Modernizasyon programları ise gunumuz TSK ’sında oldukca buyuk bir yer tutmaya başlamıştır. Yurt dışından teknoloji ve komponent tedariki ve yurt ici geliştirilen cozumlerle de harmanlanan, geniş yelpazede bir modernizasyon projesine sahibiz. Bu kapsamda ilk sırayı zaten guvenilirliğiyle kendini ispatlamış, İsrail tarafından modernize edilmiş, M-60T tanklarının eksikliklerini gidermek uzerine atıyoruz. Ardından ise zırh ve oz savunma alanında guclendirilmiş, fakat motor, transmisyon ve yurur aksamına dokunulmayacak, M-60A3 tanklarının modernizasyonu gelecek. Leopard 2 tankları icin acık bir niyet beyanı olsa da, modernizasyonun zamanı ve iceriği hala kesinleşmemiş durumda. Yurt dışında ise T-72 başta bircok Rus yapımı tankın modernizasyonunda caba sarf ettik.

Fakat konu modernizasyondan acıldığında bazı gercekleri soylemek gerekir. Bir malzeme eskidiği olcude arıza cıkarma sıklığı da artmaktadır. Ayrıca teknoloji hızla gelişmektedir. Her yeni urun bu teknoloji etkisiyle daha az arıza yapan, daha az bakım isteyen, daha kolay onarılır bir yapıya burunmektedir. Malum Suleyman Şah Turbesi ’nin taşınma operasyonu sırasında, bircok zırhlı aracımız yolda kalmıştı. Yine benzeri sebeplerle elimizdeki eski M-113 zırhlı personel taşıyıcılarını, adet bolluğuna rağmen OSO kullanımına vermiyor, daha modern ACV-15 platformunu dağıtıyoruz. (Elbette başka sebepleri de var.) Bu durum da modernizasyonun kapsam ve iceriğini daha onemli hale getirirken, yeni yerli uretimin cazibesini de arttırmak yonunde bir akıma bizi yonlendiriyor. En azından teorik duzlemde.


“Başkalarının yanlış ve doğrularını, tecrubelerini, kendi tecrubelerimizle harmanlayamamaktayız.”​Bu fikirlerin teorik duzlemde kalmasının başlıca bir sebebi de, gerek kullanıcı gerekse tedarik makamlarının konuya at gozluğu ile, dar bir acıda yaklaşmasıdır. Evet, TSK ’da savunma sanayi kuruluşlarımız da zırhlı arac uzerinde oldukca ciddi bir tecrube ve birikim sahibidir. Fakat dunyadaki diğer ulkelerin tecrube ve birikimlerinden yararlanmak soz konusu olduğunda, son derece kor veyahut guduk kalmaktadırlar. Başkalarının yanlış ve doğrularını, tecrubelerini, kendi tecrubelerimizle harmanlayamamaktayız.

Ayrıca ulkemiz hakkında şu hususu da vurgulamak gerekmektedir. Yıllarca asimetrik harp koşullarında şekillenen kuvvet yapımız, modern anti-tank fuzelerinin varlığı, silahlı helikopter gucunun etkinliği, vb. hususlar, bizi yeniden reorganize edilen ordu yapısında, modern AMT ihtiyacında daha duşuk rakamlar belirlemeye itmektedir. (Maliyet nedeni başta bircok başka ordularda da benzer bir eğilim gormekteyiz.) Soğuk savaş doneminde 4500 tank istihdam ederken, artık 1500 modern tankla aynı işi, hatta daha kaliteli bicimde kavrayabileceğimiz kanaatine ulaştık. Bu kanaat AMT ihtiyac adedini duşurur iken, daha hafif zırhlı araclarda gerek adet gerek ceşitlilik acısından ciddi adetsel artışa da sebebiyet vermektedir.

Fakat ulkemiz icin bir duzenli ordular savaşı hala denklem dışı kalmış değildir. Ayrıca bildiğinden şaşmayan, yeniliklere / alternatiflere kapalı, TSK ve tedarikci yapısından az once bahsetmiştik. Dolayısıyla olası bir savaşta komuta kademesinin tank kullanma ihtiyaclarına yeteri adetle cevap verebileceğimizden şupheliyim. Araziler devasa birlikleri kolayca yutar unutmayalım. Bu endişemi sizlerle paylaşmanın onemli olduğu kanaatindeyim.