Yerli ve elektrikli otomobil projesi ile ilgili epeydir ses seda cıkmayınca, durumun ne olduğunu merak edip, TOGG ’un kurumsal iletişimini yoneten eski gazeteci dostum Hakan Ozenen ’i aradım.

“Durum ne?” diye sormak icin.

“Her şey yolunda” dedi, “Programa uygun bir şekilde ilerliyoruz. Hatta biraz onune bile gectik sanki. Biz de onumuzdeki hafta seni arayıp bir davet etmek istiyorduk. Sen once aradın” dedi ve TOGG ’un CEO ’su Gurcan Karakaş ile birlikte beni hem Gemlik ’teki fabrikayı gormeye, hem de TOGG ’un Bilişim Vadisi ’ndeki merkezindeki gelişmeleri yerinde izlemeye davet ettiler.

1 MİLYON 200 BİN METREKARE

Devasa tesisi uzaktan gorunce acık soyleyeyim once Renault'nun tesisleri zantettim ve salakca bir şekilde Karakaş ve Ozenen'e bunu da sordum.

Gulumsediler.

Uzaktan Renault fabrikası zannettiğim devasa tesisin aslında inşaatı suren TOGG fabrikası olduğunu yanına varınca anladım.

Once tesisin uzerinde birkac tur attık.

Yaklaşık 1 milyon 200 bin metrekarelik bir alana yayılan tesisin yanındaki bir yuz donumden buyuk boş bir araziyi gosteren Gurcan Karakaş, “Batarya uretimini Farasis ile birlikte yapacağımız fabrikayı da buraya kuracağız” dedi.

TOGG ’un batarya uretimi icin Amerikan menşeli Cin şirketi Farasis ile birlikte SiRO adında yeni bir şirket kurduğunu zaten biliyorduk.

TOGG ’un fabrikası yaklaştıkca daha da buyuyordu.

Gecen sene maket uzerinde gorduğum tesis, artık ortaya cıkmış ve tam da maketteki gibi yerleşmişti.

Montaj bolumler, tam ortalarındaki boya tesisi, ofis binaları ve enerji binası hepsi ortaya cıkmıştı. Sadece “Kullanıcı deneyim merkezi” dedikleri modern şekilli bina ortada yoktu.

Karakaş “Onun icin de bir mimari proje yarışması yapıyoruz” dedi.

Bizi alan araclarla muazzam buyuklukteki bir inşaat alanının icinden gecerek şantiye binalarına vardık.

HONDA'YI KUCUK DİYE ALMAMIŞLAR

Surmekte olan inşaatın boyutu gercekten devasaydı.

Bir yandan altyapı bir yandan ust yapı inşaatı suruyordu.

Karakaş ’a “Bu kadar buyuk boş bir araziyi nereden buldunuz” diye sordum.

Arazi aslında TSK ’ya aitmiş. TSK araziyi Milli Emlak ’a devretmiş, oradan da TOGG ’a tahsis edilmiş.

Kara Kuvvetleri burada kopek ve at eğitimleri yapıyormuş.

Hala da bir bolumu Genelkurmay ’a ait ve aynı amacla kullanımı devam ediyor.

Şantiye binalarından toplantı amaclı kullanılan buyuk olana giriyoruz.

Gurcan Karakaş ’a ilk kritik sorumu soruyorum.

“Honda fabrikası kapatıldı ve Honda cıktı gitti. Niye Honda fabrikasını satın almadınız da, yeni bir tesis yapmayı tercih ettiniz? Daha cabuk ve daha ucuz olmaz mıydı?”

“Bizim uretim takvimimize uymadığı icin Honda fabrikasını almadık ama Honda ’daki en onemli şeyi aldık” diyerek bizi karşılayan kişiyi işaret etti.

O kişi Murat Akdaş ’tı.

Kapanan Honda fabrikasının başındaki kişi idi.

23 yıllık Honda deneyiminden sonra Honda ’nın Turkiye fabrikasının kapanması sonrası 63 kişilik uretim ekibi ile birlikte TOGG ’a gecmişti ve şimdi fabrikayı kuruyordu.


Karakaş, şoyle anlattı:

“Birincisi biz şu anda otomotiv dunyasının kalbindeyiz. Tum yan sanayinin tam gobeğinde. Herkese eşit uzaklıkta ve hemen limanın yanında. Ama daha onemlisi şu. Honda fabrikasının kapasitesi bizim hedeflediğimiz kapasitenin cok cok altında. Yani Honda fabrikasını satın alsak, buyutme projesi yapmamız gerekiyordu. Ve Honda ’nın boyle bir imkanı yok. Arazisi kucuk. Sağı solu hep dolu. Yani gerekli hallerde buyuyemezdik. Buyume maliyeti cok daha yuksek olurdu. Bu yuzden inceledik ama işimize yaramadı.”

FABRİKANIN ALTINDA 70 KATLI 4 GOKDELEN VAR

Genel bir bilgilendirmeden sonra tesisi gezmeye cıktık.

Deprem riskini ortadan kaldırmak icin tum tesis araziye cakılmış binlerce kazığın uzerine oturtulmuştu.

Karakaş, “Yerin altına caktığımız kazıklara kullandığımız betonla her biri 70 katlı 4 gokdelen yapabilirdik. Bolgedeki cimento fabrikası 3 ay tum uretimini bize verdi” dedi.

Sonrasında da ilginc bir teknoloji vardı inşaatta.

Tum binalar boruların uzerinde 2 metre kadar havada duruyordu. Bu hem fabrikayı sulak araziden yukarı taşıyor hem de binanın esnek kullanımına imkan sağlayacak bir alt alan oluşturuyordu.

İnşaatın buyuk bolumu bitmiş, catının yuzde 80 ’i kapatılmıştı.

Boyahane inşaatı buyuk oranda tamamlanmış icine boya havuzlarının montajına bile başlamıştı.

BOYAHANE OLABİLDİĞİNCE YEŞİL

Boyahane bolumu Avrupa ’daki en cevre dostu boyahane oluyordu. Mevcut en temiz teknolojiye sahip olacak şekilde planlanmıştı.

Yıllık 175 bin kapasiteye sahipti ama gerekli hallerde bu kapasite arttırabiliyordu.

Otomobilin montajının yapılacağı iki farklı bolum vardı ve bunlardan biri buyuk oranda bitmiş, diğeri de bitme yoluna girmişti.


Pek anlamadığım bir iş olduğu icin fabrikanın binasının ve uretim unsurlarının birlikte yapılıyor olması biraz garibime gitti.

Toplam 280 bin metrekarelik fabrika binası, tum unsurları ile birlikte Mayıs ayı sonunda tamamlanacak, birkac aylık uretim denememelerinden sonra 2022 Ağustos ’unda ilk araclar banttan inecekti.

İnşaatı henuz başlangıc aşamasında olan bolum ise batarya paketlerinin hazırlayıp, montaj fabrikasına verecek olan “Batarya” tesisi idi. Ancak o da fabrikanın geri kalanı ile aynı anda hazır olacaktı.

Fabrikada 40 ’ı boyahane bolumunde olmak uzere toplam 250 ’nin uzerinde robot calışacaktı.

Fabrikayı gezerken “Herhalde tek model olmayacak. Tum modelleri bu fabrikadaki uretim hatları uzerinde yapacaksınız. Tesisin konfigurasyonu buna uygun mu?” diye sordum.

Govde montaj bolumu 3 farklı modeli aynı imal edecek şekilde yapılıyordu. Alan musait olduğu icin bunu arttırmak da mumkundu. İc donanım bolumunde ise hic sorun yoktu. Pek cok farklı model aynı anda uretime sokulabilirdi. Bu sadece basit bir lojistik meselesi idi.

Fabrika binalarından cıkıp, eski askeri havaalanı şimdi ise deneme pisti olarak kullanılacak bolume gitti.

Orada da eski pistin yerine, TOGG ’un araclarını farklı yol koşullarında test etmesini sağlayacak yeni bir suruş deneyimi yolu inşa ediliyordu.

Hemen uretimden cıkan aracların rastgele secilmiş bazıları hem de uretimi planlanan yeni arac projeleri burada test edilecekti.

Gezdiğimiz devasa inşaat alanında yaklaşık 1700 kişi calışıyordu.

Sadece fabrika binaları değil, altyapı inşaatı da buyuk oranda tamamlanmış olsa da suruyordu.

Tesisin icindeki yolların altında dev kanallar acılmış, arkadaki arazilerden gelecek tum sular buradan denize yonlendirilmişti.





Deniz ile tesis arasında da birkac yuz metrelik bir boş alan vardı ve bu alanın kıyıdan 100 metre sonrasındaki bolum uretim sonrası parkı olacaktı.

Sevkiyat ve ihracat icin Gemlik Limanı ’nın kullanılması planlanıyordu ama gerekirse bir de liman yapılabilirdi.

İNŞAAT MAYIS'TA BİTER

Gorduğum kadarı ile inşaatı aylardır suren fabrika binası, yer altı faaliyetlerinin bitmesinden sonra hızla yukselmişti ve soylediğim gibi Mayıs ayında tum inşaat tamamlanacaktı.

Helikopterle geldiğimiz fabrika inşaatı gezimizden, TOGG ’un Bilişim Vadisi ’ndeki merkezine doğru otomobille yola cıktık.

Fabrika arazisinden, Bursa-İstanbul otoyoluna cıkmak yaklaşık 10 dakika, 60 kilometre mesafedeki Bilişim Vadisi ’ne varmak ise yaklaşık 30 dakika tuttu.

Yolda Gurcan Karakaş ’a “Merkezi de fabrikaya taşıyacak mısınız?” diye sordum.

“Kesinlikle.

Tum karar alma ve uygulama birimlerinin birlikte olmasını cok onemsiyoruz.

Tesla başlangıcta cok dağılmış olmanın sorunlarını yaşadı. Ne kadar yakın olursak, o kadar hızlı calışıyor ve sorun cozebiliyoruz. Bu yuzden biz de fabrikaya taşınacağız. Hemen değil ama 2 yıl icinde tamamen Gemlik ’e taşınmış oluruz” dedi.

Hatta evi İstanbul ’da olan personeli gunluk olarak Gemlik ’e deniz yolu ile taşıyabilir miyiz acaba diye de duşunuyordu.

Şehir Hatları ya da İDO ’dan bu konuda hızlı teklifler beklediklerini soyleyebilirim.

MERKEZE 30 DAKİKA

TOGG ’un Bilişim Vadisi ’ndeki merkezine varınca, şirketin Vadide giderek genişlediğini gordum.

Gecen yıl ziyaret ettiğim yerin dışında iki yeni binaya daha yayılmışlardı.

Biz bunlardan ilkine girdik.

Daha once gorduğum iki prototip aracın da yanına bir yenisi daha gelmişti ve cok az daha farklı gibi duruyordu.

İncelememe fırsat bırakmadan beni hemen bir toplantı odasına aldılar.





Daha once tanıştığım Renault kokenli Talin Yıldız ’ın yanı sıra ilk kez gorduğum Ozgur Ozel de oradaydı.

Toplantı salonunda Gurcan Karakaş daha once anlattıkları hedeflerin ne kadarını gercekleştirdiklerini ve hangi aşamada olduklarını anlattı.

Detaya girmeden ozetleyeyim.

ESKİLERİN SORUNU DONUŞMEK, YENİLER CİN'DEN GELİYOR

Karakaş ’a gore, klasik otomotiv şirketlerinin elektrikli donuşume ayak uydurma hızları cok yavaş ve yanlış yollardan yuruyordu.

“Alıştıkları ve cok iyi bildikleri işler var. Ama şimdi başka bir dunya kuruluyor. Alışkanlıklar ve iyi olan bilgiler bu yeni dunyada işe yaramıyor. Tam aksine yuk oluyor. Yanmalı motorlu arac ureten makina muhendisleri idi. İşi onlar biliyor, onlar yonetiyordu. Şimdi elektrik elektronik muhendisleri var. Eski yonetim modelleri yeniye uyum sağlarken eskiyi de korumak iyi bildikleri eski yonetim ve uretim şemasını da korumak istiyorlar ama artık o şema gecerli değil. Bu yuzden de bir turlu donuşemiyorlar. Cunku bir yandan da kendi pozisyonlarını korumak ile ilgili bir şey bu. Mevcut yonetimlerin bize artık gerek yok demesi lazım ve bunu diyemiyorlar” diye anlattı durumu.

“Peki kim iyi gidiyor” diye sordum.

“Tabii ki, Tesla. Ama cok buyuk rakipleri de Cin ’den geliyor. Cin uc ayrı elektrikli otomobil firması ile piyasaya giriyor. Cok vardı ama ucu cok başarılı bir bicimde geliyorlar. Hatta geldiler” dedi.

“Hic duymuyoruz” dedim.

“Duymazsınız cunku şu anda Cin ic pazarına odaklılar. Pazar şu anda dunyanın en buyuk pazarı ve dışarıya bakmıyorlar bile. Ama gercekten işi cozmuş geliyorlar” dedi.

“Avrupalı buyukler” diye sordum.





“İlk giren BMW oldu. Ama cok yanlış işler yaptı ve buyuk olcude prestij kaybetti. Şimdi o hataları duzeltmeye calışıyorlar. Renault bir elektrikli Fluence deneyimi yaşadı. Cok sıkıntı cekti. Şimdi toparlıyorlar ama kolay değil. Twizzy aslında doğru projeydi ama o da cok pahalı kaldı.”

“VW grubu ve Porsche iyi sanki. Porsche ’nin elektrikli araclarını cok beğendim ve herkes de beğeniyor” dedim.

“Evet iyiler. Ama bir sorun var. Onlar benzinli motorun yerine elektrik motoru koymayı yeterli zannediyorlar ama yeni donem boyle bir şey değil. Biz başka bir şeyin peşindeyiz. Porsche iyi yaptığı bir şeyin elektriklisini yapıyor. Gelecek orada değil. Bizim USE-CASE dediğimiz tarafı eksik”

“Ya Mercedes?”

“O da aynı sınıfa girebilir. Hala eski kafa gecerli.”

Sonra şunu ornek olarak veriyor.

“Bizim şimdi konuştuğumuz kişiler bilişim start upları. Oyun ureticileri ile toplantı yapıyoruz. Bu saydığınız firmaların başkanlarının oyun ureten genc cocuklarla bir toplantı yaptığını ve onları anlayabildiğini hayal edebiliyor musunuz?”

Oyun meselesini acmak istiyorum. “Oraya geleceğiz” diyor.

SUREKLİ ONLINE ZEKİ OTOMOBİL

Sonra kendi yaptıklarını anlatmaya başlıyor Gurcan Karakaş.

Otomobillerin elektronikleşirken cok karmaşık yapılara donuştuğunu şimdi bunu basitleştirmeye calıştıklarını anlatıyor.

Teknik terimlere boğmadan anlatmak gerekirse giderek daha fazla bilgisayarlaşan otomobillerde farklı alanlarda calışan pek cok işlemcinin birlikte iş gormeye calışmalarının yarattığı sorunlardan uzaklaşmaya calıştıklarını ve tek merkezi bir bilgi işlemci ile otomobili yonetmenin cok daha doğru olduğunu, bu sadeleşmenin ilk aşamasını gercekleştirdiklerini ve bir sonraki donemde tek beyinli, bilginin onemli bir bolumunu paylaşan ve surekli online olduğu gerekli bilgiyi icin bulut benzeri bir merkezden alarak kullanan ve yapay zekalı otomobile gececeklerini soyleyebilirim.





Daha acmak gerekirse TOGG ’un planladığı araclar aynen cep telefonları gibi olacak. Otomobil surekli olarak sisteme bağlı olacak ve aynen telefonlar gibi surekli guncellenecek. Her turlu yeni teknoloji araca siz servise gitmeden yuklenecek. Bunu otomobil teknolojisi olduğu gibi, oyun veya her turlu eğlence ve bilgi teknolojisi de olabilecek.

HER ARAC BİR BİLGİ MERKEZİ

Bunun yanı sıra araclar da isterlerse bilgi paylaşımı yapacaklar.

Yani sizin seyahat bilgileriniz izin vermeniz halinde bir big data merkezi ile paylaşılacak. Buradan en basitinden trafik bilgisi elde edilebileceği gibi, alışveriş, seyahat, tatil gibi sınırsız bilgi ortaya cıkabilecek. Bunları ucreti karşılığında satabilecek TOGG kullanıcısı.

Ucret derken cok cuzi ama toplamı bir şey ifade edebilecek bircok bilgi.

Yani bir anlamda otomobiliniz cep telefonununuz gibi olacak.

Ucretsiz guncellemelerin yanı sıra, ucretli hizmetleri de online olarak otomobilinize indirebileceksiniz.

Sonsuz bir alan aslında burası.

Arada calışan bilgilerini de paylaşıyor Gurcan Karakaş.

En ilgimi ceken 638 toplam calışanın yuzde 44 ’unun doktoralı olması. Kadın oranı ise yuzde 24.

TOGG Ankara ’da da TOBB universitesinin teknoparkında bir de araştırma geliştirme şirketi kurmuş. TAM adlı şirket yazılım alanında uzman personel barındırıyor. Ankara ’da kurulma nedeni ise savunma sanayiinde uzmanlaşmış yazılımcıların evreninde yer almak ve o insan kaynağından faydalanabilmek.

Bir diğer şirketi ise Almanya ’da otomobiln kalbi Stuttgart ’ta TOGG Europe GMBH adıyla kurmuşlar.

Orada da tasarım ve urun geliştirme calışmaları Murat Gunak onderliğinde yurutuluyor.

Asıl amac ise Avrupalı muşterilerin beklentilerinin tespiti ve ihracata yonelik urunlerin geliştirilmesinde bilgi ve deneyim elde etmek.

PİL URETİMİ İCİN İZİN BEKLENİYOR

Sonrasında pil uretimi yapacak olan Turk-Cin ortak şirketi SIRO ’nun başındaki Ozgur Ozel ’e veriyor sozu.





SİRO ’da TOGG ile Farasis yarı yarıya ortak.

Farasis, ABD ’de iki bilim insanı tarafından kurulmuş sonra Cin ’e taşınmış.

Orada buyumuş.

Şu anda otomobil batarya sistemleri konusunda dunyanın en onemli şirketlerinden biri.

TOGG ile birlikte Turkiye ’de uretim yapacaklar.

“Yerini gorduğum fabrika ne zaman kurulacak?” diye soruyorum Ozel ’e.

“Yatırım izinlerini bekliyoruz. Sonra başlarız. 8 ay icinde temeli atarız diye duşunuyoruz” diyor Ozel.

"Burokrasi engel cıkarıyor mu?" diye soruyorum.

"Hayır tam aksine. Bazen kendi ekibimden bile daha hızlı donuş yapıyorlar ve yasalar cercevesinde en hızlı şekilde destek veriyorlar" diye araya giren Gurcan Karakaş.

Anladığım kadarı ile ilk aracların bataryaları Cin ’den gelecek. Karakaş bu sorumu da onaylıyor.

SİRO, Farasis ’in buluşu olan 8-1-1 teknolojisi ile uretim yapacak. Şimdiki en verimli teknoloji bu.

8-1-1 bataryanın icinde kullanılan maddelerin oranlarını gosteriyor aslında.

Bana gore pil yatırımı en az otomobil yatırımı kadar onemli.

Cunku cok da buyuk bir ihracat potansiyeli barındırıyor.

Ozgur Bey ’i “Bugun hangi fabrikanın sahibi olmak istersiniz diye sorsalar otomobili değil sizin tarafı tercih ederim” diyorum.

Karakaş da bu cumleme gulumseyerek katıldığını ima ediyor.

HER ARACA 500 KG PİL

Pil fabrikasının tesisin hemen yanında olmasının cok onemli olduğunu anlatıyorlar.

“Her aracın batarya paketi yaklaşık 500 Kg tutuyor. Bunun lojistiği cok masraf ve gereksiz. O yuzden otomobil fabrikasının hemen yanında olması cok buyuk bir avantaj sağlayacak” diyorlar.

Konuşurken bir yandan guzel de bir oğle yemeği yiyor ve ardından benim aklımın kaldığı uc aracın bulunduğu alana geciyoruz.





İlk iki arac daha once gosterilen ve Pininfarina ’nın urettiği araclar.

Diğer arac ise Turkiye ’de yapılan bir arac.

İlk prototiplere gore değişiklikler var.

İlk onemli değişiklik aracın boyu aynı kalmakla beraber aks mesafesi 9 santim uzamış.

Yapılan testler sonrasında ruzgar direncini azaltmak icin bazı govde değişiklikleri yapılmış. O kaput değişmiş.

Cizgiler bana gore guzelleşmiş ve daha kaslı, daha heybetli olmuş.

İCİ EKRAN BİR OTOMOBİL

İcerde ise bayağı değişiklik var.

Dashboard'un tamamı ekran olmuş.

Boydan boya kesintisiz giden bir ekran.

Porsche Taycan gibi ama bunda hic kesinti yak. Tam ekran.

Altta ortadaki kumanda ekranı ise biraz kuculmuş,

Kumanda joystiğinin bulunduğu bolumde bazı değişimler var.

Daha kullanıcı dostu gibi olmuş.

Daha once kamera olması planlanan geri goruş sistemi ise yeniden aynaya donmuş.

Bunda hem kullanıcı talebi hem de kameraların kirlenmesinin yaratması muhtemelen sorunlar etkili olmuş.

Bunun uzerine biraz tartıştık.

Benim gonlum hala kameradan yana.

En azından opsiyonel olarak.

TOGG aracının yasalar cercevesinde belirli hız limitlerinin altında buyuk oranda otonom olması uzerinde calışıyor.

Muhtemelen olacak.

Tabii bu da bana gore opsiyonlardan biri olarak sunulacak.

Arac guzel. Sıkıntı yok.

Tek sıkıntı Skoda ’nın dışardan bakınca cok benzer bir SUV ’u bugunlerde piyasaya vermiş olması.

Karakaş bunu “Otomotiv dunyasında alışılmadık bir şey değil. Ozellikle prototipi erken tanıtınca bekliyorduk” diyor.

Daha sonra otomobilin şase ve batarya yerleşimlerini gosteren iki altyapı modelini inceliyoruz.

Pil teknolojisinde en son nokta olduğunu anlatıyorlar.



MASERATİ PERFORMANSLI SUV





2 motorlu 400 beygirlik modelin altyapısına bakıyoruz.

İlk uretilen arac, İstanbul Park pistinde 0 ’dan 100 KMS surate 4,7 saniyede cıkmış.

Yani bir Maserati GT ile aynı surede.

Son surati ise elektronik olarak 180 kms ile sınırlayacaklarmış.

Bana gore 280 kms surat bu arac icin hayal değil.

Tek motorlu 200 beygirlik arac ise biraz daha az atak.

Aracların menzilleri ise uygun koşullarda 500 km olarak planlanmış.

Uzerine cıkabilir ama altına duşmez diyorlar.

Pil omurleri şarj edilme bicimine gore değişmekle birlikte normal ev elektriği ile en az 5 yıl tam kapasitesini koruyabilecek. Kaldı ki her batarayanın 8 yıl garantisi olacak.

Satış ya da bayi ağı konusunda ise henuz bir netlik yok.

Farklı bir urunu farklı yontemlerle pazarlamak istiyorlar.

Nasılı henuz belli değil. En azından paylaşılmıyor ama pek cok yerde muşteri deneyimi yaşatma planları var. Bu muhtemelen simulatorler vasıtasıyla olacak.

Daha sonra bir bağımsız olarak sergilenen bir dashboard'un onunde duruyoruz.

Boydan boya ekran cok iyi gorunuyor ama daha da iyisi gelecekmiş.

Bu ekranları Vestel yapıyor.

“Cok daha makul bir maliyetle oluyor” diyor Karakaş. “Muhtemelen otomotiv endustrisindeki herkesten daha ucuza malediyoruz” diye ekliyor.

HEM OTOMOBİL HEM GAME CENTER

Surekli oyun ve mobilite deneyiminden soz ettiği icin mecburen soruyorum “Arka koltuklara niye ekran koymuyorsunuz. Madem maliyet de iyi”

Uzerinde calıştıklarını ve buyuk ihtimalle olacağını anlıyorum.

Cunku hedef kitlede cocuklar ve gencler cok onemli bir yer tutuyor.

Bir kez daha fiyat konusunu acıyorum.

“Bu aracı bana gore 40 bin avro civarında maledersiniz. Bu kalite icin rekabetci bir fiyat ama vergi ile rekabet avantajınızı kaybedersiniz“ diye fikrimi soyluyorum.


Karakaş ’ın beden dilinden anladığımı maliyetin biraz daha aşağı cekilebileceğine inanıyor.

“Vergi konusunda devletin bir şeyler yapacağına inanıyorum. Bizi yuksek vergi ile başbaşa bırakmazlar. İc piyasada başarı icin bu şart. İc piyasadaki başarı ise dış piyasa icin şart” diyor.

İlk yıl yani 2022 Ağustosunu takip eden yılda piyasaya sızan uretim rakamı dedikodularından biraz daha fazla uretmeyi planlıyorlar.

“Zaten tamamını kamu alır” diyorum.

“Sadece kamu değil gercek kullanıcılar alsın istiyoruz” diyor Karakaş.

“Euro cok artmazsa bugunku kurdan 40 bin euroya beni de yazın sıraya” diyorum.

2022 sonunda euro 20 lira olursa değil otomobil, don alamam onu biliyorum cunku.

Ardından son durak olarak carpışma testlerinde kullanılan otomobillerin uretildiği atolyeye geciyoruz.

Burada sıkı bir ekip, yan sanayiden gelen parcaları en yuksek standartta ama elde birleştirerek ilk TOGG ’ları uretiyor.

Sanayide BİW yani Body in White Turkcesi “beyaz govde” olarak tanımlanan aracları.

Burada yazamayacağım bazı bilgiler ediniyorum.

Ancak bazıları sır.

Hemen unutuyorum bunları.

Bu araclar daha sonra Almanya ’ya carpışma testlerine gidiyor.

İlk testler cok başarılı.

Karakaş “Piyasaya cıktığımız yılın EURO NCAP standardını yakalamak icin calışıyoruz. Henuz belli değil ama ne olacağını tahmin ediyoruz” diyor.

Gezimizi tamamlıyoruz.

Ben kendilerine başarılar ve kolaylıklar diliyorum.

Gurcan Karakaş “Hala biraz karamsar goruyorum sizi” diyor.

“Asla” diyorum.

“Şahane bir otomobil yapmakta olduğunuza her gun biraz daha fazla inanıyorum. Ben bu otomobili satın alırım. Cok da mutlu olurum. Sadece olcek ekonomisi icinde işinizin kolay olmadığını, butun buyuk ureticiler birleşirken, FİAT gibi bir dev Chrysler ve sonra da Fransız PSA ile birleşmek zorunda kalırken. Tum markalar ortak catılar altına girerken, Mercedes TESLA ’ya ortak olurken, milyarlarca avroluk arge butceleri ortaya koyarlarken bu zorluklarla nasıl mucadele edeceğinizi duşunuyorum” diyorum.

Ama belli ki onlar benim gibi duşunmuyor.

Otomobil dunyasındaki devrimin benim tarafımdan da tam anlaşılmadığını, buyuk ama eski olmanın avantaj değil dezavantaj olduğunu cozemediğimi duşunuyorlar.

Muhtemelen de haklılar.

Gencecik Tesla ’nın yuz yıllık Ford ’dan, GM ’den daha değerli bir şirket haline gelmesini onlar daha iyi değerlendiriyor muhtemelen.