Ankara ’nın 2019 yılı askeri gundeminde bir an dahi yeknesaklık soz konusu olmadı. Barış Pınarı Operasyonu, Turk Silahlı Kuvvetleri ’nin (TSK) Suriye ’nin kuzeyinde, Fırat ’ın doğusundaki PKK uzantısı teror gruplarına karşı harekete gectiği bir milat oldu. Turkiye ’nin S-400 tedariki ise kuresel silah pazarındaki belki de yılın en sansasyonel haberiydi. Hatta Turkiye, Irak ’ın kuzeyindeki Pence HarekÂtı sırasında yerli ve milli balistik fuzesi Bora ’yı gercek catışma koşullarında kullanma imkÂnı buldu. Fakat bu gelişmelerin hicbiri, Ankara ’nın 2020 ’lere yonelik savunma vizyonu hakkında en son yayınlanan “Savunma Strateji Planı 2019-2023” kadar derinlemesine ipucları sunmuyor.

Turk Devletinin savunma sanayii alanında en onemli kurumu olan Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) belgeyi 2019 ’un sonlarında yayımladı. Plan, ulkenin, Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023'e kadarki askeri yol haritasını belirliyor.

2019-2023 Savunma Stratejik Planı ’nda ozellikle bir alan one cıkıyor. Belge, teknolojik donuşumu yonetmeye ve bunu sağlamaya yonelik seckin bir işgucu oluşturmaya oncelik veriyor. Diğer bir deyişle, Ankara tarafından yayınlanmış resmi bir belge, tamamen endustriyel bir zihniyetle savunma sektorunun kendisine değil; konuya daha geniş bir acıdan yaklaşarak, ilk defa, ilgili tum paydaşlarla birlikte bizatihi genel savunma eko-sistemine odaklanıyor.
Genişletmek icin tıkla ...

Yeni stratejik planla dirsek teması halinde, Turkiye ’nin askeri yetenekler ve savunma-teknolojileri alanındaki yukseliş trendi, 2020 ’lerde daha buyuk kapasite geliştirme cabaları sergileneceğine işaret ediyor. Yeni gercekliği kavramak icin, bu eko-sistemi teşkil eden unsurları değerlendirmek gerekiyor.

Turkiye, savunma sanayiinin gelişiminde muharip kapasitesinden istifade ediyor​
Turk Silahlı Kuvvetleri harp sahasında buyuk tecrubesi olan, caydırıcı muharip bir guc olmaya devam ediyor. Ankara, 2016 yılından bu yana, tabir caizse, “askeri kaslarını” Suriye ’nin en tehlikeli operasyonel sahalarında gosterdi. DEAŞ ve PKK ’nın karşısında, Fırat Nehri ’nin her iki yakasında melez bir savaş tehdidi manzarasıyla karşı karşıya kalan Turk Silahlı Kuvvetleri, kayda değer olcude Turk uretimi olan yerli silahlar kullandı. Cok-namlulu roketatar sistemlerinden (CNRA) insansız hava araclarına (İHA) ve havadan-karaya hassas gudumlu muhimmata kadar Turk savunma sanayii bircok konvansiyonel silahla ulkenin askeri cabalarını destekleme konusundaki stratejik yeteneğini kanıtlamış bulunuyor. Milli Savunma Sanayii ve Teknoloji Altyapısı ’nın (Defense Technological and Industrial Base / DTIB) sağladığı hareket kabiliyeti, Turkiye ’nin sınır otesi harekÂtları sırasında Ankara ’nın diplomatik esnekliğinin ayrılmaz bir parcası olarak ortaya cıktı.
Genişletmek icin tıkla ...

Ozellikle, Turk Silahlı Kuvvetlerinin gelişen harekat tasarıları (Concepts of Operations / CONOPS) yeni kazanılan yeteneklerin icselleştirilmesi konusunda umut vadediyor. Orneğin, insansız hava sistemlerinin ISTAR (istihbarat, gozetleme, hedef tespit ve keşif; intelligence, surveillance, target acquisition, and reconnaissance) ve kara ateş-destek unsurları ile taktik duzeyde fuzyonu, Turk kara birliklerinin Suriye ’deki terorle mucadele cabaları icin cok onemliydi.

Ankara ’nın yerli ve milli askeri yetenekleri gercek catışma ortamında ilk cıkışlarını yaparken, Turk savunma sektoru de diğer ihracat portfoyunu duzenli olarak artırdı. SSB ’nin yeni stratejik planı, yukseliş trendini somut verilerle ortaya koydu. Turkiye ’nin savunma ve havacılık ihracatı 2002 ’de yalnızca 248 milyon dolar seviyesindeyken 2018 ’de 2.188 milyar dolara yukseldi. Daha da onemlisi, Turk savunma sektoru artık hatırı sayılır alıcılara yuksek teknolojiye sahip silahlar ihrac ediyor. Bayraktar TB-2 İHA ’nın Katar ve Ukrayna ’ya ihrac ediliyor olması bu konuda bize cok şey soyluyor.

Yeni ufuklar​“Dronizasyon”, Turkiye ’nin 2010 ’lardaki savunma modernizasyonunun en onemli yonu olmuştur. Hatta insansız hava sistemlerinin Fırat Kalkanı HarekÂtı, Zeytin Dalı HarekÂtı ve Barış Pınarı HarekÂtı ’nın en onemli payandaları olduğu soylenebilir.

Bayraktar TB-2 ve Anka serisi İHA ’ların kaydettiği cok onemli başarıların ardından Ankara icin bir sonraki aşama, stratejik gorevler ifa etmeye yonelik daha ileri, operatif ust segment sistemlerin geliştirilmesi. Akıncı (1,5 tona kadar) planlanan gaydalı yuk taşıma kapasitesi ve gelişmiş sensorleri (AESA radarları dahil) sayesinde, bu acıdan buyuk bir atılım anlamına gelecektir.

Benzer şekilde, Turkiye ’nin 2020 ’lerde amfibi hucum gemisi TCG Anadolu ’yu, yerli ve milli ana muharebe tankı Altay ’ı ve diğer bircok modern silah sistemini envantere kazandırması bekleniyor. Kısacası, Turk Silahlı Kuvvetleri ve Turkiye ’nin Milli Savunma Sanayii ve Teknoloji Altyapısı yeni, daha iddialı bir gorunume kavuşuyor.

Bundan sonrası​Bu noktaya kadar izah ettiğimiz başarılar ile birlikte, Turkiye, onumuzdeki on yıllarda muhim zorluklarla yuzleşmek ve bunların ustesinden gelmek zorunda.

İlk olarak, Milli Savunma Sanayii ve Teknoloji Altyapısı, yeni nesil savaşın fiziksel yonunu, yani insansız sistemleri iyi kavramış olmasına rağmen, Turkiye ’nin onunde, yapay zek (AI) ve otonom silah sistemleri etrafında gelişmekte olan bilişsel (cognitive) alanla ilgili kat etmesi gereken uzun bir yol var. Ankara ’nın 2020 ’de yapay zek strateji belgesini yayınlaması bekleniyor. Ancak o zaman Ankara ’nın stratejik niyetlerine dair daha kapsamlı bir intibak sağlanabilir.

İkincisi, hÂl netleştirilmesi beklenen 5. nesil askeri havacılık gundemi meselesi bulunuyor. Yeni ABD Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası (NDAA) yururluğe girdiğinde, Turkiye ’nin F-35 5. nesil savaş ucağını ongorulebilir gelecekte teslim alamaması muhtemel duruyor. Diğer 5. nesil hava gucu projesi olan ve İngiliz BAE sistemleri ile iş birliği icinde surdurulen MMU (Milli Muharip Ucak) projesi, hava kuvvetlerini ancak 2030 ’larda savaşa hazır filolarla donatmaya başlayabilir. Turk Hava Kuvvetleri şu anda 4. nesil F-16 ’ları muharebe kuruluşunun bel kemiği olarak kullanmakta. Bu nedenle Turkiye, 2020 ’lerde ya 4.5. nesil bir gecici cozumle ya da kapsamlı bir F-16 modernizasyonu gercekleştirmek suretiyle uygulanabilir bir ara cozume ihtiyac duyacaktır. İlerlemenin alternatif bir yolu, elverişli operasyonel sahalarda havadan-karaya gorevleri hafif taarruz ucakları (Silahlı Hurkuş) ile yuksek faydalı yuk taşıma kapasitesine ve gelişmiş sensorlere sahip İHA ’lara devrederken, A2 / AD (anti-access/area denial; erişim engelleme/bolge tutma) kapasitesini guclendirmek icin SAM (karadan havaya fuze) yeteneklerini arttırmak olabilir. Yine de bu alternatiflerin hicbiri F-35 ’in sunduğu derin darbe (deep strike) ve ağ merkezli harp yeteneklerinin yerini tutamayacaktır.

Ucuncu ve son olarak, yururluğe girmiş olan ABD Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası bağlamında ve CAATSA (ABD ’nin Hasımlarıyla Yaptırım Yoluyla Mucadele Etme Yasası) yaptırımlarının taşıdığı riskleri kritik bir ihtimal olarak değerlendirerek, Ankara ’nın uluslararası savunma ilişkilerini tahkim etmesi ve ceşitlendirmesi gerekiyor.

EUROSAM ile birlikte devam eden hava ve fuze savunma projesi ve BAE ile surdurulen 5. nesil savaş ucağı projesi gibi cok gelişmiş silahlar soz konusu olduğunda ise, Turkiye adına, etkili ortaklara sahip olmanın hayati onemi devam ediyor. Ozellikle zırhlı platformların gudumlu tanksavar fuzelerine karşı ayakta kalabilmesine yonelik aktif koruma sistemlerinin geliştirilmesindeki başarısı goz onune alındığında, Ukrayna ile ilerlemekte olan askeri işbirliği bu acıdan iyi bir ornek teşkil ediyor.

Sonuc itibarıyla, son yıllarda aralarında en dikkate değer başarı olarak “dronizasyon” eğiliminin one cıktığı buyuk atılımlara imza atan Ankara, en son teknolojilerle donatılmış silahların tasarımında, uretiminde ve kullanımında hızlı bir şekilde yeni bir lige yukseliyor.
Genişletmek icin tıkla ...

SSB ’nin yeni strateji planı cıtayı yukseklere koydu. Turkiye ’nin savunma-teknoloji geleceği hakkında net bir fikre sahip olmak icin, Turkiye ’nin 2020 ’deki ilk ulusal yapay zek strateji belgesinin beklenmesi gerekiyor. Bu arada, Turkiye ’nin Batı savunma devleriyle olan munasebetlerinin izleyeceği seyir, takip edilmesi gereken en kritik trend olmaya devam edecektir.

Mutercim: Omer Colakoğlu

[Dr. Can Kasapoğlu, İstanbul merkezli bir duşunce kuruluşu olan Ekonomi ve Dış Politikalar Araştırma Merkezi (EDAM) ’da Savunma ve Guvenlik Araştırmaları Programı Direktorudur]