
Alıntı:
Bahsedilen şeylerin hicbiri hakkında fikriniz olmuyor.Normalde bir yerde sira,kuyruk felan varsa bircoğunuz ceker gider beklemez bile.
Fakat askersen beklersin.hem de 700 kisilik bir sırada bile beklersin. İlk başta teslim oldum,daha sonra bavullarımızı bir odaya bıraktık,daha sonra uzunca bir kuyruğa soktular ve bekledik.
Kimse bu kuyruğun ne icin olduğunu bile bilmeden bekliyordu.sıra bana geldiğinde anladım ki,bir berber kuyruğuymuş.
Onceki gun kestirdiğim saclarımı birkez de onlar traş etti.Ama cok buyuk bir fark vardı.Traş tam 30 saniye surdu.
Kendimi bir tavuk gibi hissettim.Uzerimiz kıl icinde diğer bir kuyruk bizi bekliyordu.Girdik. Oradan elbiselerimizi alıp diğer kuyruğa girdik.Orasıda duş kuyruğuymuş.Toplam duş suren 3 dakika dediler.
Ben girmedim duşa.Zaten acemilik boyunca duş almadım.Sadece el yuz yıkama yerinde guzelce temizlendim.
Neyse...
Dus ardından yemekhaneye girdik.Tabiiki bu sure icinde kimseyi tanımıyorsunuz.Kimse yanlış anlamasın bunun adı vatani gorev ve yaşadığınız şaşalı hayat ardından boyle bir ortama girince ne olduğunuzu şaşırıyorsunuz.işte bu nedenle sorun askerlik gorevinde değil bizlerde,psikolojilerimizde oluyor.Bunu her Turk genci tadıyor.Olgunlaşma evresi de denebilir.
Yemekhanede hic yemek yemedim.''Allahım burası neresi,kim bu insanlar,acım,hasretliyim'' diye diye o gunun uykusuna dalmak uzere koğuşlarımıza cıktık.Ben bunları anlatırken hic şuphe yok ki;bir coğunuz gulecek,ama şu an anlattığım hadise hayatımın en kotu gunuydu.Allah huzrunda yemin ederimki ben hic bukadar kotu bir psikoloji yaşamamıştım. Kendinizi tarifsiz bir yalnızlık icinde buluyorsunuz.
Annenizi ozluyorsunuz,gozleriniz dolu dolu oluyor ama onca erkeğin icinde ağlamamak icin dudaklarınızı ısırıyorsunuz.Bu cok ciddi.
Gozlemlediğim kadarıyla bircok kişi boyleydi.Bazı koğuşlardan yuksen tonda hıckırıklar duydum.Kimilerinin sesleri hala ekolu cınlıyor kulaklarımda. İkinci gune uyandığımda saat 06:30 du.
sevgilimi ve annemi sanırım hic bu kadar şiddetli ozlememiştim.traş olup ,uzerimizi giyinip yemekhanede kahvaltı yemek uzere aşağı indik.Kendime eli ayağı duzgun 3 mukemmel arkadaş buldum.Ersin,Umut ve Kubilay.
Onlar yemekhanede kahvaltılarını yaptılar bense 2.gunumun sabahında ac ac gezdim.Alışamamak en buyuk problem.
İctima alanına gelince resmen asker olduğunu anlarsın.Yuksek tonda bir komutan sesi.Jilet gibi kesici.
Cakı gibi olmalısın yoksa laf yersin.Askerde laf yemek olmek gibidir.Her laf seni ezer.Bu duruma duşmemek icin iki kelime edersin bu hem seni kurtarır hem karşındakini rahatlatır.''Emret komutanım''.
İlk gun beklediğimiz 5 ayrı kuyruğun ardından 2.gun ilk eğitime başladık.Beni manga komutanı sectiler.Boyum uzun diye.
Bu arada ben hala aklımdaki sevgili ve anne hasretiyle kavruluyordum ağustos guneşi ensemdeydi ve o kadar yakıcıydı ki,uzerinizdeki kamuflajdan kimi zaman buhar cıkıyordu.Bu cok ciddi.
Ben hala kimseye telefonla ulaşmamıştım.Bu hissin anlatımı gercekten yok,yaşamalısın.
Akşama doğru arkadaşımdan telefon kartı odunc alıp ilkin sevgilimi aradım.''Beni burdan alın ne olur alın'' dedim.
Evet ciddi ciddi sadece bunları dedim.Cıldırmış gibiydim.Cok zavallıydım,arkadaşlarım halime uzuluyorlardı.Bazıları daha onceden yatılı okullarda kalmış kişiler olduğundan yuzume bakarak hemde o kotu halime rağmen pis pis sırıttılar.Birisini duvara civiledim ''ben hic boyle olmadım bana bir daha gulersen seni daima ağlatırım'' dedim.
Neyseki bu olaydan sonra bana kimse gulemedi.Halim cok kotuydu en ufak birşeyde herkesi tersliyordum.
İlk 4 gun olum ve yaşam ikileminin tam ucunda gecti.3.gunun ortasında ilk yarım ekmek tavuğumu yedim ve kaybettiğim enerjimi topladım.Komutanlarımızı tanıdık.Artık buradayız ve devam etmeliyiz diyordu herkes.
Tabi ilk gunler bunlar biraz ağır gelir.Alışırsııııın....
06:30 dan 21:30 a kadar suren bazen 1 saat daha erken biten yoğun eğitim beni gercek anlamda cok terletti .Kayış Dağı'ndan esen ruzgarla ter kurudu.Hergecen gun kendimi daha ağır hissettim.Bir sure sonra sanırım kendimi taşıyamayacağım dedim.Ame sabrettim.Ulan herkes 3 ay yapıyor acemiliği ben 18 gun yapacağım daha ne istiyorsun deyip avundum.Ama nafile ha 3 ay ha 3 gun orada bulunduğunuz vakit bir kozalaksınız.Her tarafta cam ağacları var.
İlk hafta sonumu hic unutmayacağım.Pazar gunu goruşu derler orada. Sevgilimi gunler sonra ilk kez canlı canlı gordum.sanırım o gun onunla pek konuşamadım.Gozlerim dolu doluydu ve konuşursam ağlarım diyordum.Gayet sessiz cevaplar verdim.İnsan eskisi gibi olamıyor bu derin şok sonrası.
İcinizde hep huzun buyuyor.Mutluluk bazen 20 dakika ıstırahat et cumlesiyle geliyor.
Her boşlukta keşfettiğim boş araziye gidip Allah'a dualar ettim.İstanbul'da kalmak adına.İnanın hic bu kadar ona yakın olmamıştım.Gunun 12 saati Allah'a dualar ettim.bildiğim tum dualar ve tabiiki affet haykırışları.Bunu yaptıkca rahatladığımı hissediyordum.700 kişi oraya secilerek alınmıştı.Hepsi mukemmel eğitim seviyesine sahip insanlar.
Sallasan muhendise ve doktora carpıyordu.Belkide iclerinde en ezik bendim hahaha.
Kurra sonucu heryer olabilirdi.Ya doğu ya batı ya kuzey ya da guney.İşimiz Allah'a kaldı diyorduk.
Hergun sevgilimi ve ailemi arayıp konuştum.ikinci hafta daha iyi gibiydi.daha da guc kazandım.Komutanlar cumartesi gununu de goruş gunu ilan edince duacısı oldum onların.Cunku ailemi ve sevgilimi gorebilecektim.Geldiler ve o gun super gecti.
2.hafta silah ve tufek atışı icin yollara duştuk.tatbikatlar yaptık.g3 ve kalaşnikof ve de normal tabancayla atışlar yaparak eğitildik.Bu sure icinde encok tukettiğim şeyse suydu.hep su ictim.Ağustos guneşi beni ve bizi kuruttukca cebimizdeki parayı suya yatırıp serinlemeye calıştık.Su hic bu kadar lezzetli olmamıştı belki de.
Kimileri hastanelik oldu baygınlık gecirdi.Kimileriyse kendini atmaya calıştı,intiharla cok karşılaştım.Cok uzuldum.
O kadar okumuş insanın bu denli kotu psikoloji portresi,ne siz sorun ne ben zikredeyim.
Ben 2.gun gecesi firar bile etmeyi duşunmuştum.Evet evet adrenalinimin fırladığı geceydi o.Ama sevgilimi babasından alabilmek adına bunu yapmamalıydım

Bu şarkıyı sanırım artık hic dinleyemeyeceğim.Sizde bulup dinlerseniz beni hatırlarsınız artık. Neyse..
Vakit geldi cattı kurra zamanına....
herkesde bir heyecan bir stress ki sormayın.Bu arada ben de 2 hafta boyunca bir gunluk tutup sevgilime verdim.yaşadıklarımı anlattım.
Kurralar icin dereceleme yoluna başvurdular.subay sınavı sonucu ben guzel bir sınav notu aldım.Farsca mezunu sadece 2 kişi vardı koca 700 kişide ve sadece 2 şıkkım vardı.Umarım şıklardan biri İstanbu'dur diyordum hep.Hatta komutanlarıma acaba neresi vardır soruları sordum.İstanbul ve Ankara dediler hep.Bayağa umitlenmiştim.Hep dular ettim.Hem de tarifi yok hep hep hep.
Hatırlarsanız sizlerden de dua etmenizi istemiştim

Benden oncekilerin kurralarını izlerken sanki cok heyecanlı bir filmi izler gibiydim.Arkadaşım Oğuz Ankarayı istiyordu ve evliydi.Onun icin dua etmiştim ve onun kurrasının vakti gelince nefesimi tuttum.Ona Ankara cıkınca gozlerimden bir damla sevinc gozyaşı geldi.Sonra Ersin cıktı ve guzel bir yer oldu.Tum arkadaş bildiklerim Allah'a şukur tam olarak istedikleri olmasa da guzel yerlere duştuler.
Vakit benim kurramı gosteriyordu.İki farsca mezunu sahneye cıktık.Etrafda kameralar,g.kurmaydan konuklar ve tabiiki cok buyuk bir heyecan.Derecede ben ustun olduğumdan ilk ben cekecektim kurrayı.Diğer arkadas benden geriye kalan tek seceneği secmek zorunda kalacaktı.''Hadi yavrum sağ el kurtar beni'' dedim.
Tekmilimi verdim ve komutanımın emriyle kurra kağıtlarını ''biiiirrrr---ikiiii'' diyerek torbaya attım.Kurra başlasın dendi ve ben yaklaşık 3 saniye surek bir calkalama sonrası kurra kağıdımı elime aldım,komutanıma teslim ettim.Nedense icimde hicbir tereddut yoktu.Ve Komutan kurra sonucunu acıkladı.Sonuc pozitif.İstanbul.
Direk dışarı koşarak cıkıp sevinc cığlıkları attım.En sevdiğim komutanım Cihan'a sarıldım.arkadaşlarıma sarılıp telefon kulubesinin yolunu tuttum.Mujdemi ilk olarak sevgilime verdim.Benim icin sabaha kadar dua ettiğini soyledi.
Biliyorum ki;18 gun boyunca hergun dualar etmişti.Cunku ben de oyleydim. Annem de aynı şekildeydi.Hic bu kadar sevinmemiştim.Mutluluktan ağladım huzunluyken ağlayamamanın keyfini cıkardım.Belki kimileri benim ağladığımı gordu ama kimse umrumda değildi zaten bunların mutluluk gozyaşları olduğu her halinden belliydi.
Telefon goruşmem bitince tekrar kurra alanına doğru ilerledim devamını seyretmek icin.sonra biri beni durdurdu ve dedi ki;'' senden sonraki farscacı nereyi cekti biliyor musun? hakkari-yuksekova''.Resmen kanım dondu.Cok fazla uzuldum.Ya bu kurrada Hakkari'yi ben cekseydim ?....
Allah'a olan sonsuz sadakat ve sevgim tarifsiz kat arttı.Ne diyeceğimi hala bilemiyorum.
Teşekkurler esma'ul husna. her zaman bu isimle adını anarım.
Kurra gununden kısa bir sure sonra goruş gunu oldu.Gun cumartesi ve birde ne goreyim goruşe sevgilimle beraber Aykut Gurel gelmiş.Cok motive oldum.Ertesi gunse yani pazar, saat 12 oldu gelen giden yok.sevgilimi aradım gelecek misin derkesn koprudeyim geliyorum dedi.Bekledim ve birde baktımki kapıdan Cem yılmaz el sallıyor.
O an kendimi anlatamayacağım hislerle dolu hissettim.Cok buyuk mutluluklar bunlar.
Tarifi yok hicbiryerde. Cem Yılmaz'ın yanında hababam sınıfının senaristi Kemal abi ve Oner de gelmişti.O gun herkes Cem ile resimler cektirdi.Herkes son hafta benim sagopa olduğumu oğrendi.İlk başta benimle dalga gecenler Cem i yanımda gorenler olayın gercekliğini anlayıp ozur bile dilediler.Tum komutanlarım beni artık tanıdı.Onlara romantizma albumumu hediye ettim.Aykut Gurel 25 adet yollamıştı jest olarak kışlaya.
Bu arada mufti ve alper i unutmamam gerekir.Kendileri askerliğimin unutulmaz 2 ismi oldu.Mukemmel karakterleri vardı.
Sevdikleri kadınları unutamamışlar ve bana anlatıyorlardı.Gercekten seven kişiler yani.
Birgun dedimki ''sanırım onları aramanız gerek beyler.icimden gelen ses ara ve mutlu ol diyor'' mufti biraz zorlansa da 1 sene once ayrıldığı hayatının kadınını aramayı başardı.Sonuş mukemmel otesi

Randevu perşembeye alındı bile.Alperse cok cekindi ama aradı yine de.Sonuc yine pozitif.
Boylelikle iki ayrı sevgilinin yeniden birleşmesinde de rol oynadım.Mufti eski bir break dance cı.Sevincinden helikopter bile yaptı.Alperden dondurma yedik

Neyse biraz mutluluk tablosu da cizdik sanırım.
Acemilik bitimi kışladan cıkış inanılmaz bir heyecana neden oldu.sevgilim beni almaya geldi.Arabaya askeri giysimle bindim.Ailesel bir toplantı icin yola cıktık.İlk 3 gun kendimi sivile alıştıramasam da yine de zorladım. Şu an cok iyi sayılırım ama hala o geride kalan 18 gunun burukluğu ile doluyum.Cok zordu,cok yalnızdı,cok hasretliydi.
Bu vakit aralığında muziği bile duşunemedim.Albumum cıkmış haberim yok.Mutluluk yok.Oysaki şu an havalarda ucan bir adam olmalıyım değil mi?
Belki cok kısa bir sure sonra.
Bu surede sizler Romantizma ile tanıştınız.Kiminiz beğendi kiminiz tersi.Ama şunu unutmayın ki; her ne olursa olsun bu album bir baş yapıt.zamanla daha fazla seveceksiniz.Vazgecemeyeceksiniz.
Melankolia labelımızın nihayet imza sirkusunu de aldık.şu an Ankara'dan gelecek son imzaları bekliyoruz.İmza gelince resmen aktife doneceğiz.Takriben 2 hafta sonra başlarız.Resmi gazetede şirket ismini gorunce cok sevindim bu arada

Sagopa Kajmer gercekten cetin bir donem gecirdi.Bu donem tum Turk evlatlarının başına elbet birgun gelecek.
Vatan icin teslimiyetinizin şart olduğunu sakın unutmayın.Ve bilinki ilk 1 hafta yaşayan bir oluden farkınız olmayacak.
Sonrasında Allah herzamanki gibi buyukluğunu gosterip sana yardım edecek.
Sago başardı...
__________________