Orneğin Concorde, Hiduminyum-RR58 denilen ozel bir alaşımdan yapılmıştı. Bu alaşımın ana maddesi aluminyumdu. Buna ek olarak yuzde 2,5 oranında bakır, yuzde 1,5 magnezyum, yuzde 1 demir, yuzde 1,2 nikel, yuzde 0,2 silisyum ve yuzde 0,1 titanyum katılmıştı. RR58 kaplaması ise yuzde 1 zirkon iceren aluminyumdandı. Concorde govde alaşımının cok pahalı olduğunu belirtmeye gerek yok sanırım. Ucağın yuksek sıcaklık ve strese maruz kalan yerleriyse celikten uretilmişti.

Ses yalıtımı icin de recineyle bağlı cam elyafı kaplama tercih edilmişti. Bu aynı zamanda dış govde icin ısı kalkanı gorevi goruyordu. Butun bu maliyetler sebebiyle supersonik ucuş teknolojisi 65 yaşında olsa bile bugune dek yolcu ucakları yaygınlaşmadı. Concorde ucuşlarını 2003 ’te ve Tu-144D de yolcu ucuşlarını 1983 ’te sonlandırdı. Ucağın tamamen emekliye ayrılması ise 1990 ’ı buldu. Oysa supersonik yolcu ucaklarının tabutuna civiyi cakan trajedi yaşanan trajik kazalar oldu:

25 Temmuz 2000 ’de Air France ’ın Fransa, Charles de Gaulle havaalanından kalkan ve New York ’a giden 4590 sefer sayılı ucuşu Gonesse uzerinde duştu ve kazada 109 kişi (herkes) hayatını kaybetti. Tupolev Tu-144D de 1973 ’te duzenlenen Paris Havacılık Fuarında yere cakıldı ve murettebatla yerdeki seyircilerle birlikte 14 kişinin olumune neden oldu. Peki bu uygarlığın supersonik yolcu ucaklarından vazgectiği anlamına mı geliyor?