Bir sabah icinizde tuhaf bir hisle uyanıyorsunuz, kalkıp pencereden dışarı baktığınızda bir gariplik olduğunu sezinliyorsunuz. Ceketinizi alıp dışarı cıkıyor, sokakların boş, dukkanların ise kapalı olduğunu goruyorsunuz. Hatta birkac ev yanmış, araclar ters donmuş, sokakta bırakın insanı başka hicbir canlı bulunmuyor; SİZ HARİC.

Yeni tip koronavirus (Covid-19) pandemisinin tum dunyayı etkisi altına aldığı şu gunlerde hepimizin aklında farklı kıyamet senaryoları donup duruyor. Bircoğumuz koronavirusten ziyade zombi istilasının daha iyi olabileceğini dahi duşunduk. Şu an global bir krizin icerisindeyiz, 2020 yılı dunya ekonomisi icin pek de iyi gitmiyor, hatta gitmeyecek! Bu durum da doğal olarak aklımıza hep farklı apokaliptik senaryoları getiriyor. Olası bir kıyamet durumunda hepimiz arkadaşlarımızı, sevdiklerimizi, yiyeceğimizi ve tabi ki de değerli eşyalarımızı yanımızda bulundurmak isteriz. Boyle bir durum soz konusu olduğu zaman paranın işlevselliği sorgulanacaktır elbette. Bu nedenle de olası bir alışveriş ihtiyacı durumunda neler yapılabileceği hep duşunulur. (Yağma eylemlerini haric tutuyorum.)

Bilindiği gibi Bitcoin, ortaya cıktığı ilk gunden bu yana toplumun aykırı kesimlerinin ilgisini cekti. Anarşistler, ozgurluk savaşcıları, isyancılar, liberalistler… Bu bireylerin bircoğu yakın zamanda kuresel bir cokuşun geleceğine inanıyor ve bu kuresel cokuş, bildiğimiz finansal sistemin de sonunu getirecek. Ortaya cıkacak bu post apokaliptik dunyada ise zekasını, silahını, istifledikleri yemeklerini kullanabilecek olanlar hayatta kalacak.

Peki Bitcoin bu dunyada hangi noktada yer alacak?
Dunyanın sonunun hangi şekilde geldiğine bağlı olarak (Nukleer savaş, zombiler, virus ya da bir goktaşı) bugun hali hazırda yaptığımız dijital aktiviteleri yapmamız imkansız bir hale gelebilir. Kendimizi dunyanın sonuna hazırlarken Bitcoin biriktirmek tek yontem olmamalı. Cunku işler gercekten boktan bir hal aldığında bu kripto para birimini nasıl kullanacağımızı da cozmemiz gerekiyor.