• 29-08-2022, 02:00:54
    #1
    Daha pek yeni olan dunya hic de hoş, rahat yaşanılacak bir yere benzemiyordu. Denizler, okyanuslar, biteviye dalgalanıp kabarıyor, kocaman ulkeleri bir anda sularıyla kaplıyor veya birden geriye cekilerek yeni yeni karalar meydana cıkarıyorlardı. Nehirler, goller de, kararsızlıktan huysuzluktan yana denizlerden, okyanuslardan geri kalmıyor, coşup taşıyorlar, yollarını, yataklarını sık sık değiştirerek istedikleri yerlerden akıp geciyorlardı.

    Dunyanın, en buyuk parcası, vahşi, korkunc hayvanlarla dolu olan sık ormanlarla kaplıydı, geri kalan parcası da kalın buz tabakalarıyla ortuluydu. Kuzeyden esen soğuk ruzgÂrlar, buzlar alanının genişlemesini kolaylaştırıyordu.

    Bu devirde, tıpkı orman mahlûkları gibi, cıplak ve kıllı insan da yaşıyor, hic de misafirsever olmayan bu dunyada yiyeceğini guclukle arayıp buluyor, biraz rahatlığa kavuşmak icin cabalayıp duruyordu. İnsanoğlunun hÂl konuşma dili yoktu, birtakım vahşice bağırışlarla, mırıltılarla duygularını, isteklerini bildiriyordu.

    Zaten, istekleri de pek basit, pek iptidaî idi. O, yalnız yiyecek bulmayı, buyuk ve sonsuz korkusundan kurtulmayı duşunuyordu.



    Sayfa Sayısı : 40

    Baskı Yılı : 1969


    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.