Hangi yazar? / Pervasız Pertavsız / Enis Batur
Amerikan filmlerinde sıkca rastlanan bir yazar figurune bayılıyorum: Dağın tepesine, ormanın icindeki bir kulubeye, ıssız bir gol kıyısına yazmak icin cekilen adam ya da kadın, aslında cekildiği o doğal ortamla pek ilgisi olmayan tırışka bir thriller ya da aşk romanı, genellikle bir "cok satar" peşindedir. İşini bitirince, yazmasına engel olan "sosyal (doğal) ortam"ına donecek, "malı yayıncısına teslim edecek, filmin son sahnesinde onu upuzun bir imza meraklıları kuyruğunun ucundaki masada, yuzunde zafer ifadesi, goreceğiz.

Amerikan sineması, boylece, coğu insanın gozunde kesinlik kazanan bir yazarlık koşulu cizmiştir: O iş, oyle uluorta, sıradan bir gundelik yaşam carkının donduğu şehirde yapılamıyor — yazarların cektiği eziyetleri bilemezsiniz, onlar mahrumiyet bolgelerinde binbir azÂp icinde kaleme alırlar sizin su gibi okuduğunuz kitaplarını.

Cinayet 'sadece' cinayet değildir! / Eray Ak
Horacio Castellanos Moya'nın Turkceye cevrilen ilk romanı "Aynadaki Dişi Şeytan", gizemli bir cinayetin ardından gelişen olaylar cevresinde San Salvador'un ic savaş sonrası kaotik toplumsal dokusunda gayrimeşru ilişkilerden devasa boyutlu finans skandallarına karmaşık ve karanlık politik komplolara carpıcı gozlemler iceren maceralı bir yolculuğa cıkarıyor. Yazar karanlık, dehşet uyandıran ama bir yandan da mizahi oğeleri eksik etmeyen bu romanında, huzursuz ve takıntılı anlatıcısı Laura uzerinden cokuntu halindeki bir toplumu resmederken ulkedeki curume, yozlaşma ve her tur kotuluğu acık secik gozler onune seriyor.

'Akşamustu saat beşte...' / Yeryuzu Kitaplığı / Celal Uster
Boğa gureşi Goya'dan Picasso'ya, Lorca'dan Hemingway'e pek cok sanatcı, ozan ve yazara esin verdi.

Allande'nin kahramanları / Ali Bulunmaz
Isabel Allende, Gunlerin Getirdiği'nde kızı Paula'nın olumunden 2007'ye kadar ailesi ve kendisinin yaşadıklarını kağıda dokmuş. İnci Kut'un dilimize kazandırdığı kitapta Allende, okuru gecmişle bugun; hem birebir yaşadıkları hem de tanık oldukları arasında gezintiye cıkarırken "belleğinin sert toprağını suruyor."

'Oğrenciye ev verenin kanalizasyonunu tıkarım!' / Kitap İcin / Selcuk Altun
İki cumleden uzunsa komik değildir:
- "Arkadaşlarım hareket halindeki herşeyle seks yapabilir. Benim oyle bir kısıtlamam yoktur." Emo Philips
- Kadınlar sevişirken neden mi gozlerini kapar? Cunku hicbiri, bir erkeğin tatmin olduğunu gormeye dayanamaz.
- "Başarılı erkek karısının harcadığından daha fazlasını kazanandır. Başarılı kadın oyle bir koca bulabilendir." Lana Turner
- "Armağan ettiği elmasları iade edecek kadar bir erkekten nefret edemedim." Zsa Zsa Gabor
- "Masturbasyonun bir iyi tarafı, onun icin suslenmenize gerek olmamasıdır." Truman Capote

Frankfurt Kitap Fuarı'nda dijital cağ / Okuduğum Kitaplar / Metin Celal
Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı, 12 - 16 Ekim tarihleri arasında 63. kez kapılarını dunya yayıncılarına acıyor. 110 ulkeden 7500 yayıncının stant kuracağı fuara 280.000 ziyaretci bekleniyor. Gecen yıl yayıncılığın e-kitaba gecişinin ilk işaretlerini veren fuarda dijital ortamın ağırlığı daha da artıyor. Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı dijital cağa ayak uydurarak kendini yeniliyor, geliştiriyor. Kitap Fuarı Direktoru Juergen Boos,'yeni ortaklar, yeni medya formatları ve yeni fikirler ile ciddi ama cok canlı bircok deneye tanık olacağız' diyor.

Binlerce yeni yoruklere... / Oktay Sinanoğlu
Osman Şahin'in kaleme aldığı Son Yoruk, bir bakıma onu buyuten, besleyen ve konuşturan dil olan Yorukluğun ve Turkmenliğin icinden suzulup geliyor. Şahin, kitabıyla bu buyuk doğa ve insanlık birikimini okurlara sunuyor.

'Yolculuğun izduşumudur golge' / Zeynep Sonmez
Murat Darılmaz, ilk oyku kitabı "Yola Duşen Golge" ile kendine ozgu bir ses taşıdığını duyumsatıyor. Genc oykuculerin atak diline bir yenisi daha eklendi demek mumkun. Aydın Şimşek'in Murat Darılmaz oykulerine ilişkin yaptığı şu tespitleri anımsayarak acalım bu soyleşiyi: "Yola Duşen Golge bir ilk kitap olmasına karşın bizi ozgun bir yazarla tanıştırıyor. İnceliklerle dolu dil-anlam butunleşmesi tum oykulerde goruluyor. Derinliklere doğru yapılan bir yolculuk Yola Duşen Golge."

'Gunumuz okuru fazla emek vermek istemiyor' / Gamze Akdemir
Edebiyat tarihinin ilk eleştirmeni, unlu şair Horatius'un "Ars Poetica" başlığından esinlenerek, Cumhuriyet Gazetesi Kitap Ekindeki yazılara "Yazın Sanatı" adını vermişti Asuman Kafaoğlu-Buke. Her hafta, hemen her okurun tanıdığı klasik yapıtları ele alıp okurla genel bir edebiyat sohbetine girmeyi amaclıyordu bu yazılarında Buke. 2001'in ilk yazısı 'Roman Nasıl Başlar?' başlığını taşıyordu, 52 hafta sonunda yer alan son yazının başlığı ise, 'Roman Sonları'ydı. Başı ve sonu olan bir yazı dizisi gibi gorunse de sectiği konular tamamen rasgele sıralanmıştı. Amacı edebiyat oğrencisinin bildiği konuları genel okura taşımaktı. Bu yazıları tekrar okurken gecen on senede edebiyat ortamında cok fazla şeyin değiştiğini fark ettiğini belirten Buke, kendi kurgu zevkinin değişmiş olduğunu gorduğunu de ifade ediyor. Tum bu bağlamlarda Yazın Sanatı adli kitabındaki değerlendirmelerinde teknik ve edebiyat ilişkisini, bağlamında Batı ve Doğu edebiyatlarının tema, yazım, okuma noktalarında ayrıksı ozelliklerini ortaya koyuyor Buke. Tabii kurgu tekniklerine, akademik olmadan değinmeyi tercih edip kitabında yer alan yazılarının genelde klasik roman formatıyla ilgili olduğunu da vurgulayarak... Asuman Kafaoğlu-Buke ile Yazın Sanatı adlı kitabını konuştuk.

Yukte hafif pahada ağır / Veysi Erdoğan
Sina Akyol şiiri, "susmak" uzerine kurulu bir "arınma"dan gucunu alır. "FazIa"lıktan azade. "Az" olana kanaat getirmiş. Gerektiği olcude "ben buradayım" diyen bir algının şiiri. Eksilmekten yana. Kucuk konuşmayı secmiş. Gurultusuz, sakin. Bu anlamda "hamal" değil, "ham." Vadedimveylaya'daki şiirler de aynı karakterde.

Kararlı bir seri katil / Olcay Tunalı
Fransa'da daha once yayınlanan ve 2010'da aynı adla filme cekilen L'immortel (Olumsuz) adlı kitabın yazarı Franz-Olivier Giesbert'in son romanı Temizlikci adaleti kendi başına sağlamaya calışan bir katilin oykusunu anlatıyor.

Yıldız Işığı Hakkı / Mucize Ozunal
Hayrettin Okcesiz, Yıldız Işığı Hakkı adlı denemeler seckisinde "Nerede ayağımızı yere basıyorsak orada yapacak bir şeylerimiz var diyor ve Descartes'ın duşunme edimiyle ozne ozdeşliği bağlamında bir adım daha atarak ekliyor: "Duşunmek direnmektir."

Sahne oyunlarında dosyalar, kitaplar / Kitaplar Adası / M. Sadık Aslankara
Birkac yıldır oyun dosyalarını da konuk alıyorum "Kitaplar Adası"na... Bu dosyaların, yayımlanmamış olsa da kitap gibi ciddi dolaşım değeri taşımasını hafife almamak gerekiyor. Bundan oturu tiyatrocular, tiyatro entelijansiyası kadar kimi yazarlarla tiyatro bilimcileri de buna ozel duşkunluk gosteriyor bildiğimce... (Ceren Olpak, Zeynep Kacar, Cenk Gundoğdu)

'Butun bıcakların sivri ucları var...' / Şiir Atlası / Cevat Capan
Eleni Vakalo 1921'de İstanbul'da doğdu. Atina'da klasik filoloji; Paris Sorbonne'da sanat tarihi oğrenimi gordu. Atina'da ressam ve sahne tasarımcısı kocası Yorgo Vakalo'yla bir sanat tasarımı okulu kurdu, sanat ve estetikle ilgili kitaplar yazdı. Ta Nea Grammata dergisinde yayınlanan gercekustucu ilk şiirleri daha sonra Tem ve Ceşitlemeler başlığıyla kitap olarak basıldı. Daha sonra İngiliz ve Amerikan modernist şairlerin etkisinde daha duşunsel ve metafizİksel şiirleriyle geleneksel şiir okurlarını epeyce şaşırtmıştır. Ondan fazla şiir kitabı olan Eleni Vakalo'nun Turkceye cevrilen Soyağacı adlı şiir kitabı 1993'te Şeyler Yayıncılık tarafindan basılmıştı. Bu yıl 2 Aralık'ta, Atina'da Vakalo Vakfı Eleni Vakalo'nun 10. olum yıldonumu dolayısıyla bir sempozyum duzenlemiş ve bu anma toplantısında onun şiirleri ve sanatıyla ilgili konuşmalar yapılması beklenmektedir.




Keyifli okumalar...

Gizli İçerik:
Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.