KİTAPLARI NE ZAMAN TERKETMELİ?
Ducane Cundioğlu
1 Mayıs 2005
Zaman zaman oyle kimseler goruyorum ki hakikata vÂsıl olmak icin ilmin gerekli olmadığını, talibi hakikate taşıyacak aracın aşk bineği olduğunu soyluyorlar.
Ustelik olur olmaz yerde, aşk yeter, diyorlar aşk-ı hakikînin yanına bile hic uğramadıkları halde.
Duşunmenin meşakkatlerine katlanma azmini yitirmiş olanların, hele hele duşunmenin bedelini odemeye yanaşmak istemeyen bazı genclerin bu tur hafifliklere itibar ettikleri de ne yazık ki bilinen vakalardan.
Hakikate ilim'le vÂsıl olunamaz!
Bu yargı yanlıştır ve şu şekilde duzeltilmesi gerekir:
Hakikate sadece ilim'le vÂsıl olunamaz!
Bu duzeltilmiş yargıya acıklık kazandıralım ve ilim'le ne kastedilebilir, once bu hususa acıklık getirelim:
İlim sozcuğunu iki şekilde Turkceleştirebiliriz.
İlki masdar mÂnÂsıyla bilmek.
İkincisi ise hÂsıl-ı masdar veya ism-i masdar mÂnÂsıyla bilgi.
Bu ikinci anlamıyla ilim sozcuğune bu sefer karşıtlarından hareketle yine iki farklı anlam verebiliriz.
Birincisi cehlin karşıtı olarak.
İkincisi zannın karşıtı olarak.
İlkinde sadece bilgi demek yeterli olabilecekken, ikincisinde olmaz. Bu durumda kesin bilgi denmesi gerekir.
Demek ki gerek bilgi anlamında olsun, gerekse kesin bilgi anlamında olsun, her halukÂrda Âşık, ilim sahibi olmak veya ilimle birlikte Âşık olmak zorundadır. Cunku Âşık cahil olmaz. İlah aşkın sahibi kor olmaz. Marifet yolunda talib, kesin olmayan bilgilere dayanarak Âşık olmayı da beceremez!
Nicin?
Cunku, hakikate ilimle vÂsıl olunamaz, aşk gerek, diyenler, ya ilim sahibidirler, ya değillerdir.
İlim sahibi değillerse, bilgileri dahilinde olmayan bir konuda iddiada bulunmuş olmaktadırlar ki kendilerine itibar etmemekte her halde mazuruz, zira aşk konusundaki ısrarları ilimsizlikten neşet ediyor demektir. Yok eğer ilim sahibi iseler, zaten ilmin eşlik ettiği bir aşktan soz etmek durumunda sayılırlar ki bu takdirde de daire tamamlandığından ilmin eşlik ettiği aşka kim karşı cıkmaya curet edebilir?
NÂdanın bugun ilim ile aşk arasında bulmaya calıştığı bu sozde karşıtlık, tarihimizde bazıları tarafından medrese ile tekke arasında bulunmaya calışılıyordu. Oysa ehl-i hakikat ısrarla boylesi sozde karşıtlıkları reddetmişler ve ilim olmadan ortaya konan aşk gosterilerine asl itibar etmemişlerdir. Nitekim Şeyh-i Ekber hazretlerinin, mucahede olmadan muşahede olmaz şeklindeki uyarısı, bu aşk gosterilerine muteveccihtir.
Bu ifade de gecen mucahede sozcuğu ilme, muşahede sozcuğu de şuhuda delÂlet eder. Bilenler ayrı gorenler ayrı olmamalı, bilenler gormeli gorenler bilmeli, bilmeden gormenin gormeden bilmenin eksiklik sayılacağı hicbir surette unutulmamalı. [Bir de mukaşefe var ki muşahede'den farkı, ilki (her talib tarafından) gorulecek olanı gormek demek iken, ikincisi gorulemeyeni gormek demektir.]
Azizuddin Nesefî hazretleri İnsan-ı KÂmil adlı eserinde şoyle buyurur:
Ey derviş! Kemale muvassıl [ulaştıran] tarik, bir tariktir. O tarik evvel tahsil ve tekrar ve nihayeti mucahede ve ezkÂrdır. Evvel medreseye gelmeli ve medreseden hangÂha gelmelidirler. Her kim boyle yaparsa caiz ki maksadına vasıl olur. Her kim boyle değilse asla maksada erişmez.
Ey derviş! Her kim medreseye gitmez ve hangÂha giderse caiz ki seyr-ilÂllah'tan bÂ-behre ve bÂ-nasib ola! Ve Huda'ya erişir, velÂkin seyr-fillah'tan bî-behre ve bî-nasib olur. (s. 96-97)
Bir başka vesileyle bu buyuk sûfî ilim ile aşk'ı, medrese ile tekke'yi birbirinden ayırmaya calışan nÂdana ta?rizen şoyle der:
Malumun olsun ki bu zayıfın indinde maksada olan yol bir tarikten gayrı değildir ve o bir tarik odur ki evvel tahsil ve tekrar ve nihayette mucahede ve ezkÂrdır. İbtidaen medreseye gitmeli, ilm-i şeriattan lÂzım olan şeyi oğrenmeli ve lÂzım olan şeyden sonra zeyrek olmak, iyi sozu anlamak icin ilm-i nÂfi okumalı ki sozu anlamak, bab-ı sulukde rukn-i muazzamdır.
Sozu anlamak medresede olur. Ondan sonra tekkeye gelmeli ve bir şeyhin muridi olmalı, ilm-i tarikde lÂzım olanı oğrenmeli. LÂzım olan şeyden sonra hikÂye-i meşayihi okumalı. Yani riyazattan ve mucahedattan sonra, takvadan ve zuhdden ve ahval ve menakıb-ı meşayihten bir şey okumalı. Ondan sonra kitapları terketmeli ve şeyhin munasib gorduğu kÂr ile meşgul olmalı. (s. 118)
Kişi sahip olmadığı şeyi terkedemez!
Terketmek icin once sahip olmalı, sonra kişi sahip olduğunu terketmeli, belki terketmek icin sahip olmalı.
Mucahedesi olmayanın muşahedesine itibar etmeyiniz, aşkı ilmin ustune koymak varken aşkı ilmin karşısına koyanları asl ciddiye almayınız.
İlimsiz o sozde Âşıkların parlak sozlerine de, aşktan nasipsiz o sozde Âlimlerin kuru yargılarına da iltifat etmeyiniz.
Rabbim, ilmimi artır, diyen bir elci'nin takipcileri mucahedesiz muşahede iddialarına kulak asabilirler mi, duşunmenin hakkını vermek suretiyle duşunmeli!
Tûsî'nin dediği gibi diyelim o halde:
O kavimler ki hakikî yolu buldum sandı
Ermeden doğru yola hepsini susturdu olum
Oyle bir ukde ki hall etmedi bir kimse onu
Vurdular hepsi duğum ustune bir başka duğum!
VE en nihayet gurultulu bir bicimde susmayı oğrenelim!
Kitapları ne zaman terketmeli?
E-Kitap İndir0 Mesaj
●10 Görüntüleme
- ReadBull.net
- E-Kitap Forumları
- E-Kitap İndir
- Kitapları ne zaman terketmeli?
-
28-08-2022, 06:27:17