Şimdi bakıyoruz Medeni Kanunumuzun ikinci bolumune: Olume bağlı tasarruflar; birinci ayrım, Tasarruf ehliyeti. A-) Ehliyet, I-) Vasiyette, II-) Miras Sozleşmesinde.
Kenar başlık acaba sizi tatmin etti mi “vasiyette” ifadesi? Vasiyetname deseydi daha doğru olacaktı, değil mi? Yine aynı şekilde devam ediyor metinde, “vasiyet” yapabilmek icin diyor. Aslında kanun koyucu “Vasiyetname” yapabilmek icin demeliydi.
Diyor ki kanun koyucu TMK m.502 ’de: “Vasiyetname yapabilmek icin, ayırt etme gucune sahip ve on beş yaşını doldurmuş olmak gerekir.”
Biz oncelikle ayırt etme gucune sahip olmak olgusuna beraberce bakalım. Kişi yaptığı hukuki işlemin sebeplerini sonuclarını anlayabilecek, kavrayabilecek noktada olmalı.
Kişi ayırt etme gucune sahip olmalıdır. Hangi anda ayırt etme gucune sahip olmalıdır? Elbette vasiyetnamesini gercekleştirdiği, vasiyetnamesini meydana getirdiği sırada ayırt etme gucune sahip olmalıdır. İcinizden şoyle sorular gecebilir. Diyebilirsiniz ki, vasiyetname yapmadan once ayırt etme gucunden yoksundur. Vasiyetname yaptığı sırada ayırt etme gucune sahiptir. Arkasından da ayırt etme gucunu yitirmiştir. Olabilir mi? Olabilir. Ama şupheye duştunuz mu yavaş yavaş? Yani vasiyetname yapmadan once ayırt etme gucune sahip değil, vasiyetname yaptığı anda ayırt etme gucune sahip veya vasiyetname yaptığı anda ayırt etme gucune sahip, sonradan ayırt etme gucune sahip değil. Eğer boyle durumlarla karşı karşıyaysak, vasiyetname yapan kişinin ayırt etme gucunden vasiyetnameyi yaptığı sırada yoksun olduğunu iddia eden kişinin işi kolay, değil mi? Ne yapacak? Diyecek ki, bu kişi vasiyetname yapmadan once ayırt etme gucune sahip değildi. Nasıl oldu da vasiyetnameyi yaptığı anda ayırt etme gucune sahip hale geldi? Bu kez diğer taraf kişinin ayırt etme gucune sahip olduğunu ispatlamak durumunda kalacak. Aynı şekilde vasiyetname yaparken ayırt etme gucune sahip, daha sonra yitirdi. Yine aynı şekilde bu vasiyetnameden zarar goren kişiler, bu vasiyetnamenin gecersiz olduğunu iddia eden kişiler diyecekler ki, bu kişi vasiyetnameyi yaptıktan sonra ayırt etme gucunu yitirmiş. O halde nasıl oldu da vasiyetnameyi yaparken ayırt etme gucune sahip olduğunu bize bir ispatlayın diyecekler. Diğer taraf bu vasiyetname yapılırken kişinin ayırt etme gucune sahip olduğunu ispatlamak zorunda kalacak.
Ayırt etme gucunun ispatıyla ilgili olarak ozellikle uygulamaya baktığımızda şunu goruyoruz. Uygulamada ozellikle resmi vasiyetnamelerle karşı karşıya kalıyoruz. Resmi vasiyetnameleri aslında bircok resmi memurun yapması mumkun ama uygulamada noterlerin soz konusu resmi vasiyetnameleri yapmaları olgusuyla karşı karşıya kalıyoruz. Noterler de, kendilerine muracaat eden şahısların yani olume bağlı tasarrufta bulunmak icin, vasiyetname yapmak icin kendilerine muracaat eden şahsın ayırt etme gucune sahip olup olmadığı noktasında bir şupheye duşerse, kendisinden ayırt etme gucune sahip olduğuna dair bir rapor talep edebiliyor. Uzman hekimlerin bu konuda duzenlediği bir sağlık raporu talep edebiliyor. Diyor ki, ben sizin vasiyetnamenizi yaparım, hangi şartlarla yaparım? Bana ayırt etme gucune sahip olduğunuzu ispatlayan bir hekim raporu getirmeniz şartıyla bunu yaparım, diyebiliyorlar. Aslında Noterlik Kanunu, noterlere bu imkÂnı, işlemi yapacak kişinin ayırt etme gucunden şupheye duşerse tanımış bulunuyor. Ama uygulamada neredeyse hemen hemen her vasiyetnamede noterlerin, olume bağlı tasarrufta bulunan kişiden ister genc olsun ister yaşlı olsun vasiyetnameyi yapabilecek ehliyete sahip olduğuna dair bir rapor istediklerine sizler de meslek hayatınızda tanık olacaksınız.
Bu rapora rağmen acaba gercek farklı olabilir mi? Raporu duzenleyenler hata yapmış olamazlar mı? Raporu duzenleyenler kasten acaba bizi yanıltmak istemiş olabilirler mi? Hayatın icerisinde her turlu olasılık var, değil mi? O yuzden rapor da kişinin ayırt etme gucune sahip olduğunu ortaya koyan kesin bir delil değildir. Aksini iddia ediyorsa kişiler, aksini ispatlayabilecek diğer delilleri mahkemenin onune sunabiliyorlarsa, o da hÂkimde gercekten de aksi yonde bir kanaat uyandırıyorsa o zaman bu raporun herhangi bir değeri kalmayacak.
Burada duralım. Kaldığımız yerden devam edeceğiz.