• 29-08-2022, 02:20:57
    #1
    Hicbir milletin tarihi, Turklerinki kadar onemli şartlar altında kaleme alınmamıştır. Bir milletin başına felaket ve adaletsizlik geldiği zaman, ona karşı adaletli olmak ve teessur duymak lazımdır. Gelecek nesiller, aynen adalet gibi, zayıfları korumayı ve ezilenlerin intikamını almayı arzu ederler. Milletler, tarihte, bazen cezalandırıldıklarını, bazen de intikamlarının alındığını, haklı cıkarıldıklarını ve zaferlerini bulurlar. Namlarının ve ırklarının yok olma tehlikesi karşısında derin uykularından sıcrayarak uyanan, barış zamınında denizlerinden saldırıya uğrayan, oz yurtlarında hakarete uğramış, bağımsızlıkları ihlal edilen, sayıca cokluğu hak ve demiri ad olarak alan şu moskof orduları tarafından donanması limanlarında yakılan, her tarafı işgale uğrayan Turkler, ellerinde kalan sınırlarında, dimdik, umitsizlik silahlarıyla, Turkiye'nin kendi kanında canlanacağını veya şanlı olumleriyle yok olacağını anlamak icin onlerine ve arkalarına bakmadan savaşıyorlar. Eğer Avrupa bundan duygulanmıyorsa bile, gene de dikkatli olmak zorunda değil midir? Haclı Seferleri'nden kalan dini nefretlerin antipati uyandırdığı Osmanlılar'ın gecmişte ne olduğu, şimdi ne oldukları ve yakın bir gelecekte ne olacaklarını acıklamak zamanı gelmiştir. Bu nefret, dunyanın dengeye ulaşması ve ırkların medeniyetlerinin cıkarları karşısında asırdan asra zayıflamaktadır. Bundan boyle, milletler yeryuzunde birbirlerini oldurmelerinin ve birbirlerinden nefret etmenin sebeplerini dinde aramayacaklardır. İşgal ettikleri toprak veya deniz parcasını başka bir ırkın tehdit edici ve evrensel saldırılarına karşı savunabilme imkanlarını soracaklardır. İstilacı bir ırkın sanki tabiatustu bir afet gibi, toprakları, denizleri, milliyetleri, kentleri, dinleri, medeniyetleri, hurriyetleri ve ticareti işgal etmesine korkakca izin mi verecekler yoksa onu yatağına sokmak icin onune engel olarak birleşecekler mi, diye birbirlerine soruyorlar. Bu soruyu Turkiye cesaret ve kahramanlığı ile, Avrupa ise vicdanının ayaklanması ile cevap veriyor. Nasıl iyiliğin bir tepe noktası varsa kotuluğun de bir haddi vardır. Saadetin zirvesine erişen milletler inmeye başlarlar; kotuluğun dibine duşunce de yeniden tırmanırlar; kotulukte olduğu gibi felakette de kusurlu olan insan tabiatının yasası boyledir. Turkiye, hur Avrupa'nın garantisidir. Olu zannedilen bir halkta canlı bir millet yaşadığını gorduğumuz icin kendimizi tebrik edelim ve onun tarihini ya onun tekrar dirilmesi şerefine ya da bizim mezar taşımıza ithaf ederek yazalım.
    Lamartine




    Tıpkıcekim PDF
    8.5 Mb
    266 Sayfa
    Tercuman

    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.