Merhaba, oldukca sıra dışı bir makale okuyacaksınız. Tespitlerin yanında oneriler ve yenilikler de iceren bir makale. Dolayısıyla bu calışmaya başlamadan once, tanımları ayırmamız gerektiğine inanıyorum. Bu kapsamda calışmayı bazı ana bolumler halinde inşa ettim. Her bolumde farklı bir sorunun cevabını multi-disiplinel bir bakış ve gecmiş harp tecrubeleri ışığında arayacağız. Kısaca bunlar:

Dunya uzerindeki zırhlı araclar ve yakın geleceğine dair eğilimler. Ulkemizin bu alandaki eğilim ve realiteleri. Bir savaş durumu bu realiteleri nasıl ve hangi olcude değiştirir? Kar etmek icin ve olası bir savaş sonrasında da fayda sağlayabilmek icin yatırımlar ve doğru yaklaşımlar. Sonuc Notlar Ekler Dunya Uzerindeki Zırhlı Araclar ve Yakın Gelecekteki Eğilimler:​Ana Muharebe Tankı (AMT) akımının şeklen aynen fakat zayıflayarak devam ettiğini goruyoruz. Bu konuda bircok alternatif konmaya başladı. İtalyan Centauro 1 / 2 (120 mm.) ve Japon Tip 16 gibi tekerlekli sistemlerin, AMT ateş gucuyle birlikte ortaya cıktığını gormekteyiz. Daha alcak siluetli bir şasi uzerine inşa edilen bu sistemler, adanmış platformlar olarak one cıkmakta. Hafif ve orta ağırlıktaki tank sınıflarında da ciddi bir hareketlenme mevcut. Bircok zırhlı personel taşıyıcı sınıfı arac, tank ateş gucuyle hafif yada orta bir tanka donuşturulmekte. Bu kapsamda batıda populer olan 105 ve 90 mm.lik Cockerill kuleleri bircok firmamız tarafından da denenmektedir ve FNSS&Pindad Kaplan MT orta sınıf tankının ana silah sistemini oluşturmaktadır.


Ayrıca Otokar yine BAE projesiyle birlikte Rus yapımı BMP-3 kulesi ve silah sistemi hakkında ciddi bilgi ve tecrube edinmiştir. Rus ve Cin ordusunda mevcut bu tip sistemler ve hem direkt hem de dik ateş acılı havan sistemleri ise, ulkemiz dahil batılı ekolu orduların dikkatinden uzak kalmaktadır. (Maalesef)


Amfibi ozelliğinden fedakarlık edilerek ağır zırhlı personel taşıyıcıların da bazı ulkelerde populer olmaya başladığını gormekteyiz. Bununla, ağır duşman ateşi altında, piyadelerle ve ateş destek unsurlarıyla birlikte, duşman cephesini yarabilecek, aktif koruma sistemlerine, panaromik dış goruntuleme sistemlerine, ağ merkezli harp kabiliyetine sahip bir guc arzu edildiği muhakkaktır.

Alman Puma, İsrail Namer ve buna direkt ilave etmek doğru olur mu bilemiyorum ama Otokar Tulpar aracı da bu akımın bir urunudur. Benzeri bir yaklaşımı yeni nesil Rus Armata muharebe aracları ailesinde de gormekteyiz. Fakat Ruslar bu hususta duşuk rakamlı siparişleri ile daha cok deneyim biriktirmek ve gelecek icin yaklaşımlarını bu kullanım tecrubeleri ışığında şekillendirmek istemekteler. Acıkcası bu hususta kendilerine hak veriyorum. 2. Dunya savaşından gunumuze piyade desteği olmayan bir zırhlı harekat yada zırh desteği olmayan bir piyade harekatı başarıya ulaşamamıştır. Fakat son derece ağır ve pahalı bir platformu, bu desteği sağlamak icin direkt on cepheye koymadan once biraz daha duşunmek ve konuyu tartmak gerekmekte değil midir?

Tekerlekli zırhlı muharebe araclarında pazar hızla buyuyor​Hafif ve orta ağırlık sınıfında, tekerlekli zırhlı muharebe araclarında ise pazar hızla buyumektedir. Zira gunumuzde yaşanan asimetrik muharebelerin sıklığı ve gereksinimleri ağır zırhlı birliklerin harekat konseptine uymamaktadır. EYP, RPG, mayın vb. ulaşımı kolay ve ucuz silahların tehdidi altındaki, tekerlekli araclarda, zırh korumasının gittikce arttığını gormekteyiz. Artan zırh korumasına paralel olarak silahların capının ve ceşitliliğinin de arttığını goruyoruz.

Ana topcu sistemlerinde 40 mm ve uzeri bir eğilim gozlenirken, araclar ATGM başta bircok farklı silah sistemleriyle de donatılıyor. Daha pahalı ve karmaşık/teknolojik sensorler ile doluyor. Sonucta tekerlekli zırhlı araclar bir bakış acısıyla evrim gecirirken, diğer bir bakış acısıyla yaratılış amacından sapmaya başlıyor.

TSK ’nın yukarıda gormuş olduğunuz cok ve ceşitli silah sistemleriyle donatılmış platformlara soğuk yaklaştığını soyleyebiliriz. Fakat envanterine kattığı daha basit ve tek amaclı sistemlerin ise daha hesaplı ve daha kullanışlı olduğunu kesinlikle soyleyemeyiz. Burada ciddi bir ikilem ve ilginclik goze batmakta. Konuya daha sonra detaylı değineceğiz.

Gunumuzde giderek populerlik kazanmaya başlayan bir diğer alan da, İnsansız Kara Aracları ’dır. Konuya Zırhlı Araclar Sektoru gozunden bakılacak olursa, bu aracları uc + bir ayrı sınıfa ayırmak mumkundur. Cunku hafif sınıftaki araclar bu sektorun ilgi ve kabiliyet alanı dışında kalmaktadır.

Bu nedenle:​ 200 – 500 kg arası hafif araclar. 500 – 2500 kg arası orta sınıf araclar. 2500 kg ve uzeri ağır araclar. İnsansız hale getirilmiş, insanlı zırhlı araclardan bahsedebiliriz. Konuyu gorev tanımı acısından ele alır isek konu daha da karmaşıklaşmaya başlamaktadır. Zira silahlı ya da silahsız bircok farklı gorev tanımı ve tali iş kolları icin bu aracların kullanımı mumkundur. İlk etapta istihkam alanında ceşitli gorevleri ustlenecek uzaktan kumandalı iş makineleri parkı kurma arzusuyla başlayan bu macera, giderek silahlanmakta ve hala evrimini surdurmektedir.

Fakat burada bir hususu onemle vurgulamak isterim. Elinde bir kumanda konsolu yada cantası olan personel tarafından kullanılan bu aracların gercek handikabı, yetenekleri değil kullanım konseptlerinin kısırlığında yatmaktadır. Orneğin bir işi yapmak amacıyla hayli fazla bilgisayar programı bulabilirsiniz. Ama sececeğiniz ve kullanacağınız program, ara yuzu en duzgun ve anlaşılır olan, basit kullanımlı, kullanıcı dostu ve ihtiyaclarınızı karşılayan olacaktır. Bu nedenle bir İKA ailesi geliştirmeden once, kullanıcı icin kullanım konsepti geliştirmek buyuk onem arz etmektedir.

Orneğin;​ AR (Artırılmış Gerceklik) / MR / VR arayuzleriyle ve donanımlarıyla komuta edilebiliyor mu? Sesli komuttan anlıyor mu? Askeri el işaretlerimi, AR kamera goruş acısında tuttuğumda, kastımı anlayabiliyor mu? Bir tufek aparatı sayesinde, baktığım ve nişan aldığım yere bakabiliyor ve nişan alabiliyor mu? Aynı aparatla vb. yontemlerle onu tali bir goreve, yada boş bir cepheye goz kulak olması icin yollayabiliyor muyum? Waypoint ’ler (yol noktası) atayarak akıllı bir seyir icra etmesini sağlayabiliyor muyum? Arkamı kollayabiliyor mu? Bazı bolgelerin sorumluluğunu alıp nobetcilik yapabiliyor mu? Yakaladığı bir goruntuyu anında benimle paylaşabiliyor mu? Park pozisyonu aldığında, belki bir faraday kafesi icerisinde, askeri ve sivil pillerimi, telefonlarımı, telsizlerimi şarj edebiliyor mu? Benim icin, kendisi icin değil, hangi ilave faydalı yukleri ve imkanları taşıyacak? İceri cekilebilen bir elektrik supurgesi kablosu misali, ustundeki kablolara monte kamera ve sensorleri uzatarak, (yada kablosuz) bir gozetleme ağı kurabilir ve savaş ortasında iki saat sağlıklı uyku uyuyabilir miyim? Gorduğunuz uzere bircok firma İKA ’lar uzerinde calışıyor, fakat neredeyse hicbiri bunların nasıl ideal bicimde, basitce, uygun aparatlarla ve savaş alanının kaosu icinde kullanılabileceğine dair fikir yurutmuyor. Zırhlı araclarımızla ilgili firmaların bu alanda yer almasının anahtarının, doğru ve devrimsel kullanım teknikleri geliştirmekle başlaması gerektiğini duşunuyorum.

Not: Bu husustaki caba sarf etmeye ve yazılım yatırımları yapmaya gonullu bir firmamız olursa şunu belirtmek isterim. Bu yatırımların beklemediğiniz ilave kullanım alanları da mevcuttur. Şahsımla temasa gecmenizi oneririm. Zira meselenin derinliklerini ileride yuz yuze izah etmek daha doğru olacaktır.

Ayrıca şunu da ozellikle vurgulamak isterim. Burada da gormekte olduğunuz uzere, askeri sanatların bir oğrencisi, teknoloji ve multi-disiplinel bir bakışın filozofu, ozgun cozumler de uretebilen bir analizci olarak, uzerinde calıştığım konu ve fikirler hem ulusal hem ticari sır kapsamındaki hususlara sıklıkla girip cıkmaktadır. Kabiliyetlerimi anlamak isteyenlere ve imkanı olanlara ispat etmek icin acık yazılar kaleme alsam bile, ancak buz dağının uzerini siz değerli okurlarıma yansıtabilmekteyim. Bu hususta anlayış gostermeye devam etmenizi rica edeceğim.