Davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz etmemesi uzerine takibin kesinleştiğini, davalının mevcut mal varlığının muvekkilinin alacağını karşılamaya yetmediğini, davalı borclunun mal kacırma saikı ile hareket ederek adına kayıtlı taşınmazları muvazaalı olarak yakın akrabası olan davalı B. E. ’e devrettiğim oğrendiklerini.

Davalı E. K. tarafından yapılan bu devirlerin yapılış tarihleri incelendiğinde alacaklılardan mal kacırma kastıyla ve muvekkilini zarara uğratmak amacıyla yapıldığının anlaşılacağını belirtmiş.

Dava konusu taşınmazlar uzerine İİK.nun 281/2 maddesi gereğince ihtiyati hacız ile 3.kişilere devir ve temlikinin onlenmesi icin de ihtiyatı tedbir konulması talep eder.

Ote yandan, ihtiyati haciz asıl olarak İİK ’nun 257 – 268. Maddeleri arasında duzenlenmiştir.

Orneğin İİK ’nın 259. Maddesine gore ihtiyati hacizlerde teminat yatırılması mecburidir. Oysa ki İİK ’nın 281/2 madde ve fıkrasında boyle bir koşul aranmaksızın teminat alınmadan da ihtiyatı haciz kararı verilebilecektir.

Yine bununla birlikte, tasarrufun iptali şartlarının oluşmadığı, devir tarihinde davacının doğmuş bir alacağının bulunmadığı, alacağın vadesinin gelmediği, aciz vesikası bulunmadığı şeklindeki sebepler de bizatihi davanın sonuclandırılması icin cozumlenmesi gereken sebeplerdir.

Dolayısıyla bu meselelerin cozumu dava sonucunda gercekleşeceğinden davanın başlangıcında taraflardan biri yararına gecici hukuki koruma sağlayan tedbirlerin konulmasına engel teşkil etmez.