El yazılı vasiyetnamenin kanunda duzenlenmesine karşı cıkanlar diyorlar ki; el yazılı vasiyetname kaybolabilir, yok edilebilir, tahrif edilebilir, kişi el yazılı vasiyetnameyi yaparken baskı altında olabilir. Fakat Medeni Kanunumuz buna ilişkin bir başka hukum daha yaratmış ve bu hukum sayesinde bu risklerin bircoğunu bertaraf etmeye calışmış. Bundan kastım şudur: Kişi, el yazılı vasiyetnamesini duzenledikten sonra bunu kasasında saklayabilir mi, kendi evrakı arasında saklayabilir mi? Evet!

Peki, kişi bunu acaba tevdi edebilir mi? Orneğin, resmi memura tevdi edebilir mi? Orneğin, sulh mahkemesine tevdi edebilir mi? Bir notere tevdi edebilir mi? Bu konuda Medeni Kanunumuz “Evet” diyor. Diyor ki, el yazılı vasiyetname gercekleştirildikten sonra yine vasiyetci tarafından resmi memura tevdi edilebilir. Tevdi bir zorunluluk değildir ama tevdi edilirse bu vasiyetnameyi koruyan bir tutum olur yani vasiyetnamenin yok edilmesi, vasiyetnamenin ortaya cıkmaması gibi ihtimalleri bertaraf edecektir.

Peki, bu hukum kişinin baskı altına alınmasını engeller mi? Resmi vasiyetname yaparken de kişi baskı altında olabilir, değil mi? Yani belki onu baskı altında tutanlar yanında bulunmayabilirler ama kişiyi notere sevk ederken, resmi memura yonlendirirken onu tehdit etmiş olabilirler. Bu, hemen hemen her hukuki işlemde karşımıza cıkabilecek bir durumdur. Bunu, salt el yazılı vasiyetnamenin tehlikesi gibi telakki etmemek gerekir.

Demek ki el yazılı vasiyetnamenin birtakım sakıncalardan bahsedilebilir. Yok edilebilir, kişinin vefatında ortaya cıkmayabilir, tahrif edilebilir. Bu anlamda, kişinin son arzuları ihlal edilebilir. Ama el yazılı vasiyetname tevdi edilecek olursa o zaman butun bu tehlikeler ortadan kaldırılmış olur.