Vasiyetci son arzularını resmi memura bildirdikten sonra, tahmin edileceği uzere, resmi memur bunu artık duzenleme şeklinde bir metin haline getirecek. Yani, kişinin goturduğu kÂğıtlar uzerinden bir işlem yapılamaz. Noter, kendisine bildirilen son arzuları duzenleme şeklinde bir senet haline getirecek.
Medeni Kanun m. 533 diyor ki, “Memurun işlevi” kenar başlığı altında: “Mirasbırakan, arzularını resmi memura bildirir. Bunun uzerine resmi memur, vasiyetnameyi yazar veya yazdırır.” Yani mutlaka ve mutlaka noterin bizatihi yazması gerekmiyor. Ardından gelen hukum şoyle “... ve okuması icin mirasbırakana verir.”

Gercekten de resmi memur metni mirasbırakana verdiği andan itibaren de mirasbırakan kendisine verilen metni okuyacak. Acaba son arzuları aynı kendisinin istediği gibi bu metne gecmiş mi gecmemiş mi bunu denetleyecek. Eğer metne herhangi bir mudahale yapması gerekiyorsa o mudahaleyi gercekleştirecek. Ama zaten orada yazılanlar kendi son arzularıyla bire bir ortuşuyorsa, artık diyecek ki, “Tamam, bu vasiyetname benim son arzularımı iceriyor”. Bunu dediği andan itibaren artık vasiyetnameyi imzalaması gerekir. Tekrar vurgulayacak olursam okunarak ve imzalanarak yapılan vasiyetnameyi konuşuyoruz. Medeni Kanun diyor ki, noter soz konusu metni vasiyetnameyi yapanın onune koyduğunda vasiyetnameyi yapan bunu okur ve arkasından da bunu imzalar, diyor.

Daha sona resmi memurun ikinci vazifesi geliyor. Resmi memur da vasiyetnameye tarih koyuyor ve arkasından da kendi imzasını atıyor. Memur vasiyetnameyi tarih koyarak imzalar diyen 533. maddenin 3. fıkrasıyla karşı karşıyayız. Dikkatinizi cekiyorum. Muhur olmalı demiyor. Muhur, Noterlik Kanunundan geliyor. Bizim icin esas olan, Medeni Kanun hukumlerinin ihlal edilmemesi.