Tanıklar kişinin son arzularını bir sozlu vasiyetname haline getirecekler. Bunun icin de bir mahkemeye muracaat edecekler. Medeni Kanunumuz diyor ki, mirasbırakan tarafından gorevlendirilen bu kişilerden yani tanıklardan biri kendilerine beyan edilen son arzuları yer, yıl, ay ve gunu de belirterek hemen yazar. Bu belgeyi imzalar ve diğer tanığa imzalatır. Dikkat edecek olursanız, el yazılı vasiyetnamedeki tarihin yanı sıra bir de yer ifadesi eklendi.

Bu yazma, mutlaka el yazısıyla mı olmalı? Kanun metninin icinde el yazısı ifadesini gormuyoruz. Dolayısıyla, soz konusu metin el yazılı olabileceği gibi daktiloyla da yazılmış olabilir veya başka bir aracla da yazılmış olabilir.

Kısacası, tanıklardan biri vasiyetcinin son arzularını kÂğıda doktukten ve altını imzaladıktan sonra, gun, ay, yıl, tarihi belirttikten sonra, nerede duzenlendiğini belirttikten sonra tanıklar birlikte mahkemeye muracaat edecekler. Herhangi bir mahkeme olabilir mi? Evet, herhangi bir mahkeme olabilir. Mutlaka mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesi olacak diye bir kuralımız yok mesela.

Kanun koyucu diyor ki, yazılan belgeyi, ikisi birlikte, vakit gecirmeksizin mahkemeye verirler cunku diğer mirascıların baskıları altında kalabilirler ve sozlu vasiyetnamede birtakım değişiklikler yapma ihtimalleri soz konusu olabilir. Kanun koyucu “Belgeleme” kenar başlığını taşıyan 540. maddede diyor ki:

“... Yazılan belgeyi ikisi birlikte vakit gecirmeksizin bir sulh veya asliye mahkemesine verirler ve mirasbırakanı vasiyetname yapmaya ehil gorduklerini, onun son arzularını olağanustu durum icinde kendilerine anlattığını hÂkime beyan ederler.”

Resmi vasiyetnamedeki tanıklık gibi adeta, değil mi? Orada da boyle duzenlemeler vardı. Bu defa tanıklar, vasiyetname yapanı tasarrufta bulunmaya ehil gorduklerine ve vasiyetnamenin olağanustu bir durum altında yapıldığına tanıklık ediyoruz, diyecekler.