzmanlaşmış hekimlerin bir araya gelmesiyle olur. Sadece cerrahi ve onkolojik metotların meme kanserinin tedavisinde yeterli olmadığı, bu hastalığın tedavisinde psikoloğun gorevinin de en az diğer uzmanlar kadar hatta bazı vakalarda daha da fazla onemli olduğu bilinen gercektir. Her ne kadar "Estetik cerrahi bıcakla yapılan psikoterapidir" prensibine karşıysam da, meme kanseri sonrası memenin yeniden estetik gorunumunun tamamlanmasına da "En yararlı psikoterapidir" diyebilirim.
milliyet comdan alıntıdır
Meme kanserinde plastik cerrahinin yeri
Estetik, Estetik Cerrahi0 Mesaj
●3 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Estetik, Estetik Cerrahi
- Meme kanserinde plastik cerrahinin yeri