
Daha once cıkardığı albumlerle kendine ait bir kitle oluşturmayı başarmış ve kulaklarda ayrı bir yer edinmeyi başaran Saian, "Olma" albumunden sonra verdiği aranın ardından gectiğimiz haftalarda yayınladığı "Sıkı Dur Geliyorum" albumuyle hızlı bir donuş yaptı. Biz de Saian'la bu albumu masaya yatırdık ve gelecek projelere dair samimi bir sohbet gercekleştirdik. Şimdi sizlere yaptığımız bu roportajı sunuyoruz.
“Varolmanın Karşı Konulmaz Hafifliği” ve “Suc” isimli parcalarına, sevilen şairlerin sozleriyle son derece uyumlu bir şekilde nokta koyuyorsun. Eski parcalarında da kimi şairlerden sozler kullandığını biliyoruz, bu durumların ozel bir yanı var mı senin icin?
Bu gibi ufak detayların işime biraz renk ve derinlik kattığının farkındayım. Parcayı kapatırken genelde cok yakışıklı duruyorlar kaldı ki Ataol Behramoğlu ya da başkaları gibi edebiyat ustatlarını az da olsa anabilmek iyidir. Cok kişi bu sayede o şairlere ilgi duydu araştırdı kitaplarını edindi bunları iyi biliyorum. Durumun ozel yanı da bu olsa gerek.
Daha once de başkalarının yaptığı alıntılar icin "caldı" gozuyle bakıp tepki gosteren kesimler oluyordu. Bu alıntıları yaparken dinleyiciden tepki gorurum diye duşunduğun oluyor mu?
Hic duşunmedim. Eğer yaptığım alıntıları sahiplenseydim veya da kendiminmiş gibi gostermeye calışsaydım cekincelerim olurdu tabi ama oyle bir durum soz konusu olamaz. Tepki alanlar işi abartıp olduğu gibi bir parcayı alıntı yapıyorlar herhalde oysa ben bir albumde en fazla bir iki parcada bir iki cumle hoş teferruat şeklinde kullanıyorum, dedim ya bu gibi ufak detaylar şarkının buyusune yon verebiliyor.
Albumunun politik ve duygusal havasına ufak ufak ironik durumlar kattığını hissediyoruz. Senin de dile getirdiğin ironik soylemler sanırım hepimizi icine alıyor?
Şuphesiz oyle. Politik parcalar icin soyluyorum, ironi ve kara mizahın hedefi coğunlukla toplum ya da toplumu yonetenlerdir ve biz de toplumun birer ferdiyiz, ben de dahil olmak uzere hepimizi kapsıyor. Eleştiren kişi sorumluluk altına giriyor bence ve bir yerde icine donup ozeleştiri yapabilmesi de gerekiyor. Ornek olarak albumden bir dilim alalım; papparazi kulturunu sindiren ‘siz’ değilsiniz, icinde benim de olduğum bir ‘biz’ var. O yuzden “Kıtlıktan cıkmış gibi tuketen de biziz” diyebiliyorum. İroni duygusal parcalarda da var ama bu biraz daha ‘ben’le ve şarkıyı yazdığım kişiyle ilgili biraz ozel yani. Neden ironi ya da kara mizah var peki? Cunku aşk ve sevgi uzerine yazmak fazla sıkıcı iş benim icin. Bunu cekici bir hale getirmem gerekliydi ve yapmaya calıştım yaptığımı beğendim de.

Aslında bundan evvelki albumlerinde de siyasi soylemlere yer vermiştin fakat 'Sıkı Dur Geliyorum' albumunde sesin sanki daha kuvvetli yankılanıyor. Bunun gerekceleri nedir?
Elbette. Bundan 2 album once her şey farklıydı, mesela duşunsene insanlara yeni yeni tanıştırıyorsun kendini ve adımlarını dikkatli atmak mecburiyetindesin, hassas noktalara temas ederken yapılabilecek herhangi bir yanlış ters tepebilir ve daha sonrası icin insanların kafasında size bir onyargı oluşturabilir ki bunun orneklerini de yeni mc’lerde gorduk yakın zamanda. Adımları dikkatli atarsan sonradan sonraya insanları da arkana alıp daha da keskinleşebiliyorsun, insanlar fazlasıyla onemli bir faktor. Peki insanlar desteklemeseydi ben bağırmayacak mıydım? Hic fark etmezdi gercekten. Ama şu bir gercek ki sesimi kuvvetli kılan insanlardır onlara teşekkuru borc bilirim. Rap muzik protesttir ve ben protesto ederim bu, hafife alınmamalıdır keza protesto edeyim eleştireyim derken elinize yuzunuze bulaştırabilirsiniz. Bu tarz parcalar yapacak olan insanların belli bir bilgi birikimine sahip olması lazım Allah korusun komik duruma duşersiniz. Diğer bir mevzu protesto ettiklerimizden gercek anlamda rahatsızlık duyuyor olmalıyız bence. Umurunuzda değilse merak edip de takip etmiyorsanız Irak savaşını ya da Filistin’i ya da sistemi şarkılarınızda işlememeniz daha etik bir anlayıştır mutlaka.
Peki albume gelen yorumları değerlendirecek olursak siyasi tavrını hem savunan hem de fikirlerine tepki gosteren kişiler oldu. Sen nasıl değerlendiriyorsun bu olumlu ve olumsuz eleştirileri?
Ben nabza gore şerbet vermiyorum da şerbetime gore nabız arıyorum aslında yaptığım bu. Bu tur olumsuz tepkiler mutlaka olacaktı bekliyordum cunku tarihte de bu boyle, gercekleri dile getirirsiniz ve bu kimisine batar hoşlarına gitmez keza kafalarında yarattıkları gercekler inanmak istedikleri gercekler objektif değildir. Kendi cıkar ve egolarına gore bu soylemler onlara aykırı geliyor. Albumu alelade, sırf eleştirmek icin eleştirenlere de şoyle bir baktığınızda sorunun temelinde ideolojik catışmaları var benimle, yani duşunce yapım o kişilere ters geldiği icin albumun bir yerini karalama yolunu seciyorlar “onceki işleri daha iyiydi” “fena değil” “abartılacak bir tarafı yok!” gibi. Bu gibi geliştirilen savunma mekanizmaları psikolojide de vardır. Bunlar komik (gercekten eleştiri yapanları muaf tutuyorum)… Ote yandan sucu ne olursa olsun 16 yaşındaki bir cocuğun idamını hangi fikir hangi ideoloji tartışabilir? Onlarca aydın kişinin diri diri yakılmasının doğruluğu ne bicimde savunulabilir hangi beyinler bunu savunur? Ama işin keyifli tarafı rahatsız olanları daha da rahatsız etmek, işin icinde oldukca buna devam edeceğim, bizler Mustafa Kemal cocuklarıyız. Olumlu tepkiler icin cok da konuşmaya gerek yok, dinleyicinin biraz duyarlı biraz da gercekci olması yeterli zaten onlar beni cok iyi anlıyorlar. Bize bu ulkede yakın tarih anlatılmıyor da yerine doğruluğu tartışılır savaşlar masallar destanlar vesaire… aman uyandırmayalım duşuncesiyle.
Senin de icinde bulunduğun TR Self Confusion'un ana amacı belli isimleri bir araya getirip underground piyasasında bir saf oluşturmak mı yoksa daha profesyonel bir yonu var mı bu oluşumun?
Her ikisini de ve fazlasını kapsıyor amacımız. Aslına bakarsan belli isimleri bir araya getirdiğimiz falan yok biz zaten 6 kişi hepimiz hep beraberiz kardeş gibiyiz, cıkarlarımız bir gittiğimiz yon bir duşunce yapımız bir hiyerarşimiz yok kralımız kralcılığımız yok. Bir saf olarak da gorulebilir olabilir, zaten oyledir. Kendimizi bir taraf olarak gostermemizin nedeni biraz da izole olabilmek cunku bilirsiniz bu ortamda herkes rap yapıyor ya da rap yapıyor. Biraz ayrı bir yerde durmalıyız, dinleyici bizi daha iyi secebilmeli ayrımsayabilmeli, suruye karışmak istemiyoruz. Profesyonellik dersen, projelerimiz ne denli buyuk olursa TR Self Confusion o doğrultuda evrimleşecektir tabi. Diğer taraftan bizim bir cizgimiz bir fikir birliğimiz var. Bu değerler doğrultusunda yavaşca ince eleyip sık dokuyarak genişlemek duşuncemiz. Yakında aramızda goreceğiniz bir grup da var tahmin edersiniz.

TR Self Confusion adı altında planladığınız projelerden ve hedeflediğiniz noktadan bahseder misin?
Şu aralar hepimizin icinde olduğu bir projemiz yok, kısa zaman icinde Karacalı’nın solo albumu var ve daha sonra produktorluğunu benim yaptığım Mirza albumu olacak. Patron & Da Poet ortak albumu geliyor. Cok uzakları goremiyorum şimdiden umarım herkesin yararına olur.
Album kapak tasarımından alt yapılarına kadar senin imzanı taşıyor buna ek olarak da hicbir duet parcası yer almıyor yeni projende. Ozel bir nedeni var mı bu tercihlerin ya da duru bir Saian duruşu diyebilir miyiz buna?
Tamamen kendi urettiğim bir projeyi insanlarla paylaşmak gercekten keyifli, karşılığı olmasa da ben keyif aldım. Soruna gelecek olursak aslında duet parca olmamasının temel bir nedeni yok. Ben albumu yapma kararını aldığımdan beri tek bir kelimesinden tut kapağına kadar her şeyi kendim icin yaptım, dedim ki zaten maddi bir karşılık goremiyorum o zaman keyif aldığım bir album yaparım, oyle de yaptım. Mesela “Olma!” albumumde ya da “Opus Magnum Provaları”nda insanların tepkisini merak ediyordum, bu onemliydi ama bu albumde hicbir endişem olmadı cunku ben kendim icin bir şey meydana getirdim ve bunu sadece insanlarla paylaştım ne duşunurlerse duşunsunler diyebildim. Album tamamen ‘ben’ ve bana ait olduğundan belki de duet parca olmadı, benim yazacaklarımdan başkasına sıra mı kalmadı artık nedir..?
Şimdiye kadar Saian'dan bolca diss track dinleme imkanımız oldu. “Sıkı Dur” parcasına da o gozle bakabilir miyiz?
Aslında bu albumde kimseyi uzup rahatsız etmek istemiyordum ilk başlarken aldığım karar da buydu fakat sonradan fark ettim ki bu tarz battle ya da diss icerikli parcalar yapmazsam kendimi rap yapmış gibi hissetmiyorum. “Sıkı Dur” ya da “Hayvan” parcalarını bu yuzden yaptım. O parcalarda rahatsızlık veren huzur bozan bir muhteva var tabi, biraz da diş gostermek amac.
Albumun adından ve 7 şarkıdan oluşmasını goz onune alarak bu albume aslında bir sonraki album icin piyasaya uyarı niteliği taşıyan bir basamak diyebilir miyiz?
Yok ya oyle duşunmedim aslında. Keşke zaman bulabilsem de provası değil de bir “Opus Magnum” yapabilsem. Bu album bile universiteden sıyrılabildiğim kısa bir zamanda yapıldı. Bir de yaz bitmeden ya da Eylul ayı icinde cok kısa zamanda ufak bir solo ep, fazlasıyla absurt herkesin dinleyemeyeceği ic gıcıklayan bir album yapmak istiyorum, bakalım.

“Varolmanın Karşı Konulmaz Hafifliği” parcasında Saian Guney'e cok katı bir dille sesleniyor. Yaşadığı hayatın olumsuz yanlarını biraz sitem havasında anlatıyor. Parcanda kendi kendine sorduğun soruyu yineleyecek olursak; bundan sonra Saian neler yapacak, hayatında neler olacak?
Gercekten parcada dediğim gibi bilemiyorum. O parcada kendimle yaşadığım icsel catışmayı birazcık anahtar deliğinden rontgenlettim dinleyiciye. Saian ne yapar emin değilim ama Guney’in hayatı ağır basıyor yani işte normal bir hayat; okulu bitir, askere git gel, işe gir, evlenip coluğa cocuğa karış biciminde bir hayatım olacak sanırım ve Saian buyuk ihtimalle bir gun donup arkama baktığımda acı-tatlı bir anı olarak kalacak gibime geliyor.
“Hayvan” isimli şarkında, hem underground piyasasının durumunu hem de kendi konumunu net bir şekilde anlatmışsın. Saian'ın golgesinde kalan bir underground piyasa canlanıyor gozumuzde?
Aslında o parcada ince hesaplar zor hedefler yok sadece o tarz parcaları cok hızlı ve zevkle yazabiliyorum tabi fark etmişsindir ki sinirli oluyorum. O an kafamda cakan şimşekler yonlendiriveriyor beni ve diyebilirim ki ‘Hayvan’ dinleyiciye nanik ceken bir parca oldu. Underground piyasasının benim golgemde olduğunu sanmıyorum ama mutevazi bir insan olduğum halde şu anki piyasaya oranla cok cok iyi bir mc olduğumu rahatlıkla soyleyebilirim, cıtam epey yukarda ve yaptığım her yeni işte daha da yukseltiyorum benim icin de onemli olan bu.
Ayrıca kullandığın skitler parcayla son derece uyumlu olmuş ve bir hayli dikkat cekici kılmış parcayı. Hangi Turk filminden alıntı yaptın oğrenebilir miyiz?
Teşekkur ederim. Skitler buyuk usta Cuneyt Arkın’ın 1982 senesi yapımı cok sevdiğim “Son Savaşcı” filminden, şehri Ninjalar basar ve onların hakkından gelebilecek kişi Cuneyt Arkın’dan başkası değildir.
Albumun altyapılarına baktığımızda eski albumlerine nazaran değişiklikler goruyoruz. Bu album surecindeki ruh halinden mi kaynaklanıyor yoksa değişikliğin gerektiğini mi duşundun?
Biraz daha aykırı rijit sample’lar kullanmak istedim, kendi zevkimi on planda tuttum belki de bu yuzden beğenmeyenler de oldu. Ruh hali de etkili tabi ve parcaların icerikleri de yon verebiliyor altyapılara. Parcaların bpm’lerinde yani tempolarında da farklılıklar var mesela yaklaşık 3 parca 80 bpm ve altında oysa ben normalde 90-95’in altına inmezdim, o yonden de farklı oldu.
Her iki album kapağına da ozel bir parantez acmak gerekir aslında. Ozellikle belli bir donemi kapsayan renkli karelere yer vermişsin album kapaklarında. Nasıl cıktı bu fikir ortaya, hazırlama surecinden bahseder misin?
Ya ben orijinal farklı bir kapak yapabilmek icin nerdeyse hic kullanmadığım o karın ağrısı Photoshop programını kısmen soktum diyebilirim. Dizayn zaten kafamda oluşmuştu bunu madde haline getirmek kalmıştı, tek tek lazım gelen fotoğrafları buldum bu noktada Mirza yardım etti ararken. Genel olarak hayranlık duyduğum o eski Yeşilcam aktris ve aktorleri kullandım ve biraz da imrendiğim ‘Retro’ kulturunu yansıtmaya calıştım tabi mesaj icerikli oğeler de var kapakta, ayrıca “Al Sevgilim Anne Ol Bununla”yı ithaf ettiğim kız arkadaşımı da caktırmadan Cadillac ve Şener Şen’in arasına bırakıverdim –m- harfinin uzerine basıyor. Arka kapakta hayranı olduğum 2 kult yonetmen Tinto Brass ve Takeshi Kitano var merak ediliyor, kotu adamları koymadan olmazdı o yuzden ben de varım.
Son olarak Hiphoplife uyelerine soylemek istediklerin neler?
Ya gercekten sorular guzel, farklı ve ciddiyetle hazırlanmış cok memnun oldum her zaman insana boyle değer vermiyorlar, roportaj icin tum Hiphoplife ekibine teşekkur ederim.


__________________